İkiz kardeşler ama Efe arka, Ege ön kapıdan okula giriyor!

Abone ol

Otizmli öğrencilerin yuhalandığı Aksaray’daki ilkokulda biri otizmli olan ikiz kardeşler Ege ve Efe de eğitim görüyor. Anneleri Efe’yi okulun arka kapısından kaynaştırma sınıfına, Ege’yi ön kapıdan sınıfına bırakıyor.

Otizmli öğrencilerin yuhalandığı Aksaray’daki ilkokulda biri otizmli olan ikiz kardeşler Ege ve Efe de eğitim görüyor. Bu yıl okula başlayan çocuklarından otizmli Efe’yi okulun arka kapısından kaynaştırma sınıfına, Ege’yi ön kapıdan normal üst sınıfa bırakan anne Nariye Terzioğlu, “Bazıları için eğitim bir gelecek ama bizim için yaşam” dedi. “Okuldan gidin” diyenlerin ikiz kardeşleri de ayıracağını söyleyen anne, “Efe okulu seviyor. Bıraksınlar, Efe okusun. Çocuklar birbirini dışlamıyor. Yetişkinler bunu yapan. Eğitim hakkımızı bari elimizden almasınlar” diyor.

Gazete Duvar'dan Müzeyyen Yüce'nin haberinre göre Nariye Terzioğlu, Aksaray’da otizmli öğrencilerin yuhalandığı Mehmetçik İlkokulu’nda eğitim alan biri “normal”, diğeri özel eğitime muhtaç ikizler Ege ve Efe’nin annesi. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un ‘münferit’ olarak değerlendirdiği ama her otizmli birey ve ailesi gibi 5 senedir birçok sorun yaşayan anne hem otizmle hem de ‘toplum’ ile mücadele ediyor.

‘İKİ ÇOCUĞUMDAN BİRİ İSTENMEYEN ÇOCUK OLDU’

Efe ve Ege, tartışmaların odağındaki okula bu sene başladı. Efe, kapısında ‘otistik öğrenci sınıfları’ yazan kaynaştırma sınıfında, Ege ise “normal” öğrencilerin gittiği üst sınıfta eğitim alıyor. Anne Terzioğlu, çocuklarını her sabah okula getirdiğinde Efe’yi arka kapıdan, Ege’yi ise ön kapıdan okula bırakıyor. Çünkü okulda otizmli bireylerin yemekhanelerinden okula giriş çıkışlarına kadar her şey ayrı durumda. Bu uygulamayı, “Ayrıştırma, ötekileştirme Efe’ye teşhis konduğu günden bu yana yaşadığımız bir gerçek” sözleri ile anlatan Terzioğlu, yine de çocuklarının ayrı sınıflarda olsa da aynı çatı altında okuyabilmesini ‘lüks’ olarak değerlendiriyor. Bir süre sonra velilerin otizmli bireyleri okulda istemediğini, son yaşanan olaylarla birlikte rahatsızlıklarını ‘eylem yapmaya’ kadar götürdüklerini ifade eden anne Terzioğlu, “Bir anda iki çocuğumdan biri istenmeyen çocuk oldu” diyor ve gözyaşlarına boğuluyor.

‘BİR GÜN SUSTU VE BİR DAHA KONUŞMADI’

Çocuklarının doğumdan iki yıl sonra bir akşam Efe’nin sustuğunu ve bir daha konuşamadığını anlatan Nariye Terzioğlu, otizm teşhisi konma sürecinin iki sene sürdüğünü şu sözlerle anlattı:

“Efe ve Ege 2012 yılında dünyaya geldi. Doğumdan iki sene sonraya kadar her şey normaldi. Hatta Efe, Ege’ye göre daha hızlı gelişim gösterdi. Daha çabuk yürüdü, daha çabuk konuştu mesela. İkizlerim iki yaşına geldiğinde bir akşam düğüne gittik. Düğünden döndüğümüzde Efe sustu ve bir daha da konuşmadı. Ankara ve Kayseri’ye doktora götürdüğümüzde iletişim bozukluğu olduğu söylendi, “geç konuşabilir, dili açılır” denildi. Efe ve Ege’nin abisi de geç konuşmuştu, öyle olur sandım. Ama bekledikçe Efe içine kapanmaya, daha kötü olmaya başladı. Bunun üzerine yeniden doktora götürdüğümüzde otizm teşhisi kondu. O ana kadar otizm nedir bilmiyordum.”

İKİYE BÖLÜNMÜŞ BİR ANNENİN OTİZM SINAVI

5 yılda çok ağır süreçlerden geçtiklerini, bir anne olarak ikizleri arasında yaşadığı bölünmüşlüğü zaman zaman yönetmekte zorlandığını anlatan Terzioğlu şunları söyledi:

“Nereye gitsek Efe’ye başta sevgiyle bakıyorlar, ama otizmli olduğunu öğrendiklerinde bakışları değişiyor. Aileler çocuklarını uzak tutmaya başladı mesela. Böylelikle toplumdan soyutlandık. Otizm ile birlikte toplum ile de mücadelemiz başlamış oldu. Başlarda devamlı Efe ile ilgilenmeye, onunla zaman geçirmeye başladım. Ege, dışarı çıkmak istiyordu ben Efe ile evde kalmak istiyordum mesela. Çünkü bana ihtiyacı vardı ve ben onun iyileşmesine odaklanmıştım. Ta ki, bir gün Ege gelip bana, “Anne Efe’yi daha çok mu seviyorsun” diyene kadar. O ana kadar iki çocuğum arasındaki dengeyi, iletişimi kurmakta zorlanmıştım. Sonra Ege’ye kardeşinin durumunu anlattık. Onun hasta olmadığını, sadece farklı olduğunu bize ihtiyacı olduğunu söyledik.”

DEVAMLI DEĞİŞEN ÖĞRETMENLER

Ege ile Efe’nin o günden sonra iletişimlerinin daha da güçlendiğini anlatan Terzioğlu, Efe ile öğrendiği otizmden kaçmamaya başladığını söyledi. Doktorun Efe’nin iyi bir eğitim aldığı takdirde konuşabileceğini, kendi ihtiyaçlarını karşılayabileceğini ifade ettiğini anlatan Terzioğlu, “Efe’nin konuşabilmesi için özel eğitim merkezlerine götürdüm. Ama devamlı değişen öğretmenlerle istenilen sonuca ulaşamadık. Efe bir türlü konuşmuyordu” dedi.

‘EĞİTİM BAZILARI İÇİN GELECEK BİZİM İÇİN YAŞAM’

Otizmli bireyler için eğitimin hayati önem taşıdığını ifade eden anne Terzioğlu, Bakan Selçuk’un ‘münferit’ dediği eğitim sorununun temel bir problem olduğunun altını çizdi. “Okula alınsak, ayrımcılıktan kurtulamıyoruz” diyen anne Terzioğlu, tüm bunlara rağmen Efe’nin okulda geçirdiği birkaç ay içinde yaşadığı gelişimi şu sözlerle anlattı:

“Efe ile Ege 7 yaşına geldiğinde Rehberlik Araştırma Merkezinin yönlendirmesiyle Mehmetçik İlkokulu’nda özel eğitim sınıfı olduğunu öğrendik ve ikizlerim aynı okula başladı. Okula girdiğimiz an tabela ile ayrıldı ikizler. Ama yine de aynı okulda oldukları için mutluydum. Her sabah okula götürüp okul çıkışına kadar diğer otizmli bireylerin anneleri ile bekledik. Efe, okula başlamadan önce evde durmak istemiyor, devamlı dışarıya çıkmak istiyordu. Ellerini musluğun altında tutuyor ama yıkayamıyordu. Her şeyden önce Efe artık, az da olsa konuşmaya başladı. Elma diyor, küçük kurbağa şarkısını söylemeye çalışıyor. Uyum sağlamayı öğrendi. Bazıları için eğitim bir gelecek ama bizim için yaşam.”

‘BIRAKSINLAR, EFE OKUSUN’

Okullardaki özel eğitim sınıflarının çocukları için önemli olmakla birlikte uzman öğretmenler ile eğitim verilmesi gerektiğini ifade eden Terzioğlu, şöyle devam etti:

“Bizim öğretmenlerimiz ücretli öğretmen. Bu çocukların özel eğitim öğretmenleri tarafından eğitim alması gerekiyor. Sorunlar buradan kaynaklanıyor aslında. Şimdi bize “gidin” diyorlar, ama nereye gidelim. İki kardeşi ayırmak istiyorlar. İkisi ayrı okullarda olursa Ege ve Efe’ye nasıl yeteceğim. Rehabilitasyon merkezinde 40 dakikalık derste duramayan Efe, okulda 6 saat zaman geçiriyor ve seviyor. Sabah kalktığımızda elimden çekiştirerek okula gelmemizi istiyor. Efe okulu seviyor. Bıraksınlar, Efe okusun. Çocuklar birbirini dışlamıyor. Yetişkinler bunu yapan. Eğitim hakkımızı bari elimizden almasınlar.”

Kahraman kedi, bebeğin hayatını böyle kurtardı! Yaşam İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde göç konferansı; ülkeler deneyimlerini paylaştı Yaşam Polatlı’daki tarlayı Starbucks şubesi diye işaretledi, sosyal medya yıkıldı! Yaşam 'Mükemmel annelik' baskısı ciddi boyutta Yaşam