FETÖ'yü yakından tanıyan isim: FETÖ Erdoğan’ın etrafını tekrar sarıyor
ÇEV Başkanı Gülseven Yaşer önemli iddialarda bulundu.
Özlem GÜRSES/ Sözcü Kumpasların hedefindeki isim ÇEV Başkanı Gülseven Yaşer önemli iddialarda bulundu. Çağdaş Eğitim Vakfı, 1998’de FETÖ’nün iç yüzünü anlatan ‘Hocanın Okulları’ adlı kitabı yayınladı. O günden sonra FETÖ, ÇEV Başkanı Yaşer’in peşini bırakmadı... Tedavi için ABD’ye giden Yaşer, 9 yıldır Türkiye’den uzakta, olanı biteni izliyor. Yaşer’e göre örgüt ‘Tayyipçi’ gibi davranarak yine Cumhurbaşkanı’nın en yakın çevresine yerleşiyor.
Her şey 1998'de iki eski cemaat mensubu gencin, Çağdaş Eğitim Vakfı'na (ÇEV) gelerek yaşadıklarını anlatmasıyla başladı. İsmail Özdemir ve Serhat Özkan'ın verdiği bilgiler ışığında vakıf, ‘Hocanın Okulları' isimli kitabı hazırladı. ÇEV Başkanı Gülseven Yaşer'in hayatı da böylece alt üst oldu. Haklarında 11 dava açıldı, yetmedi FETÖ medyası tarafından sürekli hedef gösterildi, evi kurşunlandı. Tüm bu yaşadıklarından sonra kanser teşhisi konulup tedavi için ABD'ye gittiğinde ise evine ve ofisine 3 gün 3 gece süren bir baskın yapıldı. Yaşer'le İstanbul'da konuştum. Her cümlesi çok çarpıcı ama en çok şu: FETÖ ile mücadele eden kişi FETÖ'nün mağdur ettiklerini yanına alır, karşısına değil…
– Türkiye son 3 yıldır en çok FETÖ ile mücadele ediyor…
Örgütü yakından tanıyan biri olarak ben öyle görmüyorum Özlemciğim. Belki Sayın Cumhurbaşkanı'nın bir mücadelesi olabilir ama tek başına!
– Ne demek o?
Tayyip Bey'in etrafını yavaş yavaş tekrar sarıyorlar. Tamamen dönmüş görünerek, yani “Tayyipçi” olmuş görünerek yine en yakın çevresine yerleşiyorlar. Bir gün o etrafındakiler yiyecek Cumhurbaşkanı'nı… Kabinedeki cemaatten isimler, büyükelçi olarak atananlar, kefaletle serbest kalanlar, yargı kararıyla takipsizlik verilenler… Cemaat mensupları şu anda suskun bir devreye girdiler. Tayyip Bey'e yaranmak için kim bilir neler yapıyorlar! Bir gün bunların hepsi başını yakacak onun.
Çünkü ben çok iyi biliyorum bu örgütü, yıllarca dinledim, bana da musallat oldular, tüm yaşamım bunlarla mücadele içinde geçti. Şimdi bakıyorum daha evvel tanıdığım tüm isimler mahkemede serbest kaldı. Çoğunu biliyorum ben bu kişilerin, o zaman ÇEV'de FETÖ karşıtı kitaplar yazarken eski mürit çocuklar anlatıyordu hep bunları. Fetullah'ın işadamlarından çok büyük destek aldığını, asıl onlardan gelen paraların bu hareketi büyüttüğünü; hep dinledik bunları…
– Belki de sulh yapılıyor…
Bilemem. Tayyip Bey şu anda farkında değil ama bu örgüt yeniden şekilleniyor, hem de en yakınında. Bu insanlar öyle bir
inanmışlar ki Gülen'e hayatta ondan kopamazlar.
– Tayyip Bey dünyaya anlatamıyor bunların bir terör örgütü olduğunu…
Çünkü ABD yönetimi inanmıyor Tayyip Bey'e. En büyük hatası ne oldu biliyor musun, eğer gerçekten mücadele etseydi FETÖ zulmüne uğramış bizim gibi insanları yanına alırdı. Ama o böyle yapmadı… Tam tersine bizi karşısında tutuyor hâlâ.
– Şöyle düşünmüştür: “Bana ne faydaları olacak?”
Bir kere bizde çok büyük bilgi-belge var. Bu kitapları hazırlarken bizzat eski müritlerin getirdiği yazılı kayıtlar ve birinci ağızdan anlatımları var. Bunları bile istemediler bizden. Mesela, Turhan Çömez, onun tanıklığı, onun bildikleri işine yaramaz mıydı Tayyip Bey'in? Bizzat Çömez anlatsaydı dünyaya bu terör örgütünün kendisine neler yaptığını… Bu dosyalarla hem kendini dünyaya çok daha güçlü anlatabilir, hem de örgütün üzerine gidebilirdi. Şimdi sadece sanki tek başına Tayyip Bey var. Ve ne yazık ki dünyadaki güven kredisi düşük, ona inanmıyorlar, ikna olmuyorlar. Eğer bizler gibi FETÖ'nün mağdur ettikleri bu örgütün ne olduğunu dünyaya anlatsaydık Türkiye'nin inandırıcılığı bambaşka olurdu.
– Çömez'in evine baskın yapılmış yurtdışına gittiğinde…
Benim evime de aynı şekilde girdiler, ben kanser tedavisi için yurtdışındayken. Talimatı veren polis Bayram Özbek, şu anda cezaevinde. O baskını yapan polisler kimdi? Onların kimliklerini bulsak, eminim hepsi de FETÖ'cüydü. O baskın sırasında evdeki kasamızdan kaybolan mücevherler var mesela…
– Peki bu mağduriyetiniz ile ilgili dava açtınız mı?
Açtık, tazminatı reddettiler.
– Şimdi yeniden dava açsanız… 15 Temmuz'da çok şeyler değişti çünkü…
Avukatım şu anda hukukta bir kilitlenme olduğunu anlatıyor, “Açmayalım” diyor.
– Sayın Cumhurbaşkanı sizi arasa, “Gelin, mücadelemize katılın” dese nasıl yanıt verirsiniz?
Bunu düşünmem lazım… Kolay değil yanıtı.
– ABD ile ilişkilerimiz sıkıntılıydı bir ara, düzeldi mi sizce?
Tayyip Bey'i harcamaya çok kararlıydı Trump. Şimdi düzeldi.
– Papaz Brunson serbest kaldı, Gülen'i verirler mi?
Fetullah'ı asla vermezler. CIA hâlâ kullanıyor, hem onu hem örgütünü. FBI ile CIA bu konuda karşı karşıya gelecek neredeyse.
FETÖ'NÜN ÇEV KUMPASININ KİTABINI YAZIYOR
Gülseven Yaşer, ÇEV döneminde FETÖ'nün kurduğu kumpası belgeleri ve hatıralarıyla yazmaya başladığını anlattı.
– Sanırım birkaç ay Türkiye'de olacaksınız.
Çocuklarımla, torunlarımla zaman geçirmeye geldim. Ama hep aklımda yine Türkiye! Çağdaş Eğitim Vakfı'na gidiyorum, laik ve bilimsel eğitim için çalışmalar yapan arkadaşlarımla bir araya geliyorum. Hiç değilse eğitim odaklı büyük ve güçlü bir sivil toplum örgütü yaratabilir miyiz diye bakıyorum. Laik ve Bilimsel Eğitim Platformu (LABEP) ile bir araya geldim.
– Ne konuştunuz?
O platformda Eğitim Sen var, ÇYDD var, İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği var. Türkiye'de eğitim geri dönülemez noktalarda. Hem bir uluslararası sempozyumla, hem de kapsamlı bir rapor hazırlayarak şimdiki Sayın Bakan'ın karşısına çıkmalıyız. Tüm Türkiye'ye bu konuyu anlatmalıyız.
– Rapor derken?
Sadece 2018 yılında okullardaki laiklik karşıtı, Cumhuriyet düşmanı uygulamaları hazırlasak yeter. Pek çok okulda, hatta okul öncesi kurumda eğitim yine çağ dışı yapıların elinde. Ben methini ABD'de bile duydum Sayın Milli Eğitim Bakan'ının, dilerim bizi kabul eder ve dikkatle dinler.
– Uzun aralıklarla gelebiliyorsunuz Türkiye'ye… Dışarıdan ve içeriden nasıl görünüyor memleket?
Bana sorarsanız, hele ABD'den bakınca, biz Türkiye'yi kaybediyoruz, avuçlarımızın arasından gidiyor ülke. Türkiye'nin nereden nereye geldiğini topluma anlatmamız lazım. Tüm bunlar yaşanırken hiç sesimiz çıkmadı, sessiz kaldıkça da bastırıldık. Her şeye ‘peki' dedik, hele ki iş dünyası, onların da sorumluluğu var bugünlerde. Babam rahmetli Kurtuluş Savaşı Gazisiydi, Hamdi Güven -‘beyba'mız yani, öyle denilirdi – “Gericilikle dalga geçilmez, şakası bile yapılmaz, çok ciddi konudur” derdi. Bugün şaka gerçek oldu, şeriat böyle gelir işte.
– Peki sokaklarda bunun yansımalarını görüyor musunuz?
Hem de hiç görmüyorum! Suskun kalıp bize dokunmasın diye düşünüyor sanırım insanlar… Dışarıdan bakınca Türkiye'de rejim değişti diye görünüyor, ama buraya geldim ben çok şaşırdım. Hayat aynen devam ediyor, hiçbir şey değişmemiş gibi…
– Türkiye'yi terk ediyor insanlar…
Haklısın, o kadar çok kişi geldi ki ABD'ye son dönemde. Tanıdığımız bir Mali Müşavir var, bu tür oturma çalışma izinlerinin alınması konusunda hizmet veren. O anlattı, öyle isimler maddi varlıklarını yurtdışına çıkartmak için başvurmuş ki! Adamcağız da şaşmış kalmış. O parayı ödeyerek vatandaşlık almaya çalışıyorlar…