İşkence ettiği kadınla evlendi, cezadan kurtuldu!
Birlikte yaşadığı Necla Kenar’ı bıçakladığı için ‘öldürmeye teşebbüs’ suçundan 22 yıl hapisle yargılanan Ümit Masat, evlenerek cezadan kurtulmaya çalıştı.
İstanbul Küçükçekmece’de yaşayan bir çocuk annesi Necla Kenar, 2013 yılından eşinden boşandı. Bir süre sonra da mahalleden tanıdığı Ümit Masat’la birlikte yaşamaya başladı.
Ümit Masat neredeyse her gün şiddet uyguluyordu. Evden ayrılmak isteyen Necla Kenar, 24 Nisan 2019 günü 7 yerinden bıçaklandı. Ümit Masat tutuklandı.
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı hakkında ‘kasten öldürmeye teşebbüs’ten 15 yıl, ‘zincirleme tehdit’ten 3.5 yıl ve ‘zincirleme hakaret’ten 3.5 yıl hapis cezası istemiyle dava açtı.
Bakırköy 20’nci Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davada savunma yapan Ümit Masat, Necla Kenar’ı çok sevdiğini iddia ederek, “Çok seviyorum ve kıskanıyorum. Olay günü tartışırken gözüm döndü. Bıçakladım ama öldürme kastım yoktu” dedi.
MAHKEME BAŞKANI KANMADI
Hürriyet'ten Burcu Purtul Uçar'ın haberine göre, son görülen duruşmaya sadece taraf avukatları katıldı. Hâkim, sanık ve müştekinin aile kayıt örneklerinin yapılan incelemesinde 25 Mart 2021 tarihinde evlendiklerinin görüldüğünü belirtti.
Kararını açıklayan mahkeme heyeti, Ümit Masat’a, ‘vücutta kemik kırığı oluşturacak şekilde silahla yaralama’ suçundan 3 yıl 9 ay hapis cezası verdi.
Heyet, sanığın ‘tehdit’ suçundan beraatine, ‘hakaret’ suçundan da şikâyetin geri alınmış olması nedeniyle hakkındaki davanın düşürülmesine karar vererek davayı bitirdi.
Mahkeme başkanı, sanığa ‘öldürmeye teşebbüs’ suçundan ceza verilmesi gerektiği kanaatinde olduğunu belirterek karara şerh düştü.
Necla Kenar Temmuz 2020’de Hürriyet’e verdiği röportajda, yaşadıklarını şöyle anlatmıştı: “3 aylık hamileydim. Yine bir şeye kızıp çok dövdü beni. Polis kurtardı. Çocuk düştü. Yoğun bakımlık oldum. Yoğun bakıma da geldi. Üstümdeki çarşafı kaldırdı. Serumları çıkardı. Küfürler etti. Hemşireler çok korktu. Canıma tak etmişti. Bana eziyet için beni istiyor. Çocuklarıma zulüm ediyor bana işkence ediyor. Sonra da ‘Seviyorum gel’ diyor. Sevgi değil takıntı bu, hastalık.”