Faik Öztrak: Bu memlekette Soros ile aynı yemek masasına oturan, tek parti lideri Erdoğan’dır
CHP Parti Sözcüsü Faik Öztrak, basın toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, MYK gündemi ile ilgili basın toplantısı gerçekleştirdi.
Faik Öztrak açıklamasında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.
Erdoğan'ın Osman Kavala'nın eşi Prof. Dr. Ayşe Buğra'yı hedef gösterdiği açıklamasına tepki gösteren Öztrak, "Bu memlekette, Soros ile aynı yemek masasına oturan, Tek parti lideri Erdoğan’dır. Davos toplantılarında Soros’a dönüp; “Türkiye’nin açık toplumu biziz. Bizi destekleyin” diyen de Erdoğan’dır. Erdoğan bir Soros’cu arıyorsa, Sarayının altın varaklı aynalarına bakacak. İktidara gelmek için Soros’tan medet uman Erdoğan, Şimdi çıkmış insanları Sorosçu olmakla itham ediyor. Ayıptır, yazıktır, günahtır. Kişi herkesi nasıl bilirmiş? Kendisi gibi bilirmiş. Erdoğan’ın yaptığı, millete karşı ayıptır. Hatalı olduğunu kabullenmek bir erdemdir." ifadelerini kullandı.
CHP'den Muharrem İnce'nin istifası hakkında ilk açıklama
Faik Öztrak'ın açıklamaları şöyle oldu:
Merkez Yönetim Kurulu toplantımız devam ediyor. Bugün gündemimizde, Vaka sayılarındaki yeniden artış eğilimi, Buna karşın yetersiz aşı tedariki ve aşılamadaki gecikmeler, Derinleşen ekonomik kriz, Ekonomik krizde bir başına bırakılan toplum kesimlerinin sorunları, Sorunları çözemeyen, Aksine “devlet ve yönetim krizini” derinleştiren, Erdoğan Şahsım Rejiminin son uygulamaları, Ve tüm bunların ağırlaştırdığı “toplumsal buhran” vardı. Değerli Basın Mensupları; Atalarımız, “İstendiğin yere erinme, İstenmediğin yere görünme” diye öğütlemiş. Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan siyasi kayyumu; Öğrenciler istemiyor. Öğretim üyeleri istemiyor. Üniversite emekçileri istemiyor.
Toplumun vicdanı istemiyor. Milletimizin kahir ekseriyeti, AK Parti ve MHP seçmenleri de dâhil, “Üniversitelere siyasi kayyumlar atanmasın” diyor. Kayyum kendisine yardımcı bulamıyor. Öğretim görevlileri, bu kayyumla çalışmak istemiyor. Demek ki bir yerde yanlış var. Ama Erdoğan yanlıştan dönmek yerine, Yeni yanlışlara imza atıyor. İstenmeyen siyasi kayyuma “yönetim kurulu” Ve “senato” oluşturmak için. Boğaziçi Üniversitesi’ne “Gecekondu Fakülteler” kuruyor. Öğrencilerin, öğretim üyelerinin, Milletin vicdanının kabul etmediği kayyum için, Huruç harekâtına girişiyor.
Suç örgütü liderlerinden “referans mektubu” alıyor. Kayyuma yer altı dünyasından destek topluyor. Hal böyle olunca, İnsan ister istemez düşünmeden edemiyor; “Yoksa Boğaziçi’nde de bir kupon arazi işi mi var” diye. Devlet krizi en çirkin yüzünü gösteriyor. Erdoğan, ateşi sürekli harlıyor. Cuma namazı çıkışında, Kin ve nefret dolu sözlerle, Toplumun sinir uçlarıyla oynamaktan, Yeni fay hatları açmaktan da geri durmuyor.
Kadına ve insana bakışındaki sorun, Nefret olarak diline dökülüyor. Erdoğan’ın kurduğu şu cümleye bir bakar mısınız? “Osman Kavala denilen, Adeta Soros’un temsilcisi olan kişinin karısı da, Provokatörlerin içerisinde yer alan bir kadındır”. Ben tekrarlarken sıkılıyorum. Bunlar, Cumhurun başı olduğunu söyleyen, Herkesi kucaklaması gereken bir makamda oturan birine, Yakışan cümleler mi? Sayın Ayşe Buğra, Bu ülkenin yetiştirdiği çok önemli iktisatçılardandır.
Başarıları dünya çapındadır. Ama kadını, sadece bir eşe ve anneye indiren bu zihniyet, Sayın Ayşe Buğra’nın yaptıklarını ve başarılarını da Elbette anlayamaz. Osman Kavala, Erdoğan’ın şahsi garezi nedeniyle şu anda hapiste… Mahkemeler Kavala’yı içeride tutmak için; Suç üzerine suç uyduruyorlar. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarını uygulamıyorlar. Ve şimdi Erdoğan eziyet ettiği bu kişinin eşini de, Sayın Ayşe Buğra’yı da, cinsiyeti üzerinden hedef gösteriyor.
Biz bu ayıplı dili kınıyoruz. Erdoğan’ın bu nefret dilini, Milletimizin vicdanına havale ediyoruz. Tabi şunu da soruyoruz; Memlekette Sorosçuluk suç mu? O zaman bu resim neyin nesi?
(Erdoğan’ın Sorosla yediği yemek fotoğrafı)
Yer: Davos… Masanın bir tarafında Soros, Diğer tarafında Erdoğan. Yüzlerden mutluluk akıyor. Bu memlekette, Soros ile aynı yemek masasına oturan, Tek parti lideri Erdoğan’dır. Davos toplantılarında Soros’a dönüp; “Türkiye’nin açık toplumu biziz. Bizi destekleyin” diyen de Erdoğan’dır. Erdoğan bir Soros’cu arıyorsa, Sarayının altın varaklı aynalarına bakacak. İktidara gelmek için Soros’tan medet uman Erdoğan, Şimdi çıkmış insanları Sorosçu olmakla itham ediyor. Ayıptır, yazıktır, günahtır. Kişi herkesi nasıl bilirmiş? Kendisi gibi bilirmiş. Erdoğan’ın yaptığı, millete karşı ayıptır. Hatalı olduğunu kabullenmek bir erdemdir. Hatadan dönmek de bir erdemdir. Hatadan dönmenin yollarından biri de istifa müessesidir. Biz bu müesseseyi Boğaziçi’ne atanan kayyuma hatırlatınca, Erdoğan sinirlenmiş. “Yürekleri yetse, Cumhurbaşkanı da istifa etsin diyecekler” demiş. Sayın Erdoğan, İstifanızı istemek için, yüreğe gerek yok. Bunu istemek, en tabi “vatandaşlık hakkımızdır.” Daha önce istifanızı defalarca istedik. Ama kulağınızın üstüne yattınız. Elbette herkes istifa edemez. Makam ve mevkiyi; “Zenginleşme ve ikbal kapısı görenler” istifa edemez. “Gücünü makam ve mevkiden alanlar” istifa edemez. “Birilerinin himmetiyle bir yerlere gelenler” istifa edemez. “Öz saygısı ve özgüveni olmayanlar” istifa edemez. İstifa etmek için yüreğe ihtiyaç vardır. İstifa etmek için “özgüvene” ihtiyaç vardır. İstifa etmek için “öz saygıya” ihtiyaç vardır. İstifa, önemli bir müessesedir.
Yürek işidir. Yakın zamanda Hollanda’da hükümet istifa etti. Neden? Vergi İdaresi, Hukuka aykırı şekilde vatandaşlarını incelediği için. Hükümet, hatanın sorumluluğunu aldı ve istifa etti. Yine İsveç Ulaştırma Bakanı, “Evinde sigortasız dadı çalıştırdı” diye istifa etti. Sadece Avrupa’da mı? Uzakdoğu’da da istifa müessesi var. Japonya’da Adalet Bakanı, Milletvekillerine doğru dürüst cevap vermediği, İşini hafife aldığı için istifa etti.
Üstün sorumluluk duygusuyla, Yaşamına kıyan kamu görevlilerini söylemiyorum bile. 6 yıl önce İzmit Körfezi’nde, Asma köprüde kopan halat için, “Sorumlusu benim” diyerek, Yaşamına son veren Japon mühendisi unutmadık. Başarı iyi yönetimle sağlanır. Kamu görevinde başarının sırrı ise liyakattir. İşi layıkıyla yapamayan, Sorumluluğunu yerine getiremeyen, Ya da bulunduğu görevde istenmeyen, O makamı fuzuli yere işgal etmez. İstifa eder.
Çünkü makam ve mevki araç, Millete hizmet amaçtır. Salgında gerçek vaka ve hasta sayılarını yurttaşlarından saklayan. Salgını olduğundan küçük gösterip, Yurttaşlarımızın gereken tedbirleri almasını engelleyen Hayatlarını kaybetmesine neden olan yönetici, Yüreği varsa istifa eder. Ocak sonuna kadar 40 milyon doz aşı gelecek deyip, Topu topu 13 milyon doz aşı getiren, Günde 1 milyon 100 bin kişiye aşı yapacağız deyip, Yapa yapa günde 119 bin kişiye aşı yapanlar, Milletine verdiği sözü tutamayanlar, Yüreği varsa istifa eder.
Salgında tüm dünya yurttaşlarına yardım yağdırdı. Bunlar millete beş maskeyi ücretsiz dağıtamadı. Üstüne IBAN numarası gönderip, Milletten yardım istedi. Aynı ligde olduğumuz G-20’nin gelişen ekonomileri, Milli gelirlerinin ortalama yüzde 3,3’ü kadar, Bütçeden vatandaşlarına gelir desteği sağladı. Bunu bizim milli gelire oranlarsak, 160 milyar lira yapar. “Erdoğan’ın Şahsım Rejimi” Bütçeden vatandaşlarımıza, Ne kadar karşılıksız destek verdi? 6,4 milyar lira. Buna karşılık milletini salgında en çok borca batıran da, Yine bunlar oldu. Milletine hak ettiği desteği veremeyen, Borca batırıp insanlarını canına kıyma noktasına getiren bir hükümet, Vazifesini yapamamış demektir. Vazifesini yapamayan, Yüreği varsa o koltukta oturmaz, istifa eder.
Salgında, devletine 40 yıl vergi veren esnafa, 40 gün bakamayan, Esnafı daha da borca batıran, Sonra da zor gününde esnafın borcunu 6 aylığına, O da yüksek faizle yapılandırıp, Borç taksitlerinin sayısını bile ötelemeyen, Esnafımızı salgında bir başına bırakan, Esnaflarımız dükkânına gelen ödeme ihbarlarına, Canlarıyla ihtar çekerken, “Kapanan dükkân yok” diyenler, Yürekleri varsa o koltukta oturmaz. İstifa eder.
Çiftçinin tam da toprağa gübre atma zamanındayız. Gübre fiyatları son bir yılda yüzde 90’a yakın zamlanmış. Çiftçinin tarım krediye borcu var, Ziraat Bankası’na borcu var, Mazotçuya borcu var, Yemciye borcu var, Çiftçinin traktörü, tarlası, ineği haczediliyor. Kanun “Çiftçiye, milli gelirin en az yüzde 1’i kadar destek vereceksin” diye emrederken, Kanunu dinlemeyip, 2007’den bu yana her bir çiftçi ailesine, 81 bin 632 lira borç takan, Toprağını ekip milletin karnına doyuranı, Açlığa mahkûm edenler, Bir de üstüne “çiftçinin pahalı cep telefonu var” diyerek, Çiftçiye hesap vermek yerine, Çiftçiden telefonun hesabını soranlar, Yürekleri varsa o koltuğu işgal etmez. İstifa eder.
TAKVİM GAZETESİ MANŞETİ
Son bir yılda portakalın fiyatı yüzde 67, Yumurtanın fiyatı yüzde 67, Mercimeğin fiyatı yüzde 59, Ayçiçek yağının fiyatı yüzde 54, Pırasanın fiyatı yüzde 53, Mısırözü yağının fiyatı yüzde 53 artmışken, Mutfaklar yangın yerine dönmüşken, Tencereler boşalmışken, Yandaş gazetelerde “Markette nasıl az para harcanır” diye, Manşet attıran, Devletin televizyonuna “Çöpten nasıl yemek ayıklanır” diye, Program yaptıran, Devletin ajansına kendi esnafımızın değil, “Japon esnafının dertlerini” haber yaptıranlar, Yürekleri, yüzleri, gururları varsa, O koltukta bir dakika oturmaz, İstifa eder. Emekliler asgari ücretin altında aylık alırken, Vatandaş “canımız, başımıza bela oldu” deyip haykırırken, Evladına okul pantolonu alamadığı için babalar, Yaşamına kıyarken, Anneler bebeğini ısıtmak için saç kurutma makinesini açıp, Kış gününde hayatına son verirken, Milletin halini görmeyip, sesini duymayanlar, Saraylarında vur patlasın çal oynasın âlem yapanlar, Yürekleri varsa, İşgal ettikleri koltuklarda bir dakika oturmaz. İstifa eder.
“Liyakat yerine sadakat” deyip, Damadını ekonomi yönetiminin başına atayan, Damadıyla beraber Merkez Bankası kasasındaki 128 milyar doları, Har vurup harman savurup, Milleti “pahalı döviz” ile “yüksek faiz” arasına sıkıştıran Hükümetin tek sorumlusu, Yüreği varsa istifa eder.
“Verin şu kardeşinize yetkiyi, Ondan sonra faizle şunla bunla nasıl uğraşılır görün” dedikten sonra, Geçen ay 21 milyar liralık faiz ödemesiyle, Cumhuriyet tarihinde tek bir ayda, En yüksek faiz ödemesi yaparak, rekor kıran, Almanya negatif faizle borçlanırken, Japonya sıfır faizle borçlanırken, İngiltere binde 5’in altında faizle borçlanırken, Kötü yönetimiyle, Türkiye Cumhuriyeti Hazinesini yüzde 6 gibi, Tefeci faiziyle borçlanmak zorunda bırakan, O koltukta bir dakika oturmaz. Yüreği varsa istifa eder.
“Ekonominin sorumlusu benim, ben” Diye bar bar bağıran, 2,5 yılda 1 milyon 646 bin yurttaşımızı işinden eden, İşsiz sayısını 10,5 milyona tırmandıran, Ülkemizin en önemli stratejik varlığı gençlerimizi, “Ev genci” yapan, 6 milyon gencimiz evinde oturup, Anasının babasının eline bakarken; Saray mensuplarına ve mahdumlarına Sahte diplomalarına bile aldırmadan ballı 3-5 maaş dağıtan, Ar edip, istifa eder. 10 yıldır 2023 hedefleri diyerek milleti kandıran, 2 trilyon dolar milli gelir vadedip, 10 yıl yönettikten sonra, “Milli gelir 2023’te ancak 875 milyar dolar olabilir” diyen, 10 yıl önce millete, “Kişi başı geliri 2023’te 25 bin dolar yapacağım” deyip, Şimdi kusura bakmayın, Ancak 10 bin dolar yapabilirim diyen, “İşsizliği 2023’te yüzde 5’e düşüreceğim” deyip, 2023’e 2 yıl kala, Kusura bakmayın işsizlik yüzde 11’e çıkacak deyip, Millete vaatlerini tutmayanlar, O koltukta bir dakika oturmaz, istifa eder.
Mehmetçiğimizin başına Irak’ta çuval geçirilirken, “Amerika ’ya nota ver” diyenlerle, “Ne notası, müzik notası mı” deyip alay eden, Bakanlara rüşvet veren, Sonra da Amerika’ya kaçıp itirafçı olan İranlı için, Bir de değil, hem de iki kez ABD’ye nota veren, Teröristlerin önünden, Atamız Süleyman Şah’ın tabutunu sırtlayıp, Türbesini, vatan toprağını bırakıp kaçanların, Ordumuzun en stratejik tesislerinden Tank-Palet Fabrikasını, Tek kuruş almadan, Katar Ordusuna peşkeş çeken, Kendine “aptal olma” diye hakaret mektubu yazan ABD Başkanına, O mektubu iadeli taahhütlü göndermek yerine, Onun ayağına giden bir kişide, Azıcık yürek varsa, O koltukta bir dakika oturmaz. İstifa eder.
Askeriyeyi, adliyeyi ve tüm bürokrasiyi teslim ettiği ortağı, Millet iradesinin tecelligâhı TBMM’yi bombaladıysa... O hain darbe girişiminde 248 yurttaşımız can verdiyse... Binlerce yurttaşımız yaralandıysa... Ülkeyi yöneten “Allah affetsin” demekle yetinmez, Sorumluluk duygusu varsa, O koltukta bir dakika durmaz. İstifa eder.
Beşiktaş saldırısında şehit olanlar için toplanan paraları, 15 Temmuz şehit yakınları ve gazileri için toplanan yardımları, Tastamam hak sahiplerine dağıtmayan, Millete bunun hesabını da veremeyenler, Kul hakkından korkusu varsa, O koltukta oturmaz. İstifa eder.
İstifa etmek yürek işidir Sayın Erdoğan. Oturdukları koltuğa güç vermek yerine, Güçlerini oturdukları koltuktan alanlar, Koltuklarını bırakmaya cesaret edemezler. İstifa edemezler. O koltuğu bırakmamak için, Türlü oyunlara başvururlar. Türkiye’yi uçuracak dediğiniz bu ucube rejim 2,5 yılda iflas etti. Yüzde 50+1 tehlikeye girdi. Şimdi küçük ortaklarıyla beraber, “Şahsım Rejimi Anayasaya uymadı. Anayasayı Şahsım rejimine uyduralım” der oldular. Milletin ıstırabı ortadayken, Ellerinde kalan çürük malı, Bu ucube rejimi, millete yeniden pazarlamaya kalkarlar. Ne zaman anlayacaksınız, “Bu ucube şahsım rejimi” milletimize uymadı. Milletimizin cebini yaktı, tenceresini boşalttı. Bu ucube şahsım rejimine göre Anayasa tartışmak, Abesle iştigaldir. Boş iştir. Milletin vaktini çalmaktır.
Değerli Basın Mensupları; “Kahramanı kadar gafili de, haini de çok bir milletiz” Bu tespit benim değil. Kurtuluş Savaşımızın başkomutanı, Ve Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün tespiti. Bu devleti kuranlar, Sadece emperyalizme karşı mücadele etmemiştir. Emperyalizmin yerli iş birlikçilerine karşı da mücadele etmiştir. Hatta milli mücadelede iç cephe, Dış cepheden çok daha yorucu olmuştur.
Bu milletin semalarından ay yıldızlı bayrak inmesin, Ezan sesleri susmasın diye, Göğsünü siper eden Kuvayı Milliye’ye arkadan saldıran, Kuvayı Milliye’ye “Adi eşkıya”, “Kudurmuş haydutlar”, “Maskara”, “Aldanmışlar” diye ağır hakaretler eden, İngiliz Muhipler Cemiyeti’nin eteklerine yapışmış Yüce İslam dinini istismar etmeye kalkan, Din adamı kisvesine bürünmüş bir bezirgân için, AK Partili bazı vekiller, Ve bu devletin Valisi bir anma programı düzenledi.
AK Partili vekil hızını alamadı. Kutlu milli mücadelenin başkomutanı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten hesap sormaya kalktı. Bu yapılan sıradan bir gaflet değildir. Beyefendi, Bugün Gazi Meclis’te vekillik yapıyorsanız, Bunu Gazi Meclis’in ilk Başkanına, Ve Milli Mücadelenin başkomutanına borçlusunuz. Ağzınızdan çıkanı kulağınız duysun. Gelelim valiye…
Bugün boğazından Türkiye Cumhuriyeti’nin kör kuruşu geçiyorsa, Onu bu devleti kuran kahramanlara borçlusun. Oturduğun makamda şanlı bayrağımız dalgalanıyorsa, Onu, o anmaya gittiğin bezirgânın, “Hain, alçak” diye hakaret ettiği, Milli mücadele şehitlerimizin al kanına borçlusun. İnsan ekmeğini yediği devletine ve onun kurucusuna Bu şekilde ihanet edemez.
Azıcık haysiyet, şeref ve onur kırıntısı var ise, Bu rezaletin sorumluları, Milletten özür dilerler ve derhal istifa ederler. Siz kim, Atatürk’ten, Cumhuriyetten hesap sormak kim? Herkes yerini, haddini bilsin. Bir sözüm de Devlet Bahçeli’ye Ne oldu Sayın Bahçeli? Ortağınızla beraber saraylı olunca, Türk milletinin ebedi Başbuğuna, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e yapılan saldırılar, hakaretler Artık sineye mi çekiliyor?
İngiliz ve Fransız işgalcilere övgüler düzen, “Yunan ordusu halife ordusu sayılır” diyerek Kuvayı Milliye’ye olmadık hakaretler edenlerle, Artık aynı safta mısınız? Bu mudur yerliliğiniz? Bu mudur milliliğiniz? Bu edepsizliğe sessiz kalınırsa, Cumhur İttifakı, Cumhuriyet düşmanlarının da ittifakı olur. Bugün herkes yaptıkları kadar, yapmadıklarıyla da; Söyledikleri kadar, söylemedikleriyle de Tarih ve millet önünde mesuldür. Milletimiz herkesin ne yaptığını zaten görüyor. Notunu veriyor. Sandık önüne geldiğinde de herkese hak ettiği notu verecek. Benim söyleyeceklerim bu kadar.