Fatih Altaylı'dan 'sözde Cumhurbaşkanı' yorumu: Çok da ağır bir eleştiri değil

Abone ol

Habertürk yazarı Fatih Altaylı, siyasetin gündemindeki "sözde Cumhurbaşkanı" tartışmasını bugünkü köşesine taşıdı.

Habertürk yazarı Fatih Altaylı, siyasetin gündemindeki "sözde Cumhurbaşkanı" tartışmasını bugünkü köşesine taşıdı.

Altaylı, "Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan için 'sözde' dedi diye AK Parti epey bir kıyamet koparıyor. Seçilmiş bir Cumhurbaşkanı için 'sözde' demek hoş olmasa bile Türkiye'deki siyasetin 'hitap seviyesi' incelendiğinde çok da ağır bir eleştiri gibi görünmüyor. Mesele biri bana 'sözde gazeteci' dese pek takmam" ifadelerini kullandı.

Fatih Altaylı'nın Habertürk'teki bugünkü yazısından ilgili kısım şöyle:

Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan için “sözde” dedi diye AK Parti epey bir kıyamet koparıyor.

Seçilmiş bir Cumhurbaşkanı için “sözde” demek hoş olmasa bile Türkiye'deki siyasetin “hitap seviyesi” incelendiğinde çok da ağır bir eleştiri gibi görünmüyor. Mesele biri bana “sözde gazeteci” pek takmam.

Sonuç olarak bunu söyleyenden daha iyi gazeteci olduğum kesindir büyük olasılıkla.

Gençler pek hatırlamaz ama geçmişte de muhalefet ile iktidar arasında böyle sertlikler yaşanırdı.

Mesela rahmetli Özal’ı geniş bir kitle Cumhurbaşkanı olarak içine sindirememişti.

Hele hele muhalefet ve özellikle de yine rahmetli Demirel.

Nur içinde yatsın Süleyman Bey için Özal Cumhurbaşkanı değildi.

Ondan her söz edişinde “864 rakımlı tepedeki zat” derdi.

Kastettiği Çankaya Köşkü idi.

Ama Çankaya Köşkü de Cumhurbaşkanlığı ile ilişkilendirileceği için, Çankaya Köşkü bile demez, “864 rakımlı tepe” derdi.

Öyle ki yıllarca herkes Çankaya’nın rakımını 864 olarak bildi.

Yıllar sonra bir gazete ölçtürdü ve 1070 buldu.

Ama hala o günleri hatırlayanlar için 864 rakımlı tepedir Çankaya.

Sokaktaki muhalifler için de Özal cumhurbaşkanı değildi.

Özellikle sendikaların iktidar karşıtı gösterilerinde sistem Cumhurbaşkanlığı olmadığı ve Özal’ın da pek bir yetkisi olmadığı halde, Özal Cumhurbaşkanı değil “Çankaya’nın şişmanı” idi.


Ve haliyle “işçi düşmanı” idi.

Yer gök inlerdi “Çankaya’nın şişmanı işçi düşmanı” diye.

Özal da genel olarak tüm bu söylemlere güler geçerdi.

Bugün durum bu değil.

Kimse gülüp geçmiyor.

Zaten Kılıçdaroğlu da bir Demirel değil.

Aralarında nüktedanlıkta, kıvrak zekada büyük fark var.

Biri siyasetçi idi.

Diğeri ise hep bürokrat.

Erdoğan: AB’nin bizi üyeliğe alması ontolojik bir tercih olacaktır Siyaset Meral Akşener'den 'sözde Cumhurbaşkanı' açıklaması: Biz İYİ Parti olarak bu gündemi reddediyoruz Siyaset Muharrem İnce: Bazı CHP milletvekilleri bize katılacak Siyaset AKP'den Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarına ilk yanıt Siyaset