İşte MHP'nin af teklifinin detayları... Kimleri kapsayacak?
MHP’nin seçim öncesi gündeme getirdiği af yasası konusundaki ısrarı devam ediyor.
KÜBRA PAR/HABERTÜRK- Dün, MHP Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı, İstanbul Milletvekili Feti Yıldız, teklif taslağının hazır olduğunu açıkladı.
MHP olarak birkaç aydır bu af meselesini gündeme getiriyorsunuz. Sizce neden bir af düzenlemesine ihtiyaç var?
Öncelikle, 1999 yılından sonra ülkemizde herhangi bir ceza indirimi ya da af söz konusu olmadı. İkincisi, cezaevlerimizdeki tutuklu ve hükümlü sayısı yaklaşık 280 bin civarında. Bir ceza avukatı olarak, zaman zaman müvekkillerimi cezaevinde ziyarete gidiyorum. Alınan cezanın yanı sıra, cezaevinde hayatını devam ettirmek de işkence haline geldi. İnsanlar 10 kişilik koğuşta 30-40 kişi kalıyor; vardiya usulü uyuyor. Cezaevlerindeki doluluk oranı, bu yerleri insan haklarına, insan karakterine uygun olmaktan çıkardı. İnsanların tutuklu kalmasının sebebi ıslahtır. Bu durumda cezaevlerinin ıslah kabiliyeti sıfır. Neredeyse tesadüfen cezaevine girmiş insanlar, cezaevi ortamında profesyonelleşiyor. Orada suç örgütlerinin kontrolüne giriyor, yeni yöntemler aramaya çalışıyor. Islah olmak yerine, bir daha suç işlediğinde cezadan nasıl kurtulacağının yollarını arıyor. Cezaevlerini suç mektebi haline getirmemek lazım. Islah kabiliyeti çok önemli. Af ısrarımızın sebebi yalnızca cezaevlerinde kalanların sayısına da bağlı değil. Hayatının bir noktasında, şöyle ya da böyle suç işlemiş, ‘kader mahkûmu’ dediğimiz insanlardan söz ediyoruz. Mesela ticaret yaparken karşılıksız çek vermiş; seyahat ederken trafik kazası geçirmiş, sosyal devlet görevini tam yapamadığı için hırsızlık yapıp suça sürüklenmiş... Bu insanları topluma kazandırmak lazım. Amacımız bu. Milliyetçi Hareket Partisi’nin affı sürekli gündeme getirmesinde, suçu meslek edinmiş insanları kurtarmak gibi bir amaç yok. Kaldı ki Anayasa değişikliğiyle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi getirildi. Tarihimize bakarsak, 1920 yılında bile af çıkarmışız. Cumhuriyet ilan edildikten sonra af çıkarmışız. 1937-38’de, Dersim olaylarından sonra af çıkarmışız. Erzincan depreminde bile af çıkarmışız. Ardından, 27 Mayıs Darbesi yapıldıktan sonra af çıkarılmış. 1991’de Özal iktidarında idam cezası alanların 10 yıl cezaevinde kalması, müebbet hapis cezası alanların 8 yıl cezaevinde kalması, sair suçlarda 5’te 1 cezanın infaz edilmesinden sonra herhangi bir iyi haline bakılmaksızın hepsi tahliye edilmiştir. Kısacası tarihimizde çok sayıda af var…
Peki, bu iyi bir şey mi? Yoksa bu kadar sık af çıkarılması hem suçların teşvikine hem de Türkiye’de zaten yargıya güven yokken bu güvenin daha da azalmasına neden olmaz mı?
Bir kere ‘genel af’ şeklinde bir gayemiz yok. Genel af TBMM’nin yetkilerinde var ve 87. maddeye göre de 5’te 3 çoğunlukla alınır. Yani şu anda 360 milletvekiline ihtiyaç duyar. Milliyetçi Hareket Partisi’nin 50 milletvekili var. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin tamamı bizim teklifimize lehte oy kullansa dahi, yine 360 milletvekili olmaz. Genel affın şartları şu anda yok. Belli suçlarda ceza indirimi istiyoruz.
Bu teklif kimleri kapsayacak, kimleri kapsamayacak?
Madde madde sayacak olursak;
-Türk Ceza Yasası’nın 302. maddesinde, ‘devletin birliğini ve ülkenin bütünlüğünü bozma’,
-303’te ‘düşmanla işbirliği yapma’,
-304. maddede ‘devlete karşı savaşa tahrik’,
-305. maddede ‘temel milli yararlara karşı faaliyette bulunmak için yarar sağlama’,
-306. maddede ‘yabancı devlet aleyhine asker toplama’,
-307. maddede, ‘askeri tesisleri tahrip ve düşman askeriyle anlaşma yapmak’,
-308’de ‘düşman devlete maddi yardım yapmak’,
-309’da ‘Anayasa’yı ihlal’,
-310’da ‘Cumhurbaşkanı’na suikast ve fiili saldırı’,
-311’de ‘yasama organına karşı suç’,
-312’de ‘hükümete karşı suç’,
-313’te Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ne karşı silahlı isyan’,
-314’te ‘silahlı örgüt’ ve 315’te ‘silah sağlama’ suçları,
-76. maddede ‘soykırım’,
-77’deki ‘insanlığa karşı suçlar’,
-Nitelikli kasten öldürmeyi düzenleyen 82. maddenin b, c, d, e, f, g fıkraları,
-94. maddede ‘düzenlenen işkence’,
-95. maddede ‘neticesi sebebiyle ağırlaştırılmış işkence’,
-102. maddede ‘düzenlenen cinsel saldırı’,
-103. maddede ‘çocukların cinsel istismarı’ suçları… Bütün bu saydığım maddeler ve 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 92, 93 ve 110. maddelerinde yazılı suçlar bu düzenlemenin dışındadır. İddianamesi bu maddelerle düzenlenmiş sanık, bu aftan faydalanamaz. Bu maddelerle ceza almış hükümlü ve davası devam edenler de bu düzenlemenin dışındadır.
Kişilere ve mala karşı işlenen suçlar af kapsamında olacak mı? Örneğin; yağma, kasten insan öldürme, yan kesicilik, hırsızlık gibi toplum güvenliğini tehdit eden suçlardan mahkûm olanları kapsayacak mı?
Bu saydığımız maddelerin dışında olanları kapsayacak. Sayın Genel Başkanımız da açıklama yaptı. Elimizde henüz kanun teklifi haline gelmiş bir metin yok, taslaklar var.
Komisyonlara gelecek aşamaya henüz gelmedi, değil mi?
Şu anda Meclis’e sunulacak aşamada değil. Ama bizim kafamızdaki şekil bu. Düzenlemenin dışında kalan suçlar hariç olmak üzere Ceza Kanunu’nda benzer kanunlarda düzenlenen suçlar için soruşturma evresindeyse cezanın alt sınırına ve üst sınırına bakılacak. Alt ve üst sınırına bakılarak dava durdurulur. Ama belli bir zaman sonra tekrar suç işlerse o zaman dava kaldığı yerden devam eder. Bu süre içerisinde suç işlemezse ve hükme de bağlanmazsa davanın düşmesine karar verilecek. Bana göre en az 10 yıl suç işlememesi lazım.
“BİR KEREYE MAHSUS CEZA İNDİRİMİ VE KAMU DAVASININ AÇILMASININ ERTELENMESİ VAR”
Peki, belli yıl aralığındaki suçları kapsamaması gibi bir durum söz konusu olur mu?
Cezanın alt ve üst sınırına dikkat edeceğiz. Bir de bu düzenlemenin yanında, kesin hüküm almış, cezası infaz edilenlerin yatacağı süreden belli bir sürenin düşürülmesi gündeme getirilecek. Mesela, 20 yıl ceza alan birinin infaz yasasına göre yatacağı süre 14 yıldan fazla. Yatacağı süre içerisinden belli bir miktar düşürüp, yatacağı süre ve hapiste kalacağı süre tamamlanmış oluyorsa iyi haline bakmaksızın Cumhuriyet savcıları tahliyesine karar verecek. Yani toplamdan, bir kereye mahsus bir ceza indirimi de var. Soruşturma evresinde, af kapsamındaki suçlardan birini işlemişse ve alt sınırı da 1-2 yıl kadarsa kamu davası açılmayacak, bekletilecek. Başka bir suç işlemezse dava açılmayacak. Buna ‘kamu davasının açılmasının ertelenmesi’ diyoruz. Kovuşturma aşamasındaysa hükme bağlama geri bırakılır. Üçüncü olarak da hüküm kesinleşmiş, infaz başlamış; bundan belli bir miktarın indirilmesini düşünüyoruz.
Af çıkmasına itiraz edenler, “Kısmi af olmaz, bu zaman içinde genel affa dönüşür. Herkes bundan yararlanır. Çünkü Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yaparlar ve genişletilir” diyor.
Öyle bir şey olmaz. İnfaz rejimimiz çok farklı; adli mahkûm için farklı, terör suçları için farklı, çıkar amaçlı suçlar için farklı. Terör suçu ve çıkar amaçlı suç örgütlerinin aldığı cezanın 4’te 3’ü cezaevinde geçirilmek zorunda. Ama adli mahkûm 3’te 2’sini geçirmek zorunda. Bir insan devlete karşı işlenen suçlardan ya da terör örgütünden 20 yıl ceza aldığı zaman bunun 15 yılını cezaevinde geçirecek. Ama adli mahkûmun durumu daha farklı. İnfaz rejimimizdeki farklılıklar Anayasa Mahkemesi’ne götürülmüştür, Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırılık iddiası yapılmıştır ve ret gelmiştir.
Hukukçuların kafasında bazı soru işaretleri var. Örneğin, Profesör Ersan Şen, “Devlete karşı suçlar kapsamda olacak mı, hangi tarihe kadar olacak? Cebir ve şiddete karışanlar ile karışmayanlarda terör suçlarında ince çizgi ve tarih nasıl belirlenecek?” diyor…
“Devlete karşı suçlar” dediğimiz, Türk Ceza Kanunu’nun 302. maddesinden başlayarak 315-316’ya kadar devam eden maddelerin içerisindedir. Bu düzenlemeden FETÖ, PKK; bölücü yıkıcı terör örgütleri, silahlı örgütler faydalanamaz.
AF TASLAĞI ÇAKICI VE YILMAZ’I KAPSAYACAK MI?
Sayın Devlet Bahçeli, af konusunu ilk gündeme getirdiğinde Alaattin Çakıcı ve Kürşat Yılmaz’ın isimlerini anmıştı. İçişleri Bakanlığı ise Çakıcı’yı “bir suç örgütü lideri” olarak tanımlayıp, üyelerine operasyon düzenlemişti. Af bu isimleri de kapsayacak mı?
Sayın Genel Başkanımız o beyanını şundan dolayı verdi: Cezaevinde HDP Genel Başkanı 100 bin imza ile Cumhurbaşkanı adayı oldu. HDP Eski Genel Başkanı’nın yargılandığı maddeler belli. Devletin birliği ve ülkenin bütünlüğünü bozma ve alt maddelerdeki suçlardan yargılanıyor. “Bu vatandaş Cumhurbaşkanı adayı olabiliyorsa, ülke ve ülkü sevdalıları da 100 bin imzayla Cumhurbaşkanı adayı mı yapılsın?” dedi. Burada ortaya konan şey aslında bir eleştiriydi. Kanunlar genel amaçlı yapılır; “Şu faydalansın, öteki faydalanmasın” diye kanun yapılmaz ki. Bunun bir istisnası var; Cumhurbaşkanı isterse özel af çıkarır. Bunun dışında, bu arkadaşlarımızın yargılandığı maddeler, hüküm özetleri, sevk maddeleri bu sayılanlardan biriyse faydalanamazlar. Bunun dışındaysa herkes faydalanır. Ahmet, Mehmet, Kürşat, Alaattin, Feti fark etmez. Çakıcı ve Kürşat benim arkadaşlarım. Avukatlıklarını da yaptım. Bu arkadaşlarımızın yıllar önce serbest kalması lazımdı. Hakimlik sıfatını kaybetmiş kişiler tarafından, sırf ülkücü olmaları sebebiyle cezalar verildi.
Bu süreçte hükümlülerin ailelerini düşünürken, bir taraftan da suçtan zarar görenler, mağdurların psikolojisi var. Bu anlamda, bu kanun teklifi toplumda tepki yaratır mı?
Bu gibi düzenlemeler yapılırken toplumsal mutabakat aranır. Aylardır bu işi toplumda tartıştırıyoruz. Bence çok da faydalı olmuştur. Dünyanın hiçbir yerinde suçu ve suçluyu toplum hayatından çıkarmış bir devlet yoktur. Suç da suçlu da olacak. Ancak, suçu ve suçluyu azaltıp kontrol altında tutabilmek, tolere edilebilir hale getirmek lazım. Faruk Erem Hoca, “Suçluyu kazırsan altından insan çıkar” diye ne güzel söylemiş. Elbette onların da insan olduğunu unutmadan ama yıktıkları yuvaların, öldürdükleri insanların eşini, çoluğunu çocuğunu, suçtan zarar görenleri de önceleyerek bu yasaları çıkarmak zorundayız. Mesleği suç işlemek olan insanları topluma kazandırmak gibi bir amacımız yok. Suçu meslek edinenler, aftan sonraki ilk 2 yıl içerisinde ceza evine dönüyor. Bizim düzenlememize göre hem eski cezasını hem de yeni fiilin cezasını çeker.
Diyelim ki aynı suçu 2 kez işlemiş, serbest bırakılmış ve tekrar girmiş. Bir üçüncü şans tanıyacak mısınız?
Bu yasa çerçevesindeyse kapsar. Ancak, bırakıldıktan sonra tekrar bir suç işlemesi halinde kovuşturmaya kaldığı yerden devam eder. Bir ceza daha alır, infazını da yakar.
“Cezaevlerimizde ıslah mümkün değil; örgütlü suçlara teşvik ediliyorlar” dediniz ve cezaevlerindeki kapasite sorunundan bahsettiniz. “Peki, o zaman neden yeni cezaevleri açmak ve cezaevlerinin içinde eğitim programlarıyla bu suçluları ıslah etmek denenmiyor da serbest bırakmak deneniyor?” diye soranlar da olacaktır…
Keşke mümkün olsa da Türkiye’de bundan sonra hiç cezaevi yapılmasa. Maksadımız cezaevi sayısını çoğaltmak değil; ‘kader mahkûmu’ dediğimiz insanın tekrar sosyal hayata kazandırılması ve aile hayatına devam etmesini amaçlıyoruz. Cezaevi sayısını artırarak ya da genel af çıkararak bunlarla baş etmek mümkün değil. Devlet, suç işlemenin vasatını ortadan kaldırmalı. İnsan iradesinin dışında suç işleyecek durumda olmamalı. Ehliyetler gerçekten ehliyeti hak eden insanlara verilmeli. Alkollü araç kullanmanın cezası artırılmalı. Sosyal devlet suçun iklimini ortadan kaldırmaya uğraşır, cezaevi açmaya uğraşmaz.
“ELİMİZDE 8 MADDE KALIP HALİNDE VAR, 10-11 DE OLABİLİR”
Hazırladığınız taslak kanun teklifi olmaya hazır durumda mı?
Teklif taslağımız 8-9 madde, yürürlük maddesiyle 10-11 olur. Elimizde 8 madde kalıp halinde var. Biz bunu Meclis Başkanlığı’na sunacağız, diğer partilerle konuşacağız. Elimizde kesinleşen bir metin yok. Adalet ve Kalkınma Partisi’yle konuşacağımız gibi Cumhuriyet Halk Partisi’yle de konuşacağız.
“CUMHURİYET HALK PARTİSİ’NE DE GÖTÜRECEĞİZ”
Peki, bu süreçte 8 maddelik taslağı hazırlamadan önce AK Parti yönetimiyle konuştunuz mu?
Bu metni parti olarak netleştirince, elbette grup başkan vekilimiz bunu AK Parti’nin yetkililerine götürecek. Cumhuriyet Halk Partisi’ne de götüreceğiz. Eğer düzeltmek istedikleri yer olursa onların da görüşünü alırız. “Hazırladığımız taslak, virgülüne dokunulmadan olduğu gibi kanunlaşsın” diye de bir iddiamız yok.
Peki, daha önce hem Cumhurbaşkanı hem de dönemin Başbakan’ı Binali Yıldırım, “Gündemimizde yok” demişti. Fikir değiştirirler mi ya da nasıl ikna edeceksiniz?
Hepimiz o beyanları duyduk. Adalet ve Kalkınma Partisi yetkilileri, “Gündemimizde af yok” dedi. Ancak, af artık toplumsal bir zaruret. Milliyetçi Hareket Partisi’nin Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı’yım. Bana açık cezaevlerinde telefon etme imkânı olduğu için orada rahatlıkla telefon edebiliyorlar. İnanın, ben telefonumu kapatmak zorunda kalıyorum. Son bir aydır Twitter’ı kullanıyorum. Ben bir tweet’te Malazgirt’ten bahsederken, altına hemen “Af ne zaman?” diye yazıyorlar. Bu bir zaruret. Onları da dinleyeceğiz. Suçlunun annesi, babası, eşi, çocuğu diye onların taleplerini de görmezden gelemeyiz. Amacımız kader mahkûmlarını topluma kazandırmak.
AK Parti sıcak bakmazsa, bu Cumhur İttifakı’nda bir zedelenmeye sebep olur mu?
Cumhur İttifakı’nın amacı belli. Af teklifimizi AK Parti kabul etmezse, bundan sonra herkesin kendine yoluna gitmesi gibi bir durum yok. Öyle makul bir teklifle gideceğiz ki AK Parti’li yetkililer de bunu kabul edecekler. Götüreceğimiz teklif toplumsal barışa hizmet edecek. Toplumsal barışa AK Parti yetkilileri de, Cumhuriyet Halk Parti’li yetkililer de karşı çıkmaz. Saydığım partilerdeki hukukçu arkadaşlar taslağı inceleyecek. Bazıları, “Bu düzenlemeler zaten Ceza Kanunu’muzda kısmen de olsa var” diyecek. Ama bu düzenleme çok daha geniş. Hükmün açıklanması, geri bırakılması Ceza Kanunu’muzda var ama indirim yok, ekleme yok. ‘Kamu davasını açmanın ertelenmesi’ yok; bu çok yeni.
“BİTKİ HAKLARIYLA DA İLGİLİ KANUN TASLAĞI HAZIRLADIK”
Peki, yeni yasama döneminde MHP’nin başka öncelikleri ne olacak? Hazırladığınız başka yasa taslakları var mı?
Emeklilikte yaşa takılanlar, sözleşmeli erlerin durumu önceliğimiz. Hayvan hakları ve bitki haklarıyla ilgili kanun teklifi hazırlıklarımız var. Her gün haberlerde hayvanlara işkence edildiğini görüyoruz. Onları çok ağır şekilde cezalandırmak gerekir. Bunlarla ilgili taslaklarımız hazır.
Bitki hakları yasası neyi kapsayacak?
Adam eline baltayı almış, yolun kenarındaki çınar ağacını kesiyor. Fatih Sultan Mehmed, İstanbul’u fethettikten sonraki Kanunnamesi’nde “Bir ağaç kesenin başını kesin” diyor. Biz elbette onu demiyoruz ama maalesef doğaya saygıyı zaman içerisinde kaybettik. Ormanları yaktık, ev yaktık…
Gündeminizde idam meselesi var mı?
Tartışılan bir husus ama bu konuda kesinleşmiş bir hazırlığımız yok.