HDP'li Buldan: En büyük siyasi faturayı ilk seçimlerde bu saray iktidarı ödeyecek
Partisinin grup toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, zamlı faturalardan beli bükülen yurttaşlara seslendi: "Yurttaşlarımız hiç merak etmesin, en büyük siyasi faturayı ilk seçimlerde bu saray iktidarı ödeyecek."
Buldan, bugünkü grup toplantısında, "Bu gemi yürümez, yürüyemez, batacak! Bizim derdimiz bu gemi batarken halkı batmaktan kurtarmaktır. Halkın bu iktidara bakışını, itirazını değiştiremeyecekler. Soygun var seslerini kesemeyecekler. İstanbul'dan Şırnak'a ülkenin dört bir yanında işçiler, emekçiler itirazını da sesini de sözünü de her geçen gün yükseltmeye devam ediyor. Farklı iş kollarında halen sürmekte olan elliden fazla grev ve direniş var Türkiye'de." dedi.
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, "AKP Genel Başkanı, belediye başkanı olduğu dönemde parmağındaki yüzüğü göstererek "İşte bütün servetim budur. Eğer bir gün zengin olursam bilin ki bu kardeşiniz haram yemiştir" demişti. Şimdi ülkenin bütün kaynaklarını yüzük yaptılar, parmaklarına taktılar." sözleriyle yüklenen Buldan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
Türkiye'nin bugün karşı karşıya olduğu büyük çöküşün nedenlerini anlamak için yakın geçmişte yaşananları irdelemek gerek. Ülkeyi kuşatan açlık, yoksulluk, yolsuzluk, demokratik hakların ortadan kaldırılması, kayyım rejiminin yayılması, siyasi kumpaslar, mafya ve çeteler, Kürt sorunu de demokrasi sorununun çözümsüzlüğü olarak karşımızdadır. Bugün 15 Şubat, Orta Doğu'nun Kürt sorunun, Türkiye'nin gidişatını belirleyen, krizlerin de temellerinin atıldığı bir sürecin siyasal hafızalardaki dönüm noktası bir tarih. Sayın Öcalan'ın Türkiye'ye getirilmesiyle başlayan ve İmralı tecrit ve çözümsüzlük sisteminin kurulmasıyla devam eden sistemin üzerinden 23 yıl geçti. 23 yılda yaşanan gelişmeler, uluslararası komplo ve oyunların, Türkiye'yi ve Orta Doğu'yu kriz ve çatışma sarmalına sokma, Kürt sorununu kullanarak Türkiye'yi ekonomik ve siyasi olarak uluslararası sistemin ipoteği altına alma açısından amacına ulaştığını ortaya koyuyor. Sonuç büyük bir çöküş oldu.
Kürtler yeter ki söz sahibi olmasın diye uluslararası operasyonların bir parçası olmaktan geri durmayan yetersiz çözümsüzlük aklı tüm ülkeye ve halklara kaybettirdi. Türkiye'yi ekonomik olarak uluslararası güçlere bağımlı hale getirdiklerinin en güncel örneği, iktidarın sıcak para için bir gün Katar'ın bir gün Arap Emirlikleri'nin kapısını çalıyor olması. Oysa Türkiye'nin Kürt-Türk barışı ile, demokratik bir çözüm ve barışla tüm Orta Doğu'ya öncülük yapabilme imkanları vardı. Bu fırsatları elinin tersiyle iten, savaş siyasi ülkeyi çatışmadan beslenen mafyanın, karanlık yapıların çıkar ortağı haline getirdiğini gördük. IŞİD'in lideri, sınırın 4 km ötesinde, Türkiye'nin kontrolündeki noktada öldürüldü. Yeni emiri olarak açıklanan kişi ise sınıra 1,5 km mesafede öldürüldü. Bir sonraki de sınırın bu tarafında ortaya çıkarsa kimse şaşırmasın. Türkiye sınırlarını, kendilerine güvenli alan olarak gören bu karanlık yapı, cesareti geleneksel Kürt düşmanlığı politikasından alıyor.
"DAVA ELLERİNDE KALDI"
Hâlâ komplo ve kumpaslarla, tecrit politikası ile demokratik çözüm yollarını tıkama çabalarından sonuç alacaklarını sanıyorlar fakat tarihi bir yanılgı içerisindeler. Kobani kumpas davası da aynı komplocu zihniyetin bir sonucu. Dava ellerinde kaldı, dosyaları dava açıldığı gün çökmüştü, bunu da yargılanan siyasetçi arkadaşlarımız çökertti.
Arkadaşlarımız bu davanın Kürt sorunun çözümü önünde engel olduğunu anlatmaya, HDP'nin müzakere çabasının hayati olduğunu anlatmaya devam edecek. Bu kumpaslarınızla sonuç alamayacaksınız, yarattığınız davalar elinizde kalacak. Devlet ve siyaset aklı tecriti derinleştirdikçe, demokratik siyaseti engelledikçe Türkiye kaybediyor, Türkiye halklarına zarar veriyor. Gelin bu sorunu bir haftada çözelim diyen İmralı'ya kulak vermek, diyalog kanallarını açmak bütün düğümleri çözecek önemli bir yoldur. 2013'teki Nevroz mektubu, 2015'teki Dolmabahçe Mutabakatı önemli bir fırsattı. Bu fırsatın tepilmesiyle Türkiye'nin neler kaybettiğini hepimiz çok iyi gördük ve yaşadık. Bu gerçeği artık görün. Bütün gerçeklerin ortaya çıkacağını hepimiz çok iyi biliyoruz.
Demokratik çözüm ve barış Türkiye'yi büyütür, güçlendirir. Barışı ve eşit yaşam iradesini güçlendirir, demokrasinin önünü açar. Zihniyetin artık değişmesi gerekiyor. Zamanın ruhu bu hakikati tüm çıplaklığı ile ortaya koyuyor. Önümüdeki yüz yıl böyle geçmeyecek, tarih tekerrür etmeyecek. Çözümden kaçanlar, tekçilikle, yasaklarla, Kürt düşmanlığı ile hareket edenler bu yüzyılda kalacaklar ve birer birer tasfiye olacaklar.
"AKP-MHP İTTİFAKI FELAKET İTTİFAKIDIR"
Bu çözümsüzlük siyasetinin sonuçlarını ekonomik çöküş olarak da yaşıyoruz. AKP iktidarı ve küçük ortağı Türkiye'yi buhran dönemine soktu, Türkiye'yi felakete götürüyorlar. AKP MHP ittifakı, halkı her gün gadre uğratan bir felaket iktidarıdır.
Bugün milyonlarca emekçi 2022 yılının ilk tam zamlı maaşını aldılar. Emeklilerin cüzdanları bugün boşaldı. Zammın keyfini yaşayan ise tek bir yer var. O da Saray'dır. Saray ve yandaşları, beşli çetesi, müteahhitleri bundan faydalanmasını biliyorlar. Saray fatura ödemiyor. Sarayın faturalarını halk ödüyor.
"EN BÜYÜK SİYASİ FATURAYI İLK SEÇİMDE İKTİDAR ÖDEYECEK"
Yurttaşlarımız hiç merak etmesin, en büyük siyasi faturayı ilk seçimlerde bu saray iktidarı ödeyecek. Enerjiyi özelleştirerek beşli çeteye peşkeş çektiler. Önce Türkiye'nin kurumlarını, yollarını, havalimanlarını, limanlarını, fabrikalarını, ovalarını, derelere bu çetelere hibe ettiler, bunlara bir de enerjiyi verdiler. Onlar kâr etsin diye 84 milyonun alın terine göz diktiler. Yeter ki 5'li çeteleri hep kazansın! Evlere, esnafa gelen yüksek faturaları, CHS'nin soygun ve haraç faturalarıdır.
Almak istedikleri halkımızın cebindeki son kuruştur. AKP Genel Başkanı, belediye başkanı olduğu dönemde parmağındaki yüzüğü göstererek "İşte bütün servetim budur. Eğer bir gün zengin olursam bilin ki bu kardeşiniz haram yemiştir" demişti. Şimdi ülkenin bütün kaynaklarını yüzük yaptılar, parmaklarına taktılar.
"YASTIK ALTINDA ALTIN YOK FATURALAR VAR"
Çıkmışlar durmadan "Yastık altındakileri getirin" diyorlar. Soymadıkları bir tek yer kalmıştı, o da insanların yastıklarının altıydı. Oraya da göz diktiler. Yastık altında para, altın yok. Yastık altında sadece faturalar var.
'Her yeni ay, geride bıraktığımız aydan daha iyi durumdayız' demişti AKP Genel Başkanı. Tam tersi oldu. Bunlar yüzünden domatesin, biberin, patlıcanın kilosu 30 liranın altına düşmüyor. Patlıcan, salatalık, kabak gibi insanların her gün gidip aldığı bu gıdaların hiçbirinin tanesi 5 liranın altında değil. İnsanlar pazara, markete gitmiyor, gidemiyor. AKP Genel Başkanı bir ay önce bir market alışverişinde görüldü, zamlardan sonra markete gittiğini gören, duyan var mı? Gidemiyorlar çünkü, gidemezler, yarattıkları tablo ile yüzleşmek cesaret ister, onlarda cesaret yok.
"HALK BUNU ASLA UNUTMAYACAK"
Yalana sarılıyorlar, beklenti satmaya çalışıyorlar. Ekonomik sorunların farkındayız, biz çözeceğiz diyorlar. İnsanların aklıyla alay ediyorlar, sorunları yaratan siz değil misiniz? Bunları nasıl çözeceksiniz? 20 yıldır iktidarda olan bir parti değil misiniz? Gören de muhalefetteler, iktidara gelince çözecekler sanacak! Pandemide bu ülkede neler yaptığınızı, yangında, selde, depremlerde, halkı kara kışla nasıl baş başa bıraktığınızı hepimiz biliyoruz. Halkı kendi kaderi ve çaresizliği ile baş başa bıraktınız ama halk bunu asla unutmayacak.
Isparta halkını 5 gün elektriksiz bırakan sizin iktidarınızdır. Sizin derdiniz elektriği kesilen, yolları kapanan, çaresiz kalan insanlara çare olmak değil. İktidarınızı eleştiren insanları gözaltına alıp tutuklamaktır.
Hukuksuz bir şekilde hibe ettiğiniz elektrik ve dağıtımını geri kamulaştırın. Her hane için 250 kw'a kadar elektriği ücretsiz sağlayın.
Doğalgaz, akaryakıt, iletişim gibi kalemlerde ÖTV'yi kaldırın. Yapılan tüm zamları geri alın. Alın size çözüm. Bunu yapacak ne cesaretiniz ne anlayışınız var.
Temel gıdalarda KDV'yi yüzde 1'e indirdiler. Ortada büyük bir yangın var. Bunlar bardakla yangına su dökmekten başka işe yaramıyorlar.
KDV indirimi tüketiciye yansımaz, yansımıyor. Beşli çeteye sayısız vergi indirimi yaptılar, yurttaşa gelince yüzde 7'lik KDV indirimi var... Bu hiç değerindedir. Önce kullanımı lüks olmayan doğalgaz, akaryakıt, ulaşım, iletişim gibi kalemlerde ÖTV'yi kaldırmadan, elektrik ve su faturalarında KDV'yı indirmeden temel gıdalardaki KDV indirimi halkın yükünü hafifletmez.
"BU GEMİ YÜRÜMEZ"
Bu gemi yürümez, yürüyemez, batacak! Bizim derdimiz bu gemi batarken halkı batmaktan kurtarmaktır. Halkın bu iktidara bakışını, itirazını değiştiremeyecekler. Soygun var seslerini kesemeyecekler. İstanbul'dan Şırnak'a ülkenin dört bir yanında işçiler, emekçiler itirazını da sesini de sözünü de her geçen gün yükseltmeye devam ediyor. Farklı iş kollarında halen sürmekte olan elliden fazla grev ve direniş var Türkiye'de.