Meral Akşener: 15 milletvekili istedim
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, katıldığı programda Millet İttifakı'nın oluşturulması sürecine dair dikkat çeken açıklamalar yaptı.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener Teke Tek Özel programında Fatih Altaylı'nın sorularını yanıtladı.
Meral Akşener, Millet İttifakı hakkında dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
Meral Akşener'in konu hakkında açıklamasının satır başları şöyle oldu:
ALTAYLI: Sayın Lütfü Türkkan'ın açıklamaları var.
AKŞENER: Biz demokrasiyi içselleştirmeye çalışan bir partiyiz. Bütün arkadaşlarımızın şahsi görüşlerini söylemek, ilan etmek hakları var. İYİ Parti siyasi tutumu şu anda en net siyasi partidir. Arkadaşlarımızın ifadesi şu, sayın Türkkan'ın sayın Ağıralioğlu'nun görüşleri var. Millet İttifakı açısından baktığımızda, Cumhur İttiakı'nın kurulduğu dönem, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ortaya çıkışı. Biz çok zor şartlar altında kurulduk. Kesinlikle partinin kurdurulmadığı söylendi kuruldu. Seçime sokulmayacağı söylendi, şaibe yaratıldı.
Ben gecenin 12.00'sinde randevu aldım sayın Kılıçdaroğlu'na. 15 milletvekili istedim. Kendisi çok demokratik tavır ortaya koydu, kendisine teşekkür ederiz. Bağımsız girmeyi isterdim, arkadaşlarımı ikna etmeye çalışırdım. Ama böyle bir süreç olunca bu yola gittik. Üç ayrı Cumhurbaşkanı adayı ile gittik. Cumhur İttifakı tek Cumhurbaşkanı adayı ile gitti. İnanılmaz birliktelik oluştu. Galatasaray mezunu olursa beni anlayacaktır, aralarında 'mektepli' ruh hali var.
ALTAYLI: Mekteplilerde büyükler ağır basar.
AKŞENER: Tek Cumhurbaşkanı sanki tek partiymiş gibi. Türk milliyetçisi olduğunu ilan eden bir siyasi parti andımızın kaldırılmasına ilişkin araştırma önergesine çekimser oyu verdi. 31 Mart'ta Türkiye projesine ihtiyaç vardı. Şehirli sınıfın, orta sınıfın 'ne yaparsak yapalım bu insanlar gitmiyor' deniliyordu. İttifak konusunu görüştük. Milletvekillerinden bir arkadaşımız hariç 'ittifak olmalı' dendi. Sonra sayın Kılıçdaroğlu'nu telefonla aradım. Henüz kimsenin bilmemesinde anlaştık. Sayın Koray Aydın'ı gönderdim. ilk ben teklif ettim. O da bir arkadaşını görevlendirdi. Resmileşti, sonuç itibarıyla bir başarı öyküsü ortaya çıktı. Bursa çok az bir oyla kaybedildi. Sonuç itibarıyla burada başarı öyküsüne ihtiyaç vardı.
ALTAYLI: Mersin'de başarısızlık örneği olmadı mı?
AKŞENER: Mersin'de kötü bir şey yaşadık. Mahkeme takipsizlik verdi. O beni çok üzen, yaralayan bir konuydu. Ayfer Yılmaz'a teşekkür ediyorum, düştüğümüz yerden bizi kaldırdı. Çok iyi temsil etti.
ALTAYLI: Bu ittifak devam ediyor mu?
AKŞENER: Bir başarı öyküsünün sahipleriyiz biz. Adana, Antalya, Ankara alındı. Belediye başkanları Millet İttifakı'nın belediye başkanlarıdır. Bu arkadaşlarımızın başarılı olması bizler için önemli. Elimizden gelen gayreti, yardımı ve desteği yapacağız. Önümüzdeki yıl diyelim ki erken bir seçim oldu. İttifak yeniden görüşülecek bir konu. Millet İttifakı'nın 31 Mart kısmı bir işbirliğidir, bizim projemizdir.
ALTAYLI: Cumhurbaşkanlığı resepsiyonda sayın Erdoğan'la aranızda sıcak diyalog olduğu söylendi. Arkasından sizin partinizin de Cumhur İttifakı'na yavaş yavaş ilerlediği, MHP'yi sizinle yedekleyeceğine dair çok şey yazıldı. O akşamki muhabbet neydi?
AKŞENER: 30 Ağustos resepsiyonuna geçen sene de katılmıştım. Geçen sene oturmuştuk, kendisi bizimle tokalaştı gitti. O günle bugün arasında ne değişti?
ALTAYLI: Sizin değil Erdoğan'ın tavrı değişti
AKŞENER: Sayın Erdoğan'ın sarayında 30 Ağustos resepsiyonu var. Tek tek grupları dolaştı bize de geldi. Tokalaştık. Sayın Erdoğan bir arkadaşımıza bir şey anlattı. Dikkat edilirse iki kez teşekkür etmişim. O arkadaşımızın bir derdiyle ilgilenmiş, teşekkür ettim. İnsanların bu kadar heyecanlanması, basında haber olması Türkiye'nin içinde bulunduğu şartların güzel ve özel bir örneği. Haber olması gereken, Türkiye normal olsa karşılıklı hiç tokalaşmadan onun geçmesi, benim elimi saklamam olurdu değil mi? Bir davete icap etmişsin, evsahibi gelmiş tokalaşmış. Burada hiçbir şey yok.
"BİZİM ÇIKAMADIĞIMIZ O EKRANA OSMAN ÖCALAN ÇIKTI"
ALTAYLI: İnsanlar da bu kamplaşmada her şeyden medet ummaya başladı.
AKŞENER: Mesela 'niye gittiniz' sorusu önemlidir benim için. Sebebi şu, bu bir devlet töreni, icap ettik. Nezaketsizlik, çirkinliğe itiraz edip, üçüncü bir yolu başarabileceğimiz iddiasıyla yola çıkmış siyasi partiyiz. Bu tür yerlerde mesaj alışverişi olmaz ki.
ALTAYLI: Biz parlamenter sisteme geçiş için işbirliği yapabiliriz diyorsunuz.
AKŞENER: Biz şimdi EYT'lerin hakkını, hukukunu gündeme getiren siyasi partiyiz. Onlarla ilgili bir düzenleme meclise gelsin, hiç tartışmadan eller havaya. Emeklilerle ilgili yasa gelsin hemen. İşsizliği önleyecek kanun gelsin hemen. Milletin ihtiyaçlarına cevap verecek her türlü faydalı kanun, teklif herhangi bir adımda da elbette destekleriz. Alkışı da onlar alsın, ona da razıyız.
ALTAYLI: HDP meselesi, CHP'nin biraz yakın durması anladığım kadarıyla sizi rahatsız ediyor.
AKŞENER: CHP ile HDP arasında herhangi bir iletişim, ilişki var mı bilmiyorum.Sayın Kılıçdaroğlu der ki, 'biz HDP+Saadet+ gitmek istiyouruz, siz de buyrun' o zaman biz de 'hayır' deriz. HDP'nin PKK'ya bir türlü mesafe koyamaması. Diyarbakır'da çocuğunu arayan annelere HDP milletvekilinin söylediği sözleri biz hoş karşılamayız.
ALTAYLI: İmamoğlu'nun gezisini ve kayyum atamalarını nasıl karşılıyorsunuz?
AKŞENER: Kayyumlar atandı, biz toplandık. 5 saat sonra metnimiz çıktı. Bir metin çıktı ortaya. O metnin yayımı sağlandı partimizin görüşü olarak. Aynı noktada duruyorum. Sayın İmamoğlu'nun yaptığı ziyaret kendisini bağlar. Şu soru önemli; Leyla Güven'in yaptığı konuşmadan sonra aynı ziyareti yapabilir mi emin değilim. HDP'nin iktidarla olan ilişkisinin sürdüğüne inanıyorum. Abdullah Öcalan'la, 23 Şubat'ta söylemiştim. Öcalan'la iktidar görüşüyor demiştim. Sonra mektup geldi, insan geldi, mektuba pul olundu, okutuldu, o da yetmedi, kardeşi Osman Öcalan, iki muhabir gönderildi, mülakat yapıldı. Benim, sizin, vatandaşın vergileriyle oluşan o televizyona biz çıkamazken Osman Öcalan mülakat verip, Cumhur İttifakı'na oy istedi. O 800 bin fark kimsenin değil. Bizim için bir rehberdir. Kimse kimsenin oyunun sahibi olmadığını gösterdi. Sayın Süleyman Soylu, Temel Karamollaoğlu ile benim Kandil'le sözleşme imzaladığımızı iddia etti. İftira ötesi bir çirkinlik. Ben sizin karşınızda niye oturuyorum. Böyle bir ciddiyetsizlik olur mu? Kandil bir terör yuvası, terör yuvasını yönetenlerle bir sözleşme imzalamışsam, burada sizinle oturabilir miyim? Türkiye'nin bir ciddiyet, saygı problemi var. Ben eski İçişleri Bakanıyım. Böyle bir ciddiyetsizlik olabilir mi? En az 300-400 bin silahlı kişi size bağlı. Bunu nasıl söylersiniz? Adalet Bakanı ve savcılar ne iş yapar?
"DEVLETİN BAKANLARI O MERDİVENLERDE OTURAMAZ"
AKŞENER: Diyarbakır'daki annelerin her yere gitmeye hakkı var. Ama Türkiye Cumhuriyeti bakanları o merdivenlerde boynunu eğip oturamaz. Orası HDP binası. İçişleri Bakanı orada çay kahve dağıtamaz, gereğini yapar. Ben anayım. Annelerin ciğeri yanıyor. Vay efendim oraya dikkat çekmek, HDP'yi rol icabı şeytanlaştırmak.Bu anneler rahat bırakılsa, bunların çocuklarıyla ilgili annelerin güvenlikleri sağlansa belki ilk defa vatandaşın PKK'ya karşı net bir sivil direnişi ortaya çıkardı.
ALTAYLI: Bir akademisyen yollayın Öcalan'dan mektup getireleceğine bu annelerin Öcalan'a gönderilmesi olmaz mıydı?
AKŞENER: İçişleri kafam var benim, evet diyemeyeceğim. Anneler elbette haklı. Söylediğim şey annelerin derdine çare olacak kişi İçişleri Bakanı, Adalet Bakanı, emniyet, savcılık. HDP il başkanlığının içindeki insanların çocuklarını dağa kaldırdığını iddia ediyor bu anneler. Adalet Bakanlığı ne yapar? Bu iddialar araştırılmaz mı? Siz HDP Diyarbakır İl Başkanlığı'nı PKK'nın elinde tutulan polis ve asker ailelerini oraya getirip onlara yalvartıyorsunuz, çocuklarınızın esir olduğunu onlara söylüyorsunuz. O anneler hepimizin üzerinden yakalarımızı tutma hakları var. Canı, ciğeri yanmış kadının ona laf söylemedim.