'İstanbullu şunu sormalı: Bu para nereye gitti?'
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu haftalık grup toplantısında açıklamalarda bulundu.
Kılıçdaroğlu İDO'nun özelleştirilmesi ve ekonomiye dair konuştu.
"Eğer saman, pirinç, canlı hayvan, nohut, zeytinyağı ithal ediyorsak bu ülkede üretim durmuş demektir.
Ülke üretecek ki güçlü olsun, işsizlik olmasın, herkesin hayat standartı yükselsin. 278 milyar lira çiftçiye destek verilmesi gerekiyordu, 123 milyar verdiler. Çiftçinin hakkı çiftçiye teslim edilmedi. Kimse korkudan dava açamadı. Zamlar arka arkaya geliyor, çiftçi daha henüz tam farkına varamadı.
2019 bütçesi görüşülüyor, tarıma diyorlar 16 milyar lira destek ödemesi yapacağız. Çiftçinin kullandığı mazot için ödeyeceği para 19 milyar lira.
Şeker fabrikalarını özelleştirmeyin dedik, burada binlerce işçi çalışıyor dedik. İşçi çıkarmayacağız dediler, Erzurum'da çıkardılar ilk. Bursa'da, Çorum'da şeker pancarı toplanamıyor. Çiftçi mağdur olduk diyor, neden karşı çıkmadın özelleştirmeye? Senin hakkını sonuna kadar biz savunacağız.Çocuklarımıza GDO'lu, nişasta bazlı şeker yedirecekler. Sağlığa çok zararlı ama önemli değil, hastalanırsan şehir hastanelerine gidersin diyecekler.
Eti biraz daha az yersek sorun çözülür diyor Tarım bakanı. Bu sözün üstüne ne diyelim biz? Saraydan beslenenler milletin hangi tabloyla karşı karşıya olduğunu bilmiyorlar. Sanki millet 24 saat et tüketiyor. Millet gramla et alıyor, o da bulabilirse.
Özelleştirme bu memlekete hiçbir yarar getirmedi. İDO'nun tablosuna bakınız. İstanbul'la övünüyorlar, İDO 2011 yılında özelleştirildi. Gerekçesi şuydu: Bu parayla Sarıyer'e, Beykoz'a metro yapılacak dediler. Yapıldı mı? Hayır. İstanbullu şunu sormalı: Bu para nereye gitti?
25 yıldır istanbul'u yönetiyorlar, 20 yıldır İstanbul'un hangi sorununu çözdüler? Her sorunu büyüttüler. İDO'da yüzlerce işçi kapının önüne konacak. AKP demek enflasyon demektir, işsizlik demektir, hayat pahalılığı demektir.Telekom'u sattılar, bankaları sattılar, Adıyaman'ın tütünü yok ettiler. Noldu? Oradakiler büyük kentlere geliyor iş bulabilir miyiz diye. Bir tek fabrika yaptınız mı Allah rızası için? Özelleştirme yaparak hapishane yapan dünyadaki tek ülke Türkiye'dir.
Enflasyonla mücadele yerine esnafla mücadele ediyorlar. Zabıtaları gönderiyor. Esnaf sattığının yerine yenisini alamıyor. Esnaf kardeşime sesleniyorum: Eğer canın yanıyorsa önümüzde seçimler var ders verme imkanın var!
Gazetelere yansıdı, israfta da yolsuzlukta da tam gaz gidiyorlar. Hiçbir şekilde israf haram mıdır demiyorlar. Kara delik gibi oldular, ne buldularsa götürüyorlar.
Bunların belediyelerindeki otomobiller kilometrede 63 liralık benzin yakıyor. Kim cukkalıyor bu paraları? Din diyorlar, ahlak diyorlar, kul hakkı yemek ne zamandan beri din, ahlak oldu?
Anne ve babalar çocuğu üniversiteye gönderdik, yemedik yedirdik, boğazımızdan kıstık, niçin bizden daha iyi bir hayat yaşasın diyorlar. Ama bu gençler işsiz. Bütün üniversite mezunlarını işsiz yaptık, gurur duyuyoruz derlerse şaşırmayın.
Sarayda herkesin bir eli yağda bir eli balda. Nereden çıkarıyor bu krizi Kılıçdaroğlu diyorlar. Onlar halktan koptular. Halkın nerede olduğunu, gelir düzeyini bilmiyorlar.
16Kasım'da bir genç bir adam intihar etmeye kalktı. Evime ekmek götüremediğim için intihar etmek istedim, 2 gün eve gidemedim, şimdi de zorumdan ağladım, ben boşa yaşıyorum dedi. Bunu iktidar sahipleri duyuyor mu? 2 çocuğum var, evime ekmek götüremedim diyor. İktidar bu işsizin derdini düşünüyor mu? Gazetelere kızıyorlar bunları yazıyorlar diye.
Geçen günlerde Meclis'in çatısına biri çıktı, işsiz, intihar etmek için. Yeter artık diyor, bir AKP'li vekil 10 bin lira teklif etti. Bu bir insanın onuruyla oynamaktır! O adam dilenci değil, iş istiyor. Alın teriyle kazanmak istiyor.
Bursa'da bir tekstilci diyor ki, işler geriye gitmeye başlayınca 10 kişiden 8 kişiye düştük. En son dayanamayıp kapatmak zorunda kaldım. Buradan cumhurbaşkanına sesleniyorum, gerçekten zor durumdayız, evde ekmek bekleyen ailem var. Bunu bir işveren söylüyor, işçi değil. Burada her işimizi resmi olarak yaparken dayanamayıp kapatmak zorunda kaldık. Şu an cebimde sadece 1 aylık kiram kaldı, evime gidiyorum 4 yaşındaki oğlum benimle oynamak istiyor, ama ben dertliyim çocuğumla oynayamıyorum diyor. Geldiğimiz nokta budur.
Suriyelilerden şikayet ediyorlar, vergi vermezler, vergi levhası asmazlar, hastaneye gidince para ödemezler, seni ise açlığa ve yoksulluğa mahkum eder."