‘MİT Kumpası’ davasında mahkemeden kritik karar: Yasak getirildi
AKP iktidarının eski ortağı Fethullahçı yapılanmanın MİT’e yönelik operasyonuyla ilgili yürütülen ‘MİT Kumpası’ davası başladı. Mahkeme heyeti, önemli davaya ilişkin yayın yasağı getirdi ve duruşma salonunu boşalttı.
Davada yargılanan sanıkları 14’ü tutuklu, 15’i ise firari konumunda.
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında yer alan duruşma salonundaki duruşmaya 6 tutuklu sanık ile MİT’i temsilen Hazine Bakanlığı avukatı ve sanık avukatları katılırken, sanık Yurt Atayün’ün de aralarında bulunduğu 5 sanık SEGBİS yoluyla bağlandı.
BirGün'de yer alan habere göre, mahkeme başkanı, Ali Fuat Yılmazer’in aralarında bulunduğu 7 sanığın pandemi dolayısıyla duruşma salonuna gelmek istemediklerine ilişkin dilekçe sunduğunu, bazı avukatların ise dilekçe sunarak sanıklar ile görüşemedikleri için savunma hazırlayamadıklarını belirttiğini kaydetti.
Duruşmaya MİT’i temsilen katılan Hazine Bakanlığı avukatı, duruşmanın basına kapalı yapılmasına ilişkin dilekçe sundu.
KAPALI GÖRÜLMESİNİ SAVCI TALEP ETTİ
Sanık ve avukatlarının taleplerinin alınmasının ardından, görüşü sorulan duruşma savcısı, ‘milli güvenliği tehlikeye düşürecek hususların ortaya çıkabileceği’ iddiasıyla duruşmanın kapalı yapılmasını talep etti.
Müzakereye çekilen mahkeme heyeti, kamu güvenliğini tehlikeye düşürecek hususların ortaya çıkması ihtimali dolayısıyla duruşmaların kapalı yapılmasına karar verdi.
Duruşmaya ilişkin yayın yasağının getirilmesine karar veren mahkeme heyeti, sanıklar ve avukatlar dışında herkesin duruşma salonundan çıkmasına istedi.
Duruşma, kapalı bir şekilde devam ediyor.
‘MİT KUMPASI’ OLAYI NEDİR?
Kamuoyunda “FETÖ’nün MİT kumpası” olarak bilinen olay, 7 Şubat 2012'de, AKP-Cemaat ittifakının sürdüğü dönemde meydana geldi.
7 Şubat günü, Fethullahçı yapı, 2010’ın ocak, şubat ve mayıs aylarında Norveç’in Oslo kentinde PKK ile MİT arasında yapılan görüşmeler üzerinden, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile eski müsteşar Emre Taner’in de aralarında olduğu kimi yetkilileri ifadeye çağırıldı.
Aynı gün, dönemin başkanı Recep Tayyip Erdoğan da bir ameliyat geçirecekti. Olayı öğrenen Erdoğan, ameliyatını erteleyerek Hakan Fidan’a ifadeye gitmeme talimatı verdi.
MİT Kumpası iddianamesinde bu durum, “Fidan'ın gözaltına alınması durumunda ‘emri Başbakan’dan aldığı algısıyla Erdoğan'ın ve hükümetin istifaya zorlanması ve hatta devrilmesinin planlandığı” ifadeleriyle yorumlanıyor.
Başsavcılıkça hazırlanan iddianamede, operasyon öncesi örgütün yargı ve emniyet imamlarının “ABD’ye giderek Fethullah Gülen ile görüştükleri” ifade ediliyor.
OLAYDAN SONRA MİT KANUNU DEĞİŞTİRİLDİ
Bu olayın ardından, MİT Kanunu 17 Şubat 2012de TBMM'de değiştirildi ve soruşturma izni Başbakanın iznine bağlandı. Kanunun yasalaşmasıyla 18 Şubat 2012’de MİT görevlileri hakkındaki yakalama kararı da kaldırıldı.
MİT krizi, AKP ile Cemaat arasındaki ilk ciddi krizlerden biriydi. Daha önce devletin çeşitli kadrolarını, AKP iktidarının açtığı siyasi imkanları kullanarak kumpas iddianamelerle ele geçiren Fethullahçı yapı, bu kez Erdoğan’ın kontrolündeki MİT’e yönelince, ittifak içindeki çatışma daha belirgin hale geldi.
Yıllar süren AKP-Cemaat ittifakı, 17-25 Aralık 2013 yolsuzluk operasyonlarından sonra kesin olarak dağıldı. Cemaat için daha sonra ‘Paralel Yapı’ ve ‘FETÖ’ (Fetullahçı Terör Örgütü) gibi isimler kullanılmaya başlandı.