Kadınlar işe giremiyor: 'Erkekler de itiraz etmeli'
Üniversite mezunu olup da işe giremeyen kadın sayısı artıyor.
Son çıkan yasalar ve doğum sonrası uzun izinler nedeniyle işverenler yönetici pozisyonunda üniversite mezunu kadını tercih etmiyor.
Türkiye’de 15-65 yaş arası 20 milyon kadın iş gücüne dahil olamıyor. Kadınlarda iş gücüne katılım oranı yüzde 34’ler seviyesinde.
Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) Başkanı Sanem Oktar, son yıllarda çıkarılan part-time yasalar ve uzun doğum izinleri nedeniyle üniversite mezunu kadınların iş hayatının dışına itildiğini söyledi.
Çalışan kadınların yüzde 40’ının evlilik ve çocuk sonrası işi bırakmak zorunda kaldığını dile getiren Oktar, “İşi bırakanlara ‘mutlu musunuz’ diye soruyoruz, yüzde 60’ı ‘hayır’ diyor. Çocuğuma bakacak ya da bırakacak uygun kreş bulsam çalışmak istiyorum diyor. Kadınları tekrar iş hayatına kazandırmak için, kreşlerin ucuz ve ulaşılabilir olması gerekiyor” dedi.
KAGİDER Başkanı Sanem Oktar ile, Cumhuriyet'ten Şehriban Kıraç'a konuştu.
Kadınlarda yüzde 20’ye dayanan bir işsizlik varken, girişimci kadın sayılarını nasıl artıracaksınız?
- KAGİDER, girişimcilik yoluyla kadını güçlendirmeyi hedefliyor. Kadını önce girişimci yapıyorsunuz. Para kazanıyor vergi veriyor sonra kadınları işe alıyor. İş sahibi kadın sayısı artınca istihdama katılan kadın sayısı da artıyor. Türkiye’de şu anda toplam 110 bin girişimci kadın var ve toplam girişimcilerin yüzde 8’ini oluşturuyor. Türkiye’de kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 34. OECD ortalaması yüzde 58. Komşumuz Yunanistan’da bu oran yüzde 42 seviyelerinde. Genç kadın işsizliği yüzde 18’lere kadar çıkıyor. Ana odak noktamız girişimcilik olsa dahi kadının işgücüne katılımını sağlamak istiyoruz.
Strateji kurulmalı
Nasıl iş hayatına katılacak kadın, bunun için atılan adımlar yeterli mi?
- Türkiye’de her yıl 1.7 milyon kişi iş hayatına katılıyor. Bizim bu sorunu çözmemiz için her yıl var olan işsizlerle birlikte en az 2-2.5 milyon insana iş yaratmamız gerekiyor. Türkiye’nin G20 ülkeleri nezdinde imzaladığı çok net bir hedefi var: 2025’e kadar kadın istihdamını yüzde 41’e çıkaracağım. İşgücüne katılımı şu anda yüzde 34. Yeni torba yasa çıktı. 2.5 milyon kişiye istihdam sağlanacak 3 ay primler devlet tarafından ödenecek.
Tamam bunlar iyi adımlar ama daha sürdürülebilir işler yapılmalı. Yeteneklerle iş taleplerinin örtüşüyor olması lazım. Türkiye’de henüz böyle ciddi bir haritalanma yok. Ben size cerrah yetiştirin demiyorum. Yukarıdan iyi bir stratejinin kurulması ve ona göre hareket edilmesi gerekiyor.
Yüzde 30 daha zenginleşiriz
Son yıllarda kadın girişimci sayısı artıyor, dernekler daha çok kadın sorunlarını konuşmaya başladı, ne oldu da kadınlar farkedildi?
- Tabii kadın girişimci sayısının artması kolektif bir iş. KAGİDER’in de çorbada tuzu vardır. Bütün kadın örgütleri bununla ilgileniyor. Çünkü mağdur olan benim diyor. Hakka sahip olan uğraşmıyor. O yüzden kadınlar buna sahip çıkıyor. Dünya şunun farkına varıyor: Tek kanatla uçulmaz. Ekonomik olarak gelişmek istiyorsan kadınları yanına alman gerekiyor. Elinizdeki yetenek havuzunun yarısını kullanmazsanız hedeflere ulaşmanız mümkün değil. Kadınlar ekonomiye eşit katılırsa Türkiye yüzde 30 daha zengin olacak. Bazen diyorum ki erkeklerin de buna itiraz etmesi lazım. Çünkü bu sistemde sadece onların çalışmasını bekliyoruz. Bizim büyüme politikalarımız aslında doğma endeksli. Halbuki bunu iyi yapan ülkeler var. Hem doğum oranı hem kadın istihdamı yüksek. Biz bu modelleri gidip hümükete anlatıyoruz.
Bir kadın ünversite mezunuysa çocuklarının üniversite mezunu olması yüzde 100, bir erkek üniversite mezunuysa çocuklarının üniversite mezunu olma ihtimali yüzde 50. Kadının kazandığı para ekonomide bölünerek gidiyor, eğtime sağlığa, gıdaya ayırıyor. Bu da toplu kalkınma anlamına geliyor.
Kreş sorunu çözülmeli
Kadınlar neden iş hayatına dahil olamıyor?
- 15-65 yaş arası işgücüne dahil olmayan 20 milyon kadın var.
Burada iki grup kadın var bir tanesi çalışmış çocuk ve yaşlı bakımı yüzünden ya da evililik yüzünden işinden ayrılıyor. Bir grup da hiç iş hayatına dahil olamıyor. Yaptığımız araştırmalara göre, çalışan kadınların yüzde 40’ı evlilik ve çocuk nedeniyle işi bırakıyorlar. Ancak bırakanların yüzde 60’ına soruyorsunuz, memnun musunuz, mutlu musunuz diye “hayır mutsuzum” diyor. ‘Eğer uygun çocuk bakım koşulları sağlanırsa ben işime dönmek istiyorum’ diyor. Eşine soruyorsunuz evet çalışsın diyor. Çocuğuna soruyorsunuz, o da annem çalışsın diyor. Burada öncelikli çözülmesi gereken konu çocuk bakımı ve kreş sisteminin yaygınlaştırılması. Bunun uygun ücretlerle olması. Saatlerinin çalışan kadını destekler biçimde olması lazım. Şu anda özel sektörde 18.00’de işten çıkan kadın sayısı yoktur. Çocuğu 10 km. mesafede bir kreşe bırakmışsa ona yetişecek aldığı maaşın yarısını da oraya verecekse, zaten işgücünden kopuyor.
Son dönemlerde üniversite mezunlarına baktık. Üniversite mezunu olan kadınların iş bulma oranları daha yüksekti. Ama son 2 yıldır üniversite mezunu olup da işe giremeyen kadınların sayısı arttı. Çünkü çıkan yasalar, doğum sonrası verilen uzun izinler nedeniyle işverenler kadın tercih etmemeye başladı. Özellikle özel sektörde yönetici pozisyonunda kadınlar tercih edilmiyor. Hamile kalırsa 1 yıllık doğum izni ve o koltuğun boş kalmasını kimse göze almıyor. Part-time yasası çıkarken, bu yasalar üniversite mezunu kadınların işe alımını düşürecek diye hükümete söyledik. Hadi uygulanacaksa kreş sorunu çözülsün dedik. Olmadı bunlar. Şimdi sonuçlarını görüyoruz. Bu sistem kadını daha düşük ücretli yere de sıkıştırıyor.
Hiç iş hayatına katılmayan grupta ise ataerkil bakış açısı önemli. Örneğin gece çalışılan, ayakta olunan işler güvenlik sebebiyle ya da erkeklerin yoğun çalıştığı yerde aile diyor ki dur bakalım senin ne işin var orada kadın başına... Bu ve benzeri kültürel kodlar kadını işi hayatının dışına itiyor. Onların var oldukları becerilerle doğru işlerin eşleştirilmesi önemli. Bu gruptaki kadınların rol modellere ihtiyacı var. Teknolojik gelişmelerle evde ürettikleri ürünlere ticarete katkı sunabilirler.
Temsiliyet düşük
Türkiye’deki 13 işveren meslek örgütüne bakıldığında başkanların hepsi erkek. 7 yargı organlarında sadece 2 kadın başkan var. 81 ilin valisinin sadece 2’si kadın. Sanem Oktar’ın paylaştığı toblolara göre, akademik kadroların yüzde 44’ü kadınlardan oluşurken 176 rektörün 17’si kadın. TBMM’deki 539 milletvekilinin 75’i kadınlardan oluşurken, 25 müsteşarın sadece yüzde 4’ü kadınlardan oluşuyor. Kamu personeli toplam 3 milyon çalışanın yüzde 37’si kadınlardan oluşuyor.
Endeks geliyor
KAGİDER’in gelecek hedefleri neler?
- KAGİDER 62 milyar doları temsil ediyor. KAGİDER’in mentorluk verdiği kadınların yüzde 26’sı işini büyüttüğünü söylüyor. Kanun yapıcıya doğru öneriler sunmak ve AB için çalışıyoruz. G20’de W20’nin başkanlığını yaptığımız için mart ayı sonunda Tokyo’da olacağız. Kadın girişimcilğini nasıl geliştiririz diye çalışıyoruz. Kagiderpusula.org diye bir sitemiz var. Buraya Türkiye’nin her tarafından kadınlar gelebilir ve girişimci olmanın eğitimini alabilir. Tuborg ile Kadın Girişimcilerin endeksini çıkarıyoruz. Nisan ayında bunu açıklayacağız.
Minik adımlar
Hükümet sizin dediklerinizin ne kadarını dinliyor?
- Dört yıldır lobi yapıyorum. Yasaların çıkması için çabalıyoruz. Ama minik adımlarla gidiliyor. Farkında olmakla, uygulama arasında ciddi fark var. Neden kadın olması gerektiğine dair binlerce sebep söylüyorum. Bizi dinliyorlar mı evet dinliyorlar. Ama ne kadar hareket ediyorlar... O yüzden bastırmaya devam.
Herkesin beraber hareket etmesi gerekiyor. Kanada neden 15 kadın bakan, 15 bakan erkek bakan yaptı. Neden Japonya daha fazla kadını istihdama katacağım dedi. Ekonomik düşünce sistemi olarak da buna ihtiyaç var. Daha yaşanılabilir daha zengin bir dünya için buna ihtiyaç var.