Feyzi Erçin ile Boğaziçi Direnişi’nin 1. yılı: 'Naci İnci'nin kötülüğü farklı bir seviyede'
Boğaziçi Üniversitesi’ndeki direnişin 1. yılında, okuldaki derslerine son verilen 'hocalardan' Feyzi Erçin'le konuştuk. Erçin, üniversitenin aslında yönetilmediğini söylerken 'Ders vermek benim için en değerli şeydi. Zorbalıkla onu almış oldular' dedi.
HABER: FIRAT FISTIK / KAMERA- KURGU: SEDAT ELBASAN
Boğaziçi Üniversitesi direnişi birinci yılını doldurdu. 7 Ocak’ta da tutuklu bulunan iki öğrencinin ilk duruşması var.
Bu bir yıl boyunca Türkiye çapında en az 663 öğrenci gözaltına alındı, 11 öğrenci tutuklandı. Öğrencilerin evleri özel harekat polisleri tarafından basılırken üniversite içindeki protestolara birçok kez hem özel güvenlik görevlileri hem de polis müdahale etti.
Boğaziçi Üniversitesi’nde baskı, atanan rektörlerle birlikte oldukça artarken bazı hocaların dersleri iptal edildi, bazıları okula dahi alınmadı. Sekiz yıl boyunca üniversitede sinema dersleri veren Feyzi Erçin de dersleri iptal edilen akademisyenlerden biri.
Erçin ile hem direnişin bir yılını hem de geleceği konuştuk. “Kişisel olarak acı ve tatlı anıların birleştiği süreçti bu 1 sene” diyen Erçin, “Son yıllarda benim için en değerli olan şey okulda ders vermekti. Sadece ders vermek olarak değil sinema ve müzik paylaşabilmek, hayatı tartışabilmek, değerli olan ahlaki, estetik unsurları öğrencilerle birlikte tartışıp fikir üretebilmek en güzel yanıydı. Bunu kaybetmiş oldum. Zorbalıkla almış oldular. Bu kısmı acı veriyor fakat görmüş olduğum destek, dayanışma ve sevgi seli birbirimize karşı duygularımızı cömertçe paylaştığımız ve yaşam alanımızın her alanına direnişi yaydığımız zaman ne kadar güçlü bağlar kurabilmiş olduğumuzu gösterdi. O yüzden yaptığımız her şeyden memnunum. İyi ki yapmışım diyorum” diye konuştu.
“İNCİ, ÖĞRENCİLERİN MUHAKKAK TUTUKLANMASINI İSTEDİ”
Erçin, öğrencilerin tutuklanmasına dair de şunları söyledi: “Kayyumu protesto ederken rektörlük binasının önünde arabanın etrafında gelişen olaylar silsilesi o kadar büyük bir korku salıyor ki; çünkü büyük ihtimalle onun iktidarına ve varlığına saldırı olarak algılıyor. Naci İnci’nin şikayet dilekçesini okuduk ve muhakkak tutuklansın diye yazılmış bir dilekçe. İnci, öğrencilerin muhakkak tutuklanmasını istedi.”
Caner Perit Özer ve Enis Berke Gök’ün 89 gündür tutuklu olmasını “İnsanın vicdanını çok acıtıyor” diye ifade eden Erçin, “Onlar için gösterilen destek, yakın tarihteki duruşmanın verdiği heyecanla artık daha pozitif konuşabiliyorum. Bu hafta onları alacağız diye hissediyorum” dedi.
“ŞU ANDA ÜNİVERSİTE YÖNETİLMİYOR”
Üniversitenin şu andaki işleyişine dair “Aslında şu anda üniversite yönetilmiyor” diye Erçin, şunları söyledi: “Bildiğimiz anlamda bir üniversite yönetimi yok. Üniversitede son bir sene içerisinde eğitim, öğretim, sağlık ve benzeri konularda yapılması gerekenler sıfır. Hiçbiri yapılmıyor. Şu anda yaptıkları tek şey tam bir kayyum sistemi olarak üzerine zorbalıkla çöreklendikleri üniversiteyi ne kadar daha rahat yönetibilirizi yaratmak. Gelenekselleşmiş öğretim üyeleri alım sistemini değiştirip kendi kontrollerinde olabilecek öğretim üyelerini almak. Her türlü muhalefeti sindirmek ve dışarıda bırakmak istiyorlar.”
NACİ İNCİ VE MELİH BULU FARKI
“Atama olduğu sürece, kayyum olduğu sürece, bileşenler tarafından seçilmediği sürece hepsi bizim için aynı hükümsüzlükte ve değersizlikte” diyen Erçin, Melih Bulu ile Naci İnci’nin arasında da bir fark olduğunu belirtti: “Kötüler arasında da kıyaslama yapmak mümkün. Melih Bulu tam bir proje insanıydı, liberal politikaları çerçevesinde bir proje üniversitesi yapmayı hedefliyordu. Akademik bir güzelliği ticari bir marka içinde sömürmek üzerine giden bir hali vardı. Gayet kötü ama Naci İnci ve ekibi farklı. Onlar proje değiller. Onlar tamamen Boğaziçi’ni iktidarın söylemlerini yeniden üreten, destekleyen ve gençlerin beyinlerini de o şekilde güdümlendirerek eğitimi kalıp içerisinde yeniden üretmeye çalışan çok politik ve ideolojik bir yerden geliyor. O yüzden Naci İnci kötülüğü farklı bir seviyede.”