İzmir Barosu: 'Trans cinayetleri politiktir'
İzmir Barosu LGBTİ+ Hakları Komisyonu, trans kadın Hande Şeker’in kendi evinde, polis memuru olan bir kişi tarafından tabanca ile vurularak öldürülmesine ilişkin açıklama yaptı.
İzmir Barosu LGBTİ+ Hakları Komisyonu, trans kadın Hande Şeker’in kendi evinde, polis memuru olan bir kişi tarafından tabanca ile vurularak öldürülmesine ilişkin açıklama yaptı.
Açıklamada, “Birçok trans cinayetinde olduğu gibi bu cinayetin de tek sorumlusunun şüpheli polis memurunun olduğunu söylemek toplumsal açıdan mümkün değildir. Çünkü; trans cinayetleri politiktir” denildi.
İzmir Barosu LGBTİ+ Hakları Komisyonu, İzmir Alsancak’ta yaşayan trans kadın Hande Şeker’in kendi evinde, polis memuru olan bir kişi tarafından tabanca ile vurularak öldürüldüğünü ve saldırganın Hande’nin arkadaşı olan başka bir trans kadını daha yaraladığını hatırlatarak, şu açıklamayı yaptı:
“Son dönemde karakollarda ve cezaevlerinde işkencenin yeniden gündeme geliyor olması ile bu olayın yaşanması doğrudan ilişkilidir. Kamu gücünün orantısız ve hukuka aykırı bir biçimde kullanılmasını adeta teşvik eden siyasilere ve diğer kişilere cezasızlık politikasının işletilmesinin, ağır insan hakları ihlallerine sebebiyet vermesi ne yazık ki kaçınılmaz bir sonuçtur.
Hak savunucularının ve LGBTİ+ örgütlerinin ülkemizde giderek artan nefret cinayetlerinin önlenmesi için dile getirdikleri; adalet taleplerinin, çözüm önerilerinin ve sorumluları harekete geçirmeye yönelik çağrılarının görmezden gelinmesinden, dolayısıyla LGBTİ+’ların varlığının ve yaşanan hak ihlallerinin yok sayılmasından devlet bir an önce vazgeçmelidir. Seks işçilerini kolluk gücünün baskısıyla sindirmeye çalışma politikasına derhal son verilmeli ve güvenli çalışma alanları sağlanarak hak talepleri yerine getirilmelidir.
Birçok trans cinayetinde olduğu gibi bu cinayetin de tek sorumlusunun şüpheli polis memurunun olduğunu söylemek toplumsal açıdan mümkün değildir. Çünkü; trans cinayetleri politiktir. Temel insan haklarını ihlal ederek kimin haklarının tanınacağına, hatta kimin yaşayacağına dahi karar verme yetkisini(!) kendinde bulan eril, heteroseksist ve cisseksist sistem karşısında çözüm, yalnızca cinayetin failinin cezalandırılması değildir. Yapılması gereken bu suçların bireysel adi suçlar olmadığını görerek; bütüncül ve insan hakları temelli bir politika oluşturmak, LGBTİ+ hareketine getirilen yasaklara son vermek ve nefrete karşı yaşamı tüm gücümüzle savunmaktır.”