Hükümetin baro hamlesine hukukçulardan tepki: Müzakere olmazsa mücadele edeceğiz
Hükümetin, baroların seçim sistemi ve yapısını değiştirme hazırlığının yargıyı daha da siyasallaştıracağını hatırlatan hukukçular tepkili. Hukukçular, "Hükümet müzakere etmezse, demokratik hakkımızı kullanacağız" diyor.
İktidar, Ankara Barosu’nun Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’a dava açmasıyla başlayan tartışmaların ardından iktidar, baroların seçim sistemi ve yapısını değiştirme hazırlığında.
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Meclis’in açılmasıyla birlikte konuyu gündeme getireceklerini belirtmesinin ardından siyasette tansiyon yükselirken, gündeme gelen düzenlemeye barolar ve meslek odalarından tepki yağıyor.
İktidarın asıl amacının baroları ele geçirmeye çalışmak olduğunu bildiren hukukçular, “çoklu baro, nispi temsil” gibi uygulamaların toplumu ciddi anlamda böleceğini, yargıyı daha da siyasallaştıracağını ifade ediyor.
BirGün'den Mehmet Emin Kurnaz'ın haberine göre, 80 baro ve Türkiye Barolar Birliği (TBB) olarak 1 Haziran’da yaptıkları toplantı sonrasında hükümete çoklu baro sistemine karşı olduklarını bildirdiklerini açıklayan Mersin Barosu Başkanı Bilgin Yeşilboğaz ile Diyarbakır Barosu Başkanı Cihan Aydın, BirGün’e konuya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
CEZALANDIRMA İÇİN YASA ÇIKMAZ
Değişiklik gündeme gelirken sürecin muhatapları olarak barolara danışılmadığını hatırlatan Mersin Barosu Başkanı Yeşilboğaz, “Bizim birincil talebimiz sürecin işletilme şekli ve sebebi. Ankara Barosu üzerinden daha önce raflarda duran ve her daim ortaya çıkarılmaya çalışılan projenin Ankara Barosu bahane edilerek yeniden gündeme getirilmesini sağlıklı bulmuyoruz. İkincisi, baro herhangi bir şey söyledi diye bütün sistem cezalandırılıyor. Bir yasa yapılırken öfkeyle, tepkiyle yapılamaz. Yasa ihtiyaçtan doğar. Ama burada cezalandırma amacıyla çıkarıyorsunuz” ifadelerini kullandı.
YARGI DAHA DA YANDAŞ OLACAK
Çoklu baronun toplumu ciddi anlamda bölebilecek ve karmaşaya yol açabilecek bir durum olduğunu bildiren Yeşilboğaz sözlerini şöyle sürdürdü:
“Burada siyaseten farklı gruplar adına bir sürü baro kurulabilir. Hakim ve savcı alımlarının nasıl olduğunu hepimiz biliyoruz. Bir yandaş baro kurulduğu zaman sadece hâkim ve savcı alımları o baro üzerinden yapılabilir. Barolar daha bağımsız bir yapıya sahip, kimse diş geçiremedi. Fakat yargının şu anda bağımsız olduğunu söyleyemiyoruz. Çoklu baro, hem toplumsal barışa hem hak arama özgürlüğüne hem de adil yargılanma hakkına zarar verecektir. Yarın öbür gün sizin başınıza bir şey gelse, ben A barosundan geldim dediğinizde, bizi cezalandırmak adına size yanlış kararlar verecekler. Yani hâkim ve savcıları da daha yanlı hale getirecekler. Onun dışında CMK görevlendirilmesi, adli yardım nasıl paylaştırılacak?”
DEMOKRATİK HAKKIMIZI MUTLAKA KULLANIRIZ
Hükümete “Bu düzenlemeyi rafa kaldırın, tartışma olmasın” dediklerini belirten Yeşilboğaz son olarak şunları ifade etti:
“Bizim yasamız evet şu andaki yapı ihtiyaçlarımızı karşılamıyor. 21. yüzyıla uygun bir yasayı hep birlikte yapalım istiyoruz. Sorunlarımıza değinmeden sadece yasamızı değiştirerek böl, parçala, yönet mantığıyla tahakküm altına almaya yönelik bir girişimde bulunuyorsunuz. Bizim bunu kabul etmemiz mümkün değil. 19 Mayıs’taki bildirimizi tekrarlıyoruz. Oturup masaya konuşalım, müzakere yöntemlerini öyle açalım. Eğer müzakere yöntemleri kapatılırsa, biz de demokratik hakkımızı kullanırız.”
HÜKÜMETİN GÜNDEMİ, AVUKATLARIN DEĞİL
“Şu anki önceliğimiz söz konusu tasarının durdurulmasıdır” diyen Diyarbakır Barosu Başkanı Aydın ise şöyle konuştu: “Bu konuda evet avukatlık kanununda bazı değişikliklerin yapılması gerektiğini biz de kabul ediyoruz ama birincisi zamanı değil, ikincisi şu an tartışılan konular baroları tümüyle işlevsiz hale getirmeyi amaçlıyor. Bizim gündemimiz avukatların yoksulluğu, şiddete uğraması... 80 baronun 80’i de bu çerçevede bir değişiklik öneriyor. Eğer bizim 80 baro ve TBB’nin de dahil olduğu bu konudaki müzakere talebimiz yerine getirilmezse demokratik haklarımızı kullanırız. Ama bizim şu anki önceliğimiz bu tasarının durdurulmasıdır. Buna rağmen devam ederse demokratik haklarımızı kullanacağız.”