Gökhan Taneri Vural: Başarı hikayesi çıkaracağım
Cumhuriyet Halk Partisi Beykoz Belediyesi Başkan Aday Adayı Gökhan Taneri Vural, Beykoz'un sorunlarını ve çözüm önerilerini anlattı.
Beykoz Belediyesi Başkanlığı’na Cumhuriyet Halk Partisi’ neden aday adayı olan Gökhan Taneri Vural, Beykoz’un sorunlarını ve çözüm önerilerini anlattı.
Gökhan Taneri Vural, Beykoz Gündem Gazetesi İmtiyaz Sahibi Yılmaz Gökgöz’e konuştu.
Aşım da, işim de Beykoz’da
Bir Beykoz sevdalısı olarak, Beykoz’un hemen hemen her sokağında anıları, sevinçleri hüzünleri vardır. Beykozlulardan başka adam çalıştırmamıştır. Okuldan mezun olduktan sonraki 10 yıllık iş yaşantımda 500-600 Beykozlu vatandaşı çalıştırarak, iyi paralar da kazandırmışımdır. Haliyle onların sayesinde bende iyi paralar kazandım. Malum krizden sonra işimi danışmanlık boyutlarına çekerek, sosyal yaşamın içine daha çok girmiş bir kardeşinizim.
Üniversite yıllarımda siyasetle de ilgileniyordum. Beykoz’da da geldim partime üye oldum. İl Başkanı sayın Gürsel Tekin döneminde de CHP Beykoz İlçe Başkanlığı’na kısa bir süreliğine atanmam gerçekleşti ve daha sonrasında kongreye gittik. Genel Başkanımızın emriyle rahmetli Mahmut Yavuz ağabeyimize teslim ettik. Kongre süreci hazırlıklarını Mahmut ağabeyimiz yaptı ve bende karşısına aday oldum. 12 oy fark ile Mahmut Yavuz ağabey kazandı. Allah rahmet eylesin. Bana örgümüzün onünde dedi ki; “sakın kendini kaybetmiş gibi hissetme, birlikte çalışalım” dedi ve birlikte çalıştık. Toplantıda da “Gökhan kardeşimizi yetiştireceğiz ve burada bir ilçe başkanı gibi çalışacak” diyerek, CHP’de o gün, bugün çalışmaya devam ettik.
Bugünlere hazırlık için devamlı çalıştım ve okudum
2009-2011-2014, Referandum ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, secim koordinasyonlarında bulundum. Genel Merkez ve İl Başkanlığı’nda da seçim koordinasyonlarında bulundum. Şimdi bana soruyorlar neden bu kadar rahatsın? Ben aday adaylığı, adaylık ve belediye seçimlerini kazanma, belediyeyi yönetme süreclerini bile planlamış birisiyim.
Boğaziçi Üniversitesi Fizik bölümü mezunuyum. Yerel yönetimlere kendimizi hazırlamak için son 10 yıl icerisinde Anadolu Üniversitesi’nden Yerel Yönetimler Bölümünü bitirdim. Sonra devam ettireyim Kamu yönetimi de bitirdim. Hızımı alamadım sonra Uluslararası İlişkiler de okudum. Nedeni ise hepsi bugüne yönelikti. Belediyeyi yöneteceksek eğer bunun kanunlarını da iyi bilmek gerekiyor diyerek, kanunen resmi olarak nasıl yapabilecegimizi bilmek gerekiyordu. Bunun da kitabını okuduk.
Beykoz’da iki büyük sivil toplum kuruluşu var
Adı Beykoz olan iki büyük sivil toplum kuruluşu var. 2004 senesinde Beykoz Vakfı’na dönemin başkanı Şaban Tören tarafından davet edildim. Vakıfta 11 sene Genel Sekreterlik yaptım. O süreç içerisinde vakıfta çok değerli hizmetler olduğunu gördüm. Toplumun sosyal yaralarını sarma işi vardı. Beykoz’da 3 tane fabrika kapatılmış, işsizlikten insanlar bunalımlarda. Bir umutta yok yeni iş sahalarının açılmasıyla ilgili. Çoluk çocuk doğmuş, okullara gidiyor ama bazı anne babalar, çocukları bu 3 fabrikadan birisine yerleşir diye okutmamışta. Vakıf, böyle bir piskolojiyi tedavi etme merkezi haline gelmişti. İçerisinde 12 bin tane kitabı olan kütüphanesi vardı. İlkokullara kitap okumanın ne denli güzel bir şey olduğunu anlatmak için, okullara kütüphaneler kurduk.
Beykoz spor kulübü’nde yöneticilik yaptım. Basketbol’da 1. Lig’e çıktı. İyi bir sponsor da bulmuştuk, onun sayesinde iyi bir noktaya çıkmıştık. Bir çok sivil toplum kuruluşuna da üye olduk. Atatürkçü Düşünce Derneği, Beykozlu Giresunlular Derneği’nde çalışmalar yaptık. Giresunlular Derneği, çok faal bir dernek ve 3 senedir en başarılı dernek seçiliyor. Ramazan Ayı’nda 30 bin kişilik yemek dağıtır, Afyon’a gideriz şehitlik ziyareti yaparız. Kaymakdonduran’da Giresunlular günleri yaparız.
Memleket Sevdalıları Derneği’nin Genel Başkanlığını yapıyorum. 24 şubemiz vardı ama biz bunları kapattık ve genel merkeze bağladık. Bazı illerimizde sosyal tesisi olan şubelerimiz var.
Spor kulüplerimizin sorunlarını iyi biliyorum
Taraftarı olduğumuz, yıllardır maçlarına gittiğimiz bir spor kulübümüz var ki; Beykoz 1908’imiz. Fenerbahçe’ye baktığımızda 1907’dir, Beykoz ise 1908’dir. 110 yıllık bir spor kulübümüz var. Ben yönetici olduğum zamanlar, arşivini karıştırmıştım. 1933’lü yıllarda Tenis takımımız var ve Türkiye Şampiyonu, sadece futboldan ibaret değil spor. Halen daha deposunda yüzlerce kupamız var. Böyle bir takımın Amatör Lig’de kısıtlı imkanlarla böyle yürütülmesi, insanın gücüne gidiyor, Belediye ilgilenmez mi böyle bir kulüple.
Her mahallemizde amatör kulüplerimiz var. Mahalle takımlarını bıraktık artık hemşehri kulüplerimiz bile var. Sporu niçin yapıyoruz; sağlıklı yaşam için deyip geçiştirmeyelim. Çocuklarımızın kafalarının iyi çalışması için yapıyoruz, daha iyi sosyalleşsin diye yapıyoruz. Kulüplerin hepsi çeşitli engellere takılmışlar. BİSK’te de bir dönem çalıştım. Kulupler Lisans parası yetiştiremezler. Kimininin U15’i var, kiminin U17’isi var. Her kulübün engelleri aştırmak bence belediyenin görevidir. 24 tane futbol kulübü var. Bütün bunlardan muhteşem bir Beykoz Spor Kulübü çıkartabiliriz. Beykoz’da bu çocukları fidan olarak değerlendireceğiz.
Lise ve Üniversite yıllarında Galatasaray Adası’nda kürek çektim. Galatasaray’dan Fenerbahçe’ye geçen ilk kürek çeken sporcuyumdur. Hisarlı bir Adem ağabeyimiz vardı. Fenerbahçe’de antrenördü, onun peşine gittik.
Beykoz’da gençlerin en büyük sorunu işsizlik!
Beykozluların en büyük sorunu herkes gibi işsizlik. Bunun genci yaşlısı da yok. Para kazanamayan insan, işe gitmeyen insan. Karl Marx’ın dediği gibi “ona ideoloji anlatamazsınız”
TEOG’a giren çocuk, kazandığı okulu beğenmiyorsa ister istemez başka bir ile yada ilçeye gidiyor. Bu sefer filiz halindeki Beykozluları kaybediyoruz. Eğitimini tamamladıktan sonra da Beykoz’a geri dönmüyor. Biz tercih edilen Beykoz istiyoruz.
Beykozluluk kimliği oluşturulmalı
Beykoz kimliği oluşturmak istiyoruz. Nasıl Beykozlu olunur? Beykoz’da yaşarsan Beykozlu olunur. Tanırsan, geçmişini, varolduğun değerleri birlirsen Beykozlu olursun. Beykozlu olmak çok farklı bir şey. Sabahleyin bir arkadaşımla konuştum. Beşiktaş’ta adres arıyorduk, soru soracak adam bulamadık. Beykoz’a gelsen her mahallede sorsan adama “bizim kömürcü Mehmet’i mi arıyorsun” diye sorar sana. Genelde de soran da, sorduğu da tanıdık çıkar.
Bu aslında çok büyük bir zenginlik. Aslında halen İstanbul’un içerisinde mahalle kültürü ile yaşamak büyük bir zenginlik. Bunu ne zaman anlıyorlar; emekli olup başka illere, ilçelere gittiğinde bunu ilk 3 ay içerisinde anlıyorlar. Beykozun gerçek zenginliği içinde yaşayanlardır.
Uyuşturucuyu, Beykoz’da tapu işine bağlıyorum
AMATEM’de 73 tane yatak var. 6 bin kişi sırada var. Sırada bulunanlara ise tavsiyeler şöyle oluyor; “bulunduğunuz yerden taşının, telefonunu kırın, arkadaşlarından uzak tutun” birinci kural bu. Böyle bir tavsiyeyi alan; parası varsa yazlığına filan taşınıyor, yoksa da köyüne gidiyor.
Bizim Beykoz’da 5 sene öncesine kadar bonzai diye bir şey yok! Ne tesadüf ki Beykoz’da 2B satışlarımız, tapu satışları, imar durumlarımız 5 sene öncesine denk geliyor. Bir tebligat geldi “şu kadar m2 yerin varsa, şu kadar parayı öde yoksa hakkını kaybedeceksin” dediler. Gelir kaynağı olmayan aileler, hayatlarında göremedikleri paraları da görünce, çocuklarının da bu durumda olmasından dolayı bu yerleri satıp gittiler. Uyuşturucuyu ben tapu işine bağlıyorum. Beykozlular, Beykoz’dan gitsin diye yaptılar.
Balıkesir Valiliği çok güzel bir örnek yapmış. Bu çocuklarının büyük çoğunluğunun bu batağa girme sebebi işsizlik! İşi olan, umudu olan insan böyle işlere bulaşmaz. Bu çocukları rehabilite ederken, çalıştırarak, meslek sahibi ederek yapmak lazım. Ailelerinden izinler alarak, 6 ay, 1, sene çalıştırarak rehabilite edebiliriz.
Turist, Beykoz’a neden geldiğini bilmeli
Beykoz’a turist gelmiyor. Turizm vizyonumuz var. Eğitim ve turizm kültürü olan bir yerde yaşıyoruz ama turist, Anadolukavağı’na, Polonezköy’e geliyor. Neyle, nasıl geliyor diyecek olursak; kendi araçlarıyla yada otobüsle geliyor. Anadolukavağı’na da vapurla geliyor. Demek ki Beykoz’a gelmekte sıkıntı var. İstanbul’a gelen bir turist öncelikle Sultan Ahmet’e geliyor. Camiler ve müzeleri geziyor. Beykoz dediğiniz zaman ise 2-3 saat mesafede, vapur desen sabah 3, akşam 3 seferi var. Demek ki bir ulaşım sıkıntısı var. Öncelikle bunu çözmek gerekli. Bursa-Mudanya seferleri vardı ve vatandaşın ihtiyaçlarını karşılamıyordu. Bursa Belediyesi de BUDO diye bir kuruluş kurdu ve Bursa-Mudanya kabatas seferlerini arttırmış oldu. Buda demek oluyor ki; Turisti, Beykoz’a getirmenin çok hızlı yöntemlerini bulmak gerekli. Beykoz’a neden geldiğini bilerek gelmeli. Bin yıllık bir Ceneviz Kalesi’ne geldiğini bilmeli, Cam sanatlarının daha iyisini göreceğini bilerek gelmeli.
Beykoz’da oteller açılıyor ama kalifiye eleman yetiştirilmiyor. Bununla ilgili ‘aşçı, barmen, garson, kat görevlisi’ eğitimleri alabileceği kurslar düzenlenmeli. Turizm lisesi ve uygulama oteli kurulması gerektiğini düşünüyorum.
Beykoz’un enerjisinin yüzde 15’ini biz karşılayacağız
İşsizliği önleme, azaltma anlamında pilot bir projem var. Beykoz’da cezbedecek bir şey yapmak gerekli. “Benim insan kaynaklarımdan aldığın 5 kişiyi çalıştıran her işletmenin elektriğinin yarı parasını Belediye öder” desek? Bu mümkün…
Karadeniz’de HES’lere bütün il ve ilçeler karşı çıkar ama Giresun Bulancak Kovanlık Belediyesi’nde karşı çıkmaz. Niye çıkmaz dieceksiniz. Kovanlık halkını da bu HES’in içine ortak etmiş. Bunu da köylüye sormuşlar; ‘nereyi keselim, nereyi kullanalım’ diye. Halkta; şuralar bize lazım, buraları kesin demiş. Halk bu HES’in yüzde 2 ortağı ama her yıl aile halkına 50 bine yakın para ödeniyor. Vatandaşa HES’e karşı hiçbir şey diyemezsiniz.
Beykoz’da da elektriğin yarısını biz ödeyeceğiz dediğimiz zaman herkes hem çalışan sayısını arttırır hem de yatırımcı sanayiciler gelir. Hatta ileride küçük sanayi sitesi bile düşünülebilinir. Nasıl yaparız bunu. Rüzgarlıbahçe, Poyrazköy Riva, Göllü, Kılıçlı mahalleleri hepsi bizde elektrik kaynağıdır. Beykoz’da 65 Mw güç kullanıyoruz. 3 tane direkle Beykoz’da 10 Mw elektrik üretebiliriz ve bu da demek oluyor ki, çok kısa zamanda pilot olarak Beykoz’un yüzde 15’lik elektriğini karşılayabiliriz. Bu ürettiği enerji ile, Belediye’nin kendi kurumlarında harcadığı enerjiyi sıfıra getirirsiniz. Aynı zamanda Beykoz’da yaşayan fakir fukaranın evlerindeki enerjiyi de karşılayabilirsiniz. Kömür dağıtmak derdinden kurtulur artık elektrik sobası dağıtırız. Enerjiye herkesin ihtiyacı var.
“Hedef Mutlu Bir BEYKOZ” Bunu Birlikte başaracağız.