Kılıçdaroğlu’nu güldüren Selvi Kılıçdaroğlu sorusu
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, tazminatlar nedenilse eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile arasının açıldığı iddiası hakkında konuştu.
GERÇEK GÜNDEM - OZAN BUZ / CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Genel Merkezi’nde Gerçek Gündem.com'un Genel Yayın Yönetmeni ve Sahibi Ozan Buz'un da aralarında bulunduğu internet medyasının yöneticileri ile kahvaltıda buluştu. Kılıçdaroğlu toplantıda gündeme ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu.
SELVİ KILIÇDAROĞLU İLE ARASI AÇILDI MI?
Tazminatlar nedeniyle eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile arasının açıldığı iddiası hakkında konuşan Kılıçdaroğlu, gülerek “Öyle mi ben onu okumadım” dedikten sonra “Eşimle bu konuda herhangi bir tartışma söz konusu değil” dedi.
Kılıçdaroğlu’nun milletvekillerinin oluşturduğu fon ve eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile arasının açık olduğu iddialarıyla ilgili açıklamaları şöyle:
Soru: Milletvekillerinin oluşturduğu fon nedense iktidarın çok canını sıkmış görünüyor. Neden böyle bir şey ihtiyaç duyulduğundan öte sanki yasadışı bir şey yapılıyormuş gibi, hatta çok enteresan haberler de okuduk, eşinizle aranızın açıldığı (Kılıçdaroğlu gülüyor) bu tazminatlar nedeniyle…
Kılıçdaroğlu: Öyle mi ben okumadım.
Soru: Hatta aday tanıtım töreninde Selvi Hanım ile sizi yanyana fotoğraflamışlar zaten bakışından da belli Selvi Hanım’ın diye, evi satmak zorunda kaldıkları için çok kızgın gibi haber çok ilginç geldi bana. Aile içinde böyle bir gündem var mı?
Kılıçdaroğlu: (Kahkahalar ile gülerek) Şöyle birincisi yok tabi, eşimle bu konuda herhangi böyle özel bir tartışma söz konusu bile değil. İkincisi, milletvekili arkadaşlarımızın fon kurmak için biraraya gelmelerinden gerçekten haberim yoktu. Ben de gazetelerden okudum. Sonra Engin Özkoç arkadaşımız geldi bana bilgi verdi biz böyle bir fon kurduk diye.
“SADECE BENİM DEĞİL BU FON CHP MİLLETVEKİLLERİ İÇİN GEÇERLİ”
Çok sayıda vatandaştan talep vardı. Biz de bu tazminat ödemelerine bir şekliyle katkıda bulunmak istiyoruz diye. Ama biz o kapıyı açmak istemedik doğru bulmadık. Tabi bu fon sadece benim için değil, bütün CHP milletvekilleri için geçerli olan bir fon.
Buna biz ‘özgürlük ve demokrasi fonu’ diyebiliriz. Siyasal iktidarın yargıda kurduğu bir çeteye karşı mücadele ediyoruz. Çünkü bizim davalarımız özellikle belli mahkemelere düşürülüyor ve o mahkemelerin yargıçları siyasi otoritenin arzusu üzerine yenileniyor, oradaki dürüst hakimler alınıyor başka yerlere atanıyor.
“İKTİDARIN SUSTURMA GİRİŞİMİNE KARŞI ÖNLEMİMİZİ ALDIK”
Siyasi otoritenin talimatını yerine getirecek olan yeni yargıçlar atanıyor oraya. Onlar da delil toplamadan hem bugüne kadar Türkiye’de uygulanan Yargıtay kararlarıyla da artık içtihat haline gelmiş olan anlayışın tamamen dışında ağır para cezalarına hükmediyorlar. Buna karşı biz de bir ‘özgürlük ve demokrasi fonu’ kurduk yani fonu böyle tanımlamak gerekiyorsa. İnsanlar düşüncelerini özgürce dile getirecek, CHP’li milletvekilleri, genel başkanı, genel başkan yardımcıları, herkes düşüncesini özgürce dile getirecek. Böylece iktidarın ağır para cezalarıyla susturmak istediği bir siyasal parti karşı önlemini aldı ve dolayısıyla susmayacağı, bütün para cezalarına rağmen de düşüncelerini özgürce ifade edeceğini söyledi. Bir anlamda bu.
“BÜTÜN DAVALARI KAZANACAĞIZ”
Bu fon yasal bir fon, yasa dışı bir fon değil. Fonun nerede kullanılacağı da belli. Adına biz fon diyoruz aslında öyle bir fon falan değil, işte parayı bir yerde tutacağız, bir bankada. Eğer bir arkadaşımız siyasal söylemi nedeniyle tazminata ağır para cezasına mahkum edildiyse, tazminatını ödeyeceğiz. Daha sonraki aşamaları tabi yargı aşamalarını da bir şekilde izleyeceğiz.
Bütün bu davaları adım gibi biliyorum kazanacağız. Bu davaların tamamını kazanacağız. Erdoğan’ın özellikle ağır para cezaları vererek bizi susturmak istemesinin özünde kendisinin eleştirilmesinin istemiyor, özellikle haklı dayanakları olan eleştirilere Erdoğan tahammül edemiyor.
KILIÇDAROĞLU: ŞU ANA KADAR BİR DAVAYI AYM’DE KAYBETTİM
-Soru: Hiç kazandığınız bir dava var mı?
Kılıçdaroğlu: Şu ana kadar bir davayı Anayasa Mahkemesi bir davayı kaybettim. O da zamanında başvurmadığımızı iddia ettiği için Anayasa Mahkemesi. Onu da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne götürdük. Çünkü zamanında başvurduğumuzu söylüyoruz. Onun dışında kaybettiğimiz bir dava yok.
“TAZMİNAT KARARLARINI AİHM’E GÖTERECEĞİZ”
-Soru:Ama ödediğiniz tazminatlar var…?
Kılıçdaroğlu: Şöyle alt mahkeme onlar. Daha bunun yargı süreci var, büyük bir ihtimalle Yargıtay bu davaları…Eğer Yargıtay daha önce aldığı kararlara uygun kararlar verecekse yani içtihatlara uygun karar verecekse bu davların tamamını kazanacağız. Ama diyelim ki Yargıtay da Saray’ın talebini dile getirirse Anayasa Mahkemesi ve AİHM’ne götüreceğiz.
-Burada tuhaf bir şey de yok mu efendim, garip bir hukuk anlayışı, para kazanmak davada, yargıda haklı olduğunu ispat etmek değil de garip bir yöntem izleniyor, gazetecilere de çok büyük miktarlarda davalar açıyorlar artık
Şimdi normalde Yargıtay’ın bugüne kadar verdiği kararlarda tazminat davlarında verilen para cezalarını karşı tarafın zenginleşmemesine yol açmaması lazım. Ama öyle paralar cezalar istiyorlar ki şimdi onu, evine haciz koyarak, banka hesaplarına haciz koyarak, aylığına haciz koyarak bir anlamda susturmak istiyorlar. Yani ağır para cezaları vermelerinin nedeni bu. Bu ağır para cezalarının tamamı alt mahkemelerde veriliyor. Henüz daha Yargıtay’ın bu konuda verilmiş bir kararı yok. Alt mahkemelerde ise Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu siyasi otoriteden aldığı talimatlar çerçevesinde bir, ben ona yargı çetesi diyorum, belli bir mahkemelere yargıçlar atanıyor veya yargıç orada dürüst davranacağı anlaşılıyorsa süratle değiştiriliyor, başka bir hakim atanıyor. Dolayısıyla sarayın beklentilerine uygun yüksek cezalar verilmiş oluyor.
"ERDOĞAN İÇİN 5 PARALIK DAVA AÇIYORUM"
-Soru: Siz çok yargıya başvurmuyorsunuz galiba?
Kılıçdaroğlu: Ben başvuruyorum, hakaret davaları olduğu zaman ben Erdoğan için beş paralık dava açıyorum. Çünkü değeri beş para. Onu da söylüyorum, dava dilekçesinde de söylüyorum, beş para olmadığı için mecburen beş kuruşluk açıyoruz diye ama bu davayı kimse unutmasın beş paralık bir davadır, çünkü muhatabımızın değeri beş paradır diye açıyoruz.
KILIÇDAROĞLU, HAKARET DAVALARINDA NE YAPIYOR?
-Soru: Size yönelik ağır eleştiriler, sosyal medyada hakaretler, o konuda da gelen tazminatlar?
Kılıçdaroğlu: Genelde sosyal medyada, bilmiyoruz tabi onu, bazen savcılar tespit ediyorlar, davalar açıyorlar, kişi pişmanlığını ifade ediyor, işte davadan vazgeçer misiniz diye. Diyoruz, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne örneğin davanın ağırlığına bağlı olarak 5 çocuğu 10 çocuğu bir yıl süreyle fakir aile çocuğunu burs verirsen davadan vazgeçeriz diye. Bu çerçevede o davalardan da vazgeçiyoruz. Böyle epeyi var.
Soru: En son bir hakimin Çanakkale hakimi sanıyorum, lafları vardı. Ona ilişkin HSYK bir soruşturma başlatmıştı ama yargının bugünkü görünümü nasıl bir his uyandırıyor. Herhangi bir hakimin karşısına çıktığınızda ben burada adil yargılanabilirim gibi bir hissiniz var mı?
Kılıçdaroğlu: Şimdi iki şeyi ayırmak gerekiyor. Bütün eleştirilerimize karşın yargıda gerçekten bir yargıcın davranabileceği titizlikte davranan, kararını veren, içtihatlara uyan, yasalara uyan yargıçlar ve savcılar var. Bütün yargıyı bir şekliyle aynı kefeye koymak doğru olmaz. Bunları ayrı bir yere koyuyorum. Ama bir de onun dışında özellikle yeni atanan hakimler ve savcılar var. Bunların büyük bir kısmı siyasal iktidarın militanı gibi davranıyor. Örneğin seçimlere giren bir hakim veya savcı eğer seçimlerde başarı sağlayamıyorsa yani kazanamıyorsa görevine dönemiyor. Yasada çok açık net bir hüküm var, görevine dönemiyor. Neden? Çünkü siyasi görüşü ortaya çıktı, dolayısıyla kürsüde otururken onun artık tarafsız olmayacağına dair bir kanahat oluşur diye. Bu hüküm var olmasına karşın, özellikle 20 Temmuz sivil darbesinden sonra Adalet ve Kalkınma Partisi’nin yönetiminde görev alan pek çok avukat fiilen görev alan pek çok avukat, hakim veya savcı olarak atandı.
Hakim veya Savcı olarak birisi seçime girdiği zaman mesleğine dönemiyor, çünkü hangi partiden girdiği belli oluyor ve onun adalet dağıtamayacağı yönünde ya da sanık yönünde adalet açısından bir kuşku belirir diye davranırken, yasa bu kadar duyarlı davranırken, yasayı tersinden dolanıp, siyasi partinin yönetiminde yer alan kişi yargıç olarak atanıyor. Bunlar dediğimiz yargı çetesini oluşturan gruplar. Bunların büyük bir kısmı siyasi otoritenin beklentilerine uygun olarak karar veriyorlar. O nedenle yargıya güven var mı, onu Yargıtay Başkanı söyledi zaten, yargıya olan güven yüzde 30’a düşmüştür. Yine iyi bir rakam yüzde 30 kabul etmek lazım. Aslında yargıya olan güvenin yerlerde süründüğünü hepimiz üç aşağı beş yukarı sokağa çıktığımızda görürüz. Adalet var mı diye sorun bu ülkede emin olun vatandaşların yüzde 99, 9’u adalet yok diyecektir. Gerçekten de adalet yok bu ülkede.