İstifa eden üç vekil, Kılıçdaroğlu ile yaptıkları görüşmede ne talep etti?
Sözcü yazarı Deniz Zeyrek, bugünkü köşesinde CHP'den istifa eden üç vekilin istifa etmeden önce CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptıkları görüşmeyi yazdı.
Sözcü yazarı Deniz Zeyrek, bugünkü köşesinde CHP'den istifa eden üç vekilin istifa etmeden önce CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptıkları görüşmeyi yazdı.
Zeyrek, CHP'den istifa eden İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi, Karabük milletvekili Hüseyin Avni Aksoy ve Yalova Milletvekili Özcan Özel'in, "Muharrem İnce'ye çağrı yapın. Parti kurmasın partide kalsın. İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nu görevden alın.CHP ile HDP arasına mesafe koyun" talebinde bulunduklarını söyledi.
Deniz Zeyrek'in Sözcü'deki yazısı şöyle:
İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi, Karabük Milletvekili Hüseyin Avni Aksoy ve Yalova Milletvekili Özcan Özel, CHP'den istifa etti.
Malumunuz, üç milletvekili, cuma günü istifa etmeden birkaç gün önce CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşmüştü. Görüşme sonrasında “istifa var mı” sorusuna “hayır” yanıtını vermelerine rağmen cuma günü istifalarını açıkladılar.
Söz konusu görüşmenin nasıl geçtiğini merak ediyordum. Güvendiğim bir kaynaktan öğrenme şansım oldu. Görüşme sırasında üç vekil, üç talepte bulunmuş ve istifalarını açıkladıkları cuma gününe dek süre vermiş.
Görüşme sırasında farklı ifade etmiş olabilirler ama taleplerine ilişkin kurdukları cümlelerin CHP yönetimindeki tercümesini aynen aktarıyorum:
-Muharrem İnce'ye çağrı yapın. Parti kurmasın partide kalsın.
-İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nu görevden alın.
-CHP ile HDP arasına mesafe koyun.
Üç vekil bu taleplerini değişik cümlelerle kamuoyu önünde de dile getirmişti. O nedenle duyduğuma şaşırmadım. Benim asıl merak ettiğim, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun vekillerin bu taleplerine verdiği yanıttı.
Kaynağımın bu konudaki soruma verdiği yanıtlardan şu sonuçları çıkardım:
-Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce'ye “parti kurma, CHP saflarında kal” çağrısı yapma talebini adeta duymazdan gelmiş.
-Canan Kaftancıoğlu'na yöneltilen suçlamaların başında “Atatürk” yerine “Mustafa Kemal” ifadesini kullanması ve HDP konusundaki tavırlarıymış. Kılıçdaroğlu, Canan Kaftancıoğlu'nun “Atatürk” demeyi reddettiği iddiasının doğru olmadığını belirterek şöyle demiş: “Atatürk bu partinin kurucusudur. Atatürk bu partinin kılcal damarlarında var. CHP üyesi kimse ‘Atatürk demem' diyemez. Ancak farklı yerlerde farklı zamanlarda Mustafa Kemal, Gazi Mustafa Kemal, Mustafa Kemal Atatürk ve Atatürk diyerek farklı isimler kullanabilirler.”
-Üç vekilin “HDP'ye mesafe koyun” talebine de Kılıçdaroğlu, şu karşılığı vermiş: “CHP ayrı parti, HDP ayrı parti. Biz HDP ile iş birliği yapmıyoruz. Ancak HDP ile de görüşebiliyoruz. Türkiye'de bütün partilerle görüşebilen tek parti biziz. Bakın Atatürk diyorsunuz. Atatürk etnik kökenine, dinine, mezhebine bakmaksızın birlikte yaşamı savundu, birlik için mücadele etti. Ortadoğu'ya bakın. Çatışmaların kökeninde hep etnik köken, din ve mezhep farklılıkları var. Biz Atatürk'ün gösterdiği yolda güçlü bir Türkiye için birlikte hareket edilmesini savunuyoruz.”
Kılıçdaroğlu'nun üç vekile söyledikleri, üç çağrıya verdiği yanıtla da sınırlı kalmamış. Kaynağımın aktardığına göre Kılıçdaroğlu şöyle demiş: “Türkiye'de artık demokrasiden yana olanlarla otoriterlikten yana olanların rekabeti var. Devlet partileşti, biz buna karşın demokrasiden yana olan muhalefetle birlikte hareket edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Türkiye'nin dünya kadar sorunu var. Onların çözümü için birlikte çalışmalıyız.”
★★★
Mehmet Ali Çelebi'nin istifa açıklamasında söylediklerinden yola çıkarak şunu söyleyebilirim: Çelebi ve iki arkadaşı doğru karar vermişler. Zira CHP'yle aralarında derin görüş ayrılıkları oluşmuş.
Ancak, kendilerinin “milli ve yerli”, CHP'yi bu özellikten uzaklaşmış göstermeleri çok ağır bir suçlama olmuş. Bu suçlamanın doğru olup olmadığına CHP tabanı karar verecek.
Unutmamak gerekir ki 2018'de de CHP aynı CHP'ydi. Bugün Çelebi'nin “parti içi demokrasi yok” diye suçladığı CHP'nin genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 2018'de (sırf FETÖ'cüler mağdur etti diye, sırf destek olmak için) parti içi demokrasiyi hiçe saymış, Çelebi'yi milletvekili yapmıştı. Çelebi, kendisi aday yapılırken, “Hayır yüzlerce parti emekçisi dururken, benim gökten zembille getirilip CHP milletvekili yapılmam doğru olmaz. Bu parti içi demokrasiye aykırı” dememişti.
Bir siyaset gözlemcisi olarak şu gözlemimi aktararak bitirmek istiyorum:
Bizim oralarda ne yaparsa yapsın kimseye yaranamayanlar için “ekmeğinde tuzu olmamak” deyimini kullanırlar. Sanırım Kılıçdaroğlu'nun da ekmeğinde tuz yok. Muharrem İnce'yi cumhurbaşkanı adayı ilan etti karşısında buldu. Mustafa Sarıgül'ü İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı ilan etti karşısında buldu. Öztürk Yılmaz'ı milletvekili yaptı, Yılmaz parti kurdu karşısına geçti. Mehmet Ali Çelebi'yi de milletvekili yaptı o da partiyi suçlayarak istifa etti.
Acaba Kılıçdaroğlu ders çıkarmış mıdır?