Erkan Baş: Bu rejim emek düşmanı, özgürlük düşmanı, kadın düşmanı, genç düşmanı
Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş, basın toplantısı düzenledi.
Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş, basın toplantısı düzenledi.
"Kıdem tazminatımızı gasp etmenize izin vermeyeceğiz diye iş yerlerinde, meydanlarda yan yana gelen işçilerle, emekçi kardeşlerimizle birlikteyiz" diyen Baş'ın konuşması şöyle:
"Tarihin bu anı önemli bir an. Bir dönemeçteyiz. Tercihimizi yapacağımız, seçimimizi yapacağımız günlerdeyiz.
Size şu anda TBMM’den sesleniyorum ama bilin ki kalbimiz, aklımız ve vicdanımız İstanbul Çağlayan’da Saray Rejmi’ne direnmek adına buluşan binlerce avukatla birliktedir. Onları en içten duygularla selamlıyorum.
Kıdem tazminatımızı gasp etmenize izin vermeyeceğiz diye iş yerlerinde, meydanlarda yan yana gelen işçilerle, emekçi kardeşlerimizle birlikteyiz. Onların sözünü, onların haklı davasını yükseltmek, iktidarın işçi düşmanı girişimlerine engel olmak için buradayız. Tercih demiştim. Evet tercih anındayız.
Tek bir adam ve çevresindeki zenginlerin kişisel ikbali için yaptığı son hamlelerin içindeyiz.
Saray Rejimi’nin yaptığı halkı sırtından hançerleme çabasıdır.
Çorlu’da adına “tren kazası” dedikleri cinayete karşı…
Rant uğruna girişlen çevre talanına karşı…
Kadın cinayetlerine karşı…
LGBTİ bireylere uygulanan ayrımcılığa karşı…
Halkımıza dönük saldırılara karşı kurumsal bir savunma rolü üstlenen avukatlar ve onların örgütleri yani barolar tasfiye edilmek isteniyor.
Biz bu rejimin emek düşmanı, özgürlük düşmanı, kadın düşmanı, genç düşmanı olduğunu zaten biliyoruz, yıllardır söylüyoruz. Halk düşmanı politikalarını teşhir ediyoruz.
Ancak tarihin bu anında, bu rejim alçakça bir son saldırıya girişmiştir. Bu saldırı, kendi düşmanca politikalarına direnebilecek hangi kurumsal güç varsa, meslek örgütleri ve baroların ortadan kaldırılması hedeflenmektedir.
Her birimiz tek tek yalnızlaştırılmak, halka düşmanca politikalar, şiddet, cinayetler, ayrımcılık, yobazlık karşısında tek başımıza bırakılmak isteniyoruz.
Baroları bölüp, parçalama politikası aslında halkı bölüp parçalama, savunmasız bırakma anlamına gelir.
Bu saldırının bir başka boyutu kıdem tazminatıyla ilgilidir.
Yıllardır emeğimizle alınterimizle, dişimizle tırnağımızla biriktirdiğimiz hakkımız olan kıdem tazminatımız elimizden alınmak isteniyor.
Emekçiye söyleniyor:
“Senin alınterinin hakkını, kıdem tazminatını ben sıcak para için kullanacağım.
Sana tazminatının üçte birini zaten hiç vermeyeceğim.
Geri kalanını da canım nasıl isterse, azar azar vermeye başlayacağım. Ama büyük kısmını vermeyeceğim, sen ölünce hepsi benim olacak”
Henüz taslak olarak önümüze koymaktan korktukları ama kendi ajansları Anadolu Ajansı’na sızdırdıkları plan işte özetle budur.
Dahası da var: 25 yaş altında işsiz olan milyonlara, çalışın ama tazminatsız çalışın denmektedir.
Emekliliği gasp edilen 50 yaş üstü yurttaşlarımıza çalışın ama tazminatsız çalışın denmektedir.
Uzatmayalım, karmaşıklaştırmayalım, adını koyalım:
Bunun adı ihanet planıdır.
Değerli yurttaşlar, sevgili halkımız…
Bir kez daha vurgulamak istiyorum.
Saray’ın bu topyekün, var gücüyle giriştiği saldırı son olacak. Neden mi?
Daha önce söylemiştim. Türkiye halkları dünyanın en acımasız, halk düşmanı iktidarına karşı kararlı bir direniş sergiliyor. Toplumun en az yarısı teslim alınamadı. Halkımız, Gezi Direnişi’nden bu yana gerek seçim platformunda gerek sokaklarda direndiğini tüm dünyaya kanıtlıyor.
Saray Rejimi’nin bugün denediği işte bu direnişi, bu isyanı, bu bir aradalığı kırmaktır.
Bu alçakça girişim son olacaktır. Ya direnişimiz kırılacak, ya saldırıyı kıracağız.
Ya bölünüp parçalanacak, elimizde ne var ne yoksa teslim edeceğiz ya da Saray Rejimi’ni yıkarak bu süreci geçireceğiz.
Bugün başta İstanbul Çağlayan olmak üzere pek çok yerde adaletin, hukukun asli unsurlarından savunmanın, “faşizme karşı omuz omuza” birleşik yürüyüşü bu nedenle önemlidir. Kıdem tazminatına karşı milyonlarca işçi ile, salgınla turizm gelir sağlığına tercih edilen gençler ile bu haykırışı meydanlarda, alanlarda daha fazla büyüteceğimizi ilan ediyoruz. Bu kavga, topyekün bir özgürlük kavgasıdır.
Sokaklarda yükselen bu sesler ülkemizin kurtuluşa yaklaştığını gösteriyor.
Bu mücadele belki ilk bakışta birbirini görmeyen farklı zeminlerde emekçiler lehine gelişmektedir. Bu kapsamda önemli bir haberi yurttaşlarımızla paylaşmak istiyoruz.
Türkiye İşçi Partisi kuruluşundan kısa bir süre geçmesine rağmen 41 il ve ilçelerinde örgütlenmesini tamamlamış, 54 ilde örgütlenme çalışmalarını belli bir aşamaya getirmiş ve seçim yeterliliğini sağlamış bulunmaktadır. Başka bir ifadeyle söylersek, 30 Haziran 2020 günü itibariyle Türkiye İşçi Partisi seçime girmek için gerekli olan yasal örgütlenme barajını aşmış, Siyasi Partiler Kanunu’nda seçime girmek için tanımlanan zorunlu koşulların tümünü yerine getirmiş durumdadır.
Bu zorlu süreci başarıyla tamamlamamızda katkısı olan tüm yoldaşlarımıza, dostlarımıza, halkımıza yürekten teşekkür ediyoruz.
İzmir'den kundura işçisi Nuri
Denizli'den tekstil işçisi Ramazan
Aydın'dan zanaatkar Gönül
Manisa'dan tarım işçisi Murat
Eskişehir'den emekli Nazım
Bursa'dan kereste işçisi Şahin
Tekirdağ'dan servis şoförü Mustafa Resul
Sakarya'dan denizci teknisyen Eray
Muğla'dan eğitim emekçisi Şadi
Ankara'dan öğrenci Burak
Konya'dan öğrenci Ali
Sinop'tan eğitim emekçisi Can ve Sinan
Artvin Hopa'nın devrimci gençleri
Zonguldak'tan emekçi Çetin ve Ahmet
Bartın'dan eğitim emekçisi Rıfat
Samsun'dan Murat
Antalya'dan hizmet işçisi Eylem
Mersin'den eğitim emekçisi Uğur
Gaziantep'den öğrenci Şifa
Hatay'dan yoldaşım Şahin
Diyarbakır'dan eğitim emekçisi İrfan
İstanbul'dan mimar Cengiz, büro emekçisi Oya, muhasebeci Özgül, mühendis Birtan,
Siirt'ten çağrı merkezi emekçisi Şenay, şoför Emrullah
Batman'dan tekstil işçisi Ünal, işsiz Şakir, öğrenci Mustafa
Ardahan'dan güvenlik görevlisi Yasin,
Kars'tan fırın emekçisi Diren,
Diyarbakır'dan öğretmen Cebrail, hizmet işçisi Salih, işsiz Piraye
Hakkari'den inşaat işçisi Mahir, taksi şoförü Ozan
Muş'tan yazar Hakkı
Bingöl'den öğrenci Yusuf
Bitlis'ten esnaf Ferdi
Dersim'den işsiz Suna, öğrenci Onur
Erzincan'dan arıcı Özgür, işsiz Mehmet, öğretmen Oğuz
Ağrı'dan işçi Şahin
Kırklareli'nden mühendis Buket,
Edirne'den sosyal hizmet uzmanı Hayriye,
Çanakkale'den öğrenciler,
Bilecik'ten kargo işçisi Emre
Türkiye’nin dört bir yanında gençler, kadınlar başta olmak üzere alınteriyle yaşayanı yurttaşlarımız el ele verdi…
İşçinin emekçisinin partisini kurmak, Türkiye çapında örgütlemek için seferber oldu.
Türkiye işçi sınıfına, Türkiye İşçi Partisi’ni armağan etti.
Saray Rejimi’nin her türlü engellemelerine rağmen, hiçbir maddi yardımda bulunmamasına rağmen,
İşçiler kendilerini temsil edecek bir partiyi seçim pusulasına koyma hakkı kazandılar. Milyonlarca lira bütçelerine, yıllardır varlıklarını sürdürmelerine rağmen bunu başaramayan pek çok siyasi partinin olduğu bir ortamda sadece halkın ve haklılığının gücüne yaslanan Türkiye İşçi Partisi’nin bu eşiği aşması bu ülkemizin eşitlik, özgürlük, barış ve kardeşlik mücadelesi veren tüm güçleri için önemli bir adımdır.
Değerli yurttaşlar…
Şimdi seçim hepimizindir.
Bu parti, Türkiye İşçi Partisi sizindir. Sizin eserinizdir, emekçilerin kendilerine bir armağanıdır.
Ancak yetmez, yetmeyecek…
Türkiye İşçi Partisi, şimdi iktidarı hedefleyen bir parti olarak büyüyecek. Girmediğimiz il ilçe, köy, kasaba, mahalle kalmayacak.
Ülkemizin tüm onurlu insanlarını el birliğiyle yarattığımız kendi öz partimizi güçlendirmek üzere görev almaya, sorumluluk üstlenmeye çağırıyoruz.
Seçim artık sizindir, bizimdir hepimizindir.
Kendi halkına sırtından hançer saplamak isteyenlerin partisi mi, senin partin mi?
Gençlerin yüzlerine bakmak istemediği kokuşmuşların partisi mi, genç kardeşlerimizin dislike etmeyeceği bir parti mi?
Turizm patronlarının çıkarları uğruna öğrenci kardeşlerimizi intihara sürükleyenlerin partisi mi, öğrencilerin el ele verip kurdukları kendi partileri mi?
Her zor dönemeçte iktidara örtülü destek veren sözde muhalif partiler mi, bu düzene her yönüyle karşı duran bir parti mi?
Seçim senin, seçim benim, seçim hepimizin…
Saray’ın bu son saldırısını kendisi için bir son haline getirmek için birleşelim, bir arada duralım, kendimizi, kendi sesimizi yükseltelim."