'Eren Erdem’in dosyası kabarıyor!'

Cumhuriyet yazarı Mustafa Balbay, Eren Erdem'in davasında yaşanan gelişmeleri bugünkü yazısında aktardı. 'Tam duruşmaya bir gün kala, davası 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam etmekte olan Karşı gazetesi davasıyla birleştirildi.' ifadelerini kullanan Balbay, hukuksuzluğa tepki gösterdi.

Mustafa Balbay'ın yazısı:

"Bugün Çağlayan Adliyesi’nde olmayı, Eren Erdem’in ilk duruşmasını izleyip acıklı güldürüyü yerinde izlemeyi planlıyorduk.

Avukatı Onur Cingil’in verdiği bilgiyle tablonun tam bir kara mizaha dönüştüğünü gördük.

Eren Erdem, üç aya yaklaşan tutukluluğunun ardından bugün yargıç karşısına çıkacaktı ki; duruşma ve dava iptal edildi.

Yanlış okumadınız, ertelenmedi, iptal edildi. Görünür gelecekte herhangi bir duruşma görünmüyor ama tutukluluk sürüyor.

Eren’in tek kişilik davası 35. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılmıştı. 10 klasörden oluşuyordu. Silivri zindanında bunları o kendine has sorgulayıcı, ters köşe yapan, didikleyen biçemiyle tek tek plastik masaya yatırdı. Vereceği yanıtları, yapacağı savunmayı hazırladı.

Tam duruşmaya bir gün kala, davası 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam etmekte olan Karşı gazetesi davasıyla birleştirildi.

***

35. Ağır Ceza, “Benim artık Eren Erdem diye bir davam yok, 23’e gitti. Tahliye ve benzer talepler için orayla muhatap olun” diyor.

23. Ağır Ceza, “Bendeki Karşı gazetesi davasıyla birleştirme kararını ben vermedim, İstinaf Mahkemesi verdi. Yeni duruma bakacağım, ondan sonra duruşma günü vereceğim” diyor.

Arada olan Eren’in özgürlüğüne oluyor.

Davalar birleştirilmeden önce, Karşı gazetesinin yargılanmakta olan 12 çalışanı, Eren Erdem’le ilgili tanıklık etmek üzere iddianameye yazılmıştı. Eren Erdem tanıkları şimdi Eren Erdem’le aynı davanın sanıkları oldu.

Karşı gazetesi davasında 43 klasör var. Eren, kendi davasının 10 klasörünün üstüne bunlardan da sorumlu tutulacak.

Öyle anlaşılıyor ki, Eren Erdem bugünkü yargılamada iddianameyi lime lime edecekti. Zira delil diye konanlar, yazdığı yazılar, yaptığı konuşmalar... Şimdi iş daha da sulandı, dosya sözüm ona kabartıldı. Kamuoyunun kolay anlayamayacağı bir hale geldi.

Eren’in dosyasından bir örnek verelim; dava gizli tanıkla başlıyor. Ayçiçek adı verilen gizli tanığın ifadelerini inceleyen Eren, bu kişinin kim olduğunu anlamakta gecikmiyor; daha önce kendi lehine ifade veren kişi. Şimdi hem gizli tanık olmuş hem aleyhe dönmüş. Eren bu kişinin kim olduğunu açığa çıkarıyor.
Eren şimdi, kendisine iftira atan kişiyi açığa çıkarmaktan da yargılanacak!
El insaf...

***

Bir davanın seyri genel olarak yargı sisteminin içinde bulunduğu durumu ortaya koymaya yetebilir.

Eren Erdem’in davası buna tipik bir örnektir.

Eren, 2014 yılı şubat ayında yayın hayatına başlayan, 66 gün sonra nisan ayında kapanan Karşı gazetesinin yöneticisi ve yazarıydı. 90 bin tirajla başlayan gazete satışı 8 binlere düşünce kapandı, iflas etti. Bu kapanma bile iddianamede, gazetenin işlevini tamamlamasından sonra bilinçli olarak kapatılması olarak değerlendirilmiş.

Bu mantıkla bakarsak, bugünkü ekonomik kriz ortamında tutunamayıp batan bir şirketin yöneticileri, ekonomiye zarar vermek için iflas etmek suçundan ağır cezada yargılanabilir!

Tek sanıklı, 10 klasörlü bir davada yargılanmayı bekleyen Eren Erdem’in duruşmaya bir gün kala 13 sanıklı, 53 klasörlü bir dava ile karşı karşıya kalması, üstüne de duruşmasının iptal edilmesi şöyle özetlenebilir:

İstanbul’dan Ankara’ya doğru yola çıkıyorsunuz, basıyorsunuz gaza, iki saat sonra tabela; “Ankara 250 km”. Basıyorsunuz gaza, basıyorsunuz, tabela; “Ankara 350 km”.

Ne diyelim; adalet o kadar çabuk ki; sanıktan daha hızlı gidiyor...
Yetiş yetişebilirsen..."