Meral Akşener: 'Burası, babandan sana miras kalmış aile şirketin değil'
Meral Akşener İYİ Parti'nin 2. Olağan Kurultayı'nda açıklamalarda bulundu.
İYİ Parti lideri Meral Akşener İYİ Parti'nin "Millet Bizi Çağırıyor" sloganı ile düzenlenen 2. Olağan Kurultayı'nda açıklamalarda bulundu.
Yeniçağ'ın aktardığına göre; Akşener'in konuşmasından öne çıkanlar şöyle oldu:
Türkiye’nin iyi ve cesur evlatları;
2. Olağan Kurultay’ımıza hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. Pandemi şartları gereği, misafir davet edemediğimiz bir kurultay yapıyoruz. Aklı bugün burada olan, Aklı sizlerde kalan, Yüreği sizlerle atanlar var…
Ekranları başında, radyoda, internette, sosyal medyada, bizi izleyen aziz milletimize selam olsun!
"CEFAKAR TÜRK TABİPLERİNE SELAM OLSUN"
Anadolu bozkırında, kalbi her daim memleket için atanlara selam olsun! Toroslar’ın eteklerinde, iyi ve cesur evlatlarını bekleyenlere selam olsun! Mavi Vatan’ı kucaklayan Ege’ye selam olsun! Trakya’da yolumuzu gözleyenlere selam olsun!
Karadeniz’in yaylalarından Ankara’ya, Altınpark’a kulak verenlere selam olsun! Ecdadımızı koynunda saklayan, Ani’ye, Ahlat’a, Doğu Anadolu’ya selam olsun! Güneydoğu’da bize kucak açan, İYİ’leri bağrına basan gül yüzlü çilekeşlere selam olsun!
Balkanlar’dan Çin Seddi’ne, büyük sevda coğrafyasına selam olsun! Oğuz Ata’nın, Bilge Kağan’ın, Atilla’nın, Hayme ananın torunlarına; Kürşad’ın, Alparslan’ın, Selahattin Eyyubi’nin, Sultan Mehmed’in evlatlarına; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çocuklarına selam olsun!
Biz rahat uyuyalım diye, teröre göğsünü siper eden Mehmetçiğe selam olsun! Biz hastalanmayalım diye, pandemiyle gece gündüz mücadele eden sağlık çalışanlarımıza selam olsun!
Kendine, sözüm ona milliyetçi diyenlerin hor gördüğü, Atamın bize emaneti, cefakâr Türk tabiplerine selam olsun. 21 yıldır hakkını arayan, ama haksızlığın alasıyla muhatap olan EYT’lilere selam olsun!
Yürekleri bu ülkenin evlatlarını yetiştirmek için atan, 2019’da KPSS’de, her daim de mülakatlarda mağdur edilen, Ve bir türlü atanamayan öğretmen kardeşlerime selam olsun!
Her türlü tehdit ve baskıya rağmen, Hakikati seslendirmekten vazgeçmeyen, özgür basınımızın cesur mensuplarına selam olsun! Cennet vatanımız, cennet kalsın diye, Kazdağları’nda, Salda’da, Cerattepe’de, zalime kafa tutan o koca yüreklere selam olsun!
Kadınlarımız yaşasın diye, bu çürümüş zihniyet değişsin diye, tek vücut mücadele veren, Umay Ana’nın kızlarına selam olsun! E tabi bir de kendini Saraya kapatıp, millete sırtını dönenler var…
Milleti değil, eşi dostu zengin edenler var. İYİ Parti’nin yükselişini hasetle, kıskançlıkla izleyenler var. Milletin parasıyla sarayda sefa sürenler; size de selam olsun!
"ARKAMIZDA DAĞ GİBİ DURAN MİLLETİMİZ VAR"
Dava arkadaşlarım;
Bizi bu güzel günde buluşturan Cenabıhakk’a şükürler olsun. Hala buradayız… Her türlü engele, her türlü tuzağa, her türlü iftiraya rağmen;
BİZ HALA BURADAYIZ!
VE DİMDİK AYAKTAYIZ!
Neden hala buradayız biliyor musunuz? Çünkü arkamızda dağ gibi duran milletimiz var. Bundan 3 yıl önce, İYİ Parti’yi bu aziz millet kurdu. İYİ Parti’yi, çocuğunun okul derdine düşmüş anneler, borç batağında kaybolan babalar kurdu.
İYİ Parti’yi, Traktörüne mazot, toprağına tohum alamayan çiftçiler, siftah edemeyen esnaf kardeşlerim kurdu. İYİ Parti’yi, eve ekmek götüremeyen emekliler, geçinemeyen asgari ücretliler kurdu. İYİ Parti’yi, Ak Partili dayısı olmadığı için mülakattan elenenler, üniversite mezunu işsizler kurdu.
İYİ Parti’yi, son bir umutla; memleketten ümidini kesmiş, hayalleri çalınan gençler kurdu. İYİ Parti’yi hayatın her alanında horlanan, şiddet gören, öldürülen kadınlar, Oyun çağında gelin edilen, tacize, tecavüze uğrayan çocuklarımız kurdu.
İYİ Parti’yi, iki yumruk arasına sıkıştırılan, bu vatanın has evladı Kürt’ler kurdu, Zaza’lar kurdu. İYİ Parti’yi, “Ali” dedi, “Hızır” dedi diye, Atatürk’ü sevdi diye, din düşmanı ilan edilenler kurdu.
İYİ Parti’yi, “Mustafa Kemal de benim, Fatih de benim; Osmanlı da benim, Cumhuriyet de benim” diyenler, Kutuplaşmadan, iteklenmekten bıkan “mahallesizler” kurdu.
Aziz milletim;
Bu partiyi biz kurmadık. Bu partiyi siz kurdunuz, İYİ Parti sizindir. İYİ Parti ezilenlerin, horlananların partisidir. İYİ Parti özgürlük diyenlerin, huzur diyenlerin, mutluluk diyenlerin partisidir. İYİ Parti milletin ta kendisidir! Dava arkadaşlarım; Milletimiz, 25 Ekim 2017’de bir kıvılcım çaktı.
Bugün o kıvılcım Türkiye’nin tamamında yanan koca bir ateş oldu.Bu ateş, sizin eseriniz. Her birinizle gurur duyuyorum. Çünkü o ateş, kolay yanmadı. Önce, “ortaya çıkamazlar” diyenler oldu. Çıktınız. Sonra, “kuramazlar” diyenler oldu. Kurdunuz. “Üç beş aya dağılıp giderler” diyenler oldu. Dağılmadınız, dağıtamadılar. Engellemek isteyenler oldu. O engelleri yıkıp geçtiniz.
Abdurrahim Karakoç’un dizelerindeki gibi;
“Her kapıda bir hesaba girmeyen,
İnancından zerre taviz vermeyen,
Dost alnına kara leke sürmeyen,
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.”
Yola bu şiarla çıktık. Bu şiarla yürüdük, engelleri aştık. Ve aynı şiarla dimdik yürümeye devam ediyoruz.
Çünkü haklıyız, ve biliyoruz ki; Allah haklıların yanındadır!
Aziz milletim; Türkiye, iyi yönetilmiyor.
Ak Parti iktidarı, memleketin en önemli meselelerinde gösterdiği beceriksizliklere, her gün bir yenisini ekliyor.
Türkiye’yi 2. Dünya Savaşından koruyan, Kore’de Türk’ün kudretini dünyaya gösteren, Akdeniz’in ortasında, Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni kurduran, Kardak’a bayrağımızı diktiren, Terörist başını Suriye’den çıkartıp, kapı kapı gezdiren, Türk dış politikası terk edildi.
“Şam’da Cuma namazı kılacağız” diyerek, Türkiye’yi soktukları yolun sonunda, 5 milyon sığınmacı ülkemize yerleşti.
Üstüne, milletimizin alın teriyle birikmiş, 50 milyar dolarımız heba oldu. Ve fatura kabarmaya devam ediyor…
Sayın Erdoğan;
Küsüp, büyükelçilerimizi çektiğin ülkeler, bugün başkalarıyla kol kola ve karşımızda. “Dostum” dediğin her ülke liderinin, Türkiye’ye mutlaka bir zararı var. Dostun Trump, pkk-ypg’ye milyonlarca dolarlık silah ve mühimmat veriyor.
Kankan Putin’in, bomba yağdırdığı Mehmetçiklerimizin acısı hala dinmedi. 10 sene önce beraber tatil yaptığın, “Kardeşin” Esat’la, 10 senedir uğraşıyorsun, bir arpa boyu yol alamadın…
“Ege’de Türk adaları işgal ediliyor, gereğini yapın.” dedik, dinlemedin. Havaya bakıp ıslık çaldın, oralı olmadın, yakılan mangalların dumanını görmedin. Gittin, Yunan başbakanı Karamanlis’i, evladına nikah şahidi yaptın. Mısır’ın iç sorununda taraf oldun, Sisi’ye taktın, Mısır’ı Yunanistan’ın kucağına attın. Esat’a taktın, Suriye’yi ABD’nin, Rusya’nın, pkk’nın kucağına attın.
Dava arkadaşlarım;
Mesele aslında ne biliyor musunuz; Bu muhteşem ve büyük ülkenin, Türkiye Cumhuriyeti olduğunu unuttular. Milletin hazinesini damadına bağlayacak kadar gerçekten kopan bir anlayış, ülkeyi de kendi şirketi görmeye başladı… Böyle olunca da, 83 milyonun alın terini, göz nurunu, kendi malları saymaya başladılar.
Kardeşim;
Burası, babandan sana miras kalmış aile şirketin değil. Burası atamızdan bize miras kalan Türk Devleti! Bu gerçeği her birinize, bir bir öğreteceğiz. Ya öğreneceksiniz, ya da ilk koyulan sandıkta gideceksiniz!
Aziz milletim,
Bir ülkenin varlığı, o ülkenin adaletine emanettir. Hazreti Ömer; “Adalet mülkün temelidir.” diyerek, bunu söylemiştir. Hazreti Ali; “Devletin dini adalettir.” diyerek, bu gerçeğe işaret etmiştir.
Onlardan aldığı feyzle Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu gerçeği genç cumhuriyetin temel taşına yazmıştır.
Bir ülkede adalet yoksa, bereket olmaz. İş insanı, sanayici, yatırım yapmaz, yapamaz. Yabancı yatırımcı gelmez, gelemez. Kalkınmanın önüne bariyerler örülür. İşsiz sayısı artar. Emeklinin, işçinin, memurun maaşı kuşa döner. Gençler hayal kuramaz, umudunu yitirir.
Sayın Erdoğan;
Bunların hepsi oldu, milletimiz bunları tüm çıplaklığıyla yaşıyor. Bunların hepsi oldu; çünkü sen adaleti öldürdün. Hukukun, adamına göre işlediği, Soruşturmaların, twitter tabelasına göre yürütüldüğü bir ülke yarattın. Ama unutma; Gün gelir, bir gün adalet herkese lazım olur…
Yol arkadaşlarım;
İktidarda kalmak, koltuğunu korumak için her şeyi mübah gören bu zihniyet; En büyük kötülüğü, bağrından çıktığı bu vefakar millete yaptı: Her zorluğu omuz omuza vererek aşmış, koca bir milleti, birbirine düşman hale getirdiler.
Tasada ve sevinçte kucaklaşmayı bilen, yüce yürekli bir milleti, ortadan ikiye böldüler. Türk Milleti’ne, Cumhur ittifakından önce, “İllet” diyen, “Zillet” diyen, “Terörist” diyen çıkmamıştı. Onu da yaptılar. Milletin birliğini temsil eden o özel makamda bile, bunu yaptılar.
İktidardakilere sesleniyorum; Milletimizin feraseti yüksektir. Ama aynı zamanda, o yüksek ferasetli milletin, bileği kalın, tokadı serttir.
Milletimiz düşmanlıktan, ayrışmadan, nefret söyleminizden artık bıktı. Siz görmeseniz de, bu sabırlı milletin sabır taşı, artık çatlamak üzere. Günü geldiğinde öyle bir tokat yiyeceksiniz ki, ne olduğunuzu şaşıracaksınız.
Sayın Erdoğan; Ülkeyi içine soktuğun durumu beğeniyor musun? Milletimize reva gördüğün bu tablodan memnun musun? Bütün bu tabloya baktığımızda, dönüp gençlerimize ne diyeceğiz? “Bugünü kaybettik, bari yarını kurtaralım diyorum.”, sen yine oralı değilsin.Hala beceriksiz damadının aklıyla, şakşakçı saray danışmalarının lafıyla, iş görmeye çalışıyorsun.
Söyler misin sayın Erdoğan; Gençlere ne diyelim?
Canın sıkıldıkça onlara sarıyorsun. Özgürlüklerine, haklarına el koyuyorsun. Hayalleri zaten kalmadı, gelecekten umutlarını da kesiyorlar, Ama senin umurunda bile değil.
Her üç gencimizden biri işsizken, sen hala 2023’ten, 2053’ten, 2071’den bahsediyorsun. 1071, Türk gençliğine, vatan verdi. 1453, Türk gençliğine, Peygamber Efendimizin müjdelediği İstanbul’u verdi. 1923, Türk gençliğine, Türkiye Cumhuriyeti’ni verdi. Atatürk, “Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.” diyerek,
Türk Gençliğine özgüven ve umut verdi. Peki sen gençlerimize ne verdin Sayın Erdoğan? İşsizlik verdin. Umutsuzluk verdin. Bunalım verdin.
Bak, sordular gençlere; Dediler ki, “Türkiye dışında yaşamak ister misin?” Yüzde 62’si ne dedi biliyor musun? “Evet” dedi. Hem de geri dönmemecesine…
İşte gençlerimize verdiğin armağan Sayın Erdoğan: İçinde nefes alamadıkları, ait hissedemedikleri bir Türkiye … Sen gençlerimize kocaman bir hapishane verdin Sayın Erdoğan!
Değerli dava arkadaşlarım; Gencini düşünmeyen, ülkesinin geleceğini düşünemez.
Ülkenin geleceğini düşünmeyen de, o geleceğin teminatı olan eğitime yatırım yapmaz. Bakın; Bugün 24 yaşında olan üniversite mezunu bir gencimiz;
Hayatı boyunca 15 kere sınav sisteminin değiştiğine şahit oldu. Ama doğru sistem hala bulunamadı…
Üniversiteden mezun olup diplomasını alınca, hayata atılabileceğini düşündü. Ama Ak Partili yeğenler, kuzenler bitmedi, sıra bir türlü ona gelmedi. Akademisyen olmak istedi. Ama girdiği sınavlardan, geçerli puanlar almasına rağmen,
Kayırma mülakatlarına, rektörün akrabalarına takıldı. Gün geçtikte ticarileşen eğitim sistemi içerisinde, hep devlet okullarında okudu. Ama başvurduğu yerlerin kapısı ona değil; Amerika’da, İngiltere’de okuyan zengin çocuklarına açıldı.
Sayın Erdoğan;
Eğitim; kaç üniversite açtığın değil, kaç üniversite mezunu genci hayata katabildiğindir. Eğitim; bir ticari sektör değil, devletin milletine sağlaması gereken en temel hizmettir. Eğitim; İzmit’ten çıkan memur çocuğu Meral Gürer’i, devlet okullarında okuyarak bugün İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener yapandır. Sen pek anlamazsın ama; Eğitimde sürdürülebilir bir vizyon; Büyük, zengin ve mutlu bir Türkiye’nin anahtarıdır.
Aziz milletim;
Gencinin değerini bilmeyen, ülkesinin de değerini bilmez. Allah’ın bize lütfu olan doğamızın talan edilmesi de bundandır. Eğitim gibi, sağlık gibi, memleketin en temel hizmetlerini, ticaret gören bu rantçı zihniyet, sadece adalet duygumuzu sarsmadı.
Doğayı da katletti. Gözümüz gibi bakmamız gereken Kaz Dağları, delik deşik edildi. Cerattepe gibi bir cennet köşe, ahbap müteahhitlere yem edildi. Salda Gölü şantiyeye çevrildi. Bu memlekette, 672 yıllık tarih mirası olan Galata kulesine, matkapla, hilti’yle girildi! İşte o kadar gözleri döndü, bu kadar yoldan çıktılar.
Gürül gürül su akan her yere, HES’ten set ördüler. Çatlayan toprak, yaş almışların gözyaşlarıyla sulandı. Dünya her fırsatta yenisini dikerken, mübarek zeytinliklere kıydılar. Allah’ın bize bahşettiği, Türkiye’nin eşsiz doğası adeta betonla kaplandı.
Buldukları her arsaya kule diktikleri İstanbul’a, ihanet ettiklerini itiraf ettiler ama, Hala, her güne ayrı bir doğa katliamı ile uyanıyoruz… Tek sevdiği para olanlar, mal, mülk, koltuk olanlar, doğayı da sevemez, insanı da sevemez, hiçbir canlıyı sevemez. Can veren, karın doyuran, nefes olan toprağa kıyanlar, Allah’ın yarattığı o güzelim canlılara kıyılmasına da sessiz kalıyor.
Güzelim ceylanlarımızı, Tunceli’de vatandaşın kutsal bildiği dağ keçilerini, ihaleyle yabancıya avlattırmaya kalkıyorlar. Şiddet gören, tecavüze uğrayan sevimli dostlarımızla ilgili, hala kıllarını kıpırdatıp, kanun bile çıkarmadılar.
Hayvanların işkenceye uğraması, katledilmesi, hala sadece kabahat sayılıyor. Buna sessiz kalana selam vermek bile kabahat… Allah’ın emanetine bu kadar kayıtsız kalıp, üstüne de ‘Müslümanım’ diyebilmek, her beşere nasip olmaz. Bu arkadaşlara nasip oldu…
Aziz milletim;
Cumhuriyetin 80 yılda yaptıklarını, satıp savan, yiyip bitiren, yağmalayan bir doymazlıkla karşı karşıyayız. Ne dış politikada, ne ekonomide, ne kalkınmada, ne eğitimde, hiçbir konuda istikrar sağlanamadı.
İstikrarlı oldukları tek konu, verdikleri ballı ihaleler oldu. Çocuklarımızın rızkı, rant çetelerine peşkeş çekildi. Bire yapılacak işler, beşe ihale edildi. Geçmediğimiz yol ve köprülerden adeta haraç kesildi.
Pandemi süresince milletine maske bile dağıtamayan bu iktidar, o beş müteahhitin milyarlarca liralık alacağını dakika geciktirmedi. Beş müteahhite “Hızır” olan iktidar, milletine, ola ola “Hızır Paşa” oldu.
Bu iktidar, 18 yıl boyunca, ne kadar çıkmaz sokak varsa, hepsine girdi. Ve tüm dünya büyürken, Türkiye’nin geliri 10 sene öncesine geriledi.
Bugün milli gelirimiz, 2010 senesiyle aynı. Gelirimiz artmadı ama, giderlerimiz katlanarak arttı. İktidara geldiklerinde otomobil alınabilen parayla, bugün ancak 3 tane yeni model telefon alınabiliyor.
O paraya bugün bilgisayar satılıyor, bilgisayar! Geçen sene 24 lira olan bir ürünün fiyatı, bugün 36 lira olmuş. Sorsan enflasyon yüzde 14. Kendilerini kandırıyorlar, bizi de kandırabileceklerini sanıyorlar.Oysa Partili Damat Ekonomisi’nin gerçekleri çok başka… Aylardır yollardayım.
Sokak sokak geziyorum. Esnafla oturuyorum, işsizlerimizle konuşuyorum. Çalışanlara bir dokun, bin ah işit… Nevşehir’de masamıza gelen çiftçimizin anlattıkları yürek dağlıyor.
Gübresi, mazotu, tohumu derken, mahsulü sattığında cebinden para ödemezse iyi. Kapısını çaldığımız esnafın ilk cümlesi, “Birçok gün siftahsız kapatıyoruz.” oluyor. Yolumuza çıkan gençlerin derdi ortak; işsizlik.
O analar, o babalar çocuklarına bir yuva kurma hayalinde. O çocuklar ise, bir iş bulup, babasının karşısında dik oturabilme, Zorda olan ailesine destek olabilme derdinde. Türkiye bunu hak etmiyor. Türkiye’nin kaynakları var. Türkiye zengin bir ülke. Türkiye, milletini bolluk içinde yaşatacak her şeye sahip. Ama 83 milyon vatandaşım, damadın gözünde 5 müteahhit etmiyor.
Pandemi döneminde bile, zorda olan vatandaşına 10 milyar lirayı zor dağıtan iktidarın, o beş müteahhite 2 ay önce ödediği para, 116 milyar lira. Ayıptır, günahtır.
Ama milletin hazinesini, doların artmasını sorun etmeyen, Hatta sorun etmediği gibi, bir de üstüne espriler patlatabilen bir damat yönetiyor. Bundan büyük felaket olabilir mi? Bu arada, lafa geldi mi doların artması sorun değil ama,
Dolar düşsün diye sata sata merkez bankasında döviz bırakmadılar… Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu Damat Bey? 2001 krizinde bile, 1 dolar 1.6 liraydı. Bugün neredeyse 8 liraya dayandı. Neredeyse 5 katı.
Sayın Erdoğan;
Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne geçince, Hani Türkiye prangalarından kurtulacaktı? Hani zengin olacaktık? Hani ekonomi uçacaktı? Bu mu damadınla el ele uçurduğunuz ekonomi? Ülkenin parasını pul ederek, kimi, neyi uçuruyorsunuz?
Dava arkadaşlarım; Partili Cumhurbaşkanlığı sistemi dedikleri bu ucube sistem, Bırakın Türkiye’yi uçurmayı, her geçen gün uçuruma sürüklüyor. Bu sistem yüzünden; Mutfakta tencere kaynamıyor, Pazarda fileler dolmuyor. Bu sistem yüzünden; Türkiye’nin borcu büyüyor, geliri azalıyor, Çalışanların maaşları kuşa dönüyor.
Bu sistem yüzünden; Anaların evlatları iş bulamıyor, Her gün daha fazla genç, ülkesinden umudu kesiyor. Bu sistem yüzünden; Yüzler artık gülmüyor, Dertler her geçen gün daha da büyüyor… Bu millet, bu ucube sistemi hak etmiyor! Milletimiz sözlerine güvendi, destek verdi, Ama artık damadın yalanları, milletin gerçeklerini saklayamıyor.
İşte bu yüzden; Tarlalardan, köylerden, bir ses yükseliyor. Dükkanlardan, atölyelerden, bir ses yükseliyor. Mahallelerden, sokaklardan bir ses yükseliyor. Karış karış gezdiğim Anadolu’dan, Türkiye’nin dört bir yanından, bir ses yükseliyor.
Duyuyor musunuz;
MİLLET, BİZİ ÇAĞIRIYOR!
Büyük Türk Milleti; Diplomasiden ekonomiye, Eğitimden üretime, İşsizlikten borçlara, Boşaltılan hazineden, vatan evlatlarını ortada bırakan kayırmacılığa kadar, Bütün bu keşmekeşin ve çilenin çözümü belli;
İYİLEŞTİRİLMİŞ VE GÜÇLENDİRİLMİŞ PARLAMENTER SİSTEM!
Ve o çözümün adresi İYİ Parti!