Hrant Dink, katledilişinin 15. yılında anıldı: 'Ne padişahlar, ne krallar yıkıldı; yine yıkılacaklar'
Gazeteci Hrant Dink'in katledilişinin 15. yılında adalet arayışı "Buradayız Ahparig" sloganıyla sürüyor. Ahparig, Ermenice'de "ağabey, erkek kardeş, kardeşim" anlamına geliyor.
GERÇEK GÜNDEM - Agos Gazetesi'nin kurucular kurulunun üyelerinden olan ve Genel Yayın Yönetmeni gazeteci Hrant Dink, 19 Ocak 2007 yılında gazetenin binasının önünde katledildi.
Hrant Dink, 15 yıl önce bizlerden alınırken geriye Türkiye ve barış için kullandığı ve hiçbir zaman satmadığı kaleminin göstergesi olan eski ayakkabıları kaldı.
"BURADAYIZ AHPARİG"
Hrant Dink'in katledildiği gün Türkiye için bir kara leke olarak hafızalara kazınırken bugün arkadaşları ve barış için onunla mücadele eden yoldaşları, Hrant'ın sevenleri ve ailesi ile birlikte Agos Gazetesi'nin eski binası önünde Ahparig'i anıyor.
Ermenice'de "ağabey, erkek kardeş, kardeşim" anlamına gelen Ahparig Hrant'ı özleyen binlerin adeta sloganı oldu.
Agos Gazetesi önünde, "Hrant için, adalet için" "Hepimiz Hrant'ız, hepimiz Ermeni'yiz" "Buradayız Ahparig..." sloganları atıldı.
RAKEL DİNK GÖZYAŞLARINA HAKİM OLAMADI
Hrant Dink olmadan geçen 15 yılı anlatan Rakel Dink göz yaşlarına boğuldı. Rakel Dink, "Dua ediyorum Rab, affet onları ne yaptıklarını bilmiyorlar..." ifadelerini kullanırken göz yaşlarına boğuldu.
Agos binası önünde bir araya gelenler "Hepimiz Hrant'ız, hepimiz Ermeni'yiz" sloganlarıyla Dink'e destek oldu.
Rakel Dink'in konuşmasının devamı şöyle oldu:
"Bu topraklarda yükselen her itiraza 'dış güçler' dediler. Gezi Direnişi'nde gençler, önce kendi yaşadıkları alanı korumaya çalıştılar...
Onlara da dış güçler dediler. Ey yöneticiler geçekten adil mi karar verirsiniz. Kastettiğin devlet gücünün...
Seni andığımız her 19 Ocak'ta seni ve diğerlerini hatırlatmaya çalıştık. Resimler yan yana konduğunda, albümler açıldığında belki katiller ortaya çıkar diye. Karanlığın meyvesiz işlerine ortak olmayın.
Dostlarımızı yıllarca hapiste bekletiyorlar...Saçma sapan gerekçelerle hapislere koydular. Artık gerekçe de sunmuyorlar. Sesin kulağımızda sözümüz söz.
Çözemediğimiz her sorunu onların omuzlarına yıkıyoruz. Sorunun sahibi de sebebi de biz değilmişiz gibi çocukları, gençleri sürüyoruz. Oysa bizim kanlı mirasımız olmasa tüm dünyadaki akranlarıyla hayallerini gerçekleştirebilirler. Zaten yeterince sorunları olacak daha ne depremler göreceğiz. Şu geçmişin kilidini açalım da özgür kalsın ruhlar. Hakikat sağlam kayadır. Gelecek korkuları ve hayalleriyle büyüklerinin acı dolu mirası arasında sıkışıyor çocuklar. Oysa bir araya gelip su gibi aksalar karşılarında hiçbir güç duramaz.
Bu dünya ne zulümler, zorbalar gördü. Gün geldi hepsi yıkıldı. Devirler değişti. Ne padişahlar, ne krallar yıkıldı. Yine yıkılacaklar.
Köyde çeşmenin başında silahıyla durup gelenden geçenden haraç alana eşkıya demişler. Silahları kağıt parçalarının ardına sakladılar, adlarına devlet dediler, şirket dediler. Kağıtlarda kendi koydukları kanunlar yazılıydı. Biz inandık siz inanmayın çocuklar.
Bu topraklarda yükselen her itiraza dış güçler dediler. Doğru, sizin içiniz onların dışıdır. Sizin içiniz yandığında onlar hep dışarıda duman var dediler pencerelerini kapattılar. Gezi direnişinde gençler yaşadıkları şehri korumaya çalıştılar, sonra zulme uğrayanları korumak için çoğaldılar. Ona da dış mihrak dediler, terör dediler, şu dediler bu dediler. Çocuklarımızın gözleri çıkarıldı, gaza, zehirli suya boğuldu. Kimdi terör estiren?
Şimdi kendi yazdıkları kağıt parçalarıyla sözüm ona yargılıyorlar. Mümkün mü? Yöneticiler adil mi karar verirsiniz, doğru mu yargılarsınız insanları? Hayır. Zorbalık saçar elleriniz yeryüzünde.
Sana terörü her sorduklarında lanetledin. Senden önce de sonra da gücü ele geçiren zulme çıkıyor. Hangisi birbirini suçlayabilir? Olan halklara oluyor. Seni andığımız her 19 Ocak’ta başka zulümleri de anmaya çalıştık. Resimler yan yana konduğunda o acı albüme birlikte bakıldığında katil ayan beyan ortaya çıkar diye.