Kraliyetin mutfak sırları ortaya döküldü

Her zaman merak konusu olan Kraliyet Ailesi’nin en ilgi çeken konularından biri de yemek saatleri ve düzenleri. Marieclaire.com, sarayın eski şeflerinden Darren McGrady’den ilginç bilgiler edinmiş. İşte eski aşçının ağzından Kraliçe Elizabeth, Prens Philip, Prenses Diana ve prenslerle ilgili mutfak sırları…

“Öğleden sonraları günlük kıyafetleriyle şöminenin başında oturur çay içerler sonra akşam yemeği için yukarı çıkıp üzerlerini değiştirirlerdi. Akşam yemeğine Downton Abbey dizisindeki gibi balo giysileriyle otururlardı. Yemeğin sonunda bir gaydacı masanın etrafında dolaşırdı.”

“Lady Diana bir gün bana, ‘Darren sen bütün yağların icabına bak, karbonhidratları da ben spor salonunda halledeceğim’ demişti. Her şeyi değiştirdik. Ben Buckhingam Sarayı tarifleri defterimi bir kenara atıp sağlıklı yemekler pişirmeye başladım. Diana Saray’dayken, bulimiasından kimsenin haberi yoktu, sonradan anladık. Biber ve patlıcan dolmasını ve balığı severdi.”

“Diana, insanları kandırırdı. ‘Başkan Reagan için bir ‘mousse’ hazırla’ derdi. Kendisi içinde mayonez ve krema olduğu için o yemeği yemezdi. Onun için yağsız versiyonunu hazırlardım. Misafirler hiçbir şey fark etmezlerdi.”

“Balmoral, Kraliyet ailesinin derin nefes aldığı bir yerdir. Onları orada sürekli görebilirsiniz. Halbuki Buckhingam’da, Kraliçe çok meşguldür. Oradaki dairesiyle mutfaklar da çok uzaktır. Balmoral’da Prens Philip mangal yapardı, mutfağa gelip ‘Somonumuz var mı? Kraliçe’yle Prenses Margaret çilek topluyorlar, akşama onları yiyelim’ derdi.”

“Ana Kraliçe de katılacaksa, Balmoral’da akşam yemekleri 8.30’da yenirdi. Ancak Kraliçe’ye yemeğin 8.15’te yeneceği ve en son inenin kendisi olacağı söylenirdi. Diğer herkese saat 8.30 denirdi, çünkü Ana Kraliçe’nin geç geleceği bilinirdi.”

“Diana’nın yediği tek kırmızı et kuzuydu. O da eğlencelerde. Dana eti asla yemezdi.”

“Kraliçe deyince insanların aklına altın tabaklar, altın çatal kaşıklar geliyor. Bu zaman zaman doğru olsa da Balmoral’dayken Kraliçe meyvelerini sarı bir plastik saklama kabından yerdi.””Bu üzerinde üç altından at olan, mermer bir tabaktı. Elmaslar, yakutlar, safirler ve zümrütlerle bezeliydi. 30 küsur yıl önce değeri 500 bin sterlindi.”

“Harry ve William fast food’a bayılırdı. Bir gün Prenses mutfağa girip, ‘Yemeği iptal et çocukları hamburgerciye götüreceğim’ dedi. ‘Ekselansları ben de hamburger yapabilirim’ dedim. ‘Çocukların asıl istediği hamburgerden çıkan oyuncak’ diye cevap verdi. Evet, oğlanlar hamburger, pizza, patates kızartması severdi. Küçük birer prenstiler ama bir çocuğun damak zevkine sahiptiler.”

“Kraliçe çiftlikte yetişen her şeyin malzeme olarak kullanıldığı yemekleri severek yerdi. Ama çikolatayı özellikle bitteri çok severdi. Bir çikolata ne kadar koyuysa o kadar iyiydi.”

“Kraliçe sarımsak yemezdi. “Mönüde sarımsak olmasına asla izin vermezdi. Kokusundan ve tadından nefret ederdi.”

“Philip, Charles’ın organik yiyeceklerine itibar etmezdi. Harrods bize her zaman oradan alışveriş ettiğimiz için erzak dolu bir teşekkür sepeti gönderirdi. Bir gün Prens Philip mutfağa geldiğinde sepetlerden iki tane vardı. ‘Harrods sepeti mi?’ diye sordu. Bunların Prens Charles’ın yetiştirdiği organik sebze ve meyveler olduğunu öğrenince de ‘Peh, organikmiş’ dedi, kafasını salladı ve çıktı.”Kraliçe kahvaltıda mısır gevreği yerdi.”

“Kraliçe’nin kahvaltısı çok basitti. Kendisine plastik bir kapta mısır gevreği hazırlar yanında da biraz Darjeeling çayı içerdi.”

“Prens Philip bir seferinde çalışanların yemeğini daha çok beğenmiş ve onu yemişti. Mutfağa geldi ve ‘Akşama ne yiyeceğiz?’ dedi. ‘Sizin için kuzu budu hazırladık’ dedim. Diğer kabı gösterip ‘Burada ne var?’ diye sordu. Çalışanlar için hazırladığımız pirzolalar olduğunu öğrenince ondan yemek istedi. Sonuçta pirzolayı Prens yedi, butu biz yedik.”