Gıdıklanmak ilişkiye zarar verebilir!

Abone ol

Bazı insanlar gıdıklanmaya karşı aşırı hassastır. Ancak bu durum cinsel yakınlığı engelleyecek kadar fazla olursa ilişkiye zarar verir.

Bazı insanlar gıdıklanmaya karşı aşırı hassastır. Ancak bu durum cinsel yakınlığı engelleyecek kadar fazla olursa ilişkiye zarar verir.

Korkusuz yazarı Kemal Özcan, okurlardan gelen soruları köşesinde yanıtladı. İlginç soruların yer aldığı yazı şöyle:

SORU:

Bir yıldır süren bir ilişkim var, erkek arkadaşımla ne zaman biraz yalnız kalsak ve sevişmeye başlasak bel bölgemde gıdıklanma ve huylanma arası bir şeyler oluyor ve onu itiyorum. Neden böyle oluyor, bunun bir çaresi var mı? C.S./ Samsun

CEVAP:

Gıdıklanma veya huylanma, istem dışı otomatik reflekslerden oluşan, temelde hayata kalmak için korunma içgüdüsünden kaynaklanan oldukça rahatsız edici bir histir. Dış uyarandan bağımsız kendiliğinden olmasına tik denir.

Gıdıklanma tümüyle başkalarının dokunuşlarıyla gerçekleşen bir durumdur, kişi kendi kendini gıdıklayamaz. Bazı kişilerde tüm bedeni kaplayan sinirler aşırı hassas olabilir ve türlü dokunuşa karşı aşırı reaksiyon verilmesine neden olabilir. Bazen çocukluk döneminde izinsiz bir şekilde aşırı fiziksel temasa maruz kişilerde de gıdıklanma ya da huylanma gelişebilir.

Aşırı gıdıklanma cinsel yakınlığa engel olacak kadar fazla olduğunda cinsel yaşama ve çift ilişkisine zarar verebilir. Gıdıklanma hissi nefes ve gevşeme eşliğinde, kontrollü dokunuşlarla aşamalı olarak azaltılabilir.

Evliliğimizi nasıl kurtarabiliriz?

SORU:

Ben 38 yaşındayım, eşimde evlendiğimiz günden beri erken boşalma sorunu var, çare aramadığı için zamanla bende cinsellikten soğudum, artık ona dokunmak bile istemiyorum. Bu sorunu nasıl aşarız? S.E./ İzmir

CEVAP:

Evlilik iki insanın birlikte yaşama, bir aile olma isteğinin yasalar ve toplum karşısında onaylanmasıdır. Evliliği diğer sosyal ilişkilerden farklı kılan en önemli fark aradaki cinsel ilişkidir. Yani cinsel birliktelik iki iyi arkadaşı önce çift, çocuk olduğunda aile yapar. Cinselliğin olmadığı bir evlilik arada beton olmadan tuğlaları üst üste koyarak bir duvar örmeye çalışmak gibidir.

Bununla birlikte çeşitli nedenlerden cinselliğin çok az olduğu ya da hiç olmadığı evlilikler sanıldığından çok daha fazladır. Çiftler cinselliğin olmadığı bir evliliği sürdürmek ya da sonlandırmak konusunda karar vermekte özgürdür. Eğer eşler arasında erotik çekim kalmamış ama evliliği sürdürme isteği varsa bir uzmandan destek alarak bu sorunu çözmeye çalışmak uygun bir yaklaşım olur.

Cinsel terapi için ne yapabilirim?

SORU:

Beş yıldır evli bir erkeğim, baştan beri erken boşalma sorunu var, üroloji uzmanı ‘cinsel terapi almalısın’ dedi. Eşim ‘bu sorunu kendin çöz’ diyor. Terapistin verdiği ev ödevlerine katılmak istemiyor. Ne yapabilirim? R.A./ İstanbul

CEVAP:

Cinsel terapinin eşlerin ortak katılımı ve işbirliği içinde yapılması olumlu sonuç alınması açısında oldukça önemlidir. Bazen eşlerden biri terapiye aktif katılmak yerine sorunlu gördüğü eşi suçlamayı ve yalnız bırakmayı seçebilir. Genellikle bu tutumun arkasında eşe duyulan kızgınlık ve cezalandırma isteği vardır.

Böyle bir durumda evlilik ilişkisini gözden geçirmek, çözümün gerçekten istenip istenmediği konusunda ne kadar samimi olunduğundan emin olmak gerekir. Eşinizin sizi yalnız bırakması hatta bir miktar sabote etmesine de bakarak çözümü gerçekten istemediği, buradan bir iktidar ve güç kazandığı düşünülebilir.

Dijiseksüellik nedir? İnsan robot evliliği mümkün mü? Cinsellik Aşırı şeker tüketenler dikkat: Cinsel hayatınız tehlikede! Cinsellik