Gezi'de polis şiddetine skandal karar!
Bir kadının köprücük kemiğini kıran polisleri beraat ettiren yargıçtan skandal gerekçe.
Gezi Direnişi sırasında Harbiye’den Taksim’e yürüdüğü sırada TOMA’nın kendisini hedef alarak su sıkması sonucu köprücük kemiği kırılan Gökçe Algan’ın şikâyeti üzerine iki polisin “kasten yaralama” ve “görevi kötüye kullanma” suçlarından yargılandıkları davada mahkeme skandal karara imza attı.
Cumhuriyet'ten Seyhan Avşar'ın haberine göre iki polisin beraatına karar veren hâkim, kararın gerekçesinde Gezi Direnişi’nin kaos ortamı oluşturacak şekilde kontrolsüzce büyütüldüğünü, devlete karşı bir eylem haline getirildiğini, oluşan kargaşadan birçok kişinin zarar gördüğünü ve günlerce dükkânını açamayan esnafın kan ağladığını belirterek sanık polislerin kendilerine verilen emir doğrultusunda davrandıklarını öne sürdü.
İstanbul 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dün görülen karar duruşmasına Algan’ın avukatı Oya Meriç Eyüboğlu, müvekkilinin eski sağlığına kavuşamadığını söyledi. Taraf avukatlarının beyanlarının ardından kararını açıklayan mahkeme, sanıkların üzerlerine atılı suçu işlediğinin sabit olmadığını belirterek beraatlarına hükmetti.
‘Devlete karşı bir eylem’
Kararın gerekçesinde, Gezi Direnişi’nin suratları maskeyle kapalı, ellerinde birçok yaralayıcı alet olan kişilerce yönlendirildiği öne sürüldü.
Kararda, “Bu tür yargılamaların yapıldığı birçok davada açıkça görüldüğü gibi, bu tür yaralayıcı ve öldürücü aletlerin, sıradan vatandaşlarca yapılmasının mümkün olmadığı, önceleri tepkilerini dile getirmek isteyen sıradan vatandaşların da katıldığı ve desteklediği, Taksim Meydanı’ndaki ağaçların kesilmemesi isteğinden kaynaklandığı düşünülen masum eylemlerin, daha sonra tam bir kaos ortamı oluşturacak şekilde ve kontrolsüzce büyütüldüğü, devlete karşı bir eylem haline getirildiği...” ifadelerine yer verildi.
Kararda, devletin de böyle bir harekete karşı reaksiyon verdiği aktarılarak, “Sanık polislerin, eylemci topluluğuna karşı kendilerine daha önce verilen eğitimler ve mesleki tecrübelerine göre hareket etmelerinin, emrin kanunsuz olması manasına gelmediği, sanıkların suçlarının sabit olmadığı, sanıkların kendilerine verilen emir doğrultusunda davrandıkları” belirtildi.