Kadın sığınma evlerinin kapasitesi yetersiz kaldı, kadına yer kalmadı
CİMER’e başvuran CHP’li Şeker, “Sığınma evlerinde 10 bin kadına 1 yer bile düşmüyor” dedi. Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Şimşek ise sığınma evlerinin sayısının da olanaklarının da yetersiz olduğunu vurguladı.
Kadına yönelik erkek şiddeti ülkenin en büyük toplumsal problemlerinden biri olmayı sürdürürken, devletin bu konu özelindeki politikaları ise sorunlara çare olmaktan çok uzak kalıyor.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’nin (CİMER), CHP İstanbul Milletvekili Dr. Ali Şeker’in kadın sığınma evleriyle ilgili bilgi alma başvurusuna verdiği cevap, ülkedeki önemli sorunlardan birini yeniden gündeme getirdi.
BirGün'den Seda Balmumcu'nun haberine göre, CİMER’den gelen yanıtı kamuoyu ile paylaşan Şeker, “83 milyonluk ülkemizde nüfusun yarısını kadınlar oluşturuyor. Ancak ülkemizde sığınma evlerinin toplam kapasitesi yalnızca 3 bin 482. Bu kapasitenin derhal artırılması şart. Sığınma evlerinde 10 bin kadına 1 yer bile düşmüyor” dedi.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verilerine göre 2020 yılının ilk 6 ayında en az 146 kadının erkek şiddetiyle can verdiğini belirten Şeker, “Neredeyse her gün bir kadın öldürülüyor. Kadınlar boşanmak istediği için, ayrılmak istediği için katlediliyor. İktidar kadınların duymak istemediği gibi, yaşanan kadın cinayetlerini de görmek istemiyor” diye konuştu.
BirGün’e konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı İdil Yalçıner Şimşek, sığınma evlerinin sayısının çok yetersiz olduğunun altını çizdi: “Mevcut sığınma evlerinin de olanakları çok kısıtlı. Kadınlar sığınma evlerinde 1 ay kalabiliyorlar ve 1 ayın sonunda çıkartılıyorlar. Bunun yanında 10 yaşından büyük erkek çocuğuyla kalamıyor. Kadınlara ‘ya hayatını seç ya da çocuğunu’ deniliyor” ifadelerini kullandı.
Küçük yerlerde ciddi güvenli zafiyeti olduğunu dile getiren Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü: “İstanbul Sözleşmesi ilk imzalandığı zaman sığınakların sayıları daha yüksekti. Yönetimler değiştikçe sığınaklar kapatılmaya başlandı ya da yenileri açılmadı. Bu belediyelerin inisiyatifinde olmamalı, devlet müdahale etmeli, kendi sığınma evlerini açmalı. Sığınma evleri de tek başına bir çözüm değil. Devletin şiddet gören kadınlar için başka çözümler de bulması gerekiyor.”
KADINLAR YALNIZLAŞTIRILIYOR
Şimşek, iktidarın hedefinde olan İstanbul Sözleşmesi’nin öneminden bahsederek sözlerini şöyle sonlandırdı: “Sözleşmeden imza çekilmesi gündemde. Sonuna kadar İstanbul Sözleşmesi’nin arkasında durmamız gerekiyor. Toplumun yüzde 70’i sözleşmeden imza çekilmemesi yönünde düşünüyor ancak iktidar ve medya toplumun çok büyük bir kesimi sözleşmeden dolayı mağdurmuş gibi bir algı yaratıyor. Sözleşmeden geri çekilmek kadınları devlet eliyle yalnızlaştıracak.”
***
Büyükşehirlerde 9 sığınma evi
Belediyeler Kanunu’nun 14. Maddesi, “Büyükşehir Belediyeleri ile nüfusu 100 binin üzerindeki belediyeler, kadınlar ve çocuklar için konuk evi açmak zorundadır” hükmü ile nüfus kriterine bağlı olarak sığınma evi açmayı bir zorunluluk olarak saymasına rağmen CİMER tarafından verilen yanıta göre sığınma evlerinin sayısı şu şekilde:
♦ Büyükşehir Belediyelerine bağlı 9 kadın konukevi, il-ilçe belediyelerine bağlı 23 kadın konukevi olmak üzere toplam 32 kadın konukevinde 703 kapasite ile hizmet veriliyor.
♦ Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bağlı 81 ilde 110 kadın konukevi 2 bin 717 kapasite ile hizmet veriyor.
♦ Göç İdaresi Genel Müdürlüğüne bağlı 2 kadın konukevi 42 kapasite ile hizmet veriyor.
♦ Sivil toplum kuruluşuna bağlı 1 kadın konukevi 20 kapasite olmak üzere, ülke genelinde 145 kadın konukevi 3 bin 482 kapasite ile hizmet veriyor.