Faruk Bildirici Ali El Hemdan olayında basının yanlışlarını yazdı
Bir çok basın kuruluşu, Adana'da polisin kalbinden vurduğu 19 yaşındaki Suriyeli Ali Hemdan'ın haberini 'polis bacağından vurdu' diye haber yaptı.
Medya ombudsmanı Faruk Bildirici, Adana'da yaşanan olayda medyanın haber veriş biçimini kritik etti.
Bildirici'nin yazısı şöyle:
Her ne kadar görmezden gelinse de bu ülkede “polisin dur ihtarına uymadığı gerekçesiyle öldürülenler” diye bir kategori var. 2007 yılından 2019’a kadar bu gerekçeyle öldürülenlerin sayısı 395’i buldu. Öldürülenlerin 91’i çocuk, 86’sı kadın, 218’i ise yetişkin.
Bu sayıyı açıklayan da aynı “gerekçe” ile öldürülen oğlu Baran Tursun adına vakıf kuran Mehmet Tursun. Oğlunun İzmir’de öldürüldüğü günden beri de bu davaları izliyor. Mehmet Tursun, geçen eylül ayında düzenlediği basın toplantısında “Sanık polisler, kanunun verdiği yetkiyi kullandım savunması yapıyor ve davaların çoğu cezasızlık ve beraatla sonuçlandı” diye konuşmuştu.
Mahkemelerde beraat ediyorlar
“Dur ihtarına uymadı” diye vurup öldüren polislere mahkemelerde böylesine bir “hoşgörü” var da medya çok mu farklı? Mehmet Tursun’un sözünü ettiği 395 ölümün çoğunun medyaya hiç yansımaması bile medyanın bu vakalara en az mahkemeler kadar “hoşgörülü” baktığını gösterir sanırım.
Son olarak Adana’nın Seyhan ilçesinde dün yaşanan “polisin dur ihtarına uymadığı gerekçesiyle bir genci vurmasıyla ilgili haberler de medyanın bu polise karşı gösterdiği bu “hoşgörülü” tutumunun yeni bir örneği oldu.
Olay, dün (27 Nisan 2020) öğle saatlerinde meydana gelmişti. Bugünkü gazetelerde bu haberi göremedim. İnternet sitelerine dün konulan haberlerin çoğu İHA ve ajans haberlerine dayanıyordu. Başlıklar şöyleydi:
Sabah: Uygulamadan kaçan genç yanlışlıkla vuruldu
Milliyet: Polisin uygulamasından kaçtı, bacağından vurularak yakalandı
Habertürk: Uygulamadan kaçan genç yanlışlıkla vuruldu
A Haber: Adana’da polisin uygulamasından kaçan genç, bacağından vurularak yakalandı
İnternethaber: Adana'da 'Dur' ihtarına uymayıp kaçınca polise başka çare bırakmadı
Haberler.com: Polis uygulamasından kaçan Suriyeli genç, bacağından vurularak yakalandı
Sondakika.com: Polis uygulamasından kaçan Suriyeli genç, bacağından vurularak yakalandı
Memurlar.net: Polisin yanlışlıkla vurduğu genç öldü
Kamupersoneli.net: Adana'da Suriyeli bir kişi paniğe neden oldu! Polis vurarak durdurdu!
Bu haberlere göre, polis kaçan genci yanlışlıkla vurmuştu. Sabah gazetesindeki haberde gencin vurulması “İddiaya göre, 'Dur' ihtarına uymayan Ali A.’nın arkasından havaya ateş açan polis, yere doğrulturken silahı tekrar ateşlenince Ali A. kazara yaralandı” diye anlatılıyordu.
Haberlerde yaralandığı belirtilse de aslında vurulan genç ölmüştü. Bazı haberlerde “Suriyeli genç” denilerek ismi Ali A. diye verilen genç Suriyeli Ali El Hemdan’dı.
Bereket sosyal medya var
Diyarbakır'da düzenlenen Nevruz kutlamalarına katılmak üzere şehre gelen Kemal Kurkut adlı gencin polis tarafından sırtından vurulması olayında olduğu gibi, Adana’da Ali El Hemdan’ın vurulması olayında da medyanın açığını sosyal medya kapattı. Dün akşam saatlerinden itibaren Ali El Hemdan’ın sağlık ekipleri tarafından sedyeye konulduğu sırada çekilen görüntüler medyaya yansıdı.
Üstelik haberlerde yazıldığı gibi, bacağından değil göğsünden vurulmuştu. Hem de kurşunun arkadan değil, önden girdiği de görülüyordu. Taylan K. Adlı bir sosyal medya kullanıcısı bu görüntülere dayanarak şu soruları sordu:
1- Kaçarken nasıl oluyor da bir insan hem ön kasık bölgesinden hem kalbinin ortasından vuruluyor?
2- 20 yaş altına sokağa çıkma yasağı varken, gençlerin bunu dinlemeyeceği de düşünülemiyor mu? Bu infaz değil mi?
3- Bu çocuğu göz göre göre öldüren polis nerede? Tutuklu mu?
Son derece haklı sorulardı bunlar. İHA’nın geçtiği haberlerdeki “senaryo” ile görüntülerdeki gerçeğin hiç ilgisi yoktu zira. Başka hesaplardan da benzer sorular soruldu, görüntüler paylaşıldı. Bu sabahtan itibaren bu görüntüler sosyal medyada hızla yayıldı.
Polis kalbinden vurmuş
Sosyal medyadaki bu paylaşımları TR724 adlı internet sitesi dün sabah “Uygulamadan kaçtı, yanlışlıkla vuruldu’ denilmişti: Polis, 17 yaşındaki genci kalbinden vurmuş” başlığıyla haber yaptı. Haberde şu bilgilere de yer veriliyordu:
“Söz konusu görüntülerde ‘kazaran vuruldu’ denilen 17 yaşındaki Ali H.’nin hem bacağından hem de kalbinden vurulduğu belirlendi. Ali H.’nin tüm müdahalelere rağmen kurtarılmayarak hayatını kaybettiği açıklandı. Ali H. otopsi için Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Olayla ilgili soruşturma ise sürüyor. Ali A.’nın Suriye uyruklu olduğu ve üzerinde kimlik olmadığı için polisten kaçtığı iddia edildi.
Olaydan sonra etraftakiler tarafından çekilen görüntülerde ise gencin kalbinden vurulduğu ve hayata döndürmek için kalp masajı yapıldığı görülüyor. Söz konusu videonun da silinmek istediği belirtiliyor. Görüntülerde bir kadının, ‘Çocuğun peşinde koştu polis. Durmayınca da kalbinde vurdu’ demesi dikkat çekiyor.”
Ardından Yol TV de “Yanlışlıkla vuruldu denilen gencin kalbinden vurulduğu ortaya çıktı” haberini yayımladı. Bir süre sonra da “Uygulamadan kaçan genci vuran polis açığa alındı” haberi internete düştü. Görüntüler hızla yayılınca da soruşturma için polisin açığa alındığını duyuran Adana Valiliği, "Uyarı ateşi açılması esnasında kazaen vuruldu" diye açıklama yaptı öğleye doğru.. "Kazaen" kalbinden vurulmuş!.
Gazetecilik yanlışları
Sosyal medyada ortaya çıkan bu görüntüler sayesinde bu olayı tüm Türkiye öğrendi. Dün yayımlanan "Polis yanlışlıkla vurdu" haberleri de çöpe gitti. Sosyal medya ayağa kalkıp, medya da ilgilenmeye başlayınca F.K. adlı polis tutuklandı. Daha sonra ortaya çıkan tanık ifadesi de polisin durup yüzünü kendisine dönen gence üç metre mesafeden ateş edip kalbinden vurduğu yönündeydi.
Medya ombudsmanı olarak, Ali El Hemdan adlı gencin öldürülmesi olayının ilk gün haber yapılma biçimindeki yanlışlar üzerinde durmak, gazetecilik adına dersler çıkarmak istiyorum.. Saptadığım hatalar şöyle sıralanıyor:
1- Gazeteci olarak, polisin dur ihtarına uymadığı gerekçesiyle silahsız bir kişiyi vurması olayına polisin görev kazası gözüyle bakamayız. Her yıl onlarca insanın bu gerekçeyle öldürüldüğü bir ülkede, her vaka ayrıntılı olarak incelenmeye, sorgulanmaya muhtaçtır. Gazeteci olarak polisin tarafını tutmak gibi bir anlayış olamaz. Gazeteci, her olayda, her cinayette olduğu gibi bu tür vakalarda da verilere tarafsız bakmak ve okura objektif yansıtmak zorundadır.
2- Polisin dur ihtarına uymadığı gerekçesiyle bir kişiyi vurmasını haklılaştırmak, meşru göstermek gazetecinin görevi olamaz. Oysa Ali El Hemdan haberinde görüldüğü gibi haberlerin hemen tamamı polis diliyle yazılmış, hem de “yanlışlıkla” denilerek haklılık kazandırılmaya, olayın üzeri örtülmeye çalışılmış.
3- Gazeteci hiçbir olayda tek taraflı haber yazmamalı. Ali El Hemdan olayında ajans muhabirleri, anlaşıldığı kadarıyla polisin verdiği gayri resmi bilgiye dayanarak haber yazmış. Mahallede olayı gören tanıklar olup olmadığına bile bakmamış, ölen gencin ailesini bile aramamış.
4- İnternethaber, polisin bu genci vurmasına haklılık kazandırmakta diğer site ve gazetelerin epey önüne geçmiş. “Adana'da 'Dur' ihtarına uymayıp kaçınca polise başka çare bırakmadı” başlığı atmış. Silahsız bir genç, polise vurmaktan başka “çare bırakmamış”! Dahası internethaber, Ali El Hemdan’ın öldüğü haberinin gelmesinden altına “(Yeni gelişme: Vurulan genç hastanede hayatını kaybetti” bilgisini eklemiş. Üstte yazılanları yalanlayan bilgiye rağmen başlığın aynen korunması ciddi bir gazetecilik yanlışı.
5- Haberler.com ve Sondadakika.com ve bazı internet siteleri “Polis uygulamasından kaçan Suriyeli genç, bacağından vurularak yakalandı” başlığını kullanmış. Bu gencin vurulmasının Suriyeli olmasıyla ne ilgisi var? Suriyeli olduğu için mi vurulmuş? Hayır. Sadece yanında kimliği olmadığı için polisten kaçmış. Bu durumda gencin Suriyeli olduğunun başlıkta olmaması gerekirdi. Başlıkta “Suriyeli genç” denilmesi, ayrımcılıktır. Suriyelilerin kriminal olaylara karıştığı yönündeki algıyı besleyecek bir başlıktır. Bu da polisin silah kullanmasına başka bir gerekçe yaratma çabası.
Özetle söylemek gerekirse, Adana’da Ali El Hemdan adlı gencin öldürülmesi gazetecinin -polis şefleri bile anlatsa- verilen bilgilere şüpheyle bakması ve “polisin dur ihtarına uymadığı gerekçesiyle vuruldu” vakalarında da sorgulayıcı davranması gerektiğini hatırlatıyor.
Gazetecilikte şüphe esastır. Kim olursa olsun her söze, her açıklama ve bilgiye şüpheyle bakmak, inceleyip sorgulamadan yayımlamamak gerekir.