'İşkolu ve iş yerlerine özgün önlemler gerekli'
Salgında günlük vaka sayıları 30 binin üzerine çıksa da işçileri korumaya yönelik herhangi bir önlem paketi açıklanmadı. İSİG Uzmanı Ertuğrul Bilir her iş koluna ve iş yerine özel önlemlerin alınması gerektiğini belirtti.
Salgında günlük vaka sayıları 30 binin üzerine çıksa da işçileri korumaya yönelik herhangi bir önlem paketi açıklanmadı. İSİG Uzmanı Ertuğrul Bilir her iş koluna ve iş yerine özel önlemlerin alınması gerektiğini belirtti.
Covid-19 salgınında günlük vaka sayıları 30 binin üzerine çıkmışken alınan hiçbir önlemde işçi sınıfı hâlâ hesaba katılmıyor. Yeni önlemler, uzmanlar tarafından yetersiz olduğu yönünde eleştirilirken, işçi sınıfı arasında vaka ve ölüm sayısı da her gün artıyor.
İşçilerin servislere tıklım tıklım bindirilerek gitmek zorunda bırakıldığı ve önlemlerin bir türlü tam anlamıyla alınmadığı iş yerlerinde koronavirüs nedeniyle işçiler hayati tehlike altında çalışıyor.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Uzmanı Ertuğrul Bilir Birgün'e konuştu. Bilir, salgın sürecinde işçi hakkı ihlalleri, iş yerlerinde alınması gereken ve alınmayan önlemleri ve çalışma koşullarındaki değişiklikleri anlattı.
► Salgın sürecinde işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerine hangi kurallar eklendi, bu yeni kurallar iş yerlerinde uygulandı mı?
Covid-19 salgını solunum ve temas yoluyla bulaşan bir hastalık olduğundan dolayı bulaşma riskinin bulunduğu her türlü ortamın bu riski önleyecek şekilde düzenlenmesi gereklidir. Salgının ilk dönemlerinden itibaren emekten yana sendikalar ve meslek örgütleri acil ve zorunlu işlerin dışındaki işlerin durdurulmasını ve böylece virüsün yayılmasının engellenmesini savundular. Bu durdurma süresince de ihtiyaçların karşılanabilmesi için kamu kaynaklarının kullanılması gerekliydi. Ancak iktidar bilindiği gibi bunu tercih etmek yerine ‘çarklar dönsün’ diyerek salgının yayılmasına neden olacak politikalar uyguladı. Bu şartlar altında çalışanlar açısından ise ulaşımdan yemeğe, imalattan hizmetlere kadar her değişik faaliyetin kendi önlemleri alınmalıdır. En genel itibariyle insanların hareketliliğini ve temasını mümkün olduğunca azaltacak, gerektiği durumlarda maskeyle ve hijyenik temizlikle önlemlerin alınacağı düzenlemeler yapılması gerekiyor. Uzaktan yapılması mümkün olan işlerin bir bölümü bu süreçte evden çalışma şeklinde organize edilmiştir. Önlemlerin genel yaklaşımlar temel alınarak her işkolu ve işyeri için oraya özgün şekilde belirlenip uygulanması gerekiyor. İşçi sağlığı açısından düşünüldüğünde önlem alınması gereken faaliyetler içinde ilk akla gelenler ulaşım, işyeri girişleri, çalışma ortamları, yemekhaneler, soyunma odaları, tuvalet ve duşlar, dinlenme alanları, havalandırma tesisatıdır. İşyerlerinin birçoğunda söz konusu önlemler kâğıt üstünde kalmış veya ancak bir kısmı uygulanmıştır.
► Salgın sürecinde ne gibi işçi hakkı ihlalleri yaşandı?
İşçi hakkı ihlalleri çok boyutlu olarak yaşanmıştır. En başta salgın nedeniyle çalıştığı işler durdurulan işçilere çok yetersiz miktarda ödemeleri öngören düzenlemeler yapılmış ve işçilerin yoksulluğu derinleşmiştir. İktidar salgın süresince ekonomik kaynakları esas olarak işverenlere kullandırmayı tercih etmiştir. Bu nedenle, yaşanan işçi hak ihlallerinin başında işsizlik ve açlığa mahkum edilme gelmektedir.
İşyeri düzeyinde değerlendirildiğinde ise diğer soruda belirtilen sağlık hakkı ihlali en başta gelmektedir. Ayrıca kısa çalışma ödeneğinden yararlanıldığı halde işçilerin tam süreli çalıştırılması, işçilerin ücretsiz izine çıkarılarak ayda bin 168 TL ile yaşamaya zorlanması, ücretsiz izinlerin hak arayan ve sendikalaşmaya çalışan işçilere karşı bir silah olarak kullanılması, işçilerin “ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan davranışlar” bahanesiyle işten çıkarılması, bazı işyerlerinde işçilerin aşırı yoğun çalışmaya zorlanması gibi ihlaller yaşanmaktadır. Yine evden çalışmaya geçen işçilerin normal iş saatleri dışındaki saatlerde de çalışmaya zorlanması da sıklıkla karşılaşılan sorunlardandır.
Sermayenin dayatma olanakları arttı
► Çalışma koşullarında ne gibi değişiklikler yaşandı ya da yaşanacak?
Salgın dönemi Türkiye’de bir süreden beri yaşanmakta olan ekonomik krizi daha da ağırlaştırmıştır. İşsizlik oldukça yüksek düzeylerde seyretmektedir. Bu durum Türkiye işçi sınıfının örgütsüzlüğüyle birleşince sermayenin işçilere kendi koşullarını dayatma olanakları artmıştır. Daha uzun sürelerle ve daha yoğun çalışma, ücret baskılanması, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin daha da geri plana atılması gibi sorunlar yaşanmaktadır. Bunların dışında salgın döneminde evden çalışma yaygınlaşmıştır. Evden (veya uzaktan) çalışma giderek artma eğiliminde olan bir çalışma biçimi olmakla birlikte salgın döneminde bu konuda bir patlama yaşanmıştır. Salgının bitişiyle birlikte uzaktan çalışanların önemli bir bölümü yüzyüze çalışmaya dönecek olmakla birlikte çalışanların bir bölümü açısından uzaktan çalışmanın kalıcı kalıcı hale geleceği görülmektedir.
Salgının yükü işçi sınıfına yüklendi
► Tüm dünyada salgından en çok etkilenenlerin işçi sınıfı olduğunu görüyoruz. Bunu nasıl değerlendirmek gerekir?
Türkiye’de TÜİK verilerine göre istihdam edilenlerin yüzde 70’i ücretli ve yevmiyeli çalışanlar, yüzde 10’u ücretsiz aile işçileridir. Dünya genelinde ise istihdam edilenlerin yüzde 53’ü ücretliler, yüzde 11’i ücretsiz aile işçileridir. Bu verilere bakıldığında hem Türkiye’de hem de dünyada nüfusun çoğunluğunu işçi sınıfı ve ailelerinin oluşturduğu, yine geri kalan nüfusun önemli bölümünün de kendi toprağında veya işinde çalışan yoksullar olduğu görülmektedir. Dünya çapındaki neoliberal kapitalizmin egemenliği altında salgının yükünün işçi sınıfı ve diğer emekçi kesimlere yüklendiği çok açıktır. Bu şartlar altında yapılması gereken ise bu durumdan çıkış için bir mücadele programı oluşturmaktır.