Moto kuryeler ‘çok tehlikeli meslekler’ sınıfına girmek istiyor
Anadolu Motosikletli Kuryeler Federasyonu üyeleri, moto kuryeliğin ‘çok tehlikeli meslekler’ sınıfına girmesini talep ediyor.
Zor olan çalışma şartlarının pandemi ile birlikte daha da ağırlaştığını anlatan Tüm Anadolu Motosikletli Kuryeler Federasyonu üyeleri, moto kuryeliğin ‘çok tehlikeli meslekler’ sınıfına girmesini talep ediyor. Kuryelerden Yener Çalışkan, işletme puanı düştüğü zaman patronların 'Bas bas, yetiştir. Niye yetiştiremiyorsun?’ dediklerini söylüyor.
Moto kuryelerin müşteriye paket yetiştirmeye çalışırken ölüm riskiyle karşı karşıya kaldığını söyleyen Tüm Anadolu Motosikletli Kuryeler Federasyonu (TAMKF) Genel Sekreteri Yener Çalışkan yaşadıkları sıkıntıları şöyle anlatıyor:
“Biz motokurye olarak sürekli akan trafiğin içerisindeyiz. ‘30 dakikada kapınıza geliyor’ diye uygulamalar var. Buralarda kurye arkadaşlarımıza yorum yapıyorlar ona göre işletmelerin puanları düşüyor ya da yükseliyor. O puan düştüğünde patron başlıyor kuryeye, ‘Bas bas, yetiştir. Niye yetiştiremiyorsun?’ Zaten devamlı trafikteyiz. Oradan oraya yetiştirmeye çalışırken kaçırdığın bir an hayatına mal oluyor. Bizde ekmek kavgası patronda para sevdası ölüme sebep veriyor. Bizim bir arkadaşımız öldü. Ardından ‘Paketim nerede’ diye işletmeyi aradılar. Çocuk bir sürü paket almış. Yağmur yağıyor hava soğuk. Sıcak hava üflediği için belediye otobüsünün arkasına girmiş. 19 yaşında çocuk olduğu yerde canını verdi."
BirGün gazetesinin haberine göre TAMKF Başkanı Çağdaş Yavuz, müşterilerden 'hızlı gelsin' talebinde bulunmamalarını şu sözlerle rica ediyor:
“Biz trafikte can kaybediyoruz. O nedenle motosikletli kuryelik mesleki yeterliliğinin zorunlu hale gelmesi ve çok tehlikeli meslekler sınıfına girmesini istiyoruz. Çünkü bizim yıpranma ve mesleki hastalıklarımız ileri seviyede. Seli de bizi vuruyor, rüzgarı da tipisi de. Bütün mağduriyeti canlı olarak vücudumuz yaşıyor. Bunun önüne geçilmesi için mesleki yeterlilik sınavlarının yapılması lazım.
Vatandaşımızdan ise şunu istiyoruz, online sipariş sitelerinde bütün verilen siparişlerin altına ‘Hızlı gelsin’, ‘Acelem var, uçağım var, çıkmam lazım’ gibi devamlı notlar. Beş paketi aynı anda alıp yarım saatte teslim etme gibi bir lüksümüz yok. Trafikte canımızı mı yitirelim? Bu yorumlar nedeniyle patronlarımız baskı yapıyor. İş Kanunu’na göre bize zaten hız baskısı yapılamaz. Hız baskısı mobbing sayılır. Öldüğümüz zaman arkamızda yetim bırakıyoruz. Bir anne evlatsız kalıyor. Bir çocuk babasız kalıyor. İnsanlarımızdan rica ediyorum. Hızlı gelsin baskısını ortadan kaldıralım."
'Aynı anda 2 işte çalışıyorlar'
Bir kuryenin iki işte çalıştığını ifade eden Yavuz, "Günde 10-18 saat çalışan kuryelerimiz var. Kurumsal bir şirkette 8 saat çalışıyor, oradan çıkıyor, mahalle arasındaki bir kebapçıda sigortasız kayıtsız işe giriyor. Aynı anda iki işte çalışıyor. Çünkü kontrol mekanizması yok. Biz günlük 150-250 TL günlük alıyoruz. İnsanlara da bu cazip geliyor. O yüzden bu mesleğe yöneliyorlar, ama trafikte tehlikenin farkında değiller. Tamamen günlük alacakları sıcak paraya bakıyorlar" diyerek mesleğin zorluklarından bahsediyor.
Mesleki Yeterlilik Belgesi’nin, meslekler adına okulu olmayan uluslararası bir belge olduğunu belirten Yavuz, “2019 yılında Mesleki Yeterlilik Belgesi’nin dilekçeleri ve sınavları konusunda Federasyonumuz yapısını oluşturdu. Bir firmayla anlaşarak akredite olduk ve bu belgeyi vermeye başladık. 1040 lira maliyeti olan bu belgeyi tabii ki bu hayat şartlarında vermek zor. Ama almamız gerekiyor. Devletimiz İŞKUR’un bütçesinden birçok mesleğe teşvik veriyor. Bize de teşvik versin. Biz de çok tehlikeli meslekler sınıfına girelim. Bu belgenin şu an yasal bir zorunluluğu yok, isteğe bağlı alınıyor. ‘Kurye yeterlilik belgesi var mı?’ Çalışma Bakanlığı’nın takip etmesi gerekiyor” dedi.
'Bilinçsiz kuryeler nedeniyle serseri olarak görülüyoruz'
TAMKF Genel Saymanı Burkay Yıldırım, “Bizim meslekte bilinçsiz kurye olarak adlandırdığımız bir sınıf var. Bu arkadaşların ehliyeti, sigortası olmuyor. Motorların muayeneleri yok. Bu sınıf yüzünden herkes bize ‘Motorcular serseri, işe yaramaz’ gözüyle bakıyor. İş yerlerinde, ‘Ben uyruk dışı kurye çalıştırayım’ uyanıklığı var. Bizden az para aldığı için daha cazip geliyor. Sigorta yapmıyorlar. Bizim günlük yevmiyemiz 150-200 lira iken bu arkadaşlar 75-100 lira arası bir para alıyor" dedi.
'Kar mı yağıyor, tipi mi var, hiç kimsenin umurunda olmuyor'
Bir kuryenin tek seferde müşteriye 7-8 paketi birden yetiştirmeye çalıştığını söyleyen Behzat Kılıçkaya ise, “Hiç saygı görmüyoruz. Paket servislerimizin yoğun olduğu restoranlar var. Bir kurye tek seferde 7-8 paketi birden alıp çıktığı oluyor. Bu kuryeyi müşteri sürekli arayarak, ‘Benim siparişim nerede?’ ‘Motor üzerindeyim, indiğimde bakayım’ diyorum. İşletme müdürü, ‘Hemen sağda dur. Hemen bak’ diyor. Kar mı yağıyor, yağmur mu yağıyor, tipi mi var. Hiç kimsenin umurunda olmuyor” diye konuştu.