Küçükkaya: Cumhurbaşkanı kızmasın diyenler var
24 Temmuz Basın Bayramı nedeniyle İstanbul Gazeteciler Derneği’nin düzenlediği söyleşiye katılan ünlü gazeteci İsmail Küçükkaya, medyanın hali içler acısı olduğunu söyledi.
24 Temmuz Basın Bayramı nedeniyle İstanbul Gazeteciler Derneği’nin düzenlediği söyleşiye katılan ünlü gazeteci İsmail Küçükkaya, medyanın hali içler acısı olduğunu söyledi. Halkın büyük bir kısmının medyaya güvenmediğini ve inanmadığını belirten Küçükkaya, “Yapılan araştırmalar Türkiye’de en az güven duyulan kurumların başında yargı ve medyayı gösteriyor. Bir gazeteci için; yalakalık yapmak, çok basittir. Ama bu sizin göreviniz değildir” dedi
24 Temmuz Basın Bayramı sebebiyle İstanbul Gazeteciler Derneği’nin, (İGD) Avcılar Barış Manço Kültür Merkezi’nde düzenlediği söyleşiye katılan ünlü gazeteci İsmail Küçükkaya, gündeme ilişkin önemli açıklamalar yaptı.
Küçükkaya’nın meslektaşları ve vatandaşlarıyla bir araya geldiği söyleşiye; Avcılar Belediye Başkanı Turan Hançerli, CHP İstanbul İl Yöneticisi Murat Akbaş, CHP Avcılar İlçe Başkanı Erdal Nas, İGD Başkanı Mehmet Mert ve çok sayıda isim katıldı. Türkiye’de medyanın durumuna ilişkin içler acısı bir tablo olduğunu anlatan Küçükkaya, bu yıl olduğu gibi uzun yıllardır da Türkiye’de basın bayramından söz edilmesinin mümkün olmayacağını söyledi.
İçimde bayram duygusu yok
Bayram duygusu taşımadığını ve içinin buruk olduğunu anlatan Küçükkaya, “Şimdi bugün sabahtan itibaren telefonuma mesajlar geliyor. Bayramınız kutlu olsun diye. Ben doğrusu şunu söylemek isterim bayram olunca heyecanlı oluruz ama Türkiye’de bayram olacak bir duygu içimde yok. Geçmişte de söyledim yine söylüyorum Türkiye’de bir gazeteci için basın bayramı kutlamak mümkün değildir. On bin gazeteci işsiz durumdadır. Çok sayıda gazeteci arkadaşımız meslektaşımız cezaevinde. Böyle bir tablo içinde bana basın bayramını kutlayan mesajlar samimi de gelmiyor iyi de gelmiyor” diye konuştu.
Medya patronu ticaret yapmamalı
Türkiye’de gazete ve televizyon sahiplerinin aynı zamanda ticari alanlarda faaliyet gösterdiğini, bu durumunda medyanın özgürlüğüne ket vurduğunu söyleyen Küçükkaya, “Ben her sabah 4’de kalkıyorum. 3 saat canlı yayın yapıyoruz. Orada şunu düşünüyorum. Medyanın hali içler acısı. Çünkü medyayı iktidar yönlendiriyor. Böyle bir ortamda bağımsız ve tarafsız gazetecilik yapan çok az sayıda gazete ve ondan daha az televizyon var. Bu anlamda çözüm önerilerini konuşmak istiyorum. Şimdi ben 6 yıl önce gazeteden ayrılmak zorunda kaldım. Malum sebeplerden dolayı ayrıldım. Sonra FOX başladı. Bugün FOX bütün rakiplerinden çok izlenen haberleri yapıyor. Neden? Çünkü şunu düşünüyoruz biz; bağımsız gazetecilik yapılabilmesi için gazetenin televizyonun radyonun medya patronunun ticari işi olmaması lazım. Çünkü patronun ticari işi varsa o ya baskılardan korkuyor ya da ticari işlerini büyütmek için medyayı araç olarak kullanıyor. Bugün birkaç kurum dışında bütün medya organlarının sahiplerinin ticari işleri var. Bu yüzden FOX’u bağımsız bir medya olarak görmemiz gerekiyor. Bu anlamda sistemi düzeltmek gerekiyor. Bir medya patronunun gazetecilik dışında ticari faaliyeti olamaz” diye konuştu.
Halk basına güvenmiyor
Halkın büyük bir kısmının medyaya güvenmediğini ve inanmadığını da kaydeden Küçükkaya, “Bugün basın da sansürün kaldırılışının yıldönümü. Basına güveniyor musunuz peki? Kalabalık hayır diyor. Yapılan araştırmalar Türkiye’de en az güven duyulan kurumların başında yargı ve medyayı gösteriyor. Çünkü bizim görevimiz nedir biliyor musunuz? Halkın çıkarlarını sağlamaktır. Şu çok basittir bir gazeteci için; güç iktidar ve zenginlik sahiplerine yalakalık yapmak, onların hoşuna gidecek yazılar yazmak sözler söylemek kişiler için çok basittir. Ama bu sizin göreviniz değildir. Çünkü güç ve iktidar sahiplerine bunu yapanlar zaten var. Gazetecinin asıl görevi halkın çıkarını korumaktır. Biz hep şunu düşünüyoruz. Halkın çıkarı nedir? Halk ne ister? Gerçekleri ister. Biz kendi payımıza bu gerçekleri yaşatmak için çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı kızmasın diyenler var
Türkiye’deki gazete ve televizyonların cumhurbaşkanı kızmasın anlayışıyla hareket ettiğini bunun da gerçeklerin ortaya çıkmasına engel olduğunu kaydeden Küçükkaya, “Bugün size şunu söyleyeyim; 1992’den beri bu işi yapıyorum. Bugün Türkiye’de gazete ve televizyonları hazırlarken iktidar kızmasın, Cumhurbaşkanı kızmasın diye mühendislik yapılıyor. Birinci sayfalar öyle hazırlanıyor ki televizyon bültenleri öyle bir hazırlanıyor ki; cumhurbaşkanı kızmasın diye yapılıyor. Bunu yapınca hiç kimse eleştirilmiyor. O zaman halkın öğrenmek istediği gerçekleri gösteremiyorsunuz. Biz ne yapıyoruz? Kimseyi ötekileştirmiyor, hiçbir şeyi saklamıyoruz. Türkiye’de bazı partiler bazı isimler yokmuş gibi yapılıyor. Biz ise dedik ki iktidarıyla, muhalefetiyle Türkiye bir bütündür. Bizim her rengi her fikri göstermemiz gerekir dedik. Ne yaptık? Haber saklamayacağız dedik. Kimseden korkmayacağız. Korkacak bir şey yok. Kimseyi de ötekileştirmeyeceğiz. Meselemiz şu; ulaşmak istediğimiz bir Türkiye ideali var” dedi.
Gazeteler plazalara gömüldü
Gazetelerin ve televizyonların plazalara gömüldüğünü halktan uzak bir yayıncılık anlayışıyla hareket ettiğini belirten Küçükkaya, kendilerinin sırrının ise bu hataya düşmemek olduğunu vurguladı. Küçükkaya, “Atatürk bize bir ülke bıraktı. Çağdaş medeniyet seviyesine çıkmamız lazım. Bunun için gelir adaletsizliğini çözmek lazım. Fakat medya özellikle Turgut Özal döneminde patronlara yönelik bir yayıncılığa gitti. Gazeteler plazalara gömüldü, halktan koptu, halkın gerçeklerini göremedi. Türkiye’de bizim dışımızda işsizlik, gelir adaletsizliği, tarım gibi bu temel konuları gündeme taşıyan yok gibi. İktidar sahipleri zannediyorlar ki Türkiye çok zengin. Zengin ama gelir adaletsizliği var. Gazeteciler bunları göstermezlerse iktidar da bu gerçekleri göremez. Bir numaralı mesele halkı duymak, halkın sorunlarını aktarmak. Muhalefetiyle, iktidarıyla bunu herkese göstermek niyetindeyiz. Biz iktidarlardan korkmadığımız gibi beklenti de sahibi değiliz. Biz önemli olan halkın sesini duyurmak diyoruz. Önemli olan şey halkın sinesinde, gönlünde misiniz? Siyasetçiler nasıl oy alıyor? Bizim milli irademiz de reytingler. Orada halk bizi sevdi” diye konuştu.
Yazılması gerekenler yazılmıyor
Gerçeklerin medyada yankılanmadığını ve yazılmadığını vurgulayan Küçükkaya, “Mesela en son seçimler. Biz 31 Mart seçimlerinde Fatih Portakal kardeşimle canlı yayın yaparken, AA haber akışını kesti. Biz de orada yayını kesebilirdik ama kesmedik. Herkes kesmişti. Biz yayını kesmedik, hatta dedim ki bu yayın sabaha kadar sürer. Hatta ben kendi programımı da bağlarım. Sonraki seçimde seçim iptal oldu. O dönem herkes tek taraflı yayın yaparken biz yine yapmadık. Bütün kesimlerin sesini duyurmak lazım dedik. Halkın gerçeği bütünüyle görmeye hakkı var. Biz bunu yaptık, bunu başardık. Türkiye’de bugün sansür sorunu var. Ön sansür yapılıyor insanlara. Gazeteciler yazması gerekenleri yazmıyor. Patron kızar, iktidar kızar diye düşünebilir” dedi.
Turan Hançerli bir model
Avcılar Belediye Başkanı Turan Hançerli’ye de övgülerde bulunan Küçükkaya, Hançerli’nin önemli bir başarı rol modeli olduğunu anlattı. Küçükkaya, “Gazetecilerin başına ne gelebilir düşünelim? İşsiz kalabilir, hapse girebilir, dayak yiyebilir, arabanıza bomba koyarlar, öldürebilirsiniz. Her şey olur. Gazeteci hiçbir şekilde baskılara boyun eğmeyen ülkesini çok sevdiği için gerçekleri savunan insandır. Ben sıklıkla bu sene Sabahattin Ali’nin mahkeme salonlarında söylediği bir cümleyi söylüyorum; “Biz iktidarları eleştiriyorsak memleketimizi çok sevdiğimizdendir” diyor. Bizim için böyle memleket önemli. İktidarlar gelir geçer. Önemli olan ülkedir. Ben o dönem dedim ki; halkın sesini nasıl duyuracağız. İktidarı duyuruyorsak, muhalefeti de duyuracağız. Biz başarı modellerini göstermek durumdayız. En büyük başarı modellerinden biri de sayın Belediye Başkanı Turan Hançerli. Sağ olsun ben kendisini takip ettim. O herkese örnek oluyor. Kendisinden sonra Türkiye’nin dört bir yanından herkes bana mesaj attı. Bunun gibi Anadolu’daki herkese de eğileceğiz. Bu seneki ağırlığımız da çocuklarımız üzerine olacak” şeklinde konuştu.