İsmail Saymaz: 'Oksijen tüpleri takılı halde ifade verecekler, tabii o güne kadar ölmezlerse…'
İsmail Saymaz, Güral Personel'de silikozis hastalığına yakalanan işçileri ve işverenlerin yargılanmamasını yazdı.
Sözcü Gazetesi yazarı İsmail Saymaz, Güral Porselen diye bilinen Heriş Seramik ve Turizm Anonim Şirketi'ne ait fabrikada silikozis hastalığına yakalanan işçileri ve işverenlerin ihmalden sorumlu tutulmamasını yazdı.
İsmail Saymaz, " İşverenler yakasını kurtardı! Şu adalete bakın ki… Güral Porselen'de ilk silikozis bulgusu konulduktan 11 yıl… Uğurlu, öldükten sekiz yıl… Topçuoğlu, dünyadan ayrıldıktan altı yıl sonra… Kütahya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde, o da yalnızca dört teknisyene taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmaktan dava açılabildi. İlk duruşma, 15 Nisan 2021'de. O gün Topçuoğlu ve Uğurlu'nun aileleri hazır bulunacak. Silikozisin pençesinde kıvranan sekiz işçi, adaletin ciğerlerine kaçan tozu silmek için mahkemede yerini alacak.Oksijen tüpleri takılı halde ifade verecekler. Tabii o güne kadar ölmezlerse…" ifadelerini kullandı.
İsmail Saymaz'ın yazısı şöyle oldu:
Fatih Topçuoğlu, 14 Temmuz 2014'te Kütahya İş Mahkemesi'nin huzuruna oksijen tüpü takılı olduğu halde çıktı.
Güral Porselen diye bilinen Heriş Seramik ve Turizm Anonim Şirketi'ne ait fabrikada yalnızca 10 yılını değil, iki ciğerini de bırakmıştı.
Her bir solukta yuttuğu binlerce kum ve toz taneciği ciğerlerini kurutup taşlaştırmıştı.
Artık nefes alamıyordu.
Doktorlar, silikozis teşhisi koymuştu.
İşçi hastalığıdır bu, veremden beter…
Topçuoğlu oksijen tüpünden bir nefes çekti ve başından geçenleri hakimin huzurunda anlattı. Çoğu Kütahyalı gibi, askerliğini bitirdiği 2002 yılında Güral Porselen'de işe girmişti. Hemen hammadde atölyesine alındı.
O tarihte, silikozisin adını bile bilmiyordu.
İŞ MÜFETTİŞLERİ UYARDIĞI HALDE
Oysa Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na bağlı iş müfettişleri 2000'de fabrikayı denetlemişti. Müfettişlerin 29 Ağustos 2000 tarihli raporunda, atölyede uçuşan tozların silikozise yol açabileceği vurgulanırken; toz miktarının belirtilen değerleri geçmemesi, işçilere maske ve koruyucu donanım verilmesi gerektiği hatırlatıldı.
Önlem alınmadığı gibi…
Güral Porselen'in sahipleri, atölyeleri taşeron şirketlere verdi.
Topçuoğlu da yüzlercesi gibi taşeron işçiydi.
Arkadaşlarının bir bir öksürük nöbetine tutulduğunu, yatağa düştüğünü ve oksijen tüplerine bağlandığını gördü.
Mehmet Keskin ve Yılmaz Uğurlu'nun tabutlarını omuzladı.
MALİYETLİ DİYE ÖNLEMDEN VAZGEÇTİLER
Topçuoğlu, mahkemede şöyle konuştu:
“Biz toza çok maruz kalıyorduk. İlk yıl dışı kauçuk içi sünger maske verildi. Adi bir maskeydi. Zamanla üçer dörder tane verilmeye başlandı. 2008'de arkadaşlar rahatsızlandıktan sonra bir miktar artırıldı. Tozu önlemek veya azaltmak için bir çareye başvurulmadı. Tozu ıslatarak önlemeye çalışıyorduk. Önlerken bile teneffüs ediyorduk. Maskelerin kullanım süresi varmış. Ortamda çok toz olduğunda etki etmiyormuş. Ben 2008'de öksürmeye başladım. 2009'a kadar herhangi bir muayenemiz olmadı. 2009'da göğüs filmim çekildi. Arkadaşlarda rahatsızlık çıkınca eğitime geldiler. Fabrika tozları önlemek için bir şirketle anlaştı. Maliyet yüksekliğinden vazgeçildi.”
37 YAŞINDA CAN VERDİ
Değil mi ki, işçinin canı ucuzdu!
Topçuoğlu ve sekiz arkadaşına 2010'da meslek hastalığı teşhisi kondu.
Topçuoğlu'na yüzde 80 oranında iş göremez raporu verildi.
Ancak eşi ve iki kızının geçimini sağlamak için çalışmaya mecburdu.
Ve hastalığına rağmen 2012 yılında kadar aynı fabrikanın paketleme biriminde çalıştı.
Birkaç ay sonra oksijen tüpüne bağlandı ve yatağa düştü.
O haldeyken, mahkemeye geldi.
Duruşma tutanağına, “İfadesini oksijen tüpü takılı olarak vermiştir” diye yazıldı.
Duruşmadan iki ay sonra, 17 Eylül 2014'te can verdi.
Öldüğünde 37 yaşındaydı.
GÜRAL: İŞÇİLERİN BÜNYESİ ZAYIF
Güral Ailesi'ne ancak iki yıl sonra soruşturma açıldı.
Bilirkişi raporunda, önlem almayan, uygun çalışma ve sağlık koşullarını sağlamayan, maliyetli bulduğu için tozsuzlaştırma sistemini kurmayan şirketin, 1995-2014 yıllarındaki yönetim kurulu üyelerinin asli kusurlu oldukları saptandı.
Yönetim Kurulu Başkanı İsmet Güral, 2017'de alınan ifadesinde, işçilerini kabahatli gösterdi.
Güral'a göre işçiler hastalığa başka fabrikalarda yakalanmış olabilirdi. “Çalışanlarımızın yoğun şekilde sigara tükettikleri görülmüştür. Sigara bu hastalığın etki derecesini üst düzeylere taşımaktadır” dedi.
Güral'a göre silikozis, kaçınılmazdı.
Kader gibiydi.
Güral, “İnsanların fiziki ve bünye yapılarının farklı olması hasebiyle takdirinizdedir ki, bazı bünyelerin yapısı itibariyle bu hastalığa yakalandıkları da göz önüne alınmalıdır” diye ekledi.
İŞ VERENLER YAKAYI KURTARDI
Gel gör ki Topçuoğlu, daha önce bir başka fabrikada çalışmamıştı. Sigarayı yıllar önce bırakmıştı. Bünyesi hayli sağlamdı.
Böyle olduğu halde savcılık, bilirkişileri değil, Güral'ın ifadesini esas aldı.
Teknik bir görev ve sorumluluğu bulunmadığı gerekçesiyle takipsizlik kararı verildi.
İşverenler yakasını kurtardı!
Şu adalete bakın ki…
Güral Porselen'de ilk silikozis bulgusu konulduktan 11 yıl…
Uğurlu, öldükten sekiz yıl…
Topçuoğlu, dünyadan ayrıldıktan altı yıl sonra…
Kütahya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde, o da yalnızca dört teknisyene taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmaktan dava açılabildi.
İlk duruşma, 15 Nisan 2021'de.
O gün Topçuoğlu ve Uğurlu'nun aileleri hazır bulunacak.
Silikozisin pençesinde kıvranan sekiz işçi, adaletin ciğerlerine kaçan tozu silmek için mahkemede yerini alacak.
Oksijen tüpleri takılı halde ifade verecekler.
Tabii o güne kadar ölmezlerse…