Kılıçdaroğlu: İktidarın bundan utanması gerekiyor
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, tarihi ortak yayın ve sonrasında çıkan tartışmalar hakkında değerlendirmelerde bulundu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, T24'ten Murat Sabuncu'nun sorularını yanıtladı.
Kılıçdaroğlu, Binali Yıldırım ve Ekrem İmamoğlu arasında pazar günü yapılan canlı yayını seyrettiğini söyledi.
Yayına ilişkin değerlendirmede bulunan Kılıçdaroğlu, "Masanın bir tarafında geçmişi anımsatan birisi, öbür tarafında ise geleceği ve umudu anımsatan birisi var. Böyle baktım ben. Binali Bey, Başbakanlık, Bakanlık, Meclis Başkanlığı yaptı. Bir anlamda geçmişte yaptıklarını anlattı ama İstanbul'un temel sorunlarıyla ilgili olarak umut vadeden, gelecek vadeden ve güzel şeyler anlatan Ekrem İmamoğlu vardı. Ekrem Bey, geleceği inşa etme noktasında daha başarılıydı, daha iyiydi." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, uzun bir aradan sonra adayların bir araya gelip konuşması ile yeni bir kulvar açıldığını ve bunun önemli olduğunu vurguladı.
"Siyasetin bir hizmet yarışı olduğunu unutturdular millete" diyen Kemal Kılıçdaroğlu, "Baskıyla kendilerine özgü medya dünyasıyla farklı bir sürecin içine Türkiye sokuldu. Ekrem Bey bu kapıyı araladı. Oturup, tartışılması, konuşulması güzeldi." ifadelerini kullandı.
Yayın öncesi, İmamoğlu'nun moderatör İsmail Küçükkaya ile bir otelde görüşmesine ilişkin soru üzerine ise Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Bildiğim kadarıyla İsmail Bey, iki tarafla da görüşeceğini zaten söylemişti. Binali Bey ile telefon görüşme yapmış, Ekrem Bey ile de yüz yüze görüşme. Sonuçta bu görüşmede bir şey yok, sorular belli zaten. Aynı sorular iki tarafa da soruldu. Ayrıca Binali Bey ve Ekrem Bey'e 'sizler üçer soruyu birbirinize sorabilirsiniz' dendi. Dolayısıyla buradan özel bir şey çıkarmak doğru değil diye düşünüyorum."
Görüşme görüntüleri hatırlatılarak, "Yeniden bir kaset siyaseti başlatma durumu var mı?" sorusu üzerine de Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu demokrasi açısından gerçekten vahim bir şey. İki açıdan bakmak gerekiyor. Birincisi otel yöneticileri siyasi iktidara hizmet eder konumdalar. Çünkü onlar güvenlik kamerasının aldığı görüntüler ve orada korunması lazım. İkincisi ise devletin istihbarat kanadının bir bölümünün siyasal iktidara çalışmış olaması. Bu da ikinci yanlış ama iki yanlış bir doğru etmiyor maalesef. Neresinden bakılırsa bakılsın demokrasi açısından kan kaybettiğimiz bir süreç. İktidarın bundan bir şey çıkarması değil, aslında bundan utanması gerekiyor. Bir görüşme, bir tartışma var. Evet var, 82 milyonun önünde oldu. İsmail Bey önceden açıklama yaptı, 'iki tarafla da görüşeceğim' dedi. Bir tarafla telefonla görüştüğünde biz hiç demedik, 'niye arkadaş telefonla görüştün' diye. Sonuçta tartışmayı yönetecek arkadaşın kendi inisiyatifi. Görüşür veya görüşmez. İki tarafla da görüştüğü için... Hani tek taraflı olsa ben 'etik değil' diyebilirdim ama iki tarafla görüşmüş. Ayrıca son üç soruyu taraflara bırakmış. Ahlaki olan, bu tartışmanın kamuoyu önünde olmasıdır. Ahlaki olmayan ise telefonla ve yüz yüze yapılan görüşmelerin bir şekliyle sanki çok gizli bir görüşme yapılıyormuş gibi bir otelden alınan kameralarla toplumun önüne çıkıp 'bak bunları, bunları yaptılar' diye devletin istihbarat örgütünün bir bölümünün siyasi iktidara hizmet etmesi. Buna daha çok baskı rejimlerinde rastlanır."
Kendisinin ve eşinin telefonlarının bugün bile dinlendiğini bildiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Dinlesinler, gizli saklı konuşmuyoruz. Bir şey konuşuyorsak, bu ülkenin çıkarları için konuşuyoruz." açıklamasını yaptı.
VIP KRİZİ
Ordu-Giresun Havalimanı'nda yaşananlara ilişkin bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, "VIP'ten geçme konusunda Vali, baştan 'kusura bakmayın, buradan geçemezsin' diyebilirdi. Bir uyarı yapsaydı bu iş tamamen çözülürdü" dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"İnsanlar geliyor herhangi bir engel yok. X-ray cihazından geçiyor, herhangi bir engel yok. Ekrem Bey'in annesi geçiyor orada da engel yok. Sonra birdenbire tam ortada 'durun siz VIP'ten geçemezsiniz' deniyor. Gönül isterdi ki Vali Bey gerçekten VIP'ten geçirmek istemiyorsa en baştan deseydi, kimse geçmezdi. Yarısını geçirip yarısını geçirmemek, bu Vali tarafından yapılan bir kumpas aslında. Bütün o Karadeniz'deki tartışmaları başka bir tarafa çekmek için yapılan bir kumpas. Devletin valisi değil, iktidarın valisi zaten. Öyle bakmak, yorumlamak lazım. Binali Bey giderken bırakın VIP'yi, apronda bile uğurlama ekibi var, ona hiç kimse bir şey söylemiyor. Ekrem Bey gelince her türlü engellemeler yapılıyor."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Ekrem İmamoğlu'na yönelik, "Benim milletimden, başta Ordu Valimiz olmak üzere özür dilemedikçe böyle bir adaylığa bırakın layık olmak, böyle bir makama gelemez." açıklamaları sorulan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Onu o makama getirecek olan Erdoğan olsaydı bu cümlenin bir anlamı olurdu. Niye özür dileyecek? Onu o makama getirecek olan milli iradedir, İstanbullular getirecek. Hiçbir güç milli iradenin üzerinde değildir. 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.' diyor Anayasa. Erdoğan'ın kendisini milli egemenliğin üzerinde bir organ olarak görmesini zaten kabul etmiyoruz. Söyleyebilir, Erdoğan için bu sıradan bir sözdür. Çünkü onda demokrasi kültürü yok."
'SEÇMEN LİSTELERİNİ ÖRGÜTÜMÜZE DAĞITACAĞIZ'
İmamoğlu'nun seçimi kazanması durumunda yeni bir iptalin söz konusu olup olmayacağının sorulması üzerine de Kılıçdaroğlu, "Hayır. Bu seçimlerde göreceksiniz Ekrem Bey açık farkla alacaktır. Dolayısıyla YSK'de özel bir kumpas kurmaya kalksalar bile sonuç değişmeyecektir. Yapacakları, düşündükleri her türlü eyleme karşı elbette biz de düşünüyoruz. Seçim sabahı, bir önceki seçimde kullanılan seçmen listelerinin basımını yapıp, her sandık itibarıyla kendi örgütümüze vereceğiz. Karşılaştırın diye. Her türlü önlem alınmış durumda." diye konuştu.
Bir soru üzerine İstanbul seçimini bir referandum gibi görmediğini aktaran Kemal Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"İki kişi yarışıyor ama 'benim yerim niye bu tartışmada yok' diye araya birisi giriyor. 'Özür dilemezsen sen o koltuğa oturamazsın.' Kim oluyorsun sen? Kendini halkın üzerinde gören bir milli irade mi olur? Halk en büyük güçtür. Herkes oturup haddini bilecek, hangi koltukta olursa olsun. En büyük güç milletse, milletin verdiği karara herkesin saygı duyması lazım. Saygı duymadılar, ikinci kez gidiyoruz. Halk bu sefer gereken dersi verecek. Kapalı kapılar ardında bozulan adalet terazisini halk düzeltecek, İstanbullular düzeltecek. YSK kararıyla bizim sokağa taşıp, sokaklarda eylem yapmamızı istediler. Biz bu tuzağa asla düşmedik. Bizim sokağa çıkmamız isteniyordu ama biz düşmedik, çünkü biz haklıyız. Biz halktan korkmuyoruz. Ekrem Bey kazanmıştı ikinci kez kazanacak."
"23 Haziran gecesi çıkacak sonuç Türkiye'yi bir erken seçime götürür mü?" şeklindeki soru üzerine de Kemal Kılıçdaroğlu, "Bir erken seçimi Türkiye açısından çok doğru bulmuyorum. Türkiye bunaldı. Sabah seçim, akşam seçim neredeyse." dedi.
Bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, artık mitingler yerine daha çok toplumun kanaat önderleriyle sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya geldiklerini söyledi.