Kozanoğlu, Macaristan seçimlerinden Türkiye'ye 'ayna' tuttu: Büyük kentler belirleyici olmayabilir
BirGün yazarı Hayri Kozanoğlu, bugünkü köşesinde Macaristan seçimlerini ve Türkiye'deki muhalefetin seçimden çıkarması gereken dersleri yazdı
BirGün yazarı Hayri Kozanoğlu, bugünkü köşesinde "Orban’a ayna tutmak" başlıklı bir yazı yayınladı.
Macaristan'daki seçimleri kaybeden 6'lı muhalefet bloğunun Türkiye'deki muhalefete benzetilmesine değinen Kozanoğlu, "Orban’ın; Tayyip Erdoğan, Hintli Narendra Modi, Putin, Filipinli Duterte, Brezilyalı Bolsonaro ile birlikte günümüzün otoriter, populist liderleri arasında sayılması bu karışlaştırmalara kapı aralıyor. Önceden belirtelim, her ülkenin dinamikleri, siyasi kültürü farklı. Bizdeki seçimlerin hangi tarihte, nasıl bir konjonktürde yapılacağı da belli değil. Ne var ki bu ayrım noktaları, Türkiye’deki toplumsal muhalefetin Macaristan seçimlerinden dersler çıkarmasına engel de değil. Kaldı ki iki ülke arasında ciddi paralellikler de söz konusudur." ifadelerini kullandı.
"BÜYÜK KENTLER BELİRLEYİCİ OLMAYABİLİR"
CHP'nin 2019 yerel seçimlerinde büyük kentlerde kazandığı seçim zaferini hatırlatan Kozanoğlu, Macaristan'daki seçimlerin bunun tek başına yeterli olmayabileceğini gösterdiğini söyledi.
Kozanoğlu yazısının ilgili bölümünde şu ifadeleri kullandı:
"Bilindiği gibi CHP’nin 2019 yerel seçim başarısına benzer biçimde, Doğu Avrupa otoriter sağ yönetimlere karşı muhalefet metropol belediyeleri kazandı. Varşova, Budapeşte, Prag ve Bratislava genç, dinamik, iyi eğitimli imajına sahip, muhafazakarlığa karşı burjuva liberalizmini temsil eden başkanlar tarafından yönetiliyor. Bunlardan Varşova Belediye Başkanı Trzaskowski, 2020 Polonya Cumhurbaşkanlığı seçiminde aşırı sağcı Andrzej Duda’ya boyun eğdi. Macaristan’da ise Budapeşte Belediye Başkanı Gelgely Karacsony muhalefetin önseçiminde Marki-Zay’a karşı üstünlük sağlayamadı. Marki-Zay’ın 7 çocuklu, muhafazakâr ama çok uluslu şirketlerde pazarlamacı künyesi ne muhafazakâr ne de sol seçmene hitap etti. O nedenle bizim cumhurbaşkanlığı seçiminde muhalefetin sahici, güven veren, deneyimli bir ismi aday göstermesi büyük önem taşıyor. Burada kritik nokta, olası adayın icraatini önü çıkarması değil, kendi anayasal haklarından feragat ederek ülkeyi demokrasi rotasına sokacak, kuvvetler ayrılığı ilkesine sahip çıkacak samimiyet ve güvenilirlik taşıdığına kamuoyunu inandırmasıdır. Aday profilinin, hem büyük kentlerdeki “seküler yaşam tarzı, kadın hakları, kimlik talepleri” konusunda duyarlı seçmeni yakalayacak nitelikte olması gerekir, hem de taşranın köy veya küçük kasabasında yaşayan, kente gelse bile öz kimliğini “muhafaza” eden yurttaş tipine hitap edecek esnekliğe sahip olması beklenir. Unutmayalım ki 2019 yerel seçimlerinde Cumhur İttifakı’nın bileşenleri ülke genelinde yüzde 51,6 oy almıştı."
Kozanoğlu'nun yazısının tamamına bu bağlantıdan erişebilirsiniz...