Mehmet Akif'in dergisinden 'Püsküllü'ye yanıt
2012 yılında Kadir Mısıroğlu'nun Mehmet Akif'i eleştirirken, “P.....k” dediği öne sürülmüş ve izleyiciler tepki göstermişti. Mehmet Akif'in dergisi olan Sebilürreşad, Mısıroğlu'na bir yanıt verdi.
Kurtuluş Savaşı için, “Keşke Yunan galip gelseydi” diyen, İstiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy’a ağır sözler eden, Atatürk düşmanı Kadir Mısıroğlu, kısa süre önce hastanede tedavi görmüş ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da kendisini ziyaret etmişti.
"SERSERİNİN TEKİ..."
12 Mart 2012'de İstiklâl Marşı'nın kabul etkinlikleri haftasında bir konferans veren Kadir Mısıroğlu'nun Mehmet Akif'i eleştirirken, “P.....k” dediği öne sürülmüş ve izleyiciler tepki göstermişti. Tepkiler üzerine konferansı terk etmek zorunda kalan Mısıroğlu yaptığı açıklamada, kendisine komplo kurulduğunu ve bunu yapanların da Atatürkçü çevreler olduğunu, “P.....k” değil, “desene” dediğini söylemişti.
Kadir Mısıroğlu bir başka konuşmasında ise, Mehmet Akif Ersoy’un İstiklal Marşı’na “Korkma” ifadesiyle başlamasını eleştirmiş, “Seksen sene sonra Yunanı hala Sakarya’da mı vehmediyorsun da ‘Korkma’ diye başlatıyorsun. ‘Niye korkacağım lan dünya benden korksun’ desene. Mehmet Akif serserinin teki" ifadelerini kullanmıştı.
"MESELE SADECE KADİR MISIROĞLU İLE SINIRLI DEĞİL..."
Mehmet Akif'in dergisi olan Sebilürreşad ise, Aralık 2017'de çıkan 1023. sayısında, bu konuyu ele alarak Mısıroğlu'nu eleştirdi.
Yazar Fatih Bayhan, "Akif ve 2. Abdülhamit" başlıklı yazısında konuyu ele alırken, "Kadir Mısıroğlu’nun nedense son yıllarda yaşına, olgunluğuna ve müslüman ahlakına asla yakıştıramadığımız bir üslup içinde bu konuyu ele almasını üzülerek izliyoruz. Ailesi kendisini Allah’a havale etti" ifadelerini kullandı.
Bayhan, "Mesele sadece Kadir Mısıroğlu ile sınırlı değil" diye de belirtirken, tarihi bir konu ele alındığı zaman, keskin hatların konulmaması ve dönemin gözetilmesi gerektiğini ifade etti.
Bayhan, "Biz tarihi meselelere bakarken, Müslüman kimliğimizle bakarız. O kimlik bize 'tarihi hadiselerde taraf olmanızdan dolayı mesul değilsiniz' ayeti bize rehberdir. Bu nedenle bir tarihi mevzuyu ele alırken, dönemin şartlarını, sözün gerekçesini (nüzul sebebi/ifade sebebi) bilinmeli ve 'dönemselliği' gözetilmelidir. Bu nedenle iki müslüman arasında tarihte olan bir olguyu bugün ele alırken dikkatle, keskin hatlar koymadan ve mevzudan bir mevzi değil, bir sonuç çıkartmaya matuf bir niyetle yaklaşım sergilemeliyiz" diye belirtti.
Bayhan'ın yazısının ilgili kısmı şu şekilde:
Anadolu’ya yaptığımız ziyaretlerde gördük ki bazı STK yapılanması altındaki dini oluşumların 'Abdulhamid’i eleştiriyorsa Mehmet Âkif’i de sorgularız' üst başlığında açıklamalar yaptığını, dergi ve gazetelerin de fasid bir dairede kaleme aldıkları yazılarla temellendirmeye çalışarak genç dimağların zihnini karıştırıp 'Mehmet Âkif nefreti inşaa' ettiklerine şahit olduk ve üzüldük.
Her salon toplantımızda 'Neden Mehmet Âkif Abdulhamid’i hemde ağır dille eleştirdi' sorularına muhatap oluyoruz.
Kadir Mısıroğlu’nun nedense son yıllarda yaşına, olgunluğuna ve müslüman ahlakına asla yakıştıramadığımız bir üslup içinde bu konuyu ele almasını üzülerek izliyoruz. Ailesi kendisini Allah’a havale etti…
Ancak zaman ilerledikçe gördük ki mesele sadece Kadir Mısıroğlu ile sınırlı değil. Ahmet Şimşirgil’den başlayıp, Ekrem Buğra Ekinci gibi 'profesör' ünvanlı tarihçilerde bu tartışmalı alanda kalem oynatıyor ve öyle bir dil ve üsluba giriyorlar ki, yazıyı okuduğunuzda sizi bir 'tarafgirlik' hissi kaplıyor.
Evvela biz tarihi meselelere bakarken, Müslüman kimliğimizle bakarız. O kimlik bize 'tarihi hadiselerde taraf olmanızdan dolayı mesul değilsiniz' ayeti bize rehberdir. Bu nedenle bir tarihi mevzuyu ele alırken, dönemin şartlarını, sözün gerekçesini (nüzul sebebi/ifade sebebi) bilinmeli ve 'dönemselliği' gözetilmelidir. Bu nedenle iki müslüman arasında tarihte olan bir olguyu bugün ele alırken dikkatle, keskin hatlar koymadan ve mevzudan bir mevzi değil, bir sonuç çıkartmaya matuf bir niyetle yaklaşım sergilemeliyiz. Bu Hz. Ali, Hz. Aişe arasındaki meseleden, İslam tarihinde bugün kendi fıkhını, felsefesini üretmiş 'ayrılık' hareketlerine kadar geçerli bir yaklaşımdır."
Bayhan'ın Sebilürreşad'daki yazısının tamamına, derginin 1023. sayısından ulaşabilirsiniz...
(Odatv)