Kelaynakların yetmiş yıllık kaderi değişti
Dünya Doğayı Koruma Birliği’nin (IUCN) 2018 Kırmızı Liste’sine göre nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan kelaynakların tehlike kategorisi bir derece düşürüldü.
Doğa koruma ve nesli tükenen canlıların sembolü kelaynakların Kırmızı Liste statüsü “Yok Olmak Üzere” kategorisinden “Tehlike Altında” kategorisine taşındı. Bu tarihi değişimin nedeni özellikle son yirmi yıl içinde yürütülen koruma çalışmalarının olumlu sonuçlar vermesi.
Yeşilist’te yer alan habere göre, bir yandan pek çok canlının nesli tehlike altına girerken, diğer yandan gerçekleştirilen koruma faaliyetleri olumlu sonuçlar vermeye devam ediyor. Bu yıl, nesli dünya ölçeğinde yok olma tehlikesi altında olan iki kuş türünün, kelaynak ve pembe güvercinin tehlike kategorisi nüfuslarındaki düzenli artış nedeniyle bir derece düşürüldü. Dünyada doğa korumanın sembollerinden biri olan kelaynakların statüsündeki bu değişim, nesli tükenen canlıların ve doğanın korunmasında olumlu bir milat olarak kabul ediliyor.
Her yıl Dünya Kuşları Koruma Kurumu (BirdLife International) tarafından IUCN Kırmızı Liste’sindeki türlerle durum değerlendirme raporu hazırlanıyor. Bu senenin değerlendirmesi yapılmadan önce kelaynaklar “Yok Olmak Üzere (CR)” kategorisindeki 222 kuş türünün arasındaydı. “Yok Olmak Üzere (CR)” olarak adlandırılan kategori, canlılar için en yüksek tehlikeyi ifade ediyor ve bu türlerin neslinin tümüyle tükenme olasılığının çok yüksek olduğunu gösteriyor. 1990 yılında tüm dünyadaki nüfusu 60 çift olan kelaynaklar yapılan koruma çalışmaları sonucunda bugün 120 çiftin üzerinde nüfusa sahip. Bu nedenle kırmızı liste statüsü “Yok Olmak Üzere (CR)” iken 2018’de ilk defa “Tehlike Altında (EN)” kategorisine konarak bir derece düşürüldü. Bu değişimin ana nedeni son yirmi yılda Fas’taki doğal kelaynak nüfusun düzenli olarak artması. Türkiye’deki yarı yabanıl nüfusun da çoğalması ise kelaynakların Doğu Akdeniz’de gelecekte yeniden bir göçebe nüfus oluşturmasına dair umutları artırıyor.
Türkiye’de kelaynak koruma çalışmaları devam ediyor. Kelaynaklar Urfa Birecik’te yaygın bir göçmen kuş türüyken, geçtiğimiz yüzyılda yoğun bir şekilde kullanılan kimyasal ilaçlar sonucunda yok olma tehlikesiyle karşı karşıya geldi. Geçtiğimiz 150 yıl içinde nüfuslarındaki bu büyük düşüş sonrasında kelaynakların günümüzde varlığını sürdüren sadece iki alt nüfusu bulunuyor. Bunlardan biri Fas’taki yerleşik koloni iken, diğeri Türkiye Birecik’teki yarı yabani koloni. Suriye’deki göçmen nüfusun ise geçtiğimiz son iki yıl içinde tümüyle tükendiği düşünülüyor. Kelaynakların Türkiye’deki ilk kaydı 1879 yılında gerçekleşmişti. 1954 yılında Türkiye’nin güneyinde görülen 600 ila 800 çiftten oluşan nüfusları, 1986 yılına gelindiğinde 5 çifte kadar düştü.
Bu ani nüfus azalması sonucunda nesli yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan kelaynakların korunması ve nüfus artışının sağlanması için Milli Parklar teşkilatı tarafından 1977 yılında Birecik’te Fırat Nehri kıyısına Kelaynak Üreme İstasyonu kuruldu. 1990 yılına gelindiğinde türün göç eden nüfusu tümüyle tükendi ve Türkiye’deki mevcut kelaynak nüfusu yarı yabanıl bir nüfus olarak koruma altında alındı. O tarihten bu yana Türkiye’de kelaynakların Mart ile Temmuz arasında serbestçe dolaşan, ancak, göç sırasında yaşanan kayıpları önlemek amacıyla, sonbahar ve kış aylarında üreme istasyonuna alınan yarı yabanıl bir nüfusu bulunuyor. Yapılan çalışmalar sonucunda 1990’da 40 birey olan Birecik’teki yarı yabanıl kelaynak nüfusu 2018 yılına gelindiğinde 250 bireye kadar yükseldi.
Konuyla ilgili açıklama yapan Doğa Derneği Genel Koordinatörü Dicle Tuba Kılıç: “Bu başarı, hala yüzleşmekte olduğumuz büyük tehditlere rağmen uzun soluklu koruma programlarının türleri yok olmaktan kurtarabileceğini gösteriyor. Doğa Derneği kelaynakların sayısının artması için Urfa Birecik’teki üye ve gönüllüleriyle birlikte 2003’ten bu yana kesintisiz olarak bu bölgede, Güney Fırat Vadisi Önemli Doğa Alanı’nda çalışıyor. Milli Parklar teşkilatının Birecik’te elli yıla yakın süredir devam eden projeleri, şüphesiz bu noktaya ulaşmamızdaki en temel nedenlerden biri. Öte yandan kelaynakların nesli halen daha dünya ölçeğinde tehlikede ve Türkiye’de yapılması gerekenlerin yalnızca birinci aşaması tamamlandı. Yani yarı yabanıl nüfusun ciddi bir şekilde artması sağlandı. Asıl gayretimiz, Türkiye’de eskisi gibi sağlıklı üreyen, kendi kendine nüfusunun devamlılığını sağlayan ve göç eden bir kelaynak nüfusunun oluşması. Sadece kelaynaklar değil birçok tür yok olma tehdidiyle karşı karşıya. Bu tehditler ile etkin bir şekilde mücadele etmek ve kelaynaklarda olduğu gibi olumlu sonuçlar almak, konuyla ilgili kuruluşların ve yerel toplulukların iş birliğini gerektiriyor” dedi.