Koç Üniversitesi’nde 'erkek şiddeti' eylemi
Koç Üniversitesi’nde iki ay önce yaşanan ve yönetim tarafından üstünün örtüldüğü iddia edilen erkek şiddeti ile ilgili öğrenciler kampüste eylem yaptı.
“Kampüste Güvende Değiliz!” pankartını açıp yürüyen Koç Üniversitesi öğrencileri yönetiminin tepkisizliğini ve sonuçlandırılmayan disiplin süreni protesto etti.
Rektörlük binası önüne yürüyen öğrenciler, ‘kadınların beyanlarının esas alınarak sürecin adil ve hızlı bir şekilde sonuçlandırılmasını’ talebinde bulundu.
Öğrencilerin yaptığı açıklama şu şekilde:
Okulumuzda meydana gelen şiddet ve taciz vakası, 20 Mart 2019 tarihinde gün yüzüne çıkmış olup gerek olayın içeriği dolayısıyla gerekse kamuoyu tarafından Kümülatif platformu üzerinde topladığı şiddeti meşrulaştıran tepkiler ile bizi derinden sarsmıştır. Okulumuzun olay karşısında kasıtlı bir hantallıkla uzatmış olduğu süreç, arkadaşımızı yeniden mağdur etmiş ve biz kadınların haklı davasına bir darbe daha indirmiştir.
2018 yılında Türkiye’de 440 kadın cinayete kurban gitmiş, 317 kadınsa cinsel saldırıya uğramıştır. Bu sayılar olduğu haliyle yetersizmişçesine araştırmalar, kadına karşı şiddet ve taciz vakalarının toplumsal baskı sebebiyle oldukça küçük bir kısmının rapor edildiğini ortaya koymaktadır.
Geçtiğimiz günlerde, 12 yaşındaki bir çocuğa tecavüz ettiği için yargılanan imamın, deliller uyumlu ve yeterli bulunduğu halde beraat etmesi ve mahkeme başkanının dava sonunda “Beraat etmesi suçsuz olduğu anlamına gelmez” demesi ülkemizdeki erkek egemen hukuk pratiğinin bir örneğidir. Bu olay ülkemizdeki ve dünyadaki sistematik ve kurumsallaşmış olan failleri aklama politikasına işaret etmektedir. Toplumumuzda kadına karşı şiddet ve ayrımcılık bu noktadayken; ne okulumuzun, ne bütün olarak akademinin, ne de yaşamın içindeki herhangi bir alanının var olan koşullardan bağımsız olduğuna inanmak büyük bir yanılgıdır.
Yetmezmiş gibi; Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden birinde okuyan arkadaşlarımızın, olay karşısında mağduru suçlayıcı bir tavır takınmış olmaları, içselleştirilmiş toplumsal cinsiyet yargılarının toplumun her kesimine derinden sirayet ettiğini gösterir niteliktedir.
Koç Üniversitesi İdaresine çağrımızdır;
Öğrencilerin gündemi olmuş bu mühim konu hakkında, sürecin niçin bu kadar uzadığına dair Koç Üniversitesinden bir açıklama beklemekteyiz. Ülkemizde alışıla gelmiş unutturma ve susturma politikası Koç Üniversitesi’nde yeniden üretilmemelidir. Mağduru daha da mağdur eden düzenin yardakçılığını yapmak; özgür, bilimsel eğitim yoluyla eşitlikçi bireyler yetiştirmesi gereken üniversitelerin yegâne amacıyla düpedüz çelişmektedir. Bu, çıkmaza giren döngüyü kırmak hepimizin elindedir.
Şayet okulumuz bünyesinde taşıdığını iddia ettiği değerlere sahip çıkmak niyetindeyse, iki aydır uzatılan disiplin sürecini yöneten yetkililerin; fail hakkında altı bin iki yüz seksen dört no’lu kanun kapsamında çıkarılan, 3 aylık uzaklaştırma kararını göz önünde bulundurmaları gerektiğinin altını çizeriz. Sürecin şeffaf ve tarafsız yönetilmesi önemli olduğu gibi, mağdurun fiziksel ve ruhsal iyiliğinin gözetilmesi elzemdir. Şimdiye kadar sessiz kalmış ve aynı şahıs tarafından mağdur edilmiş başka kadınların varlığı ve beyanlarının göz önünde bulundurulması, adaletin yerini bulması için büyük önem taşımaktadır.
Failin yanı sıra, faili koruyan, mağduru suçlayan ve olayı örtbas etmeye çalışanların da; bu olayda en az fail kadar sorumlu olduğunu ve onlar hakkında da gereken sürecin başlatılması gerektiğini hatırlatırız. Üniversitemizi çeşitli alanlarda temsil eden toplulukların ve onlardan sorumlu “eğitimci” sıfatındaki kişilerin, ne bir sporcuya ne bir eğitimciye yakışan, insanlığa sığmayan tutumları kabul edilemez!
Sürecin takipçisi olacağız!
Kadın arkadaşımızın yanındayız!
Koç Üniversitesi’nin son zamanlarda öğrencilerine yollamış olduğu “Kadın Dostu Kampüsler” anketine yanıtımızdır:
Hayır, güvende hissetmiyoruz çünkü güvende değiliz!