Kılıçdaroğlu'ndan Süleyman Soylu'ya: Değerin neyse onu söyle
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 5 TL'lik dava açtığı Süleyman Soylu'ya çağrıda bulundu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 31 Mart akşamı baskı ortamında ve eşit şartlarda yapılmayan seçimlerde kazanılan her belediyeyi bir kazanım olarak göreceğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, yerel seçim çalışmaları kapsamında önceki gün ziyaret ettiği Ordu ve Giresun dönüşü Cumhuriyet'ten Mahmut Lıcalı'nın sorularını yanıtladı:
Seçimlere bir hafta gibi çok kısa bir süre kaldı. Uzun süredir sahada çalışıyorsunuz. Sizin gözleminiz nedir? Tabloyu nasıl görüyorsunuz?
Anketlere fazla bakmıyorum. Sokağın nabzını olabildiğince tutmaya çalışıyorum. Sokağın nabzı güzel. İktidardan bir bıkkınlık, yılgınlık var. Taahhütlerini yerine getiremeyen bir iktidar var ve toplum kendini aldatılmış hissediyor. Dolayısıyla bu yerel seçimlerde sandığa giderken vatandaşlar düşünerek gidecek. Oylarını CHP’li, İYİ Partili ve Saadet Partili belediyelerden yana kullanacak. Ankara’da, İstanbul’da, Bursa’da, Adana’da, Mersin’de bunları görüyoruz. Umarım gördüğümüz tablo gerçekleşir.
‘Her belediye değerli’
31 Mart akşamı ‘CHP başarılı oldu’ ya da ‘CHP başarısız oldu’ demeniz için nasıl bir sonuç ortaya çıkmalı?
31 Mart akşamı şöyle bir tablonun ortaya çıkmasını bekliyorum: Demokratik standartlarda müthiş bir geriye gidiş var. Eşit olmayan koşullarda bir yerel seçim gerçekleştiriyoruz. Toplumun üzerinde büyük baskı var. Medyanın yüzde 90 – yüzde 95’ini kontrol eden bir siyasal iktidar var. Buna rağmen alacağımız her belediye ve yeniden alacağımız her belediye bizim için kazanım olacaktır. Belediye başkanlarının sayısı – demokrasiyi savunan Millet ittifakının – alacağı her belediye, güçlü olarak çıkacağı her belediye seçimi, topluma şu mesajı verecektir: Biz bütün baskılara rağmen demokrasiden yana tercihimizi kullanıyoruz. Bu çember ne kadar büyük olursa, dünyaya vereceğimiz mesaj da o kadar güçlü olacak.
‘Yavaş’a dokunamaz’
Ankara’da Mansur Yavaş seçilirse belediye başkanlığı yapamayacağına yönelik iktidar kanadında söylemler dile getiriliyor. Kulislerde görevden alma ve kayyım atama senaryoları konuşuluyor. Böyle bir durum yaşanırsa CHP ne yapacak?
Böyle bir şey olacağını sanmıyorum. Erdoğan tehditle, şantajla oy devşirmeye çalışıyor. Çünkü getirdiği adam Ankaralı değil. Ankara’yı, Ankara’nın sorunlarını bilmiyor. Bakanlık yaptığı dönemde de yerel yönetimlerin sorunlarıyla çok ilgili birisi değil. Kayseri’deki Belediye Başkanlığı süreci oldukça başarısız bir süreç.
Erdoğan, toplumun Mansur Yavaş’a yönelen ilgisini kesmek istiyor. Baskı kurmak istiyor. “Onu seçerseniz ben görevden alırım” diyerek şantaj yoluna başvuruyor. Hiçbir şey yapamaz. Halk gidecek Mansur Yavaş’tan yana tercihi kullanacak ve Mansur Yavaş da herkesi kucaklayacak. Onları yaptığı gibi toplumu ayrıştırıp bölmeyecek. Başarılı bir belediye başkanlığı yapacağına yürekten inanıyorum.
‘Gölete baraj diyor’
Hatay’da baraj konusunda bir polemik yaşadınız.
Burada tamamen haklıyız. Nitekim dört milletvekilimiz bir basın toplantısı yaptılar. Devlet Su İşleri’nin ve Valiliğin internet sitesinden aldıkları bilgileri kamuoyuyla paylaştılar. Bittiğini söylediği barajların daha bitmediği yönünde Valiliğin internet sitesinde bitim tarihi var. Aynı zamanda inşaatların hangi oranda gerçekleştiğine ilişkin bilgiler de var. Erdoğan topluma yanlış bilgi veriyor.
Zaten Amik Ovası’nı baraja döndürmüş vaziyette. Barajları yapmadı, Amik Ovası sular altında kaldı. Amik Ovası haftalar geçmesine karşın hâlâ suyun altındaysa bu barajların yapılmadığının göstergesidir. Barajlar yapılsaydı sular altında kalmazdı. Bir de göletleri de baraj olarak sayıyor. Daha önce gemileri gemicik olarak saymıştı, burada tam tersini yapıyor. Burada garip olan şu: Milletvekilli arkadaşlarımız bu konuda basın toplantısı yaptılar. Haber ajanslarını çağırdılar. Anadolu Ajansı’nı da çağırdılar. Bütün ısrarlara rağmen Anadolu Ajansı gelmiyor.
Son hafta yoksula ulaşacağız
- 31 Mart öncesi son hafta çalışma programınıza baktığımızda İstanbul’un ağırlıklı olduğu görülüyor. İstanbul’a son haftada özel bir strateji mi uygulanacak?
İstanbul çok büyük bir kent. Bir megapol. İstanbul’a daha fazla zaman ayırmak gerekiyor. Biz de arkadaşlarımızla oturduk, toplumun ulaşılamayan yoksul ve dar gelirli kesimlerine ulaşmak istiyoruz.
İstanbul’un ne olduğunu kavrayamamış, denizi ve boğazı görmeyen kesimler var. Onlarla biraz daha sıcak ilişki kurmak istiyoruz. Mitingler falan değil, İstanbul’un önemli kanaat önderleriyle, toplumun değişik kesimleriyle toplantılar yapacağız.
‘Başarılı olacaklar’
- CHP’nin pek çok büyükşehir belediye adayı ilçe belediyelerinden geldi. Son haftaya girilirken CHP’nin izlediği bu tercihin sahadaki karşılığını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yeni bir strateji izledik. Yeni ve genç adaylar, ayrıca arkasında bir başarı öyküsü olan adayları belirledik. Ekrem İmamoğlu, Mustafa Bozbey, Zeydan Karalar, Muhittin Böcek gibi isimler ilçe belediyelerinde büyük başarılar elde etmiş ve şimdi de bu başarılarını büyükşehir belediye başkanlığında da sunacak.
Dolayısıyla belediye başkanlığı yapamaz mı yapabilir mi diye bir endişe asla söz konusu değil. Gerçekleştirdikleri başarıları, bulundukları büyükşehirin tümünde gerçekleştirmek istiyorlar. Bu stratejimiz tuttu. Seçimlerin sonunda da göreceğiz bu arkadaşlarımız tamamı başarılı olacak.
‘Kürtleri düşmanlaştırdı’
- İktidar kanadı CHP’yi HDP ile işbirliği yapmakla eleştirirken, Binali Yıldırım HDP’lilerin oylarına talip olduğunu söyledi. Bu durumu nasıl yorumluyorsunuz?
Biz daha en başından beri “Bütün vatandaşlarla sandıkta ittifak yapacağız” söylemiyle yola çıktık. Dolayısıyla biz vatandaşları partiler arasında bir ayrıma tabi tutmuyoruz. AK Parti’li vatandaşın da, HDP’li vatandaşın da, MHP’li vatandaşın da bizim belediye başkan adaylarımıza oy vermesini istiyoruz. Erdoğan Kürtleri düşmanlaştırdı. Kürtleri bu ülkenin düşmanı olarak görüyor. Düşmanlaştırma siyaseti üzerinden oy devşirmeye çalışıyor. Bu çok tehlikeli.
Toplumu ayrıştırma ve kin tohumları ekme gibi bir sürecin doğmasına yol açabilir. Buna asla doğru bulmuyoruz. Herkesin kimliğine, herkesin inancına, herkesin yaşam tarzına saygılıyız. Yüksek Seçim Kurulu’nun belirlediği seçmen listelerinde adı olan ve oy kullanma hakkı olan her vatandaşın oyuna talibiz. Her vatandaştan bizim belediye başkan adaylarımıza oy vermesini istiyoruz.
Bizim belediye başkanlarımızın çalışmaları son derece başarılı. İstanbul’lu nefes almak için bizim belediyelerimizin olduğu yere geliyor. Hatta AK Parti bile bizim belediyelerimizin bulunduğu alanları kullanıyor: Sarıyer ve Kadıköy’ü kullanıyor. AK Partili belediyelerde böyle güzel bir alan yok, yeşillik kalmadı. Bir beton ormanı var oralarda.
SEÇİMDEN SONRA IMF’YE GİDECEK
31 Mart sonrası ekonominin durumunun ne olacağı konusunda bir öngörünüz var mı?
Ekonomi iyi gitmiyor. Onlar da görünüyorlar. Vaatlerde bulunuyorlar ama hep seçimlerden sonra. Erdoğan önceki seçimde ne diyordu: “Beni seçin Türkiye uçacak. Uçtu ama uçurumdan aşağı uçtu. İyi yönetemiyorlar. Seçim nedeniyle bütçede açıklar oldu. Seçimlerden sonda ciddi zamlar gelecek. Daha düşük faizle para verdiği için IMF’nin kapısına gidecek. Ya da Londra’daki tefecilerden daha yüksek faizle para almaya devam edecek. 149 milyar dolar faiz ödediler. Bunlar ülkeyi nasıl yöneteceklerini bilmiyorlar. Ülkenin geleceğiyle ilgili hiçbir planları yok. Sadece tarih veriyorlar: 2071, 2023...
Ne yapacaksınız belli değil? Ülkenin kalkınma planı bile yok. CHP’li belediyeler kırsalla kent arasındaki sağlıklı gelir ilişkisini kurmuş vaziyetteler. Kooperatifler aracılığıyla ilişkiler kuruldu. CHP’li belediyelerin olduğu yerlerde ekonomik kriz çok fazla hissedilmeyecek.
50 milyon dolardan fazlasını toplarız
- Kampanya boyunca sürekli Tank ve Palet Fabrikası’nın özelleştirilmesini gündemde tuttunuz. Hatta 50 milyon dolar bulamazsam siyaseti bırakırım diye de çıkış yaptınız...
Evet bulamazsam siyaseti bırakırım. Benden kurtulmak istiyorsa, buna hemen evet desin. “Ben Katarlılarla sözleşmeyi iptal ettim, Ey Kılıçdaroğlu bul 50 milyon doları” desin.
- Nereden bulacaksınız bu parayı?
Derhal bir kampanya açarız. 50 milyon dolardan çok daha fazlasını toplarız. Çünkü bu ülkenin insanı kendi vergileriyle kurulmuş bir silah fabrikasının yabancı bir orduya satılmasını asla kabul etmez. Bu büyük bir onursuzluktur. Bu halk böyle bir onursuzluğu kabul etmez. Ben buna güveniyorum.
İçişleri Bakanı Benim gözümde 5 paralık
- Erdoğan sizin hakkınızda yüksek rakamlarla tazminat davası açarken, siz 1 TL tutarında sembolik davalar açıyorsunuz....
Benim paraya özel bir düşkünlüğüm yok. Parayla insanları susturmak gibi bir amacım da yok. Benim amacım benim görüşümü ve sözlerimi çarpıtanlara karşı tazminat davası açmak. Toplumun önünde bunların yalan söylediğini ifade ediyoruz. İçişleri Bakanı da hakaretlerde bulunmuştu 5 paralık tazminat davası açmıştım. Değeri 5 para olduğu için. Mahkeme bunu İçişleri Bakanına hakaret olarak kabul etti. O zaman İçişleri Bakanı’na çağrı yapıyorum: Değerin neyse onu söyle o değer üzerinden sana tazminat davası açayım. Benim gözümde 5 paralık.
Halisdemir haberi için 1 kuruşluk dava
- Ömer Halisdemir’in babasının size yönelik sert açıklamalar yaptığına ilişkin haberler yayımlanıyor... (Takvim ve Sabah gazetelerinde Ömer Halisdemir’in babasının “Hakkımı Kemal Kılıçdaroğlu’na helal etmiyorum” diye yayımladıkları asılsız haber nedeniyle dava açtı.)
Ben Ömer Halisdemir’in babasıyla konuştum. Babası asla böyle bir şey olmadığını, bana büyük saygı duyduğunu söyledi. Ben kendisini ziyaret ettim, gittim evinde çayını kahvesini içtim. Bana önerileri oldu. Önerileri dikkate aldım. Sabah gazetesinin değeri 1 para olduğu için 1 paralık tazminat davası açacağım. Ömer Halisdemir’in babasıyla konuştum. Böyle bir şey olmadığını açıklıkla ifade etti.