'Maliyetten kaçmak, zaman kazanmak için işçinin hayatını hiçe sayıyorlar'

Abone ol

Kop Dağı Tüneli inşaatındaki patlamada yaralanan işçilerden biri yaşamını yitirdi. Şantiyede geçen yıl çalışan ve can güvenliği olmadığı için işten ayrılan bir işçi, “Berbat bir yerdi, sık sık göçük oluyordu. Maliyetten kaçmak için hayatımızı hiçe sayıyor

Kop Dağı Tüneli inşaatındaki patlamada yaralanan işçilerden biri yaşamını yitirdi. Şantiyede geçen yıl çalışan ve can güvenliği olmadığı için işten ayrılan bir işçi, “Berbat bir yerdi, sık sık göçük oluyordu. Maliyetten kaçmak için hayatımızı hiçe sayıyorlar” dedi.

Bayburt-Erzurum karayolunun Kop Dağı mevkisindeki tünel inşaatında 5 gün önce meydana gelen patlamada yaralan 11 işçiden biri, tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi. Bu iş cinayeti, Bayburt Grup’a ait şantiyedeki kötü çalışma koşullarını ve alınmayan iş güvenliği önlemlerini yeniden gündeme getirdi. Şantiyede geçen yıl 3 ay çalışan ve can güvenliği olmadığı için işten ayrılan Burak Yılmaz adlı işçi, “Berbat bir yerdi. Maliyetten kaçmak, zaman kazanmak için işçinin hayatını hiçe sayıyorlar” dedi.

Tünel inşaatında 24 Eylül’de gaz sıkışması nedeniyle yaşanan patlamada ağır yaralanan ve Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi’ne sevk edilen işçilerden 21 yaşındaki Oğuzhan Orak, dün yaşam mücadelesini kaybetti. Orak’ın askerden yeni geldiği ve tünelde çalışmaya başladığı, daha ikinci iş günündeyken patlamanın meydana geldiği öğrenildi. Yaralılardan 8’i taburcu olurken 2 işçinin ise tedavisi sürüyor.

SIK SIK GÖÇÜK OLUYORDU

Bu şantiye daha önce de kötü çalışma koşulları ve hak gasplarıyla kamuoyunun gündemine gelmişti. Şantiyede çalışan işçiler geçen yıl İnşaat ve Yapı İşçileri Sendikası (İYİ-SEN) öncülüğünde grev yapmış, gasp edilen haklarını istemişti. İşçiler grevleri sırasında tünel inşaatında iş güvenliğiyle ilgili yaşanan sorunlara da dikkat çekmişti.

Bu işçilerden Burak Yılmaz, BirGün’e konuştu. Kop Dağı tünel inşaatında 3 ay çalıştığını belirten Yılmaz, “İş güvenliği yoktu, önlem alınmıyordu, ücretlerimizi de alamıyorduk, o yüzden ayrıldım” dedi. Şirketin maliyetten kaçınmak ve zaman kaybetmemek için bu önlemleri almadığını söyleyen Yılmaz, şunları anlattı:

“Günde 12 saat çalışıyorduk. Tünelin her tarafından su geliyordu. Sık sık göçük oluyordu. Havalandırmalar zaten berbattı, çalışmıyordu havalandırmalar. Biz uyarılarımıza rağmen şantiye şeflerine sözümüzü dinletemedik. Toprağı sıkılaştırmaya yarayan şaptirik dediğimiz beton vardı. Biz şaptirik önlemi alalım diyorduk, dinleyen olmuyordu. Gelen şaptirik adi oluyordu, işe yarar olmuyordu. Şimdi de böyle bir olay yaşandı, bir arkadaşımız ölmüş, çok üzgünüm.”

UYARDIK AMA DİNLETEMEDİK

Kendisinin de şantiyede çalışırken iş kazaları yaşadığını belirten Yılmaz, “Üzerime toprak geldi, neredeyse göçük altında kalacaktım” diye konuştu. Yılmaz, şöyle devam etti: “Bu kazadan sonra formenlere, şeflere serzenişte bulundum, bu böyle olmaz dedim. Çatlak, çıkık yerlerin olduğunu, çıkışın kapanması durumunda ölebileceğimizi söyledim. Biz bunları söyledik, çok uyardık ama önlem aldıramadık. Bizi şantiyeye kepçeyle götürüp getirirlerdi. Bir defasında kepçenin kenarına asılıyordum, çukura girince zıpladım, kafam kanadı. Buna benzer kazalar zaten her gün yaşanıyordu. Bu yüzden ayrıldım işten.”

DENETİME GELENLER YEMEK YİYİP GİDERDİ

Yılmaz, şantiyede zaman zaman denetim yapıldığını, ama bu denetimlerin göstermelik olduğunu kaydetti: “Denetime geldikleri zaman patronlar yemeklerini yedirip onları gönderirdi. İşçilerin içine dahi girdiklerini görmedik. Yemeklerini yer, kahvelerini içer, selam verip giderlerdi. Onları bizimle görüştürmüyorlardı, soru bile soramıyorduk.”

Kendilerine yeterinde kişisel koruyucu ekipman ve malzeme verilmediğini de söyleyen Yılmaz, şunları dile getirdi: “Önlemlerin maliyetinden çekindikleri için hiçbir şey yapmazlardı. Günde yaptıkları iş başına devletten para alıyorlar. Bunun için günde 1 metre gidilmesi gerekiyorsa bunlar 2 metre ilerletirlerdi bizi. Önlem alsa zaman kaybedecek, maliyet artacak. Onun için toprak gelir mi gelmez mi diye hiç düşünmezlerdi. Biz uyardığımız zaman ‘siz işinizi yapın’ diyorlardı. Biz zeminin kötü olduğunu, önlem alınması gerektiğini defalarca söyledik. Ya da ‘azar azar ilerleyelim’ dedik. Ancak göçükler, kazalar olunca ucuz, adi malzemelerle önlem alırlardı. Malzemeyi de eksik verirlerdi. Mesela önlem için 60 torba çimento kullanmak gerekiyorsa bunlar 5-6 torba verirdi.

İnşaat işçisi Burak Yılmaz son olarak “Sistemsiz çalışıyorlar. Daha fazla para için işçinin hayatından çalıyorlar” diye konuştu.


Osman Kavala için gözler AYM'de Güncel Riskli alan bahanesiyle 15 evin elektriği ve doğalgazı kesildi! Güncel İstanbul Barosu Başkanı Durakoğlu, acelenin nedenini açıkladı: AYM kararıyla iptal edilecek Güncel Yılmaz Özdil 'kınama döngüsü'nü yazdı: Bu iş öyle olsaydı Türkiye süper güç olurdu Güncel