Karamollaoğlu: Cumhurbaşkanı adaylığında acele etmeme kararlılığındayız
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu katıldığı canlı yayında cumhurbaşkanı adaylığı konusunda yaptığı açıklamada, "Cumhurbaşkanı adaylığında acele etmeme kararlılığındayız" dedi.
Saadet Partisi lideri Karamollaoğlu, Habertürk TV'de gazeteci Fatih Altaylı'nın sorularını yanıtladı.
Karamollaoğlu katıldığı canlı yayında cumhurbaşkanı adaylığı konusunda yaptığı açıklamada, "Cumhurbaşkanı adaylığında acele etmeme kararlılığındayız. Seçim kararı alınır, 2 gün içinde adayımızı açıklarız. Her seçime gidilirken milletvekili adayları önceden belirlenmez. Seçim kararı alındıktan sonra belirlenir." diye konuştu.
Gündeme dair birçok konuda açıklamalarda bulunan Karamollaoğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
SAADET PARTİSİ KONGRESİ
Kongrede problem olabileceğini hiç düşünmüyorum. Seçime bu kadar zaman kala aslında kongreye gidilmemeli. Ancak kanuni durum var. Biz de tam 30 Ekim dedik. Bizim kongre tarihi 3 Kasım'da doğuyor. Ekim ayının 30'una aldık. Ümit ediyorum ki, coşkulu kongre olur. Bu da seçime giderken vesiledir. Teşkilatları hayata katabilmek için. İnşallah bir problem olacağı konusunda bir düşüncem yok. Değişiklik olacağını zannetmiyorum. Bugüne kadar bu tarzda herhangi bir niyet belirten olmadı. Bunlar son zamanlarda ufak tefek meselelerden dolayı farklı kanaatte olan arkadaşlarımız.
"BİZİM TATBİK ETMEYECEĞİMİZ POLİTİKALARI UYGULAMAYA KOYUYORLAR"
Bazı arkadaşlar bizim ittifakın içinde olmamıza rıza göstermeyebilir. Ancak 'AK Parti ile birlikte olalım' diyenler şimdiye kadar belki kişi olarak vardır. Onun dışında böyle bir eğilim yok. AK Parti koparken açık ve net şekilde 'Biz milli görüş gömleğini çıkardık' dediler. Bu bizatihi sayın Erdoğan'ın ifadesi. Gömlek çıkarmak bizim anladığımız manada bütün umdelerini, prensiplerini terk etmek manasına geliyor. Bizim tatbik etmeyeceğimiz politikaları uygulamaya koyuyorlar. Buna da tabanımız kesinlikle rıza göstermez. Ekonomi, dış politika, eğitimde ve ahlaki değerlerde. Bizim için önce ahlak düsturu çok önemlidir. Ahlak ve maneviyat en başta dürüstlük demektir. AK Parti'de bunlar son zamanlarda söylenmeye başlandı. Ama sözle değil davranışla ifade edilir. Siz harama el uzatmazsanız, yolsuzluk yapmazsanız, bunların hepsi ahlaki temele dayanan prensiplerdir. Ama ne yazık ki bunların hepsini terk ettiler.
"BUGÜNKÜ DURUMA KENDİLİĞİNDEN GELMEDİK"
Erdoğan'ın 'itibardan tasarruf olmaz' demesi bile bunun ne kadar büyük önem taşıdığını gösteriyor. En çok şaşırdığım hususlardan birisi, Beyaz Saray'da insanlar geliyor, misafirler geliyor. ABD Cumhurbaşkanı yemekler veriyor. Sonra öğrendim, bunun tamamı Cumhurbaşkanının kendi maaşından kesiliyormuş. Bizim külliyedeki harcamalar nereden karşılanıyor? Ben Amerikalıların politikalarını tasvip etmem. Dünyaya bakış açılarında kendi dışındaki ülkelere zulmetmekte tereddüt göstermiyorlar. Ama kendi içinde belli kuralları mutlaka tatbik ediyorlar. Bizde öyle bir şey yok. Biz şu andaki duruma düştük. Bugünkü duruma kendiliğinden gelmedik. 20 yıl bir parti Türkiye'yi yönetecek, 20 yıl sonra başladığından geriye düşecek. Bunu anlamak, kabullenmek mümkün değil. Söylediği prensiplerin tamamını kendisi değiştirecek. İsraf ve yolsuzluk gibi.
SANSÜR YASASI
Bu iktidar yeri geldiğinde uygulamalarda acımasız davranabiliyor. Vatandaşı uydurma haberlerle tedirgin etmek, gerçek dışı bilgilerle yönlendirmek, bunlara müspet yaklaşım sergilemeyiz. Mesele tatbikata gelince o noktada endişemiz var. Bu konuyu çok derinlemesine 6'lı Masa'da konuşmadık. Tatbikatını gördüğümüz zaman bu meseleleri gündeme getirmek vatandaş nezdinde daha etkili olur. Şu anda genel manada yanıltıcı bilgi vermeyi bu yasa yasaklıyor. Ama yanıltıcı bilgi dediğiniz ne? Geçmişte 'Bu gidişle dolar 10 TL'yi bulur' demişler. Vay siz nasıl dersiniz? 2 TL dolar. Şimdi ne oldu? Neredeyse 20 TL'ye çıktı. Burada tahdit getirirseniz makul olmaz. TÜİK diye bir müessese icat ettiler. TÜİK'in rakamları belli rakamları alıyorlar, ortaya rakam koyuyorlar. Gerçekle mukayese ettiğiniz zaman enflasyonu diğer rakamlara baktığınızda yarısının altında kalıyor. Biz buna elbette itibar edemeyiz. Uygulamayı bir görelim. Böyle bir yasa dünyanın hiçbir yerinde yok. Başka yerlerde de abartılar olabilir.
SİYASİ NEZAKET MESELESİ
Bütün dünyada iktidarla muhalefet arasında çekişmeler vardır. Politikalar farklıdır. Aynı kelimelerle ifade eder uygulamada ayrı düşebilirsiniz. Türkiye'de en büyük problem; siyasi partiler birbirini ya düşman ya da hasım olarak görüyor. Siyasi partiler birbirlerinin düşmanı, hasmi değil; rakibidir. Müsabakaya girersiniz siz veya rakibiniz kazanır. Sonuçta rakibinizi tebrik edersiniz. Tatbikatta düşmanca tavır sergilenirse Türkiye'de demokrasiden, düşünce hürriyetinden bahsedilemez. Şimdi en azından söylüyoruz, kavga çıkıyor. O zaman kavga da çıkmaz atarlar içeriye. Ben 'iki sene sonra 30'u bulur' derim. 'Vay nasıl dersin'e gidiyor bu iş. En çirkin tarafı birbirlerine karşı çok ağır itham ve küfre varan ifadeler kullanmaları. Bu toplumun ahlakını bozuyor. Buna bizim rıza göstermemiz mümkün değil tabii ki. Bizim en çok üzerinde durduğumuz konu Allah nasip ederse, iktidar olursak kimseye karşı ağır ithamlarda bulunmayacağız. Küfre, aşağılayıcı ifadeleri de siyasetin dışına çıkaracağız. Şu anda ekonomiyi düzeltelim, adaleti düzeltelim diyoruz ama, düzeltmemiz icap eden bir numaralı mesele siyasi partilerin birbirine karşı olan tavrı.
ANKARA'DAKİ SU İNDİRİMİ
Bugün iktidar sizde olsaydı bu kararı alır mıydınız? Bu kabul edilebilecek bir şey değil. Böyle bir durum hiçbir zaman olmadı. Belediye meclislerindeki arkadaşlar bu sorumluluklarını idrak etmek mecburiyetinde. Belediyeyi çökertmek, muhtaç duruma düşürmek belediye meclislerinin yapacağı bir iş değil. Bunlar yarın bu yaptıklarından eminim utanacaklar. Vatandaşın önüne çıkıp, özür de dileyecekler ama bir fayda getirmeyecek. Siz herşey pahalanırken bir belediye de kendi ihtiyaçlarını karşılayabilmek için birtakım hizmetler için ücret almak mecburiyetinde iken güya vatandaşın yanında olmak için böyle adım atarsanız bir ahlaki zaafiyet var demektir. Bu dürüstlük değil. Öyle bir şey varsa topluma çıksınlar. Türkiye'nin en büyük ekonomide derdi, üretim girdilerin yüksek olması; maliyet enflasyonu, siz eğer girdileri aşağı çekemezseniz, satış fiyatını, hizmet bedelini aşağıya çekmeniz mümkün olmaz. Belediye kendi mazotunu üretmiyor ki, mazotu ucuz vermem diyor. Bu yaklaşımdan ileride kendilerinin mahçup olacaklarını düşünüyorum.
CUMHURBAŞKANI ADAYLIĞI
Bir hata yaptığımız kanaatinde değilim. Geçmişte de bunu söyledim, parlamenter sistemde koalisyonlar parlamento seçimlerinden sonra kurulur. Meclis aritmetiğine göre partiler biraraya geldiğinde meclis çoğunluğunu alıyorsa iktidar kurulur. Önce bugünkü sisteme göre başkan seçilecek, arkasından mecliste çoğunluğa göre Türkiye Cumhuriyeti yönetilecek. Koalisyon şartlarını önceden belirlemek mecburiyetindeyiz. Ekonomi, eğitim, dış politikada ne yapacağız? 6 partinin her konuda ittifak etmesi mümkün olmaz. Asgari müştereklerde birleşerek bunu yapmak mümkün ve biz bunun yapılabileceğine inanıyoruz. 6 aylık sürede konuyu olgunlaştırdık. Belli noktaya geldik. Şimdi ikinci döneme giriyoruz. Artık biz somut politikalarımızı açıklamaya başlayacağız. Cumhurbaşkanı adaylığında acele etmeme kararlılığındayız. Seçim kararı alınır, 2 gün içinde adayımızı açıklarız. Her seçime gidilirken milletvekili adayları önceden belirlenmez. Seçim kararı alındıktan sonra belirlenir. Aday adayları vardır, üzerlerinde müzakere edilir. Belirlenme mutlaka seçim tarihi belirlendikten sonra yapılır.
ALTILI MASA'NIN KOMİSYONLARI
Mitingler yavaş yavaş başladı. Tayyip Bey de bir bakıma yeni başlıyor. Seçim sathı mailine girildi sayılır. Biz Cumhurbaşkanı adayını seçim tarihi belirlendikten sonra yapacağız. Geçen toplantıda komisyonlar kurduk. Bu komisyonlardan birisi yol haritasını belirleyecek. Seçim güvenliği, sandıklara sahip çıkma. İkincisi ise ana politikaları birlikte oluşturacağız. İlk kademede 6 kişilik bir komisyonumuz var. Yakında bunların ön raporları kamuoyuna duyurulur. Kullanılan tabirler, dil, hedefler, politikalar netleşmiş olur. Bu her sahada olacak. En önemlisi ne? Adalet, ekonomi. Sağlık, eğitim de önemli tabii. Biz ne yapıp yapıp batıya olan göçü mümkünse, geri çevirmek istiyoruz. Anadolu'daki her ilin kendi insan gücünü orada yapılacak yatırımlarda kullanılmasını arzu ediyoruz. Son zamanlarda kalkınmalarda öncelikli illeri belirliyorlar.
"KENDİSİNİN İKTİDARA GELMESİ BENCE PROJEDİR"
Tayyip Bey 20 sene içinde muazzam siyasi tecrübe kazandı ama maalesef politikaları iflas etti. İlk söyledikleri ile bugün söyledikleri arasında uçurum var. Bunun en açık göstergesi ilk başlangıçta yola çıktığı arkadaşlarının yüzde 90 kendisinden ayrıldı. Sayın Babacan sağ koluydu. Abdullah Bey, Davutoğlu. Çok isim var. Bunların hepsi neden ayrıldı? Artık gidişata kendileri etki edemeyeceklerini gördüler. İtiraz ediyorlar, kaale alınmadılar. Sayın Cumhurbaşkanı bunu dikkate alması gerekirdi. Sayın Cumhurbaşkanının da politik tarafı var. Kendisinin iktidara gelmesi bence proje neticesindedir. Sayın Cumhurbaşkanı ABD'de birtakım fotolar verdikten sonra Türkiye'de farklı bir siyasete girdi. AK Parti ondan sonra kuruldu, bu tesadüfi değil.
"TÜRKİYE'NİN BÜTÜN PROBLEMLERİNİ TAYYİP BEY'İN ÇÖZEBİLECEĞİ KANAATİNDE DEĞİLİM"
Bir toplantıda sayın Erdoğan 'faiz bir dünya gerçeği' demişti. Müslüman iş adamları toplantısıydı. Bugün nastan bahsediyor. Merkez Bankası faizleri sözkonusu olunca. Türkiye'de faiz yüzde 35'e çıkmış. Fiilen vatandaşın kullandığı kredinin maliyeti yüzde 34-35. Buradaki nas sadece Merkez Bankası faizleri için mi geçerli? Siz bu sistemi değiştirmek için bugüne kadar tek bir adım atıldığına şahit oldunuz mu? Faize ben de karşıyım. Ama karşı olmak Merkez Bankası faizlerini düşürmek yetmez. Alternatif sistem kuracaksınız. Bugünkü faizci sistemden daha etkili olacak. 1974'te Ecevit'le koalisyon kurmuştu sayın Erbakan. DESİYAP işletmelere kredi vermek üzere kurulmuştu ve faizsiz veriliyordu. Burada ben sayın Erdoğan'ın şu anda kendisine sempati sağlayacak, oy getirebilecek her kesime şimdi selam veriyor. Büyüklüğüne, küçüklüğüne bakmıyor. KHK'lara henüz gelmedi. KYK'lılara geldi. Şimdi buralardan hep karşılık bekliyor. O ihtimalden dolayı teveccühün kısmen artma ihtimali var. Türkiye'nin bütün problemlerini Tayyip Bey'in çözülebileceği kanaatinde değilim.
"HER DİZİ TAYYİP BEY'E DESTEK VERMEYİ TELKİN EDİYOR"
Asgari ücret, açlık sınırı ne kadar? Bir zam daha yapacak, belki 3 bin lira verecek. 2 ay sonra emin olun o da gider; çünkü sistem bozuk. Şimdi af çıkaracaklar, birtakım insanları serbest bırakacaklar. Şimdi insanlar 'bizi hapisten çıkardı gidip destekleyelim' dese bile sandığa gittiği zaman kararını değiştirir. Niye şimdi değil de seçimden sonra? Seçimden sonra biz Tayyip Bey'in verdiğinden daha fazlasını imkan olarak sağlarız. İsrafa, yolsuzluğa engel olacağız. O bize tahminlerin ötesinde kaynak sağlayacak. Konuta da daha fazla imkan ayrılacak. Bunların her biri Tayyip Bey'e bir kısım seçmenin yönelmesine vesile olabilir ama neticede ben Tayyip Bey'in iktidara geleceği kanaatinde değilim. Tayyip Bey'in başvurmayacağı yer yok. Şu televizyon dizilerine bakın, her dizi Tayyip Bey'e destek vermeyi telkin ediyor. Hep bir lider var, en tepede, devlet için çalışıyor, ona tavır koyanların hepsi hain. Bu mantığı yerleştirmeye çalıştırıyorlar ama sökmez.