Mahkeme başkanından 'Erdoğan' fırçası

Abone ol

Altan kardeşler ve Nazlı Ilıcak davasında Mahkeme Başkanı: "Erdoğan'ın eleştirileceği yer burası değil!"

16 Şubat'a dek sürecek duruşmada mahkemenin hükmünü açıklaması bekleniyor.

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişimi sonrası tutuklanan gazeteci - yazar Ahmet Altan, akademisyen kardeşi Mehmet Altan ve gazeteci Nazlı Ilıcak'ın da aralarında bulunduğu 17 sanıklı davanın beşinci duruşmasına bugün (13 Şubat 2018) Silivri'de devam edildi.

Duruşmanın ikinci oturumu, Ahmet Altan'ın esas hakkındaki savunmasıyla başladı. Altan "Ahmaklığın adaleti" başlığını taşıyan savunmasında, darbe girişimine ilişkin suçlamaları reddetti. Hukukun gereği olarak değil, "tek adam yönetimi" çabalarının sonucu olarak tutuklandığını vurguladı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AKP yönetimine eleştiriler yönelten Altan'a Mahkeme Başkanı'nın tepkisi, "Sayın Cumhurbaşkanı'nın eleştirileceği yer burası değil" oldu.

Ahmet Altan: Siz de hapishanede
ölmeye hazır mısınız?

Bir yılı aşkın süredir tutuklu bulunan yazar Ahmet Altan, darbe girişimiyle suçlananın, 2010 yılında 1. Ordu'da düzenlenen seminerlerde seçilmişleri hedef alan konuşmalarıyla dikkat çeken generallerin değil, Taraf Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni olarak o seminerdeki kayıtlı konuşmaları yayınlayan kendisinin yargılanmasındaki çelişkiye dikkati çekti; iddianemeyi hazırlayan savcılar ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a eleştiriler yöneltti. Davanın görüldüğü İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nin başkanı, Altan'ın savunmasına "Savunma sınırları dışına çıkıyorsunuz. Böyle devam ederseniz mikrofonu kapatacağım" sözleriyle müdahale etti. Ahmet Altan, başkana "Siz bilirsiniz" diyerek cevap verdi ve savunmasını sürdürdü.

Altan, "AKP iktidarının milliyetçiliği de kışkırtarak iktidarda kalmaya çalıştığını, buna rağmen oylarının azaldığını, izlenen politikaların parti tabanında da sorgulanmaya başlandığını" belirterek Erdoğan'a eleştirilerine devam etti. Bu noktada Altan'ın savunmasına ikinci kez müdahale eden Mahkeme Başkanı, "Böyle devam ederseniz mikrofonu kapatacağım. Savunma sınırları dışına çıkıyorsunuz. Sayın Cumhurbaşkanı'nın eleştirileceği yer burası değil" dedi. Tekrar "Siz bilirsiniz" diyen Ahmet Altan, daha sonra ülke ekonomisinin içinde bulunduğu duruma da eleştiriler yönelttiği savunmasının ilgili bölümünü "Buraları geçiyorum. Bunları söylemek için bu mikrofona ihtiyacım yok. Bunları her yerde söyleyebilirim" diyerek atladı.

T24'ün aktardığı habere göre davanın görülmeye başlandığı günden bu yana duruşmalara SEGBİS ile katılan Ahmet Altan, ilk kez getirildiği duruşmada "Bu AKP iktidarı gidecek", "Beni suçladıkları yazımda söylediklerimi bir daha söyleyeceğim. Kötü bir piyesin sonuna geliyoruz" görüşünü dile getirdi. Altan, savunmasını şöyle noktaladı:

"Hangi zorba haksız uygulamalarla muhaliflerini cezalandırdıysa, aynı cezalarla kendisi de karşılaşmıştır. Giyotine gönderen giyotine gitmiş, hapseden hapsedilmiş, sürgüne yollayan sürülmüştür. Zorbaların verdikleri cezalar, kendi kader haritalarında da ulaşılacak bir menzil olarak işaretlenmiştir. Şimdi siz beni hapiste öldürmek istiyorsunuz. Bütün bu gerçekleri anlattıktan sonra ben size diyorum ki: Ben hapishanede ölmeye hazırım. Ve size soruyorum: Ya siz? Siz de hapishanede ölmeye hazır mısınız? Çünkü vereceğiniz ceza sizin kader haritanıza da aynen kaydedilecek."

"AYM kararı bu mahkemeyi kapsamıyor mu?"

Ahmet Altan'ın ardından Mehmet Altan, esas hakkındaki savunmasını yapmak üzere mikrofona davet edildi. Altan, savunmasına Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) "hak ihlali" gerekçesiyle kendisi ve Şahin Alpay hakkında verdiği, ancak yerel mahkemelerce uygulanmayan tahliye kararından bazı bölümleri okuyarak başladı. Mahkeme Başkanı, "Savunma dışına çıkıyorsunuz. Böyle devam ederseniz kesmek durumunda kalacağım" diyerek Mehmet Altan'ın da savunmasına müdahale etti. Altan, "AYM kararı bu mahkemeyi kapsamıyor mu?" diyerek itiraz etti ancak Mahkeme Başkanı, iradesini sürdürdü. Bunun üzerine Mehmet Altan, iddianamedeki delillerin dayanaksızlığına dair görüşlerle savunmasını sürdürdü.

Duruşma, Çağlayan'dan Silivri'ye taşındı

16 Şubat'a dek sürecek duruşmanın ilk oturumunda (12 Şubat 2018) Anayasa Mahkemesi (AYM) Genel Kurulu'nun Mehmet Altan ve Şahin Alpay hakkında verdiği "tahliye" kararının okunarak kayda geçirilmesini talep eden avukatlar Ergin Cinmen ve Sevgi Taş salondan atıldı. Mahkeme Başkanı, İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmanın sonraki oturumlarının Silivri'de yapılmasına hükmetti.

İşte dakika dakika yaşananlar

12:08 - Duruşmaya saat 13:30'e kadar ara verildi.

12:00 - Mahkeme Başkanı, Mehmet Altan'ı "müebbet" yerine "idam" kelimesini kullanmaması için uyardı: Ajitasyona gerek yok. Biliyorsunuz kanunda idam cezası yok.

11:40 - Mehmet Altan: Bu dava yarın bir gün kimsenin hesabını veremeyeceği korkunç bir suç üretme aldırmazlığının tüm belgelerini içeriyor.

11:35 - Mehmet Altan: AYM doğal olarak savunmalarımı dikkate alıyor. 18 aydır beni zorla tutan mahkeme ve idam olsa idam isteyecek savcı değerlendirmiyor.

11:30 - Mehmet Altan evinde bulunan 1 dolar hakkında konuşuyor: Ben örgüt üyesi olmadığıma göre, F serisi 1 doları savcı neden iddianameye koyar, anlaşılır gibi değil.

11:25 - Mehmet Altan: Mağdur edilmemin en tatsız tarafı suç olmayan, yersiz, anlamsız suçlamalara cevap vermek, bunlara karşı savunma yapmak durumunda kalmak

11:20 - Mehmet Altan savunmasına başlar başlamaz mahkeme başkanınca uyarıldı: Esas hakkındaki mütalaaya karşı beyanlarla devam etmezseniz mikrofonunuzu kapatacağım

11:00 - Mahkeme Başkanı, Ahmet Altan'ı bir kez daha uyardı: "Savunmanızı esas hakkında mütalaaya karşı beyan olarak sınırlamazsanız savunma hakkınızı kötüye kullandığınızı kabul edeceğim

10:56 - Ahmet Altan: Savcı orada oturuyor, göstersin "darbenin olacağını beyan ettiğim" cümleyi. Gösteremez.

10:55 - Ahmet Altan: Türkiye'de ifade özgürlüğü olmadığını söylemişim. Aman Allah'ım, ne korkunç bir darbecilik!

10:50 - Mahkeme Başkanı, savunmasında iktidarı eleştiren Ahmet Altan'ı uyardı: Bu şekilde devam ederseniz mikrofonu kapatacağım.

10:43 - Ahmet Altan: Ben nasıl bir güce sahipsem subayları tasfiye ediyorum, yerine örgüt mensuplarını atıyorum, kritik pozisyonlara örgüt mensuplarını getiriyorum. Bunların hepsini ben yapıyorum. Sanki yazar değil, TSK Personel Dairesi Başkanıyım!

10:40 - Ahmet Altan: Siyasi iktidar artık generallerden değil, yazarlardan korkuyor.

10:34 - Ahmet Altan: Benim de aralarında bulunduğum bu “elit” suçlular artık nasıl bir manyaklarsa nerede silah görseler oraya koşuyorlar.

10:33 - Ahmet Altan: Bizim darbeyle hiçbir ilgimiz olmadığını yıllarca bizi izlemiş olan istihbarat teşkilatı da, polis de, bu iddianameleri yazan savcılar da biliyorlar.

10:33 - Ahmet Altan: Hiçbir iktidar korku ve şiddetle uzun süre ayakta kalamaz. Talleyrand’ın dediği gibi “süngüyle her şeyi yapabilirsiniz ama üstüne oturamazsınız

10:32 - Ahmet Altan: Bir adamın “mutlak iktidara” sahip olduğu her toplum eninde sonunda çöker.

10:30 - Ahmet Altan: Bugün Türkiye’de Mezarlıklar Müdürlüğü dışında düzgün çalışan tek bir müessese bile kalmadı. Çökmeyen hiçbir şey kalmadı.

10:27 - Ahmet Altan: Bir yargı vurulduysa mutlaka ihanete uğramıştır. Hiçbir gerçek savcı, hiçbir gerçek yargıç, hiçbir gerçek hukukçu bu ihanete alet olmaz.

10:25 - Ahmet Altan: Hukuk, yargı, adalet üçgeninde vurulabilecek, yaralanabilecek, ölebilecek tek zayıf halka yargıdır. Bu yüzden her zorbanın ilk hedefi yargı olur.

10:20 - Ahmet Altan: Ölen ya da ölmekte olan bir yargı öyle korkunç kokar ki cehennem bile o kadar kötü kokmaz

10:17 - Ahmet Altan: Benim cinayeti ortaya çıkaracak, katillerin kimliklerini belirleyecek, kullanılan kanlı ve kalleş silahları sergileyecek, olanları dünyaya anlatacak ve işlenen suçları kayda geçirecek bir gücüm var.

10:16 - Ahmet Altan: Ben bugün buraya yargılanmaya değil yargılamaya geldim. Binlerce masum insanı hapse atmak için yargıyı soğukkanlılıkla öldürenlerin işledikleri cinayetleri yargılayacağım.

10:15 - Oturum başladı, söz sırası Ahmet Altan'da.

AYM'nin kararına uyulmamıştı

Başından itibaren uluslararası örgütlerin ilgi gösterdiği dava, son olarak Anayasa Mahkemesi’nin 11 Ocak tarihli kararında Mehmet Altan’ın tutukluluğunun hak ihlâline yol açtığı yönündeki tespiti ve bu kararın 26 ve 27. Ağır Ceza Mehkemeleri’nce uygulanmaması ile ülke ve dünya gündeminde öne çıkmıştı.

Duruşma öncesi P24'e konuşan Ahmet ve Mehmet Altan’ın avukatları Ergin Cinmen, Figen Albuga Çalıkuşu, Ferat Çağıl ve Melike Polat, bu davada düşüncenin yargılanmakta olduğunun altını çizerek, “dosya kapsamındaki ifade, düşünce, basın özgürlüklerinin ihlâli niteliğindeki hukuksal yanılgıya son verilmesi” beklentisini dile getirdiler.

Ne olmuştu?


17 sanıklı olarak başlayan davanın ilk duruşması 19-23 Haziran 2017 tarihinde görülmüş, Altan kardeşler ve Ilıcak’ın yanı sıra diğer tutuklu sanıklar Fevzi Yazıcı, Yakup Şimşek ve Şükrü Tuğrul Özşengül ile tutuksuz sanık Tibet Sanlıman duruşmada savunmalarını yapmışlardı.

Beş günlük duruşmanın sonunda mahkeme tüm tutuklu sanıkların tutukluluklarının devamına karar vermiş, kararda “mevcut delil durumu, kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren deliller bulunması ve adlî kontrol hükümlerinin yetersiz kalması” gerekçe gösterilmişti.

Altanlar’ın gözaltı gerekçesi 14 Temmuz 2016 gecesi, sonradan kapatılan Can Erzincan TV’de Nazlı Ilıcak’la beraber katıldıkları bir televizyon programında darbe girişimiyle ilgili “sübliminal mesaj” vermek olarak açıklanmış, ancak yaygın uluslararası tepki sonrasında bu suçlama soruşturmanın ilerleyen aşamalarında şekil değiştirerek, “darbeyi çağrıştırıcı söylemlerde bulunmak” şeklini almıştı.

Davaya bakan İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, davanın 19 Eylül 2017 tarihinde görülen ikinci duruşmasında, haklarında yakalama kararı çıkarılan firari sanıklar Ekrem Dumanlı, Osman Özsoy, Emre Uslu, Tuncay Opçin, Abdulkerim Balcı, Bülent Keneş, Faruk Kardıç, Mehmet Kamış, Şemsettin Efe ve Ali Çolak'ın henüz yakalanamamış olmaları nedeniyle bu sanıkların dosyasının ayrılmasına karar vermiş, böylelikle davada toplam yedi sanık kalmıştı.

Üç müebbetten tek müebbete

Davanın 11 Aralık 2017’de görülen duruşmasında esas hakkında mütalaasını sunan savcı, tutuklu yargılanmakta olan Ahmet Altan, Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak, Yakup Şimşek, Şükrü Tuğrul Özşengül ve Fevzi Yazıcı'nın Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçunu düzenleyen 309/1. maddesi uyarınca ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırılmasını, tutuksuz yargılanan Tibet Murat Sanlıman’ın ise “'örgüte üye olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” suçundan hapisle cezalandırılmasını talep etti.

Bundan bir sene öncesinde, Altan kardeşlerin avukatları 8 Kasım 2016 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne Ahmet ve Mehmet Altan için ayrı ayrı başvurmuş, mahkemeden bir cevap gelmeyince 12 Ocak 2017 tarihinde benzer başvurular Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) yapılmıştı.

11 Ocak 2018’de Anayasa Mahkemesi, Mehmet Altan ve “Zaman gazetesi” davasında tutuklu olarak yargılanan köşe yazarı Şahin Alpay için yapılmış olan bireysel başvuruları görüşerek, Altan ve Alpay’ın tutukluluk hallerinin hak ihlâli teşkil ettiğini karara bağladı.

Ancak yargılamayı yapan İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, önce AYM’nin gerekçeli kararının Resmî Gazete’de yayımlanmamış olmasını, ardından ise Anayasa Mahkemesi’nin “yetki gaspı” yaptığını öne sürerek, AYM kararı uyarınca yapılan tahliye taleplerini reddetti. Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlâli kararlarının emsâl teşkil etmesi nedeniyle Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ın avukatlarınca yapılan tahliye talepleri de oy birliğiyle reddedildi.

İstanbul 27. Ağır Ceza mahkemesinin de itirazları reddetmesi üzerine, Mehmet Altan’ın avukatları 30 Ocak günü Anayasa Mahkemesi’ne “âdil yargılanma ile kişi hürriyeti ve güvenliği haklarının ihlâl edildiği” ve “tutuklamaların Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 18. maddesi kapsamında siyasi olduğu” gerekçeleriyle yeni bir bireysel başvuruda bulundular. AYM 2 Şubat günü, bu yeni başvuruya öncelik vermeyi kararlaştırdığını duyurdu.

Altan kardeşler ve Nazlı Ilıcak adına Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) yapılan bireysel başvurular ise mahkemece henüz karara bağlanmadı. Ancak bu başvurularla ilgili olarak Strasbourg’daki mahkememin yürüttüğü evrak toplama ve yazışma süreci tamamlandı.

“Vahim hukuksal yanılgıya son verilsin”

Anayasa Mahkemesi’nin 11 Ocak tarihli kararında “Mehmet Altan’ın eylemlerinin iki yazı ile bir televizyon programında yaptığı konuşmadan ibaret” olduğunu saptadığını, tüm aşamalarını UYAP üzerinden incelediği dava dosyasında “somut olayda suç işlendiğine dair kuvvetli belirtinin yeterince ortaya konulamadığını,” “yazılar ve konuşmalar dışında somut olgu ortaya konulmadan başvurucunun tutuklanmış olmasının ifade ve basın özgürlüklerine yönelik caydırıcı bir etki doğurabileceğini” hükme bağladığını hatırlatan Ahmet ve Mehmet Altan’ın avukatları, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin “15 Temmuz darbeye teşebbüs suçu”na dair kararlarında darbe suçunun unsurlarının “cebir ve şiddet” olduğunun, ve manevi cebrin Türkiye’deki yasal düzenlemede olmadığının da altını çizdiler. Avukatlar, “Aksinin bizi Yassıada Mahkemelerine götüreceği kabul edilmektedir,” dediler.

Ergin Cinmen, Figen Albuga Çalıkuşu, Ferat Çağıl ve Melike Polat ortak açıklamalarında şunları vurguladılar:

“Siyasi iktidarın bu günlerde Avrupa Birliği’nin vizesiz dolaşım kriterlerinden geriye kalan kısmında düzenlemeye gittiğini, ifade ve düşünceyi korumaya alma gayreti ile Terörle Mücadele Kanunu’nda yapılması muhtemel değişiklik önerilerini AB’ye ilettiğini görüyoruz.

Bizim davamızda da düşünce yargılanmaktadır – ki Anayasa Mahkemesi verdiği kararı da bu saptamayı yapmıştır. Bu gelişmeyi birlikte değerlendirdiğimizde, bomboş olan dosya kapsamında, ifade, düşünce ve basın özgürlüklerinin ihlâli niteliğindeki ağır, vahim hukuksal yanılgıya son verilmesini bekliyoruz.

Hukuka olan inancımız gereği adalet arama çabamız ile savunmamızı yapacağız.’’

Berberoğlu'ndan meslektaşlarına mektup Medya İrfan Değirmenci ilk yazısında Ahmet Hakan'a yüklendi Medya Çocuklar Duymasın'ın efsane karakteri geri dönüyor Medya Almanya’dan Türkiye’ye Deniz Yücel çağrısı Medya