İki Türk askerinin yakılma emrini veren IŞİD'in kadısını eşinin ifadesi tutuklattı
Sözcü yazarı İsmail Saymaz, iki Türk askerinin yakılması kararını veren Suriyeli Jamal Abdurrahman Alwi'nin tutuklandığını açıkladı.
Sözcü yazarı İsmail Saymaz, iki Türk askerinin yakılması kararını veren Suriyeli Jamal Abdurrahman Alwi'nin tutuklandığını açıkladı.
Alwi'nin serbest bırakılması sonrası yaşananları aktaran Saymaz'ın bugünkü yazısı şöyle:
IŞİD'in kadısı olduğu ve 2016 yılında iki Türk askerinin yakılarak öldürülmesine dair karara imza attığı ileri sürülen Suriyeli Jamal Abdurrahman Alwi'nin tutuksuz yargılandığını ve Gaziantep'te kuş sattığını bütün Türkiye, 17 Eylül'de halktv.com.tr'deki yazımdan öğrendi.
Yazı büyük ses getirdi.
İlk önce "Yok artık, bu kadar da olamaz!" dedirten bir şaşkınlık meydana geldi.
Ardından sosyal medyada öfke patlaması yaşandı.
Bütün gün suskunluğunu koruyan Adalet ve İçişleri Bakanlığı yetkilileri aynı akşam Alwi'yi gözaltına aldı.
Alwi, yeni bir suç mu işledi?
Peki yeni bir kanıt mı elde edildi?
Hayır.
Olan şuydu:
Gazeteciliğin gücü toplumu sarsmış ve bu sarsıntı karşısında devlet geri adım atmıştı.
Hem kasten öldürme, hem devlete saldırı
Alwi, zaten Gaziantep 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde örgüt yöneticiliği suçlamasından yargılanıyor. Dokuz ay tutuklu kaldıktan sonra 3 Mart 2021'de serbest bırakıldı.
Fakat iki Türk askerinin infazına ilişkin soruşturma Kilis Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmişti. Yazım üzerine Kilis'teki dosya Gaziantep'e iade edildi. Böylelikle Alwi'ye soruşturma başlatıldı. Bu çerçevede iki suçlama yöneltildi.
Biri, kasten öldürme...
Diğeri de devletin bütünlüğünü bozmak.
İki suç da ağırlaştırılmış müebbet hapsi gerektiriyor.
'Kadı değil, imamım'
Gaziantep Emniyeti Terörle Mücadele Şubesinde ifadesi alınan Alwi, "Ben Suriye'de kadı değildim. İmamdım. Kod ismim 'El Haccac'dır" dedi. Alwi, IŞİD üyesi olmadığını ve iki Türk askerinin infaz kararını vermediğini ileri sürdü.
Alwi'nin önüne Gizli Tanık HZT31706022'nin ifadesi kondu.
Tanığa göre Alwi, 2013'ten önce Azez'de muhaliflerin kadısıydı. IŞİD'e katılan Alwi, çok kişiyi yargıladı ve infazına karar verdi. İddiaya göre bu isimlerden biri olan Mahmut Derviş, akıllı telefon kullanma yasağını ihlal ettiği ve telefonunda fotoğraflar çıktığı için öldürüldü.
Derviş'in infaz edilmeden önce, 2015'in sonunda kendisine video gönderdiğini iddia eden gizli tanık şunları söylüyor:
"Videoda, El Bab'daki adliye binasının kapısında Alwi'nin makam aracından indiğini, siyah giysi, siyah sarık ve Amerikan botuyla binaya girdiğini gördüm. Yarım saat sonra Derviş bir video daha gönderdi. Videoda iki beyaz arabanın adliyeye yanaştırıldığı, iki Türk askerinin indirildiği ve adliyeye götürüldüğü yer alıyordu. İki saat geçince Türk askerinin yakıldığı haberini duyduk. Esir takası teklifi Türk makamlarınca kabul edilmeyince Alwi marifetiyle askerlerimizi yakarak şehit ettiler."
Eşi: Kadılık yaptı
Ardından Muhammed Muhammed Ali, Azzeddin Ahmed ve Alwi'nin eşi olan Nedya Wardi'nin tanık ifadeleri soruldu.
Eşinin ifadesi şu şekilde:
"2012'de eşime Azez'de kadılık görevi verildi. Görevi beş-altı ay yaptı. Eşim kadılığı yerine getirirken çok kişinin davasına baktı."
Alwi ise eşini yalanlayarak, "Suriye'de sabah evden çıkar, geç vakitte dönerdim. Eşim ne iş yaptığımı bilmezdi" dedi.
Oysa Alwi, 17 Haziran 2020'de yakalanınca jandarmada, Kafergan'da kadılık görevini üstlendiğini, hırsızlık, zina ve arazi anlaşmazlıklarına baktığını söylemişti. Bir yıl sonra kendisini çürüttü! Bu kez "Kadılık yapmadım ve kimseyi yargılamadım" şeklinde konuştu.
Gaziantep 4. Sulh Ceza Hakimliği, Alwi'ye eşinin tanıklığını sordu.
Alwi, "Eşimin okuma yazması yoktur. Kadı ile imam arasındaki farkı bilmemektedir. Bu yüzden yanlış beyanda bulunduğunu düşünüyorum" dedi.
Hakimlik, Alwi'nin geçen yılki ifadesini okudu.
Alwi, çaresiz kaldı.
Kadılık yaptığını kabul etti.
Şöyle konuştu:
"Hırsızlık, zina ve arazi anlaşmazlığı gibi basit konularda kadılık yaptım. Dört çeşit kadılık vardır. Ben basit suçlara bakan şer-i kadıydım."
Yavuz Selim Ketibesi'ni kurmuş
Bu arada, Alwi'nin ellerinde uzun namlulu silahlar olan bir grubun ortasında masada otururken çekilmiş fotoğrafı bulundu. Alwi, "Sakallı kişi benim. 2012 yılında kurduğum ve siyasi sorumluluğunu yaptığım Yavuz Sultan Selim Ketibesi'ne ait fotoğraftır. Rejime ve örgütlere karşı savaşmak için kurmuştum" dedi.
Alwi'ye, askeri eğitim almadığı halde nasıl askeri birlik kurduğu soruldu. Alwi, "Ben siyasetçiyim. Birliği kurunca böyle giyindim" diye yanıt verdi.
Kaçma şüphesi var
Alwi, iki suçtan da tutuklandı.
Kararda, tanıklar ve eşinin ifadesinde göre Alwi'nin IŞİD'de kadılık görevi yaparken, iki Türk askerinin emrini verdiği ya da onayladığı belirtildi.
Somut şüphenin varlığı, kanunda öngörülen ceza miktarı, kaçma ve saklanma girişiminde bulunabileceği hususunda kuvvetli şüphenin olması ve adli kontrol kararı yetersiz kalacağı gerekçesiyle tutuklanmasına karar verildi.
Oysa Alwi, diğer davada, yurt dışına çıkmama tedbiri yeterli olacağı için 2 Mart 2021 günü tahliye edilmişti. Bir sonraki duruşmanın görüldüğü 24 Haziran'da, kaçmayacağına kanaat getirilip tedbir kaldırılmıştı.
Ya Türkiye'den gitseydi?
Eleştirel tweet atanlar...
Doksanına merdiven dayamış komutanlar...
Libya'da şehit düşen MİT görevlisinin cenazesini duyuran gazeteciler tutuklanırken...
Biri gizli olmak üzere üç farklı tanığın "IŞİD'in kadısıydı ve iki Türk askerinin infaz kararını verdi" şeklindeki ifadelerine, Emniyet'in ve Jandarma'nın istihbarat raporlarına rağmen Alwi, dokuz ayda tahliye edilmişti.
Bildiri yazan emekli amirallerin...
Boğaziçi Üniversitesi'nde rektörü protesto eden öğrencilerin...
Görüşlerinden ötürü ceza alan Kürt politikacı Mahmut Alınak'ın ayağına elektronik kelepçe takılırken...
Alwi'ye konan tedbirler üç ay sonra kaldırıldı.
Alwi, Türk adaletine çok güvendiği (!) içindir ki serbest kaldığı iki ayda Türkiye'den ayrılmadı.
Gitmiş olsaydı...
Bir daha bulmak mümkün olmayacaktı.
IŞİD'in yakılarak infaz ettiği iki askerimizden biri olan Fethi Şahin'in babası Mehmet Beye "Ne hissediyorsunuz?" diye sorduğumda şunları söyledi:
"İki asker yanıyor, adam serbest dolaşıyor. 'O zaman devletle bağı var' derim.
Devlete mi çalışıyor. Devlet tarafından korunuyor mu?"
Bir bağı mı var?
Yoksa korunuyor mu?
Evet, bu soruların yanıtını arıyoruz.