'Git ötede oyna, insanları kandırma... Bu durum Türkiye'nin özetidir!'
Murat Muratoğlu, "Hadi iktidarı mutlu etmeye karar verdik, kadınların annelik dışında kariyer yapmasını engelledik diyelim. Bu ülke nereye gider? Hiçbir yere!" ifadelerini kullandı.
Sözcü Gazetesi yazarı Murat Muıratoğlu, kadınların ekonomideki yerini ve yaşadıkları zorlukları köşesinde değerlendirdi.
Murat Muratoğlu'nun yazısı şöyle oldu:
No woman, no cry… Ağlama kadınım diyor şarkı… Tamam, kadın ağlamasın ama kadınlar çalışmadığı için bizim anamız ağlıyor!Bundan 66 yıl önce, 1955'te, her 100 kadından 72'si işgücüne dahildi… Çalışıyor, üretiyor, kalkındırıyordu memleketi… Yıl 1990'a geldiğinde işgücüne katılan kadın sayısı yüzde 43.7'ye geriledi. Anladınız mı yıllardır neden kalkınamıyor ülke ekonomisi?
★★★
Bugün durum felaket… Her 100 kadından sadece 30.6'sı işgücüne dahil… İş gücüne dahil olmak çalışmak demek değil… Çalışmak istemek!
Çalışabilen kadın sayısı her 100 kadından 26'sı… Nerede kalanı?
★★★
Yok kadına değer veren ülkeymiş, vay efendim başımızın tacıymış… Git ötede oyna, insanları kandırma…
Araştırma yapıldı, 153 ülke sayıldı… Türkiye, cinsiyet eşitliğinde 130'uncu sırada kaldı. Bu ülkeyi yönetenler bu tablo karşısında biraz olsun utanmadı.
Kadınların işgücüne katılımında Türkiye 132'nci sırada yer aldı. Yüzleri bile kızarmadı!
★★★
Kadın ne iş yapar bu ülkede? Bizzat Cumhurbaşkanı söylüyor; “Kadın kolları… Kapı kapı dolaşmaya hazır mıyız? Sandıkları patlatmaya hazır mısınız?”
Nasıl olsa işleri güçleri yok! Kapı kapı dolaşacaklar erkeklere oy toplayacaklar. Yönetimde yer alamayacaklar. Politikacıların gözünde başka ne işe yararlar? Ancak sandık patlatırlar.
Türkiye'de kadınların belediye başkanlığı oranı yüzde 3.2… Beş bile değil… Bu durum Türkiye'nin özetidir!
★★★
İktidarın anladığı tek mecra, para… Oradan anlatayım onlara… Türkiye kadın işgücü katılım oranını OECD ortalaması olan yüzde 53'e yükselirse, yılda fazladan 200 milyar dolar cepte…
Bak kaç saray yaparsın o parayla… Kazarsın Kanal İstanbul'u bir baştan bir başa… Yeni yollar yaptırırsın yandaşa… Ay'a gidersin Ay'a… Bir de böyle anlatsak ikna olurlar mı acaba?
Bir kadın çizeceksin!
Hadi iktidarı mutlu etmeye karar verdik, kadınların annelik dışında kariyer yapmasını engelledik diyelim. Bu ülke nereye gider? Hiçbir yere!
Krizdi, dolardı, faizdi… Kafanızdaki bütün ekonomi modellerini silip atın… Nüfusun yarısı kadın… O yarının sadece üçte birinden bile azı işgücü piyasasındaysa nasıl kalkınabilir bu ülke?
★★★
Kalkınmak kimin umurunda? Açık olarak dile getirilmese de mantıkları; kadın çalışırsa para kazanır... Para kazanırsa, muhtaç olmaz. Muhtaç olmazsa, sığınmaz…
Hele kendi ayakların üzerinde duruyorsa, kararlarını kendi verir. Erkeğini de yaşamını da kendi seçer… Maalesef ülkeyi yöneten zihniyet bunu kabul edemez!
★★★
Oysa başörtülü kızlar üniversitelerde okuyabilmek için yıllarca savaştılar. Sonunda istediklerini de elde ettiler. Peki neden? Üniversiteyi bitirip evde oturmak için mi?
Başörtüsü serbestliği geldiğinde çalışan kadın sayısı artacaktı… Azaldı! Zira hepsi oy devşirmek için miydi? Sahi siz bu iktidarı kaç konuda samimiyet sınavından alnının akıyla çıktığını gördünüz? Şahsen bir kez şahit oldum. Onda da “demokrasi amaç değil araç” demişti.
Sardı korkular
Devamlı bir karanlık güçler, ülkemizi yıkmak isteyenler söz konusu… “En küçük bir sendelemede, en ufak bir zafiyette bize üzerinde yaşadığımız şu vatan topraklarını bile çok göreceklerini biliyoruz” diye uyardı. Hakikaten durum o kadar fena mı?
Dünyanın bu kadar umurunda mıyız? Kim bunlar? Nasıl bir plan kuruyorlar? Neden bizim acı çekmemizi istiyorlar?
★★★
Bilinen en güçlü duygudur “korku”… Kitleleri bir arada tutmak, oylarını almak, istediğini yaptırmak için kullanılması olumlu sonuç verir. Kanıtlanmış gerçektir. Lakin korku aynı zamanda ekonominin zehridir…
Bilinmeyenden korkarken insanların nasıl bir duruş alınacağı belirsizdir. Karasızlık korkuyu tetikler… Korku panikletir, yanlış yaptırır, yıpratır.
★★★
Yani ekonomik ve sosyal dinamiklerdeki olumsuz gelişmeler, her kesimden insanı ülkemiz adına telaşlandırıyor… Yine de açıklanan her kötü veriden sonra normal olarak daha çok işkilleniyoruz… Belli ki bunlar vesvese değil… Yaşanan rahatsızlık, huzursuzluk söz konusu… Yaratılan ortam bu!
★★★
Böyle bir ortamdan ne bekleniyor? Mevcut ortamın mimarları kimler? Korku pompalamadan o koltuklarda oturamayacaklarına göre halkı şüphe halinden çıkartmak mı isterler? Yoksa devamını mı dilerler?