MKE dolandırıcılığa karşı New York'ta dava açtı: Ensarcı başkan da suçlanıyor
Cumhuriyet yazarı Barış Terkoğlu, Makine Kimya Endüstrisi'nin dolandırıcılık suçlamasıyla New York'ta bir dizi isme dava açtı. Şikayet edilenler arasında Ensar Vakfı Beşiktaş İlçe Başkanı İlker Küçüker de var.
Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Terkoğlu, ABD'de New York Güney Bölgesi Federal Mahkemesi’nde Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Murat Mercan'ın da adının karıştığı davayla ilintili yeni gelişmeleri paylaştı.
Makine Kimya Endüstrisi'nin (MKE) de New York’ta, aynı isimlere, benzer bir zamanlamayla dava açtığını belirten Terkoğlu, şöyle devam etti:
"MKE’nin şikâyet ettiği isimler dosyada şöyle listelenmiş: ASAP Lojistik, Turkkey Capital, Deborah (Debbie) Cross, Güven Acarer, Türker Küçüker ve İlker Küçüker.
Son iki ismi görünce eminim siz de duraksadınız. Turkkey Capital’in sahibi Küçüker kardeşlerden İlker Küçüker, Ensar Vakfı’nın Beşiktaş İlçe Başkanı. Özgeçmişinde DEİK’in de aralarında olduğu resmi kuruluşlarda danışmanlık yaptığı yazıyor. Haliyle, kamu şirketi MKE’nin, haksız ve aldatıcı ticaret uygulamaları, yani dolandırıcılık suçlamasıyla açtığı dava, daha da ilginç hale geliyor.
YETKİSİ İPTAL EDİLMİŞ
Dava dilekçesinde, MKE’nin, 1950’den beri Türkiye’de savunma sanayisi hizmeti veren resmi kuruluş olduğu anlatılıyor. Öte yandan MKE’nin hepimizin aklına kazınan logosunun da tanımı yapılıyor. Bunun nedeni bu logoyu bir tek MKE’nin resmi temsilcilerinin kullanma yetkisinin olması.
Peki Küçüker kardeşlerin ve sahibi oldukları Turkkey Capital’in MKE ile ne ilgisi var? MKE bu soruya şöyle yanıt vermiş: 'Turkkey Capital, Güney Kore topraklarında, Nisan 2022’ye kadar, MKE ürünlerinin yetkili temsilcisiydi.'
Yani MKE, davadan önce bu yetkiyi iptal etmiş!
MKE, Küçükerler’in bu yetkilerini, Güney Kore dışındaki satışlar için, hatta Türkiye için bile kullanamayacaklarını, öte yandan başkalarına temsilcilik de veremeyeceklerini söylüyor.
İşte bu noktada geçen perşembe anlattığım, Kaplan Grup’un açtığı dava ile, MKE’nin davası birleşiyor. Zira MKE’nin şikâyetinde, ASAP’ın, çeşitli alıcılara, MKE ürünleri satma teklifinde bulunduğunu anlatıyor.
SAHTE BELGE HAZIRLANDI
Tahmin ettiğiniz gibi, ASAP ve sahibi Debbie Cross, MKE temsilcisi değildi. MKE ürünlerini satmaya yetkisi yoktu. MKE’nin şikâyetine göre, Küçükerler’in Turkkey Capital’i ile ASAP Türkiye arasında, ASAP’ı MKE yetkilisi gibi gösteren sahte bir belge hazırlandı. Bu belge için Kaplan Grup örneğindeki gibi, potansiyel alıcılar kandırıldı. Onlardan MKE silahları sağlamak için peşinatlar alındı.
MKE, kendi adının ve logosunun, bu dolandırıcılıkta kullanıldığını gösteren somut belgeleri de dava dosyasına sunmuş. Örneğin bir belge, tek seferde yedi buçuk milyon dolarlık teklif alındığını gösteriyor. MKE’ye göre bu şekilde milyonlarca lira toplandı. Üstelik, sanıklar MKE’nin silah ve mühimmatını piyasa değerinin oldukça altında teklif ediyordu. Bunu MKE’nin reklam promosyonu olarak anlatıyordu.
MİLLİ ŞİRKET ZARAR GÖRDÜ
MKE, hem dolandırıcılıkta adı kullanıldığı için mağdurdu hem de MKE’nin satışları, bu dolandırıcılıktan zarar görmüştü. Zira MKE’nin mallarını MKE’den ucuza satıyor görünüyordu.
Kısacası, MKE’nin ABD’de açtığı dava ile Kaplan Grup’un ABD’de açtığı dava birbirini tamamlıyor. Kaplan Grup, kendilerine MKE’nin mallarının ucuza teklif edildiğini, sanki MKE yetkilisi gibi logolu temsilcilik belgeleri gösterildiğini söylemişti.
MKE de aynı nedenle ABD mahkemelerine Debbie Cross’u şikâyet etmiş. MKE, Debbie Cross’u tanımadığını, ilişkisinin olmadığını söylemiş. Bu sahte belgelerin Güney Kore’de yetkili Küçüker kardeşlerin şirketi üzerinden hazırlandığını söylemiş. Nitekim, MKE, Ensarcı başkanın şirketinin yetkisini, bu dolandırıcılık davası nedeniyle iptal etmiş. Ondan da şikâyetçi olmuş.
Washington Büyükelçisi Murat Mercan’ın adı da kullanılmış olabilir mi? Bunu da ancak dava sürecinde görebileceğiz.
Kesin olan bir şey var ki MKE, 'Dolandırıcılık ABD’de, bana ne' demiyor. 'Yerli ve milli' sıfatını hak eden savunma şirketimiz, 'ABD’deki dolandırıcılık bize zarar veriyor' diyor. Hatta şikâyet ettiklerine bakılırsa, 'yerli ve milli' lafının, onu hak etmeyenler tarafından, dolandırıcılık işlerinde kullanıldığını söylüyor."