Gezi Parkı davasında karar çıkmadı: Duruşma 25 Nisan'a ertelendi

Abone ol

İş insanı Osman Kavala'nın tutuklu yargılandığı üçüncü Gezi Parkı davası bugün görüldü. Duruşmadan karar çıkmazken; dava 25 Nisan gününe ertelendi.

GERÇEK GÜNDEM

Yargılama sürecinde yaşananlarla yalnızca Türkiye'de değil, uluslararası kamuoyunda tepki çeken ve şimdiden hukuk tarihine bir 'skandal' olarak adını yazdıran üçüncü Gezi Parkı davasının altıncı duruşması, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı.

Karar aşamasına gelen davada insan hakları aktivisti, iş insanı Osman Kavala Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) 'hak ihlali' kararına rağmen Ekim 2017'den bu yana tutuklu bulunuyor. Savcı, Mücella Yapıcı ile birlikte kendisinin 'ağırlaştırılmış müebbet hapsini' istiyor.

Diğer tutuksuz 'sanıklar' Çiğdem Mater, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi ve Can Atalay hakkında ise 'cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım etme' suçundan 15 yıldan 20’şer yıla kadar hapis cezası isteniyor.

Bu noktada Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin, Kavala'yla ilgili AİHM kararını uygulamadığı gerekçesiyle Türkiye için yaptırım prosedürünü başlattığını hatırlatalım.

Gezi’nin hukuksuz yargı tarihi 2: Avrupa’yla büyüyen kriz, müebbet talepleri

Gerçek Gündem, duruşmadaki gelişmeleri dakika dakika takip ediyor:

'GERİYE TEK BİR YOL KALIYOR, DAVANIN DOĞASINI İFŞA ETMEK'

17.05 - Duruşmada karar yine çıkmadı. Dava 25 Nisan pazartesi günü saat 10.00'a ertelendi.

16.40 - Çiğdem Mater'in avukatı Hürrem Sönmez ise ''17-25 Aralık soruşturmasında nasıl o deliller hukuka aykırıysa bunlar da aynı şekilde hukuka aykırıdır. İkrar da bu durumu değiştirmez. Dolayısıyla iddia makamına kötü bir haberimiz var. Kıymetlenemedi o deliller. Gezi protestolarına 3 milyondan fazla kişi katılmış. Müvekkilim (Çiğdem Mater) de bunlardan biri. Savcılık ise yönlendirme için sokağa çıktığını söylüyor.

İnsanları akıllarından geçirdiği düşünceler için yargılayacaksanız biz yargı adına da utanırız, çok uzun zamandır da utanıyoruz, ama siz çocuklarınıza böyle bir miras bırakmak ister misiniz?'' ifadelerini kullandı.

Sönmez ayrıca ''Burada yargılanan ne sadece Osman Kavala, ne sadece Taksim Dayanışması. Burada yargılanan bir halkın baskısına rağmen iktidara karşı itirazıdır. Siz burada halkın iradesini yargılıyorsunuz'' sözlerini sarf etti.

15.35 - Hakan Altınay'ın avukatı Tora Pekin, bu davayla birlikte adalet ve hukuka güvenin kaybedildiğini belirterek Dosyada ters çevrilmiş arabaları Hakan Altınay'ın çevirdiği yönünde bir delil mi var? Bu dava hukuki amaçlar dışında gizli amaçlara hizmet etmek için açıldı. Burada artık geriye bir yol kalıyor: Davanın doğasını ifşa etmek. Anayasayı savunmak için gerekli bu" dedi. Devamında şunları kaydetti:

"657 sayfalık okunması imkansız, tutarlı bir dilden uzak bir metinle (iddianame) karşı karşıyayız. Bu metni heyetin satır satır okuduğunu sanmıyorum. Daha kötüsü iddianameyi yazan savcının da okumadığını düşünüyorum. Her dokuz sayfada bir 'kaos çıkarmak'tan bahseden bir iddianameyle karşı karşıyayız. Bunun yanında 657 sayfa içinde TCK 312. madde (darbe teşebbüsü) sadece bir kez geçiyor. Onun yerine dedikodular var bu davada.

Muammer Akkaşların, Nazmi Ardıçların açtığı yolda ilerlenmez, onların sözüne güvenilmez. Eğer güvenirseniz yalancı çıkarsınız."

'BU ESERİN SAHİBİ NAZMİ ARDIÇ CEZAEVİNDE, BERAAT TALEP EDİYORUZ'

15.10 - Yiğit Aksakoğlu'nun avukatı Serdar Laçin, "Müvekkilimle ile ilgili AYM kararında eylemlerin şiddet içermediği belirtildi. Bu karardan sonra dosyaya başka bir delil girmedi. Bu karar beraat kararı verilmesi gerektiğini gösteriyor" dedi.

Aksakoğlu'nun diğer avukatı Aslı Kazan da "Bu dosyada yeniden kıymetlendirilen hiçbir şey yoktur. Eserin sahibi olan Nazmi Ardıç cezaevindedir. Bu kıymetli eser hala sergilenmektedir. Biz delilleri yanımızda getiriyoruz, siz delillerin değerlendirilmesi için olumlu bir karar vermiyorsunuz. Üretilmiş delillerle ilgili kanıtlarımızın değerlendirilmesiyle ilgili ret kararı verirseniz bunun adı yargılama olmaz. Beraat istiyoruz" ifadesini kullandı.

15.02 - Sanıkların esas hakkındaki savunmaları tamamlandı. Duruşma, avukatların savunmalarıyla devam ediyor.

OSMAN KAVALA: HÜKÜMET DE 'DARBE GİRİŞİMİ' TEORİSİNİ BENİMSEMEDİ, YOKSA BAŞBAKAN KENDİSİNİ DEVİRMEK İSTEYENLERLE GÖRÜŞÜR MÜYDÜ?

14.24 - Ekmekçi'nin ardından, duruşmaya SEGBİS ile bağlanan ve 1634 gündür tutuklu bulunan Osman Kavala söz aldı.

Daha önce savunma yapmamaya karar verdiğini hatırlatan Kavala, "Alınacak karara etki edeceğini düşünmesem de kamuoyuna saygı gereği açıklamalarda bulunacağım" dedi. Ardından şunları anlattı:

"Yargı süreci siyasi etki ile deformasyona uğramış, kamu yetkisinin kötüye kullanıldığı bir süreç yürütülmüştür. AİHM kararında da belirtildiği gibi suçlamaların yasal delillere dayandırılmadığı söylenerek bu dava beraatle sonuçlanmıştı. Ancak Cumhurbaşkanının hoşuna gitmemiş olacak ki daha önce resen kapanmış casusluk dosyası kapsamında tutuklandım.

Gezi protestoları kamuoyunun gözü önünde gerçekleştiğinden o dönem bu protestoların bir darbe girişimi olduğuna yönelik komplo teorisi tutmadı, hükümet de bu komployu benimsemedi. Yoksa Başbakan kendisini devirmek isteyenlerle görüşür müydü? Keza George Soros da 2015’de Türkiye’ye geldiğinde hükümet yetkilileri ile görüşmüştü.

(Çizim: Murat Başol)

'SADECE POĞAÇA VE ECZANEDEN ALINMIŞ MASKELERLE GİTTİĞİM GEZİ'NİN MADDİ İHTİYAÇLARINI KARŞILADIĞIM İDDİASI SAÇMALIK'

Gezi'nin dışarıdan yönetildiğine dair delil gösterilemedi.80 ile yayılan protestoları yönlendirdiğim iddiası akla uygun değildir, sadece poğaça ve eczaneden alınmış maskelerle gittiğim Gezi’nin maddi ihtiyaçlarını karşıladığım iddiası saçmalıktır.

'GÖRÜŞLERİMİ KAMUOYUYLA, SİYASETÇİLERLE PAYLAŞIRIM; HÜKÜMET YETKİLİLERİYLE DE TOPLANTILARA KATILDIM'

Protestoculara akıl hocalığı yaptığım iddia ediliyor. 30 yıl sivil toplum kuruluşlarında çalışmış biri olarak görüşlerimi kamuoyuyla, siyasetçilerle paylaşırım. İddianamede de belirtildiği gibi hükümet yetkilileriyle de toplantılara katıldım. Suç eylemine destek vermemle ilgili bir delil ortaya konamamıştır.

Taksim yayalaştırma projesine açık bir şekilde karşı çıktım, toplantılara kapatıldım. Evime yakınlığı nedeniyle eylemleri gördüm. Parka bir masa götürdüm. Fidan ekme eylemine bizzat katıldım. Hiçbir faaliyetimi gizli kapılar ardında gerçekleştirmedim.

'GEZİ'NİN SOROS TARAFINDAN DÜZENLENDİĞİ İDDİASI, PROTESTOYA KATILAN VATANDAŞLARIMIZI İTİBARSIZLAŞTIRMAYA YÖNELİK BİR İDDİA'

Gezi Parkı üstünde birkaç ağacın bulunduğu boş bir arsa değildir. Milyonlarca İstanbullunun yararlandığı, kamu için büyük öneme sahip bir alandır. Bu parkın tahribinin engellenmesi, yapılaştırmanın durdurması, parkın park olarak kalması kamu yararına olmuştur. Gezi protestolarının George Soros tarafından düzenlendiği iddiası protestoya katılan vatandaşlarımızı itibarsızlaştırmaya yönelik bir iddiadır. Bu iddianın araştırma sonucu ulaşılmış herhangi bir delile değil, Soros’un Arap Baharı arkasındaki kişi olduğu algısına dayanmaktadır ve iddianamede de böyle yer almıştır.

'SOROS SANIKLAR ARASINDA YOK, BU İDDİALARA YAZANLAR DA İNANMIYOR'

Türkiye’yi ziyaretinde vakfın çalışmalarını değerlendirdiği toplantılar dışında Soros ile hiçbir irtibatım yok. Benim dışımda hiçbir vakıf üyesiyle konuşmuş olmaması, Soros’un sanıklar arasında olmaması bu iddiaları yazanların da iddialara inanmadığını gösteriyor.

Hayatımın dört buçuk yılını kaybettikten sonra teselli bulabileceğim şey, yaşadıklarımın yargıdaki sorunlarla yüzleşilmesine katkıda bulunması ve benden sonra yargı karşısına çıkacak olanların daha adil bir muamele görmeleri ihtimalidir."

(Çizim: Murat Başol)

YİĞİT ALİ EKMEKÇİ: SAVCILIĞIN HAYAL MAHSULÜ BÜTÜN SUÇLAMALARINI REDDEDİYORUM

14.19 - Savunmasını yapmak üzere kürsüye Yiğit Ali Ekmekçi geldi. Gezi olaylarından çok önce eğitimden geçtiklerinin iddia edildiğini hatırlatan Ekmekçi, "Hiçbir somut delile dayanmayan bu pervasız suçlama gerçek dışıdır. Savcılık belge ve bilgilere dayanmadan kurgusal bir şekilde hareket etmiş, görevini istismar etmiştir. Bu dava mahkeme salonlarında hukuk çerçevesinde değil TV ekranlarında parti grup toplantılarında tartışıldı. Savcılığın hayal mahsulü bütün suçlamalarını reddediyorum, akla mantığa aykırıdır" diye konuştu.

'KENTE KARŞI İŞLENEN SUÇLARLA MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ'

13.58 - Tayfun Kahraman esas hakkındaki mütalaaya yanıt vermeye devam etti.

"Mütalaada telefon tapelerinin bana ait olduğu belirtiliyor. Benim hiçbir zaman böyle bir beyanım olmadı" diyen Kahraman, "Bu tapelerde de hiçbir şekilde hukuka aykırı bir şey yoktur. İddianamede ve mütalaada tüm sanıkların birlikte hareket ettiği söylense de sanıklar arasında bağlı bir hiyerarşik ilişki olduğunu söylemek mümkün değil" ifadesini kullandı.

Sözlerini "Delil üretmeye çalışan, delil sunmayan bir mütalaa var karşımızda. Biz meslek odaları olarak kente karşı işlenen suçlara karşı durmaya devam edeceğiz. Beraat talep ediyorum" diye noktaladı.

13.55 - Duruşma yeniden başladı.

KABOĞLU: BUGÜN GÖRÜLMEKTE OLAN DAVA, ASLINDA GEZİ'NİN YENİDEN SAVUNULMASIDIR

13.00 - CHP İstanbul Milletvekili, anayasa profesörü İbrahim Kaboğlu, Gerçek Gündem'e açıklamalarda bulundu.

Gezi'nin suç olmadığını, tam tersine çevreye karşı, kente karşı işlenen suçların toplu olarak durdurulması girişimi olduğunu vurgulayan Kaboğlu, siyasetin yargı sürecine etkisine değinerek şu yorumları yaptı:

"Kapanmış olan dosyalar, 15 Temmuz'dan sonra açılmaya başlandı. 23 Haziran'da İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin iktidar partisi tarafından kaybedilmesi sonrasında yeni senaryolar yazılmak suretiyle açıldı. Bu hukuk dışı, anayasadışı süreçlerin bir uzantısıdır. Mesela Kavala'nın kaç yıl tutuklu lduğu, aslında anayasaya tamamen aykırı bir durumdur. AİHM kararlarının tanınmaması bir yana, anayasanın ihlalidir. Bugün görülmekte olan dava, aslında Gezi'nin yeniden savunulmasıdır. Doğal, çevresel ve ortak yaşam alanlarının yeniden savunulma olanağını sağlamış olması bakımından olumludur ama bu uygulama hukuk devletine uymayan bir uygulamadır. Bu senaryo bir an önce sona ermelidir."

12.55 - Mahkeme heyeti, Tayfun Kahraman'ın konuşması devam ederken duruşmaya saat 13:45'e kadar ara verdi.

TAYFUN KAHRAMAN: GEZİ ANTİEMPERYALİSTTİR, 'DIŞ GÜÇLERİN OYUNU' DİYE AÇIKLANAMAZ

12.15 - Esas hakkındaki savunma sırası Tayfun Kahraman'da. İlk olarak Can Atalay ve Mücella Yapıcı ile hazırladıkları ortak açıklamayı okuyan Kahraman, ardından şöyle konuştu:

"Aynı ciddiyetsizlikle ve tamamen yorum üzerine inşa edilmiş bir iddianame ve mütalaa ile karşı karşıyayız. Bu iddianame ve mütalaa Gezi'yi anlatmıyor Gezi antiemperyalisttir. Dış güçlerin oyunu diye açıklanamaz. Bizler Taksim yayalaştırma projesi ve Topçu Kışlası’na karşı görevlerimiz kapsamında faaliyet gösterdik. Topluma anlatmaya başladık. Gördüğümüz şiddet üzere toplumun vicdanı harekete geçti.

'İLK OLARAK YARGIYA GÜVENDİK'

İlk olarak davamızı açtık, ilk olarak yargıya güvendik. Ben, Mücella Yapıcı ve Can Atalay dava dilekçemizi birlikte yazıp idare mahkemesine verdik. Biz meslek odaları olarak katılımcı bir yönetim benimsenmediği için davalarla mücadele edebiliyoruz. Ama davalar da yardımcı olmadı. İddianame ve mütalaa cevap bulamadığı soruların hiçbirine cevap vermiyor, iddiayı ifade edip geçiyor.

(Çizim: Murat Başol)

'FON KULLANSAK MESLEK ODALARIMIZ SORUŞTURMA AÇARDI'

Gezi, Taksim Dayanışması ile aynı şey değildir. Taksim Dayanışması da dur dediğinde durulan, git dediğinde gidilen bir muktedir hiç değildir. Hiçbir fon kullanılmaması kararı vardır. Böyle bi fon kullanmış olsak meslek odalarımız hakkımızda soruşturma açardı. İddialar bunları görmezden gelse de Gezi temsil eksikliği hisseden vatandaşların yeri haline geldi.

'DAYAK YİYEREK DARBE OLMAZ, BİZ DAYAK YEDİK'

Hükümet politikalarını protesto etmek hükümeti yıkmak değildir. Dayak yiyerek darbe olmaz, biz dayak yedik. Bugün de dayak yediğim için darbe yapmakla suçlanıyorum. Hükümeti devirmek gibi bir eylem kesinlikle teşvik edilmemiştir, hükümete tepki gösteren halkın talepleri için tercümanlık yapılmıştır. Bu anayasal haktır."

ÖZGÜR ÖZEL: BERAAT KARARINI KABUL ETMEYEN BİR HAZIMSIZ YÜZÜNDEN BİR KEZ DAHA BU DURUŞMADAYIZ

12.10 - CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, dava süreciyle ilgili Gerçek Gündem'e değerlendirmelerde bulundu. Bugün kararın çıkmasının beklenmediğini, pazartesiye kalabileceğinin ifade edildiğini anlatan Özel, şöyle konuştu:

"Daha önce defalarca beraat edilen konularda, yani hakimler kararlarını verip ilan ettikten sonra, bu kararı kabul etmeyen bir hazımsız yüzünden bir kez daha bu duruşmadayız. Recep Tayyip Erdoğan kendi aklında, kendi vicdanında Gezi davasını mahkum etmiş olduğu için mahkeme kararlarına dahi itiraz ediyor. Bunu hukuki bir yolla yapmıyor, 'Kabul etmiyorum' diyor. Bu kez yeniden davalar açılıyor. Yeniden deliller üretiliyor ve bugünkü rezalet ortaya çıkıyor. İnatla, sabırla, dayanışmayla takip ediyoruz. Bir gün bu kumpasları kuranların mahkemeler önünde yargılanarak adil cezalar aldığını görene kadar da devam edeceğiz."

CAN ATALAY: SIRF RECEP TAYYİP ERDOĞAN İSTEDİ DİYE BİZE CEZA VERECEKSİNİZ

11.45 - Savunma sırası, avukat Can Atalay'a geldi. "Bu bir yargılama faaliyeti değildir. Bu politik bir temaşa. Siz, Recep Tayyip Erdoğan’ın meydanlarda mahkum ettirmeye yemin ettiği bir prosedürü izliyorsunuz" diyen Atalay, şunları söyledi:

"Sayın yargıç bu bir yargılama faaliyeti değildir. Sizi heyetinizdeki yargıçları tanımam şahsi bir hususum yoktur, ama ağır cezada yargılanan biri olarak bunu demek zorundayım bu bir politik bir faaliyettir. Ceza Maddesi Kanunu'nun 1. maddesini ihlal ediyorsunuz. Duruşma sırasında mütalaa okunmadığı, iddianame bize ulaşmadığı halde önceki celse ‘Size son kez süre veriyorum’ dediniz. Sırf Recep Tayyip Erdoğan istedi diye bize ceza vereceksiniz.

'O AKP TAŞRA TEŞKİLATINDA BİR MEMUR, O DER AMA SİZ DİYEMEZSİNİZ'

Bu mütalaa adına 'emperyalizm' diyemeden bizi 'emperyalizmle işbirliği' ile suçluyor. Otpor, Sırp bir şahsın ismi falan geçiyor. Tüm iddia tek bir telefon konuşmasına bağlı. Avukatım ‘Dinleyin ses kaydını’ dedi, dinlemediniz. Edip Şahiner bunu diyebilir. O AKP taşra teşkilatında bir memur. O der ama siz diyemezsiniz.

(Çizim: Murat Başol)

'NEDEN ARKA ARKAYA VERİLEN BERAAT KARARLARINA KARŞI FETHULLAHÇILARIN DELİLLERİ RAFTA DURUYOR?'

Edip Bey dayandığı delilden neden vazgeçtiğini açıklamak zorunda. Esas hakkındaki mütalaa 'Çok sayıda kişi ölmüştür' diyor. Kaç kişi öldü? Edip Bey, rakam söyleyin. Edip Bey 'Polis memuru öldü' diyor, nasıl öldüğünü neden yazmıyor. Polis AKP belediyeciliğinin çılgınlığına kurban gitti. Eğer bir gösterici buna neden olsaydı siz bunun üstünde tepinmez miydiniz? Gezi direnişi neden bu kadar dehşetli tehlikelidir? Neden arka arkaya verilen beraat kararlarına karşı Fethullahçıların delilleri rafta duruyor?

'MÜTALAA BİZE 'TESLİM OLUN' DİYOR, ASIL SİZ TESLİM OLUN'

Esaslı bir yoksullukla karşı karşıyayız, esas olarak bunu konuşmalıyız. Esas hakkındaki mütalaa boş boş konuşurken bizim konuşmalarımızdan sıkılmayın sayın başkan. Kapitalizme karşı sosyalizm sayın başkan. Ancak çoğulcu ve demokratik bir ortamla bu karanlıktan çıkılabileceğine inanıyorum. Demokrasiyle hiçbir alakası olmayan ülkesini tiranlıkla yönetim bağımsızlıkçılık lafları edenleri, üst akıl falan diyip emperyalizmin adını koyamayanları ifşa etmekten yılmayız. Hep birlikte mücadele edeceğiz, hep birlikte kazanacağız. 'Teslim olun' diyor mütalaa bize, asıl siz teslim olun."

Atalay, ardından Mücella Yapıcı ve Tayfun Kahraman ile ortak açıklamalarını yineledi.

MİNE ÖZERDEN: BİRİNCİ SINIF HUKUK ÖĞRENCİSİ BİLE ŞAŞKINLIKLA İZLİYORDUR

11.32 - Mine Özerden, esas hakkındaki savunmasını yapmak için kürsüye geldi; "Bizi burada sanık olmaya maruz bırakan süreç doğal değil. Savcının mütalaasının beraat ettiğimiz iddianameden farkı var mı?" diye sordu. Özerden, şu ifadeleri kullandı:

"Sonunda beraat ettiğimiz duruşmalarda açıkça tekrar tekrar ve teker teker çürüttüğümüz iddiaları özet olarak önümüze koyuyor mütalaa. Üstelik gizlisi saklısı olmayan, yasala aykırı olmayan olay ve olguları suç gibi gösteriyor. Gezi eylemleri, nedenselliği ve bizlerle hiç ilgisi olmayan şiddeti bizlerle ilişkilendirmeye çalışıyor. Birinci sınıf hukuk öğrencisi bile şaşkınlıkla izliyordur bunu.

(Çizim: Murat Başol)

'BİZİM DAVA MEVCUT HALİYLE DİZİ OLSA DAHA ÜÇÜNCÜ BÖLÜM YAYINLANMADAN YAYINDAN KALDIRILIRDI'

Benim Geziyi fonlamak için aracı olduğum iddia ediliyor. Böyle bir şey söz konusu bile olamaz. Yeterli param olsa gerekli kapsamlı gaz maskesi alır herkese dağıtırdım. Bizim dava mevcut haliyle dizi olsa daha üçüncü bölüm yayınlanmadan yayından kaldırılır. Öyle mantıksız bir senaryo."

ÇİĞDEM MATER: YAPILMAMIŞ BİR FİLMLE HÜKÜMETİ ZOR DURUMDA BIRAKMAM MÜMKÜN DEĞİL

11.25 - Mücella Yapıcı'nın ardından Çiğdem Mater söz aldı ve savunmasına "Beraat ettiğimiz ilk yargılamadan iki sene sonra neredeyse ilk yargılamada sunulan mütalaanın aynısı sunuldu" ifadesiyle başladı. Ardından şöyle konuştu:

"Yapılmamış bir filmle hükümeti zor durumda bırakmam haliyle mümkün değil. Belgesel çekilmiş olsaydı da gerçekleşen bir olayı çekmek anayasal olarak suç sayılamaz.

Savcılık mütalaasında gezi protestolarını nasıl bir takvime oturttuğunu anlamadım. Suç oluştuğu tarihle suç olduğu eylemler arasında zamansal bir örtüşme yok. Garajistanbulda bir toplantıya katıldığım iddia edilmiş. O toplantıya katılmadım, o tarihte İzmir’deydim. Biletlerimle kanıtları dosyaya sundum ama savcı galibe görmemiş. Ofisimi revire çevirdiğimi söylemiş. Orası bir ev.

(Çizim: Murat Başol)

'İDDİA MAKAMI APARTMAN SAHANLIĞINDAKİ SUÇLULARA YARDIMCI OLDUĞUMU SÖYLÜYOR, BU SUÇLULAR KİM?'

İddia makamı apartman sahanlığındaki suçlulara yardımcı olduğumu söylüyor. Bu suçlular kim? Fiziki takibi yapan polisler onları da biliyorlardır herhalde. Dosyada önünüze konan tapeler Anayasa ile koruma altında olduğuna inandığım kişisel verilerim, karanlık bir dönemin bir kısmı tutuklu bir kısmı firari olan yetkilileri tarafından toplanmıştır. Kıymetlendirmeyi kabul etmiyorum.

'SİZ HUKUKÇULAR OLARAK ANAYASAYA AYKIRI DAVRANAMAZSINIZ'

Anayasal hakkımız olan düşünce ve ifade özgürlüğümüzü dilediğimiz kadar kullanabiliriz. Sizler hukukçular olarak anayasaya aykırı davranamazsınız. Üzerime atılı tüm suçlamaları reddediyor beraat talep ediyorum."

MÜCELLA YAPICI: ASILSIZ İTHAMLAR VE YARGISAL ZORLAMALAR, GEZİ'NİN TARİHSEL GERÇEKLİĞİNİ DEĞİŞTİREMEZ

10.43 - Mücella Yapıcı, Can Atalay ve Tayfun Kahraman'la ortak hazırladıkları savunmayı okumak için kürsüye geldi. "Arkadaşlarım ve Gezi'ye katılan milyonlarca yurttaştan biri olarak bir şeyler söyleyeceğim. Niyetinizi ve korkularınızı biliyor ve bu beyhude çabaları reddediyorum. Çünkü bizler Gezi'yi yaşadık ve biliyoruz" diyerek sözlerine başlayan Yapıcı, şunları kaydetti:

"Gezi direnişi bu ülke tarihinin en demokratik, yaratıcı, eşitlikçi ve en kapsayıcı barışçıl kitlesel hareketidir. Birlikte konuşup karar vermenin, yaşamın her türlüsüne sahip çıkmanın duvar yazısı olmuştur. Ölümcül polis şiddetine karşı her şehirde yankılanan itirazın adıdır Gezi.

Hayali senaryolara dayanan suçlamalar, terör, darbe, dış güçlerin oyunu gibi asılsız ithamlar ve tarafsızlığı çoktan tartışmalı hale gelmiş yargısal zorlamalar Gezi Direnişi’nin tarihsel gerçekliğini değiştiremez.

'HİÇBİR DELİLE, TANIKLIĞA YA DA BAŞKACA BİR SOMUT GERÇEKLİĞE DAYANMIYOR'

Zira bu iddianameler ve ithamlar bir zümrenin eseriyken, o gerçekliğin şahidi milyonlardır. Gezi Direnişi’ni suçla, terörle, darbeyle, kalkışmayla anılan bir eyleme dönüştürme çabası hiçbir delile, tanıklığa ya da başkaca bir somut gerçekliğe dayanmıyor."

(Çizim: Murat Başol)

Ardından kendilerine yöneltilen ve hukukçular tarafından altı doldurulamayan suçlamalara tek tek yanıt veren Yapıcı, şöyle devam etti:

'GEZİ DİRENİŞİ FON İLE, PARA İLE AÇIKLANAMAZ'

"(...) Taksim Dayanışması tarafından alınan kararların hiçbiri kapalı kapılar ardında alınmadı, alınmaz da. Gezi süresince hiçbir şekilde fon kullanılmadı; hiçbirimizin kursağından beş kuruş fon geçmedi. Gezi Direnişi fon ile para ile açıklanamaz; Gezi süresince tüm ihtiyaçlar imece usulü karşılandı. Emekliler evden yoğurt kapları içerisinde börekler getirdi, ucuzluk marketlerinden öğrenci harçlıklarıyla alınmış meyve suları servis edildi.

'SÖYLEYECEK SÖZ BULAMIYORUM, BENİM SÖZÜM BİTTİ'

Bu iddianame ve esas hakkında mütalaa akla, vicdana sığmıyor, adalet barındırmıyor, bilime dayanmıyor, insan olmanın gereklerine saygı duymuyor. Gezi Parkı protestolarına katılan milyonlarca insan, yurttaşlık haklarını savunuyordu. Bu, her bir yurttaşın sorumluluğudur, biz sorumluluğumuzu yerine getirdiğimiz için yargılanıyoruz."

Yapıcı, savunmasını şu sözlerle tamamladı: "Söyleyecek söz bulamıyorum. Benim sözüm bitti."

HAKAN ALTINAY: SAYIN HAKİM NASIL YOL ALACAĞIZ, HAKİKATİ NASIL TESPİT EDECEĞİZ?

10.29 - Hakan Altınay esas hakkındaki savunmasını yapmak için kürsüye geldi. "İddia makamının esas hakkındaki mütalaasını okudum, dehşet içinde kaldım" diyen Altınay, devamında şunları kaydetti:

"İddia makamı benim Açık Toplum'da danışma kurulu ve yönetim kurulu başkanlığı, Anadolu Kültür'de yönetim kurulunda olduğumu söylüyor. Her ikisinde de değilim. Yıllardır farklı farklı heyetler 'suç bulamadık' diyor. İki kurumda görevde değilim, imza yetkim yok, ama hala bu iddialar dile getiriliyor. İnsanın aklını yitirmesi işten değil. Sayın hakim nasıl yol alacağız? Hakikati nasıl tespit edeceğiz?

İkinci konu ise telefon tapeleri. İstanbul emniyetinin zehirli ağacın zehirli meyvesinin zehrini nasıl etkisiz hale getireceğini çözdüğünü kabul etmemiz gerekiyor. Peki başka birinin gelip 'Zehirli ağacın zehirli meyvesinden çok güzel reçel yaptık' demesinin yolunu açmanın sorumluluğuna hazır mısınız?

'ÇEVRİLMİŞ ARABA RESMİ KOYMUŞLAR, BEN Mİ ÇEVİRDİM? KALLAVİ BİR ÖZÜR BEKLİYORUM'

Benim telefonlarımı dinleten savcı ve yargıçlar FETÖ'den yargılandı ve ceza aldı. Bu dinlemeleri yapanlar FETÖ üyesi olabileceğinden bu delillere muvafakat etmiyorum. Kimi suça teşvik ettim, hangi suç aletini savundu? Kimse tek delil olmadan böyle bir suçlama yapamaz. Buna izin vermek, itiraz etmemek Türk milletine hakarettir. İddia makamı çevrilmiş araba resimleri koymuş.

Ben mi çevirdim arabaları, çevirin mi dedim? Çevirenlerden biri 'Hakan Altınay 'Çevir' dedi' mi dedi? Ceza davasına dair konu olabilecek tek bir delil gösterilemiyor. Yazıklar olsun. Sadece beraatımı talep etmiyorum, kallavi bir özür bekliyorum."

KAVALA SEGBİS ARACILIĞIYLA KATILDI

10.20 - Osman Kavala'nın SEGBİS aracılığıyla katıldığı duruşma başladı. Mücella Yapıcı, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Yiğit Ali Ekmekci ve sanık avukatları duruşma salonunda hazır bulundu.

10.15 - Duruşmanın, izleyici sayısının çokluğu nedeniyle 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nin salonunda görüleceği duyuruldu.

İzleyiciler arasında yer alan isimlerden bazıları şöyle:

TMMOB Genel Başkanı Emin Koramaz, DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, SOL Parti MYK üyesi Alper Taş, CHP Milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, İbrahim Özden Kaboğlu, Turan Aydoğan, Ali Şeker, Özgür Özel, Aykut Erdoğdu, Orhan Sarıbal, Gülizar Biçer Karaca, Gökhan Zeybek, Yunus Emre, CHP MYK Üyesi Yüksel Taşkın, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Emek Partisi İl başkanı Sema Barbaros, HDP İstanbul İl eş başkanı İlknur Birol, HDP Milletvekilleri Serpil Kemalbay, Garo Paylan, Oya Ersoy, Züleyha Gülüm, TİP Milletvekili Ahmet Şık, Sera Kadıgil, Halkevleri, İTO, EHP, Sol Parti, Kaldıraç, TİP, Barış Akademisyenleri, Emek Partisi, TBB Başkanı Erinç Sağkan, İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, RSF Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu, DİSK Basın-İş başkanı Faruk Eren, Uluslararası PEN başkanı Burhan Sönmez, Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor, HRW temsilcisi Emma Sinclair Webb.

GARO PAYLAN: YARGILANMASI GEREKEN GEZİ'DEKİ İSYAN DEĞİL, POLİSİN ZULMÜ

09.55 - HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan, yargı süreciyle ilgili Gerçek Gündem'e değerlendirmelerde bulundu. "Milyonlarca insan Gezi'deydik. Türkiye'nin 80 ilinde Gezi isyanı vardı. Gezi isyanı, tek adam rejimine karşı bir isyandı. Tek adam 'Her şeye ben karar vereceğim, parkınıza da AVM yapacağım' dedi. Buna karşı itiraz ettik" diyen Paylan, bu itirazın yargılanamayacağını belirterek şunları kaydetti:

"Bu itiraz yargılanamaz. Tam tersine polisin zulmüne maruz kaldık. Birçok arkadaşımızı kaybettik. Polisin o zulmü yargılanmalı. Gezi'deki isyansa asla ve asla yargılanamaz. Yıllardr arkadaşımız Osman Kavala'yı haksızca, hukuksuzca rehin tutuyorlar. Onun bugün özgürlüğünü bekliyoruz. Tüm arkadaşlarımızın beraat etmesini bekliyoruz."

'BEYHUDE ÇABALARINIZI GÖRÜYORUZ'

09.45 - Taksim Dayanışması adına basın açıklamasını Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şube Başkanı Esin Köymen okudu: "Beyhude çabalarınızı biliyor ve görüyoruz. Gezi'nin bir parktan dünyaya yayılan hep birlikte söylenen şarkı olduğu unutturulmak isteniyor."

'BU DAHA BAŞLANGIÇ, MÜCADELEYE DEVAM'

09.30 - Duruşma öncesi Çağlayan Adliyesi'nde Taksim Dayanışması'nın çağrısıyla bir araya gelindi: "Bu daha başlangıç, mücadeleye devam."

'TÜM SANIKLAR BERAAT ETMELİ'

Dün dava öncesi İstanbul Mimarlar Odası’nda düzenlenen toplantıda Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Türkiye Mimar ve Mühendis Odaları Birliği (TMMOB) Başkanı Emin Koramaz, İstanbul Tabip Odası Denetleme Kurulu Üyesi Nazmi Algan yaptıkları açıklamalarla davada yargılanan tüm 'sanıkların' beraatini talep etmişti.

Dava öncesinde konuştular: 'Karanlık gidecek Gezi kazanacak'

6 arkadaş araçla sulama kanalına uçtu: 3 ölü, 2 kayıp Güncel SGK'ya ait 14 ilde toplam 61 taşınmaz 10 günde haraç mezat satılacak Güncel Tartıştığı anneannesini boğarak öldürdü! Güncel Resmi Gazete’de yayımlandı: Yabancıya konut satana devlet desteği! Güncel