Madenciler Murat Dağı'na göz dikti: Fay hattında dinamit patlatacaklar!
Ege Bölgesinin en yüksek dağı Murat Dağı altın-gümüş madeni tehdidi altında.
Türkiye’deki su kaynaklarının yüzde 40’ına sahip olan ve birinci dereceden deprem bölgesinde yer alan Ege Bölgesinin en yüksek dağı Murat Dağı altın-gümüş madeni tehdidi altında. Murat Dağı’ndaki altın ve gümüş madeni çıkarma projesi için 8 Mayıs’ta verilen “ÇED olumlu” kararının iptali için 60’a yakın kurum ve kişi dava açtı. Dava kapsamında, 19 Ağustos’ta bölgeye bilirkişi heyeti keşfe gidecek.
BARO İNCELEME GEZİSİ DÜZENLEDİ
Birgün gazetesinden Berkay Sağol'un haberine göre “ÇED olumlu” kararının iptali için dava açan kurumlardan Kütahya Barosu, bölgede bir grup gazetecinin de katıldığı bir inceleme gezisi düzenledi. İnceleme gezisinde maden şirketinin açtığı sondaj kuyularının Murat Dağı’nda bulunan Asarkaya tepesine kadar çıkmış durumda olduğu hemen göze çarpıyor. Asarkaya tepesinde ise hangi çağdan olduğu bilinmeyen tarihi yerleşim yeri kalıntıları ve su sarnıcı bulunuyor.
ALANIN YÜZDE 90'NI ORMAN
Konuyla ilgili konuşan Kütahya Barosu Çevre Komisyonu Başkanı Av. Ali İhsan Bakır, bu bölgenin 1. dereceden deprem bölgesi olduğunu, iki fay hattının üzerinde bulunduğunu ve dinamitle patlatmaların bu fayları harekete geçireceğini belirtti. Av.Bakır, “Raporda hafriyat sahasını küçük bir alan olarak göstermişler. Ancak gösterdikleri alanın bile yüzde 90’ı orman. Şirket yalnızca 2 bin civarında ağaç keseceğiz diyor. Bu imkânsız. Buraya geldikleri zaman en az 200 bin ağaç kesecekler. Burası şiddetli rüzgârın yoğun olduğu bir bölge. Patlatmalar sonucu havaya karışan tozlar direkt köylerin üzerine gidecek hem insan sağlığı zarar görecek hem tarım hem de hayvancılık bitecek” dedi.
Karaağaç köyü maden faaliyeti alanına 350 metre, maden şirketinin kuracağı çözelti havuzlarına ise yaklaşık 750 metre uzaklıkta bulunuyor. Karaağaç köylüleri “ÇED olumlu” kararının iptali için dava açanlar arasında. Köylüler dava açıldığından beri köye jandarmanın gelip kendilerini yıldırmaya çalıştığını ve sürekli kaymakamlığa ifade için çağırıldıklarını söyledi.
Toprağıma, köyüme sonuna kadar sahip çıkacağım diyen davacılardan Durmuş Aksoy, “Ben burada toprağıma sahip çıkıyorum. Köyüm için mücadele ediyorum. Ben terörist miyim de köyüme jandarmadan, istihbarattan birileri geliyor. Vatanseverlik toprağına sahip çıkmaktır. En büyük vatansever benim. Biz doğamıza sahip çıkacağız. Ormanı olmayanın vatanı olmaz” ifadelerini kullandı.
Maden şirketinin yaptığı sondaj çalışmalarından dolayı su kaynaklarının kaydığını söyleyen köylü Mehmet Aksoy ise “Bu dağa 60’a yakın sondaj kuyusu açtılar. Bizim su kaynağımız iki farklı zamanda toplam 1 kilometre aşağıya kaydı. İlk bölge köye 350 metre uzaklıkta. Kurmayı planladıkları çözelti havuzları ise yaklaşık 750 metre uzaklıkta. Yani bizim çocukken oyun oynadığımız dağlara maden yapmak istiyorlar. Biz yıllarca madende çalıştık emekli olduk rahat edelim diye köyümüze geldik. Şimdi madenciler bizi yine köyümüzden kovmak istiyor” diye konuştu.
Madende çalışacak insanların erken yaşta akciğer kanserinden vefat etme riskinin yüksek olduğunu belirten Ekrem Özkan da, “Madende çalışanlara 2000 TL maaş verecekler. Kanser olup vefat ettikten sonra paranın bir anlamı yok” dedi.