Murat Dalkılıç: Hande’nin yanında olacağım
Şarkıcı Murat Dalkılıç Hürriye'ten Cengiz Semercioğlu'na konuştu.
İşte o röportaj:
◊ Yeni albüm öncesi “Son Liman” adlı single’ını çıkardın. Hangi müzik şirketiyle çalıştın?
- Poll Production’la... 2 albümlük sözleşmemiz var. İlk albümü yaptık, şimdi de single çıkardık.
◊ İkinci albüm ne zaman çıkacak?
- Albüm için bir buçuk yıldır çalışıyorum. Biz ne zaman istersek o zaman çıkacak. Tam tarih belirlemedik.
◊ Çıkarmak için neyi bekliyorsun?
- Bu tip şeylerde hep en iyisi olsun istersin. Belki biraz daha beklersek daha iyi şarkılar ekleyebiliriz, daha güzel süsleriz diye düşünüyorum.
◊ Yeni albümde kaç şarkı olacak?
- 10...
◊ Şarkıların kaçını buldun?
- Hepsini buldum. Ama daha iyisini bulursam değiştirebilirim. Geçen albümde bütün şarkılar benim olsun diye tutturmuştum, bu sefer bu takıntıyı bir kenara bırakıp gözümü kulağımı açtım.
◊ Albüm öncesi neden single yapmak istedin?
- Çünkü arayı çok uzattım. En son 1.5 yıl önce Oğuzhan Koç’la bir single yapmıştık. Ondan önce de tam 15 Temmuz döneminde albüm çıkardım. Ama o albüm karambole gitti, tanıtımını yapamadık. Dolayısıyla müziğe inanılmaz bir ara vermişim gibi gözüktü. Hatta insanlar artık şarkıcı olduğumu unuttu.
◊ Neden unuttuklarını düşünüyorsun?
- Sadece magazin haberleri ile gündeme geldiğim için, “İnsanlar acaba bu adam niye bu kadar ünlüydü” diye düşünmeye başladı. (Gülüyor) Magazin programlarında yer almak benim de çok hoşuma gitmiyor.
◊ Gitmiyor mu?
- Hiç gitmiyor çünkü işin amacından saptığını düşünüyorum. Tabii ki magazin, işimizle çok yan yana yürüyen bir şey... Çok çalışan, mesleği için çok efor sarf eden biriyim ama son dönemlerde sanki ben bunları yapmıyormuşum da, her gece sokaklarda biriyle dolaşıyormuşum gibi gözüküyor.
Polat bana öyle bir iyilik yaptı ki
◊ Polat Yağcı’nın İntizar’a karşı tutumu nedeniyle Poll Production’la yollarını ayırdığını “Maalesef seninle aynı çatı altında olmaktan gurur duyamadım ve duyamayacağım” diyerek duyurmuştun.
Ancak yeni single’ın yine Poll Production’dan çıktı. Hande Yener de bu durumu eleştirerek sana gurur hatırlatması yaptı... Hande’nin yorumunu okudun mu?
- Okudum ama çok manalı bulmadığım için cevap vermedim.
◊ Niye manalı bulmadın?
- Çünkü Polat, 18 senelik arkadaşım. Dostluğumuz İzmir’e dayanıyor. Bu bizim Polat’la ne ilk kavgamız, ne de son olacak. Bizim aramızdaki bu sürtüşmeler hep olmuştur. Birbirimizle anlaşamadığımız o kadar çok konu var ki, sadece ilk defa bir tartışmamız kamuoyuna yansıdı.
◊ E şimdi durumu tatlıya mı bağladınız?
- Evet... O olayda benim de haklı sebeplerim vardı, onun da... Şu anda ise tatlıya bağlanan bir sonuç var.
◊ Kavganız mahkemeye de taşındı değil mi?
- Evet, ilk defa bu boyutta bir kavgamız oldu. Karşılıklı davalar açtık. Bu süreçte birbirimizi epey kırdık. Ama bu kötü dönemde bile Polat benim için o kadar değerli bir şey yaptı ki...
◊ Ne yaptı?
- Onu söylemeyeyim... Zor günümde öyle acayip bir yerden yanımda oldu ki “Allah razı olsun” diye Polat’a dua ettim. O yüzden başkalarının bilip bilmeden, üstüne vazife olmadan konuşması gereksizdi.
◊ Hande de Poll Production çatısı altında olduğu için belki böyle yorum yapmayı üstüne vazife olarak gördü...
- Olabilir ama bu konunun kimsenin üzerine vazife olduğunu hâlâ düşünmüyorum. Bir de “ben Murat’ı severdim” diyor, ben de onu severdim.
Hatta evime gelip benim albümümün içinde olan bir şarkıyı tek bir ricasıyla bedelsiz verecek kadar severdim...
İntizar olayında başka mevzular var
◊ İntizar konusunda Polat Yağcı’nın bakış açısını hâlâ eleştiriyor musun?
- Eğer öyle bir bakış açısı varsa eleştiririm. O başka bir şey. Ama sonradan o durumda başka mevzular ve kendince sebepleri olduğunu öğrendim. Detayları kendisi anlatmak istemedi, ben de çok üstelemedim. Sonuçta konu kapandı gitti.
◊ Mahkemeye bile taşınan kırgınlıklardan sonra her şey yoluna girebiliyor mu?
- Girebiliyormuş demek ki, biz girdik. Dedim ya, birbirimize kılıçlarımızı çektiğimiz dönemde öyle bir hareket yaptı ki dünyevi şeyleri unutuyorsun.
◊ Sizi kim buluşturdu, nasıl oldu ilk buluşma?
- Avukatım Oğuz Müftüoğlu... Müftüoğlu, ikimizin de kıramadığı bir abi. İkimizin ensesine vura vura olayı tatlıya bağladı.
Şarkılara eskisi gibi ticari bakmıyorum
◊ “Son Liman” şarkısını kim yazdı?
- Ara Akan... Kendisi çok değerli bir müzisyen kardeşim. Bana bu şarkıyı, 1 buçuk yıl önce getirmişti. Şarkıya âşık oldum. Stüdyoya girip hemen şarkıyı söyledim. Geçen sene Amerika’dayken Cem Talu ile beraber klibini de çektim. O zamandan beri iş bekliyor. Biraz da bizim Polat’la dava süreçlerimizden dolayı beklemek zorunda kaldı. Kısmeti bugünmüş.
◊ Ritmi yaz şarkısı gibi...
- Evet, öyle gözüküyor... Ben şarkıların çok zamanı olduğunu düşünmüyorum. Mevsimle alakalı bir şey değil. İnsanlar diyorlar ki, “Havalar kapalı, yağmurlar yağıyor, hüzünler mevsimi... Hadi patlatalım bir slow şarkı da insanların göğsüne hançeri bir de biz saplayalım...” Bu biraz ticari kaygı. Ama ben insanların acısına acı katma derdinde değilim.
◊ Ama sonuçta sen de ticari bir iş yapıyorsun, artık olaya öyle bakmıyor musun?
- Eskisi kadar ticari bakmıyorum. Eskiden şarkım herkes tarafından çok sevilsin, iyi yerlere gelsin, ben de çok güzel paralar kazanayım derdim vardı. Ama şimdi daha idealist bakıyorum. Tabii ticari de bakıyorum. Ama eskisi gibi değil.
◊ Bu değişimin nedeni nedir, olgunlaştın mı?
- Artık sadece insanların sevdiği şarkıları yapmak, halka oynamak istemiyorum. Orta yerde buluşalım, halk benim istediğim şeyleri de bilsin. Sevdiğim işleri yapayım...
◊ Müzikten kazanmış bir birikiminin olması sende doymuşluk hissi mi yarattı?
- O da var. Ben bir de uzun zamandan beri sadece müzikle uğraşmıyorum. Bir animasyon şirketim var. Bütün dünya ile çalışıyorum. Amerika’da Netflix ile çalışıyorum. Hollywood yapımı filmlerle işbirliği yapıyoruz.
Hayal takımını kurdum
◊ Animasyon şirketinin adı neydi?
- Gig Animasyon.
◊ Nasıl bir ekibin var?
- Marvel, DreamWorks gibi ünlü animasyon şirketlerine çalışan Türkleri aynı çatı altında topladım, ‘dream team’i kurdum.
◊ Hâlâ Amerika’da olanlar var mı?
- Hayır, hepsi İstanbul’da. Amerika, Barcelona ve Türkiye’den önemli sanatçıları topladım.
◊ Animasyon şirketinle aynı zamanda yapımcılık da yapıyorsun değil mi?
- Evet, Türkiye’de bu işi destekleyecek film ve dizi gibi işler de yapmak istedik.
◊ Animasyon şirketinin kreatif tarafında da yer alıyor musun?
- Kreatif tarafının başında Onur Çaylı var. Onur, “Games of Thrones”un ‘white walker’larını yaratan arkadaş. Çok değerli biri. Ben de çizimle ve konsept seçimlerinde fikirlerimi belirtiyorum.
Filmi izletip yedireyim o lafları
◊ Yapım şirketinin imzasını taşıyan, senin de yönetmen koltuğunda oturduğun “Ustalar Alemi” diye bir film çektiniz...
- O televizyon filmiydi, vizyona girmedi. Bu sene vizyona girecek 2 film çekeceğiz.
◊ Yine sen mi yöneteceksin?
- Hayır... “Ustalar Alemi”ni işin mutfağını öğrenmek için çekmek istedim. Sen de bayağı sallamıştın filme (Gülüyor)
◊ Filmi izleyemedik ki sonra...
- Filmi izleteyim sana da, yedireyim o laflarını. (Gülüyor)
◊ Tamam izleyeyim... Neden peki ilk önce vizyon değil de TV filmi yapmak istedin?
- TV filmleri çok önemsenen işler değildir. Biz de kendi açımızdan işler kötü giderse manevi ve maddi kaybımız olmasın diye TV filmi yaptık.
◊ Aslında kadrosunda Kadir Doğulu gibi popüler isimler de vardı. Gişe de iş yapabilirdi...
- Ben ilk defa yönetmen koltuğuna oturdum. Televizyon filmi benim için denemeydi. Ve deneme amaçlı başladığım proje ile göğsümü gere gere sinemalara çıkmak istemedim.
◊ “Ustalar Alemi” için büyük bir kredi çektiğin söylendi...
- Bu işler kredi çekilerek yapılacak şeyler değil.
◊ Zarar ettin mi?
- Hayır.
◊ Filmi hangi kanala sattın?
- tv8’e sattım, bu temmuzda yayınlanacak.
Arda’yı hastanede ziyaret etmedim
◊ Berkay’la dostluğun Arda Turan’ın bebeğini hastanede ziyarete gittiğin için bitti. O geceye geriye sarsak yine de hastaneye gider miydin?
- Ben, Arda baba olduğu için hastanede ziyaret etmedim. Hastaneye gittiğimde Arda’nın da çocuğu olduğunu gördüm.
◊ Özel olarak Arda için gitmedin yani...
- Evet ama bu konuyla ilgili konuşmak istemiyorum. Çünkü bu konuda çok moralim bozuldu ve canım sıkıldı.
◊ Berkay yüzünden mi canın sıkıldı?
- Evet ama konuyla alakalı asla ve asla konuşmak istemiyorum. Bir gün Berkay anlatmak isterse anlatır.
◊ Hepimiz senin Arda’yı ziyarete gittiğini sandık.
- Berkay kadar değil ama Arda da benim yakın arkadaşım. Onu da yıllardır tanıyorum. Merve (Boluğur) ile imam nikahı kıydığımızda benim şahidimdi. Arda’ya da gideceğim Berkay’a da...
◊ Berkay’la ne zamandır arkadaşsınız?
- 15 yıldır. Berkay benim çocukluk arkadaşım. Berkay’ın benimle ilgili ileri geri konuşulmasına izin vermesine çok kırıldım. Aramız kolay kolay düzeleceğe benzemiyor.
◊ Belki Polat’la küslüğünüzdeki gibi sizi yine yakın bir arkadaşınız barıştırır?
- Bilmiyorum sonuçta Berkay’la da bu ilk kavgamız değil.
O gece mekanda yoktum
◊ Berkay ve Arda Turan’ın kavga ettiği gecenin ilk duruşması da yapıldı. O gece kim haklıydı?
- Yorum yapmam.
◊ Olaya şahit misin?
- Hayır, orada değildim.
◊ Mekanda yok muydun?
- Hayır, ben evdeydim. Sabah 6’da beni arayıp hastaneye çağırdılar. Hastaneye gittim. Olayın tanığı değilim. Konu ile ilgili yorum yapmak bana düşmez.
Hande’nin tabii ki yanında olacağım
◊ Gelelim aşk meşk konularına... Hande Erçel’le barıştınız mı?
- Aşk meşk sorularına cevap vermiyorum. Beni mazur gör, çok geçerli sebeplerim var. Ortada çok hassas bir durum var, çok aşk meşk konuşulacak yanı yok.
◊ Hande’nin yanında mısın peki?
- Evet, tabii ki yanında olacağım. Yanında benim olmam kadar normal bir durum yok. Bunu başka taraflara bağlamanın, başka şeyler konuşmanın zamanı değil.
◊ Annesinin hastalığı döneminde senin Hande’yi yalnız bıraktığın konuşuldu. Şimdi en zor döneminde yanında olman, sana biraz haksızlık yapıldığını mı gösteriyor?
- Yok, haksızlık olarak görmüyorum. İnsanlara bir şey göstermek zorunda değiliz. Yaptığım herhangi bir icraat, herhangi söz sevdiğim kişiye zarar verecekse ben istediğim kadar linç yiyebilirim. İnsanlar bana haksızlık yapabilir. Çok daha değerli hayati mevzular varken, bu konuları hiçbir zaman konuşmak istemedim.
Müzik hayatımda her zaman 1 numarada
◊ Sinema ve tiyatroya âşıktın madem müziği neden seçtin?
- Müziğe daha çok aşığım. Çocukluk hayalim, dünyanın her yerinde şarkılar söylemekti ve dünyanın her yerinde şarkılar söyledim.
Sonra baktım günler hep aynı geçiyor. Kendime “Hep bu adam olarak mı kalkacaksın Murat? Sabah 8’de hiç işe gitmeyecek misin?” diye sordum.
Sonra, “Hadi ben başka bir iş daha yapıyorum” dedim. Hemen kendime ofis tuttum. Üst katını müzik stüdyosu yaptım.
◊ O meşhur sabah akşam çıkmadığın, kameraların önünde nöbet tuttuğun ofisi mi?
- Evet... (Gülüyor) Ondan sonra işler bir anda büyüdü. Zaten yakın çevremde çok iyi prodüktörler vardı... Hatta şu an Avşar Film’de staj yapıyorum.
◊ Nasıl?
- “Zalim İstanbul” dizisinin setinde çalışıyorum.
◊ Ne yapıyorsun?
- Yönetmen yardımcılığı... Cevdet Mercan’la çalışıyorum.
Cevdet Hoca benim zaten çok yakın arkadaşım.
Şükrü (Avşar) abi de okul gibi bir adam. Böyle bir mevzuyu kaçırmak istemedim ve “Ben de dahil olabilir miyim” diye yanlarına gittim...
◊ Yarın öbür gün dizi ya da uzun metrajlı bir filmin yönetmenliğini yapmak için altyapı mı hazırlıyorsun?
- Evet, aynen öyle...
◊ Özcan Deniz ve Mahsun Kırmızıgül gibi müzikten sinemaya mı geçeceksin?
- Ben müziği bırakma niyetinde değilim. Onlar bıraktılar. Müzik hayatımda her zaman 1 numarada. Geçenlerde Özcan beni dinlemeye geldi. Mikrofonu ona uzattığımda “Çok uzun zamandır şarkı söylemiyorum. Acaba, söylemesem mi” dedi. “Yapma abi, dünya güzeli sesin var” dedim. Benim o kadar uzun süre şarkı söylememe gibi durumum söz konusu olamaz.