Migros'un sahibi Özilhan'a geçmişten bir hatırlatma: 'Bir ilke imza atın direniş çadırına gidin'
Migros direnişi devam ederken, Cumhuriyet yazarı Özgentürk, Anadolu Grubu'nun Gerze'ye termik santral yapmak istediği dönemde kaleme aldığı ve Özilhan'a seslendiği yazısını yeniden yayımladı: "Bir ilke imza atın direniş çadırına gidin."
Anadolu Grubu’nun bünyesinde bulunan Migros’un İstanbul Esenyurt deposunda düşük zam ve işçi kıyımına karşı eyleme geçen işçilerin eylemi devam ediyor. İşçiler, patronun yüzde 8’lik zam önerisine karşı 17 gündür direnişte. İşçiler dün Migros Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan’ı Beykoz’da bulunan evinin önünde protesto etti.
İşçilerin gözaltına alınması sırasında çekilen fotoğraflar sosyal medyada gözaltına alındı.
CUMHURİYET YAZARI TERMİK SANTRAL DİRENİŞİNİ HATIRLATTI
Cumhuriyet gazetesi yazarı Işıl Özgentürk, bugünkü “Anadolu Grubu kurucusu Tuncay Özilhan’a bir hatırlatma” başlıklı yazısında, 2012 yılında Özilhan’a seslendiği yazısını yeniden yayımladı.
Anadolu Grubu’nun 2012 yılında yapmayı planladığı termik santrale karşı Gerze halkının direnişe geçtiğini hatırlatan Özgentürk, Özilhan’a vatandaşların kurduğu direniş çadırını ziyaret etmesi çağrısında bulunmuştu.
Özgentürk, yazısında şu ifadeleri kullandı:
“Sevgili okurlarım kapım çalındı, açtım ve kurye çocuk bana bir paket uzattı. Paketi açtım içinden Karadenizli dostlarımın bana yolladıkları bir kitap çıktı. Adı: Gerze’de Bir Doğa Mücadelesi/Direniş Günlüğü Yazarı 2012 yılında defalarca gittiğim Gerze’nin Yaykıl köyü direniş çadırından tanıdığım Ferhat Hançer. Direniş çadırı Yaykıl köylüleri tarafından bölgede termik santral yapmak isteyen şirketin iş makinelerini gözetlemek için kurulmuştu. Yaykıllılar gece gündüz sırayla nöbet tutuyorlardı. O çadırda en çok Karadeniz’in Amazon kadınlarıyla sohbet ettim. Bazılarının gözü bir gün önceki jandarma baskınına direndiği için mosmordu. Birinin bacağı kırılmıştı ama çadırın küçük ocağında en güzel yemekleri pişirip Direniş adı verdikleri kedilerini beslerken dedikodu da yapıyorlardı. Zonguldak’taki termik santraldan ötürü genç kızların beyaz gelinlik giyemediklerini onlardan öğrendim. Termik santral yapmak isteyen şirket Anadolu Grubu’ydu. Ve hep birlikte termik santral kurmak isteyen şirkete sesleniyorlardı: “Ölüm bile bizi yolumuzdan döndüremez!” Grubun birası Efes Pilsen tüm Karadeniz’de boykot edilmişti.
Gördüklerimi, duyduklarımı gazetem Cumhuriyet’te anlatmıştım. Grup tarafından toplantılara çağrıldım. Mühendisler, ÇED uzmanları beni ikna etmeye çalıştılar ama ben de dersimi iyi çalışmıştım. Sonunda grubun başkanı Tuncay Özilhan’a açık bir mektup yazdım.”
“SİZE BİRKAÇ MARJİNAL ÇEVRECİ OLARAK SUNULAN KİŞİLER ÖYLE BİRKAÇ KİŞİ DEĞİL, BÜTÜN BİR KÖY, BÜTÜN BİR GERZE”
“Bu günlerde Anadolu Grubu Migros Direnişiyle gene gündemde. 6 Mart 2012 yılında yazdığım açık mektubu yeniden yayımlıyorum” diyen Özgentürk, 6 Mart 2012’de yayımladığı “Anadolu Grubu’nun Kurucusu Tuncay Özilhan’a açık mektup” başlıklı yazısını aktardı:
“Size bu açık mektubu, yaşıtınız olduğum, iktisat fakültesinde belki de birlikte okuduğumuz için, ayrıca sizin o günlerdeki “Bağımsız Türkiye” söyleminden etkilendiğinizi düşündüğüm için ve en önemlisi dürüst bir gazetecilik yapmak ve sizinle bazı durumları (haberiniz olmayabilir) paylaşmak için yazıyorum.
Tuncay Bey, ben grubunuzun Efes olarak sinemaya, tiyatroya yaptığı önemli yatırımları biliyorum. Ayrıca basketbol açıkça söylemek gerekirse sizin kurucusu olduğunuz grubun desteğiyle bugün gündemdedir. Yaptırdığınız meslek okullarını da biliyorum üniversitenizi de.
Siz çok Türkiyeli bir grupsunuz, adınız bile anlamlı “Anadolu Grubu” ancak size bazı gerçeklerden söz etmek zorundayım. Grubunuzun adındaki “Anadolu” sözcüğü bana, müthiş bir yurtseverliği ve bu ülkenin kendine has coğrafyasında var olmuş, bir şirketler grubunu çağrıştırıyor. Saygıdeğer bir durum bu. Ancak bu saygıdeğer durum, Sinop’un dünyalar güzeli Gerze ilçesinde yapmak için neredeyse inat ettiğiniz, termik santralla örtüşmüyor. Size kimler ne söylüyor bilmiyorum ama ben üç gündür, Gerze’de ve termik santralın yapılacağı Yaykıl köyündeydim. Size birkaç marjinal çevreci olarak sunulan kişiler öyle birkaç kişi değil, bütün bir köy, bütün bir Gerze.
On altı aydır Yaykıl köylüleri köyün girişine kurdukları direniş çadırında sabahtan akşama, akşamdan sabaha nöbet tutuyorlar. Kadınlar, erkekler, çocuklar... Herkes nöbette. Ve üç kez öylesine büyük çatışmalardan geçmişler ki jandarmanın ve polisin küçücük çocuklara, yaşlı ninelere biber gazı sıkıp ardından onları hunharca yere yatırıp dövdüklerinin görüntüleri var. Ben film atölyemde bu görüntüleri montajlarken, çünkü bir belgesel yapıyorduk, dayanamayıp ağladım. Bir şeye daha ağladım, 5 Eylül’de sondajcıları (henüz ÇED raporu alınmamış ve yasal bir izin yok) durdurmak için göğüslerini siper edenlerin, biber gazını yiyenlerin daha sonra aynı biber gazından etkilenen askerlerin yüzlerini limonlarla ovduklarını gördüğümde de ağladım. Limonlar çevre esnafı tarafından kolilerle olay yerine getirilmişti. Ayrıca esnaf gece 01.00’den sabaha kadar süren ağır direnişte, coplanan, dayak yiyen kadınlar için kolonya, sargı bezi yollamıştı. Zaten pek çoğu çevre hastanelere götürüldü. Pek çok kişinin raporları var.
“BİR İLKE İMZA ATIN DİRENİŞ ÇADIRINA GİDİP ORADAKİ KADINLARI, ÇOCUKLARI DİNLEYİN”
Ve size söylemek istiyorum, burada bir ölüm kalım savaşı verilecek. Çünkü konuştuğum her üç kişiden birisi ölümden söz ediyor. Şöyle diyenler var: “Ölüm nedir ki, başka bir dünyaya geçmek. Eğer benim doğduğum büyüdüğüm, âşık olduğum, ekmeğimi kazandığım bu topraklar kömür külüyle örtülecek ve ben kömür külleri arasında küçülmüş, içine kaçmış lahanalarıma ağlayarak bakacaksam. Ölüm gelsin bizi bulsun.”
Tuncay Bey, Gerzeli, Yaykıllı kadınları dinlemelisiniz. Ülkemizi bir atık cehennemine dönüştürecek termik santrallar konusunda, inanılmaz bilgililer. Tamam siz grup olarak çok para kazanacaksınız. Ama siz “Anadolu Grubu”sunuz, bu ülkenin öz sermayesisiniz, rica ediyorum bir ilke imza atın, direniş çadırına gidip oradaki kadınları, çocukları dinleyin, kömür küllerinin yığılacağı bölgedeki muhteşem tarım alanını bir görün. Üstelik kuracağınız santral balıkların, balıkçıların deyimiyle “voli” alanlarını yani yumurtlama alanlarını yok edecek.
Yani önce balıklar gidecek, sonra kuşlar, sonra ağaçlar, sonra insanlar. Sizi bilmem ama ben bir ateist olmama rağmen vebal almayı çok önemserim. Eliniz kana bulaşmasın, gelin direniş çadırını birlikte kaldırıp en güzel halayları birlikte çekelim.
Yaşamınızda yaptığınız her şey buna değer.
Size sağlıklı ve torunlarınızla uzun ömürlü bir yaşam dilerim.
Not: Anadolu Grubu termik santral yapmaktan vazgeçti. Yaykıllılar şimdi nefeslerini tutmuş Migros direnişini izliyorlar. Hepimiz izliyoruz!”