Kışlalı: Türkiye’ye adanmış bir ömür...
Ahmet Taner Kışlalı katledilişinin 19. yılında törenlerle anılacak.
bilim insanı, eğitimci, siyasetçi, aydın Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı , bombalı bir suikast sonucu katledilişinin 19’uncu yıldönümünde anılacak.
Cumhuriyet gazetesi yazarlarından Mustafa Balbay Kışlalı'yı köşesinde anlattı.
Balbay'ın "Kışlalı: Türkiye’ye adanmış bir ömür..." başlıklı yazısı şöyle;
21Ekim 1999 Perşembe sabahı, 9.45 sıralarıydı. Gazetedeki günlük haber toplantımız bitmiş, Cüneyt Arcayürek’le kahve içimi gündem sohbetine tutuşmak üzereydik.
Ahmet Taner Kışlalı’nın komşularından acı bir telefon geldi:
“Kışlalı’nın aracına bomba koymuşlar... Az önce patladı... Hastaneye götürdüler...”
Arcayürek’le fırlayıp çıktık. Hastaneye kaldırılmış olması, içimizde bir umut ışığı yaktı; acaba yaralı kurtulmuş olabilir mi?
Soluğu Bayındır Hastanesi’nde aldık. Kapının önündeki görevlilerden umutlu bir haber beklerken, iki kişi sarıp sarmalanmış bir şeyle içeri girdi. Kışlalı’nın kopan kolu araçta kalmıştı! Birden bir yere çarpmışım gibi iki elimi başıma götürdüm...
Çok geçmedi görevliler, başsağlığı dilediler.
1990’lı yılların başında art arda yitirdiğimiz Prof. Muammer Aksoy, Çetin Emeç, Turan Dursun, Doç. BahriyeÜçok, Uğur Mumcu’nun ardından Kemalizm deyince ilk akla gelen isimlerden Prof. Kışlalı da alçakça bir saldırı ile aramızdan koparılmıştı.
***
İlk şokun ardından aklımıza 29 günlük kızı Nilhan Nur, eşi Nilüfer Hanım geldi. Hastanenin üst katlarında bir odada doktor gözetiminde tutuluyordu. Bir ya-kını, “Bebeğini düşün” diyebildi.
Yaşama sırası Nilhan Nur’daydı...
Katledilişinden 15 gün kadar önce Batıkent ADD’den Mehmet Ali Gürbüz aramıştı:
“Sen ve Kışlalı Hoca’yla bu akşamoturmak istiyoruz... Önemli bir konuyu paylaşacağız.”
Kışlalı’yı aradım. İşi olduğunu ya da başka bir yoğunluğunu söyleyebilirdi. Bütün içtenliğiyle, sıcak bir ses tonuyla, gülümser bir ifadeyle şöyle dedi:
“Bu akşam bebeğimi seveceğim...”
Kışlalı bütün özelliklerinden öte, insandı. İnsan kimliğini düşüncelerine 180 derece zıt kişilerden de esirgemezdi.
Düşüncelerinde militan, davranışlarında centilmendi.
Centilmen bir devrimciydi.
***
Kışlalı’nın kıyımı 1990’lı yıllar karanlığının en acı olaylarından biridir. Önceki katliamlarla birlikte onun da öldürülmesiyle fikirsel çölleşme daha da büyüdü.
Atatürkçü Düşünce Derneği’nin kurucusu ve Genel Başkanı Prof. Muammer Aksoy...
Kalpaksız kuvvacı Uğur Mumcu...
Kemalizmin kale burcu Prof. Kışlalı...
Atatürkçü olmanın hedef olmakla eşanlamlı olduğu bir dönem...
Devamında AKP iktidarı geldi.
Bugün Kışlalı’yı aramızdan koparılışının 19. yılında anacağız. Kendisini Türkiye’nin aydınlık geleceğine, Atatürkçülüğe adamış Kışlalı’yı unutmamak, unutturmamak hepimizin ortak sorumluluğudur.
Atatürk’e, katledilen aydınlarımıza olan borcumuzu ancak onların düşüncesini bu ülkenin yönetimine taşıyarak ödeyebiliriz.
Son noktayı Kışlalı’nın eskimeyen cümleleriyle koyalım:
“Laikliği kabul etmemiş olan İslam ülkelerinin, bilimin ve teknolojinin gelişi-mine katkısı sıfır düzeydedir. Bütün Arap ülkelerinin bu alana katkısı İsrail’in yüzde 4’ü kadardır. Bir zamanlar tersiydi.
Batı, Türkiye’yi ne tamamen içine almak ister, ne tamamen dışlamak... İçine alırsa ‘eşit’ hale gelir, dışına alırsa ‘kullanamaz’ olabilir.
Kemalizm geçmişin bekçiliği değil, geleceğin öncülüğüdür.”
Tümü