Kur farklı yerli şirketlere yüklendi
Yükselen dolar kuru bu kez de AVM'lerde bulunan yerli mağazaları vurdu.
Yükselen dolar kuru ve piyasadaki güvensizlik birçok sektörü bitirme noktasında getirdi.
İnşaat maliyetelerinin yükselmesinin ardından konut sektörü durma noktasında. Ayrıca, otomotiv satış ve filo kiralama devleri de birer birer konkordato veriyor.
Geçtiğimiz günlerdeyse kriz AVM'lere sıçradı. İstanbul Levent'te bulunan MetroCity'de asansörler ve yürüyen merdivenlere haciz işlemi uygulandı.
Dolardaki atakla birlikte, kiraların da uçuşa geçtiği AVM'lerde şimdi bir 'iç hesaplaşma' başlamış durumda. Bugüne kadar kapalı bir kutu gibi görünen, sessiz sakin hizmet veren mağazalar, markalar dolardaki ve kiralardaki artışla birlikte eteklerindeki taşı dökmeye başladı.
Kiraları bir anda neredeyse yüzde 50'ye varan oranlarda artan mağaza sahipleri isyan bayrağını çekip protesto eylemine girince, AVM'lerdeki yaldızlar da bir bir dökülmeye başladı.
Karar Gazetesi ekonomi yazarı İbrahim Kahveci de, AVM'lerde olup bitenlere dair kaleme aldığı yazısında, yerli ve yabancı markalar arasında yapılan ayrımı, prestij için yabancı markayı çekebilmek için sağlanan avantajların ve maliyetin, yerli markaların sırtına bir yük ve dezavantaj olarak nasıl bindirildiğini yazdı.
Kahveci, bu adaletsiz ve ayrımcı tavrı şu satırlarla faş etti:
"... aynı AVM’de iki aynı özellikte mağazayı kiralamaya gidiyorsunuz. AVM yönetimi bir mağazaya orada olsun diye nerede ise rüşvet derecesinde kolaylıklar tanıyor. Ama yine aynı özelliklerdeki diğer mağazaya ise o diğer mağazanın maliyetini yüklüyor.
(A) mağazası gelsin diye para ver.
(B) mağazası gelince maliyeti ondan çıkar...
Genellikle gelsin diye istenen mağazalar marka olmuş, isim yapmış yabancılar.. Ek maliyet istenenler ise, markalaşmada henüz sistemi tamamlamamış yerli şirketler.
Zaten sermaye az... Zaten marka giderin yüksek. Bunun üzerine bir de yabancı markaların mağaza maliyeti üstlerine yüklenilmek isteniyor.
Bakın işin henüz kira boyutuna gelmedik bile. Yan yana iki mağazaya bile farklı fiyat ve kolaylıklar uygulanırken, bir de kira maliyeti durumu söz konusu."
Ardından da Kahveci, kira kontratlarının neden hala dolar üzerinden yapıldığını sorguladığı yazısının ilerleyen bölümünde, "Şimdi kendimize soralım: Beton işinin, arsa işinin ne kadarı dövize bağlı? 10-15 yıl önce yapılmış-bitmiş AVM’lerin hala kira kontratlarını dövizle yapmaları nasıl izah edilir" sorusunu yöneltti.
Bu konudaki eleştiri ve sorularını da şöyle sıraladı Kahveci:
"Hadi dediniz ki, “Biz bu AVM’leri yabancı sermaye ile gerçekleştirdik. O nedenle kiramız dövizle olur.” İyi ama kredisi biten de dövizle kira istemiyor mu?
Elbette çözüm serbest piyasa kuralları dışına çıkarak olmamalıdır. Burada ‘Maliye Politikası’ ne işe yarıyor diye sormaz mı insan?
TL mevduatına vergi avantajı getirirken, neden dövizli kontratlara ek vergi getirilmesin?
Çözüm elbette tekel anlayışının kırılmasından geçiyor. Rekabet Kurumu neden kuruldu? Piyasa hakimleri piyasa güçlerini haksız yere kullanmasın diye...
Yan yana iki eşit mağazaya gösterilen farklı yaklaşım elbette Rekabet Kurumunun işi olacaktır. Ama biz asıl işi rekabet avantajlarını çeşitlendirerek açabiliriz.
AVM’lerde belirli süre aralığında otoparklar ücretsiz olacak değil mi? Yasa öyle diyor ama gidin bir AVM otoparkına... Mesela Ümraniye Canpark-AVM: Alışveriş fişi zorunlu. Cebimde alışveriş yapmış olmama rağmen örnek olsun diye ödediğim otopark fişini taşıyorum. Kendilerine de söyledim ama “Umurumuzda değil” dediler.
Bu kuralsızlık çok yaygın. Bir çok AVM “Güç bende” diyor.
Aynı gemide oldukları müşteri kitlesini ayrımcılıkla-çıkarcılıkla yönetiyorlar.
Kısa vadeli düşünüyorlar.
Kazanmak değil, kaybetmemek üzerine planlılar."