Japonya'nın Koreli kadınları seks köleliğine zorladığını inkar eden Harvard profesörü, akademi camiasını ayaklandırdı

Prof. Ramseyer'in 2. Dünya Savaşı'nda Koreli kadınların Japon ordusunun zorlamasıyla değil, kendi istekleriyle genelevlerde fahişelik yaptıklarını iddia eden makalesi, akademik alemi ayaklandırdı. Bazısı Nobel ödüllü yüzlerce ekonomist ve tarihçinin ortak açıklamalarında Ramseyer yalancılıkla suçlandı, makale Holokost inkarcılığıyla kıyaslandı.

Sputnik Türkiye'nin aktardığına göre, Japonya'nın 1910-1945 arası Kore Yarımadası'nı işgal edip sömürgecilikle yönettiği ve kadınları seks kölesi yaptığı dönemle ilgili iki ülke arasındaki gerilim durulmak bilmezken, ABD'nin en prestijli üniversitelerinden Harvard'dan bir profesörün hiçbir kanıta dayanmaksızın Japonya'ya aklayıp kadınları karalayan tezinin yayımlanmasına yönelik tepkiler çığ oldu.

Harvard Üniversitesi Hukuk Fakültesi Japon Yasaları Araştırmaları Kürsüsü'nden Prof. John Mark Ramseyer'in Koreli kadınların Japon ordusunun zorlamasıyla değil, kendi istekleriyle genelevlerde fahişelik yaptıklarını iddia eden makalesi, akademik alemi ayaklandırdı.

Japonya'da yetişmiş ve 10'dan fazla kitap, 50'den fazla akademik makale yazmış Prof. Ramseyer, son olarak, 1931-45'te Kore'de 200 bin kadının 'rahatlama kadınları' adı altında Japon askeri genelevlerinde seks kölesi olarak kullanıldığına dair genel kabul gören tarihsel anlatıya karşı çıktığı bir akademik makale yayımladı.

Korelilerin çoğunluğunu oluşturduğu 'rahatlama kadınları' arasında Çinli, Güneydoğu Asyalı, az sayıda Japon ve Avrupalı da bulunuyordu.

International Review of Law and Economics isimli dergi, 'Pasifik Savaşı'nda seks sözleşmesi yapmak' isimli makaleyi online yayımlamasının ardından akademik şikayet bombardımanına tutulup New Yorker gibi saygın dergilerde eleştiri konusu olurken, bir editör yardımcısı istifa etti.

Bu arada Japon sağcı bir gazetenin İngilizce sitesinde başka bir makale yayımlayan Ramseyer, Koreli kadınların 'rahatlama' adı altında seks kölesi yapıldığı sistemin 'tarihsel gerçeklik olmadığı, tümüyle kurmaca olduğu' iddiasında ısrar etti.

Geçen ay 1000'den fazla ekonomistin imzasıyla International Review of Law and Economics dergisine karşı açık mektup yayımlandı. Metinde 'ekonomi akademisyenlerinin dergisinde hükümet sponsorluğundaki cinsel ilişkiye zorlama sisteminin varlığını inkar eden ve 10 yaşında bir kız çocuğunun fahişelik yapmaya rızasının olduğunu savunan makale yayımlanmasının, bu mesleğe girmek isteyen genç akademisyenlerde tiksinti yaratacağı' dile getirildi.

Nobel ödüllü Alvin Roth ve Paul Milgrom'ın da aralarında olduğu ekonomistlerin ortak açıklamasında, makale, Holokost inkarcılığıyla kıyaslandı.

Andrew Gordon, Carter Eckert gibi Harvard ve diğer kurumlardan tarihçiler, makalede uzun uzadıya betimlenen fahişelik sözleşmelerine dair hiçbir kanıtın yer almadığına, tek birini bile görmediği sözleşmelerden son derece empatiyle söz eden profesörün böyle bir sözleşme imzalamış tek bir kadınla konuşmadığına dikkat çekti.

Connecticut Üniversitesi'nin modern Japonya ve Kore tarihçisi Alexis Dudden da Ramseyer'in hakkında yazdığı sözleşmeleri asla görmediğini vurgulayarak, makaleyi 'on yıllara dayanan araştırmalara saygısızlık eden tümden uydurma' diye niteledi.

Harvard'da yüzlerce öğrenci, Ramseyer'den özür talep eden ve hakkındaki şikayetlere üniversitenin yanıt vermesini talep eden sözleşme imzaladı. Şimdilik ne profesörden ne de hukuk fakültesinden ses seda çıkmadı. International Review of Law and Economics ise makaleyi basılı mart ayı sayısında yayımlamaktan vazgeçtiğini ve incelemeye aldığını açıkladı.

'Düşman' kardeşler Güney ve Kuzey Kore, Ramseyer'e tepki göstermekte birleşti. Geçen hafta Kuzey Kore devletine bağlı Bugün KDHC gazetesi, makale karşılığı aşırı milliyetçi Japon gruplardan rüşvet aldığı suçlamalarına atıfla, Ramseyer 'iğrenç paragöz' ve 'sözde akademisyen' diye nitelendi. ABD Dışişleri Sözcüsü, Güney Kore'nin Yonhap haber ajansına yaptığı açıklamada, Japon ordusunun 2. Dünya Savaşı'ndaki seks kölesi sistemini 'korkunç bir insan hakları ihlali' olarak gördüklerini teyit etti.

Sistemden kurtulup hayatta kalabilen kadınların ilk kez 1990'larda seslerini yükseltmeleriyle gün ışığına çıkan mesele, Japonya resmen özür dilemeyi ve kurbanlar için tazminat ödemeyi reddettiği için Tokyo ile Seul arasında sık sık kriz çıkarıyor.