Karamollaoğlu: İstanbul Sözleşmesi, kadına şiddeti 10 misli artırdı

Abone ol

Karamollaoğlu, düzenlediği basın toplasında İstanbul Sözleşmesi'ni eleştirdi. Karamollaoğlu, "İstanbul Sözleşmesi'ni kabul etti Türkiye. Ne oldu? Kadına şiddet 10 misli arttı" dedi.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, düzenlediği basın toplasında İstanbul Sözleşmesi'ni eleştirdi. Karamollaoğlu, "İstanbul Sözleşmesi'ni kabul etti Türkiye. Ne oldu? Kadına şiddet 10 misli arttı" ifadelerini kullandı.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, parti genel merkezinde haftalık basın toplantısında açıklamalarda bulundu.

Karamollaoğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar:

İnancımız açısından büyük öneme sahip olan Miraç Kandili’nin tüm insanlığa saadet, barış ve huzur getirmesini Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum. Bu duygu ve düşüncelerle Miraç Gecenizi tebrik ediyorum. Miraç demek Mescid-i Aksa demek, Kudüs demektir. Fakat bugün Kudüs ne yazık ki Siyonizm’in pençesi altında kıvranmaktadır.

'Hayra alamet değil'

Birinci ve İkinci Dünya Savaşı'nın nedenini anlamaya çalışınca görüyoruz ki amaç İsrail'in kurulmasıdır. Bu bölgeyi kana bulamak yeniden şekillendirmek istiyorlar. Büyük Orta Doğu Projesi'nin gerçek adı Büyük İsrail Projesi'dir. ABD'nin nükleer bomba taşıyabilen iki uçağının bu bölgeye gelmesi hiç hayra alamet değildir. İslam ülkelerinin getirildiği bu durumun nedeni bir İslam birlikteliğinin oluşmasını engellemektir. Ülkemizi dış politikada duyarlı olmaya davet ediyorum. ABD'yi ve İsrail’i hala stratejik ortak görürseniz dünyanın kana bulanmasına ve bu ülkenin bölünmesine mani olamazsınız. Bu vebalden de kurtulamazsınız.

'Gazetecilere saldırıları kınıyorum'

Fikir insanlarına şiddet ve saldırıların yapılması sadece gaflet değil hiyanetin de işaretidir. 2019 yılında 34, 2020 yılında 17 gazeteci saldırıya uğramış. Adım adım rekora doğru gidiyoruz. Levent Gültekin’in son zamanlardaki değerlendirmelerinin hiç birine katılmıyorum ama kendisine karşı fiziki bir saldırı yapılıyorsa bu saldırının da tamamen karşısındayım. Düşünme yeteneği olmayanlar ancak saldırı ile problem çözmeye kalkar. Yapılan saldırıları şiddetle kınıyorum.

'Aileyi korumadan kadına şiddeti önleyemezsiniz'

İkinci konu ise geçenlerde kadın günü olarak kutladığımız gün münasebetiyle söylüyorum. Son zamanlarda ülkemizde kadına karşı şiddette bir artış gözlemeye başladık. Son 15 yılın rakamları ortaya atıldığında bu şiddetin 10 misline adar arttığına şahit oluyoruz. Bunu kabullenmemiz mümkün değil. 2020'de 300 kadının katledildiği raporu var önümüzde. 170 kadının ise ölümü şüpheli olarak kayıtlara alınmış. Kadınlar arasında yapılan anketlerde görülüyor ki kadınlar en çok şiddetten endişe duyuyorlar.

Bu bizim için kanayan yaradır. Bu kanayan yarayı durdurmak için bizler gerekli adımları atmakla mükellefiz. Biz ülkemizde kadına şiddetin olağan bir hadise olarak görülmesini istemiyoruz. Sadece kanun yaparak, sadece hukuki düzenlemelerle bu konunun üstesinden gelmek mümkün değil. Kanunlar çıkardık, İstanbul Sözleşmesi'ni kabul etti Türkiye. Ne oldu? Kadına şiddet 10 misli arttı. Sadece kanunlar çıkararak değil toplumda gerekli adımları atmalıyız. Aileyi korumadan kadına şiddeti önleyemezsiniz. Aile toplumun çekirdeği temeli.”

'İktidar, şiddet konusunda salim bir akılla yanaşmalı'

Üzülerek ifade ediyorum, son zamanlarda ülkemizde kadına yönelik şiddet de artış yaşanıyor. Bu kanayan yarayı durdurmak için gerekli adımları atmakla mükellefiz. Annelerimizin, eşlerimizin, kızlarımızın güvende ve geleceğinden emin bir şekilde yaşaması için çalışma ve eğitim hayatı başta olmak üzere diğer tüm alanlarda gerekli düzenlemeleri yapmak mecburiyetindeyiz. Sadece kanunlar çıkararak kadına şiddet çözülmez. Toplumda gerekli adımlar atılmalıdır. Aileyi korumadan kadına şiddeti önleyemezsiniz. Cinayetler son zamanlarda artıyor. İnsanların ekonomik, sosyal ve siyasi sebeplerle psikolojisi bozuldu. İktidarı, siyasileri ve kadın örgütlerini şiddet konusunda salim bir akılla meseleye yanaşmaya davet ediyorum.

'İnsanlar zaruri ihtiyaçlarını bile karşılayamıyorsa ciddi bir problem var'

Ekonomik bunalıma giren bir ailede şiddet maalesef daha kolay ortaya çıkar. İktidarın ekonomiyi düzlüğe çıkaramaması da bu problemlere sebep oluyor. Ekonominin birinci meselesi üretimdir. Milli gelirdeki artış üretimle gerçekleştiği takdirde ve adil bir dağılım ile bu ülkede huzur olur. Hem istihdam azalıyor hem de işsizlik azalıyor. Bu akla ziyan bir açıklama. Çiftçi ve esnaf ayakta duramıyorsa, sanayici yatırım yapamıyorsa, insanlar bazen zaruri ihtiyaçlarını bile karşılayamıyorsa burada ciddi bir problem var demektir.

2021 yılının Ocak ve Şubat aylarında 32.5 milyar lira faiz ödemesi yapıldı. 2 ayda ödenen faiz % 50'den fazla artmış. Böyle devam ederse Türkiye borca mahkum hale düşer. İktidar birtakım çalışmalarla ekonomiyi düzeltme çabasına girdi ama ben burada atılan adımların yapısal olarak Türk ekonomisini düze çıkarabileceğini göremiyorum.

Hiç mi Allah'tan korkmuyorsunuz?

İktidarın vergi mevzuatında özellikle asgari ücretlileri düşünerek, yeni yatırımcıları düşünerek ciddi adımlar atması gereklidir. Garibanın sırtına yük olarak yapılan ihaleleri yaparken memurundan amirine, siyasetçisine kadar katarak söylüyorum hiç mi Allah'tan korkmuyor musunuz bu kararları alırken.

Erdoğan: Damat kadar taş düşsün başınıza Siyaset Meral Akşener: Ben Bahçeli'yi korurken herkese kahkahalar içinde bir yıl bunu söyledi Siyaset Meral Akşener'den Erdoğan'a: Rabia’yı bu kez de, Sisi’nin sofrasında mı bırakıyorsun? Siyaset Murat Muratoğlu: İstifa falan geçin o işleri... Tamamı kovuldu Siyaset